- 2227 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR VE AŞK İŞÇİSİ MUSTAFA CEYLAN
Alına ne yazıldıysa onu yaşarmış insan. Kader bizi nerelere sürüklemedi ki. Nere çektiyse bizi, boynumuzdaki kader bağı oraya gittik. 2001li yıllarda Antalya da hayat mücadelesi, ekmek kavgası verdik. Ekmek kavgası verdik te sevgi, aşk mücadelesi, şiir mücadelesi vermedik mi. Onu da verdik. Şiirsiz kalmamak için nelere katlandık neler yaşadık. Ne işler yaptık bir edebiyatçı ve şair olarak geçinmek için. Antalya ekmek teknemiz, yatağımız yorganımız oldu. Kışında yandık, yazında yandık. Şiir olmasa ne yapardık. Okulda iken edebiyat ve sanat konuşmalarımız, toplantılarımız olurdu. Çalışma hayatın da, iş yerinde edebiyat ve sanat, şiir olmadığı için, bu ortamları arar olduk. İbrahim Sadri ile Ataol Behramoğlu ile şiirsiz ligimizi gidermeye çalıştık. Öyle işyeri patronlarımız oldu ki. Şiir nedir sanat nedir, bilmezlerdi. Bazı gazetelerde de çalıştım oralar dada öyle idi. Mısralarla ilgilendiğimizi gördüklerinde göbeklerini kaşıya kaşıya gülerlerdi. Onlara göre saçma işti bu. En önemlisi paraydı, para kazanmaktı. Edebiyata şiire tiyatroya ne gerek vardı. Sinema artist işiydi. Bunlara para verme, para yatırma ahmakların işiydi. Bunlar çok akıllıydı ilkokul mezunu olmalarına rağmen. Her şeyi bilirlerdi tahsilleri olmadıkları halde. Her konuda fikir beyan ederlerdi.
O yıllarda kriz konuşmaları bitmek bilmezdi. Hatta ben kriz konuşulduğu için, kriz olduğuna inanmaya başladım. Japonya’da kriz olmazdı bizde krizden geçilmezdi.
Sanatkârane bir konuşamaya, davranışa hasret gittiğimiz oldu. Birde sanayi de bir işyerinde çalışıyordum o zamanlar, Allah ım ne davranışlar, ne yalanlar gördük.
Özellikle çırakların ustaları tarafından hor görülmesi. Çalışırsın paranı alamazsın. Patronun cebinde para olduğu halde yemin billâh yok der, bizi cumartesi Pazar harçlıksız bırakırdı. Ustalar ustaydı ama eğitimsizdi. Neyse… İşte böyle bir hengâmede, ANASAM diye bir derneğin toplantısına katıldım. Şiirler okunuyordu coşkun, şiirler okunuyordu hüzünlü. Böyle coşkun, delice şiirler okuyan, okurken kendinden geçen kel bi adam vardı. Etkilenmiştim, hoşuma gitti hem şiir okuyor, bir fasıl sonrada yazılı çalıştığı bir şairin şiirleri, hayatı hakkında yaptığı çalışmaları okuyarak bizimle paylaşıyordu.
İlk etkinlikten sonra katılımcı şairlerle, ozanlarla tanışmıştık. Etkinliği düzenleyen biraz önce kendinden geçercesine şiirler okuyan bu şiir gönüllüsü adamın adının Mustafa Ceylan olduğunu öğrendim. Ne güzeldi bu şairler topluluğu. Bir araya gelmesi, ürünlerini paylaşması. Etkinliğe katılan şairler şiirlerini tek tek okuyorlar ve dinliyorlardı. Her hafta bu güzel edebiyat, sanat adamları, halk ozanları birbirleriyle paylaşım yapıyorlar dertleşiyorlardı.
Mustafa ceylanı ilk orda gördüm ve tanıdım. Şiiri ne kadar ciddiye aldığını gördüm. Ahmet Tufan Şentürk ü çok iyi tanıyordu. Ahmet Tufan ı anlatan oto biyografik romanın okuyunca değerli bir şair ve kalem olduğunu anladım
25 Ocak 1952 Ankara-Elmadağ’ında doğan şair mimar mühendis. Ankara’da ve Elmadağ’ında çeşitli kurumlarda çalışarak emekli olmuş, Antalya’ya yerleşmiş bir insan. Gönül insanı, şair biri. Tam bir halk adamı aşk insanı. Türkiye’de yer yer, toprak toprak çalışmış ve ülkemizin insanınsa hizmet etmiştir. Şiir yazmış ozanlar hakkında araştırma yapmış biri Mustafa Ceylan. Özellikle genç şairlerin eli ayağı olmuştur. Kendinden büyük şairlere çıraklık yapmış. Şair duruşunu bilen biridir. Ziyaret edildiğinde sofrasını ve gönlünü esirgemez. Dostlarını arayan soran, ehli hal biridir. Çağın modern şair dervişidir O. Şair duruşu dedik. Ne şairler gördük, niçin şiir yazdıklarını bilmezler. Kaşları çatıktır tebessüm bilmezler. Paylaşmayı istemezler. Sadece şiir paylaşırlar oda ne işe yarar belli olmaz.
Hatta değerli halk ozanı Muharrem Yazıcıoğlu nu da ilk orda gördüm. Bu halk ozanının sazını sözünü dinledim. Mustafa ceylan bu kadar farklı şair ve ozanı bir araya getirebiliyordu. Bu herkesin yapabileceği bir şey değildi. Çünkü şair kaprisi ve kahrını çekmek, onlara katlanmak her babayiğidin harcı değildi. Şimdi aklıma gelmeyen nice değerli söz üstatlarını orda gördüm ve tanıştım. Bunda değerli ceylanın katkısı göz ardı edilemez. Antalya da yılmaz şiir işçisiydi bir nevi. Kimler yoktu ki, hatırımda kaldığı kadarıyla, ozan İrşadi, Yunus Kulak, Nurettin Koca bıyık, bu adam turizm sektöründe taksi şoförlüğü yapmasına rağmen bir roman yazabilmişti. Bu çok güzel bir başarıydı. Mustafa ceylan şairler keşfetti topluma şairler kazandırdı ve şairlere ilham oldu bu kültür etkinlikleri ile. Avşarlı ozan, Hüseyin Avni Özdemir, âşık sağlam ki hepsi gibi değerli bir âşık idi. Genç şairlerden Yasin Kaya, âşık Sefil Selimi, Özay Gönlüm ün kardeşi Özkan gönlümü orda görmüştüm. Ve daha niceleri, yine hatırladığım kadarıyla iklim diye bir sanat-edebiyat-kültür-ve Akdeniz de iklim diye bir dergi çıkardı ki takdire şayandır. En azından katılan şairlerin hem şiirleri yayınlanıyordu, hem de hayatı ve şiirleri hangi sanatkâr işlendiyse yazılı çalışma da yayınlanıyordu. Avşarlı ozan Hasan Hüseyin yılmaz ki hayatı çok ilgimi çekmişti. Kitabının adı, köyden gelen adamdı, güzeldi hoştu şiirler.
Makine mühendisi olan ceylan çok kıymetli devlet adamı- rahmetli Turgut Özal’a danışmanlık yapmış biridir. Devlet adamı yönünü pek bilmiyorum. Onu edebiyat ve sanatsever olarak görmüştüm. Orhan velinin Ahmet tufan Şentürk le arasında geçen, serbest şiir, hece şiiri tartışmasını dinlemiştim. İlgililer, Ahmet tufan Şentürk’ün hayatını anlatan otobiyografik romanına bakabilirlerse orada görecekler.
Sayın ceylanın, özellikle şiir tahlilleri değerlidir. Emeklilik mesaisini şiire, şiir tahlillerine harcaması takdir edilecek bir durumdur. Yazdıklarını yazılı ürünlerden ziyade kurduğu internet radyolarında yayınlaması dile yaptığı güzel bir katkıdır.
Yıllar içinde yayınlanan kitapları da epey bi sayıya sayı ya ulaşmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır.
Şiir kitapları
Kırat geliyor (1973)
Ezan susmaz (1974)
Yaralı ceylan (1986)
Paşa gönlüm (2005)
Araştırma inceleme kitapları
Tarihi ve folkloruyla Elmadağ’ı (1983)
Her yönüyle Yenimahalle (1995)
Köyümüz Yeşildere (1986)
İlçemiz ve Köylerimiz (1989)
Seğmen Ruhu (2001)
Antoloji
Bayramlar Haftalar Günler (1986) -1. Baskı
Bayramlar Haftalar Günler (1987) – 2. Baskı
Güllük Şiir Güldestesi (2006)
Roman
Torosların türküsü (1999)
Anı kitapları
Armağan 1- Sarıveliler – Ünlü şair Ahmet Tufan Şentürk le beraber (2000)
Armağan 2- Ahmet tufan Şentürk için ne dediler (2001)
Tahlil Kitapları
Ahmet Tufan Şentürk Hayatı – Sanatı – Eserleri (1997)
Destanlaşan Köylü İsa Kayacan (1999)
Sultan şaire – Toprak Ana Güzide Gülpınar Taranoğlu nun Hayatı – Sanatı ve Şiirlerinin tahlili. (2000)
Halil Soyu er – Hayatı – Sanatı ve Sanatı - Eserleri (2000)
Lale şairi Abdullah Satı oğlu – Hayatı – Sanatı ve Eserleri
Tahir Kutsi Makal Hayatı – Sanatı – Eserleri /yayınlanacak
Gülende nin Beşiği ( Halk Ozan Muharrem Yazıcıoğlu’nun Şiirsel Yolculuğu (2005)
Dergiler
Antalya da yayınlanan Antalya GÜLLÜK isimli bir dergi çıkarmaktadır.
Şiir ilimdir, irfandır, kültürdür, sanattır, düşüncedir. Şair kültürlü görgülü insandır. Şair okur kendini yeniler eskiyi bildiği gibi yeniyi de o inşa eder. Şair hangi şehirde yerleşim yerinde oturuyor, yaşıyorsa, oraya katkıda bulunur. Mustafa Ceylanda Antalya ya katkıda bulunuyor dolayısıyla Türk insanına, Türk diline. Onun katkıları ile üretilen şiir dergileri, antolojileri, şiir radyoları var. Daha ne olsun değil mi. Bir yerleşim yerinde oturan herkes bu şekilde veya maddi ya da manevi böyle katkıda bulunsa ülke nerelere gider. Bir yazı çalışmamızda da şiiri ve sanatı hakkında onu anlatmaya çalışacağız.