Nesi`
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Eski binanın asansörünün olmasına şaşırdı. Dördüncü kata bastı fakat birkaç kez basmadan çalışmadı. “Aman ne güzel” diye söylendi. Eski binanın milat öncesi asansörünü incelerken, üçüncü katta asansörün kapısını açan yaşlı adamla irkildi. “Dördüncü kata çıkıyor asansor” dedi. Asansor kapısı tekrar kapandı.
Sonunda gelmişti. Karşılıklı iki daireden hangisinin olduğunu kapı üzerinde yazan karga burga yazıdan anladı. Zili çaldı. Kapıyı açan genç adam:
-Amelie Gerca?
-Evet Bayım, benim dedi.
-Tam zamanında, çıkmak üzereydim. Ben Erig Lefebre, lütfen girin, dedi.Oturması için bir yer gösterirken:
-Çok gençmişsiniz,bir işiniz var mı?
-Evet , bir lokantada çalışıyorum. İki gün önce evimden çıkarıldım, bu odaya ihtiyacım var. Kesinlikle kira konusunda sıkıntı yaratmayacağım, dedi en inandırıcı ses tonunu kullanarak.
Biraz tereddütlü de olsa Erig:
-O zaman önce odayı görün, çünkü oda biraz küçük. Bir yatak , bir dolap haricinde eşyası da yok. Kararınızı ona göre verin dedi.Ayağa kalkıp bir el işareti yaparak buyrun dedi. Erig odanın kapısı açıp:
-İşte burası, küçük ama kullanışlı, ne dersiniz? dedi.
Amelie odadaki baskın küf kokusundan öksürdü.Küçük eski bir yatak, küçük bir de dolap vardı. Yerdeki cilası tamamen kaybolmuş ahşap parkelerin üzerinde, eski ince dokunmuş ufak bir kilim vardı. Erig , Amelie’ye ne dersin şeklinde bir yüz ifadesiyle baktı. Amelie bu ürkütücü odayı beğenmemişti, ama başka bir alternatifi yoktu, mecburi başını salladı.
-İsterseniz, yarın karar verip taşının, isterseniz hemen de olabilir size kalmış ,dedi Erig.
Amelie :
-Burada bir aylık kira var, diyerek parayı uzattı. Hemen taşınıyorum zaten eşyam da burada ,dedi sırt çantasını göstererek.
-Siz nasıl isterseniz , yalnız benim çıkmam gerekiyor. Buyrun yerleşin siz. Mutfak , banyo, tuvalet ortak kullanım alanlarıdır. Buz dolabına herkes kendi yiyeceğini alıp koyar, kimse kimsenin eşyasına dokunmaz. Herkes kendi bulaşığını , çamaşırını yıkar. Kimse bir diğerinin işini yapmaz . Ortak kullanım alanlarının haftalık temizliğini kişiler periyodik olarak yapacak hepsi bu, dedi gülümseyerek.
Amelie başını salladı. Erig koridordaki masanın üzerinde duran anahtarını alıp hızla çıktı.O çıkınca Amelie salona geçip oturdu.Bir süre sonra diğer odanın kapısının açıldığını duydu. “Bu diğer odada kalan kişi olmalı”diye düşündü. Sehbanın üstündeki kitaba uzanıp, odadan çıkan kişinin gelişini bekledi .Odadan yirmili yaşlarda bir kız çıkmıştı. Çok sevindi buna iki erkek bir kız değil de, iki kız bir erkek olmak biraz güven verdi.
Kız zümrüt yeşili gözleri, açık sarı saçları ve yüzünde güzel bir gülümseme ile yaklaştı Amelie’ye.
-Merhaba , sen Erig’in yeni kiracısı olmalısın , ben Berthe dedi.
-Evet, ben Amelie Gerca dedi.
Amelie biraz çekingen olmasına rağmen, Berthe’nin sıcak tavrı sohbet etmelerini sağlamıştı.
-Erig çok iyi biridir, zaten çok fazla eve uğramaz, uykukan uykuya , tek sabah kahvaltılarını yapar evde , anlayacağın evde iki kişi sayılırız dedi gülümseyerek Berthe.
Amelie odasına yerleşeceğini söyleyerek, Berthe’dan izin istedi.Odasına girip, gayrı ihtiyarı kapıyı kilitledi. Yatağa oturdu,başını ellerinin arasına aldı.Odaya bakarken ailesiyle ,yaşadığı evi düşündü. Şimdi bu çöplükteydi, hiç tanımadığı iki insanla aynı evi paylaşmak zorundaydı.
Bayan Clarette’nin sözlerini anımsadı “ Her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters gidiyorsundur”…
Eski ahşap parkelerin üzerine parmak ucunda basarak, pencereyi açtı. Temiz havayı ciğerlerine depo etmek istercesine bol bol çekti.Marsilya’ya bakarken elinde olmadan Lille’yle karşılaştırdı.Birbirine bitişik sıralı apartmanlarla döşeli, dar bir koridor görünümünü oluşturan arnavut kaldırımlı sokakta yeni yapı hiç yoktu.Asırlar öncesinin yüksek tavanlı uzun pencereli evleri yıkılmamış korunarak bugüne gelmiş ve hala halkın kullanımındaydı.Buraya gelirken yol üzerinde gördüğü lavanta tarlalarını anımsadı.Hangi tepesinden baksanız dağlarla çevrili muazzam bir liman manzarası hakimdi bu kente.
“Çok da zor olmasa gerek bu eski ile yeninin iç içe yaşadığı şehre alışmak” diye söylendi. Yatağa uzandı, ağırlaşan göz kapaklarına direnmedi.
Sabah odasının kapısının vurulmasıyla uyandı.
Erig’in “Amelie ..İlk kahvaltın benden, hadı uykucu kalk” sesiyle, yataktan fırladı ,Le Gepetto burdan epey uzaktı .Hemen üzerine çeki düzen verip odadan çıktı.
Elini yüzünü yıkayıp, mutfağa yol aldı. Erig’i iki fincana kahve koyarken yakaladı.
-Günaydın, nasıldı yeni evindeki ilk gecen diye gülümsedi Erig.
-Günaydın, günlerdir böyle uyumadım, diyebilirim dedi kahveye uzanırken, kahve için çok teşekkür ederim dedi.
Kruvasan eşiğinde kahveyi içti.
Erig:
-İstersen mutfak masrafları için ortak bir para oluşturup, her ay düzenli alışveriş yapalım, böylece burası daha çok eve benzer ne dersin dedi.
Başıyla onay verdi Amelie.
Kahvaltı için teşekkür edip, odasından çantasını aldı. Çıkarken Berthe’nın koridorun diğer ucundan ona baktığını gördü.Başıyla selam verip kapıyı kapadı.
Her şeyin yolunda olması ona mutluluk vermişti. Lokantada daha mutlu çalıştı.Eve döndüğünde , Berthe’nın da dediği gibi Erig yoktu. Berthe salondaki pencereden bakıyordu.
-Nasılsın , dedi Amelie’ya.
-Teşekkürler dedi Amelie.
Yine biraz sohbet ettiler.İyice hava kararınca, Amelie çalıştığı lokantadan pizza getirdiğini söyledi, birlikte yemeye davet etti. Berthe aç olmadığını söyledi. Amelie yemeğini yiyip, masanın üzerine bir miktarını Erig’e ve Bertha’ya ayırdı. Mutfağı toparlayıp odasına geçti.
Huzurluydu, yarın kahveleri o yapıp , bugünkü jeste karşılık vermek istedi. Saatini kurmayı unutmadı ve günün yorgunluğu ile uykuya daldı. Tam zamanında uyandı, mutfakta biraz araştırmalar sonucu kahve ve fincanları buldu. Üç fincan çıkardı kahveler için.
Erig uyanmış, mutfağa gelmişti.
-Erkencisin, kahve kokusuyla uyanmak ne güzel ,dedi.
-Günaydın ,dedi Amelie kahveyi uzatırken.
-Üç fincan görüyorum, misafirin mi var dedi Erig.
-Hayır, Berthe için de yaptım dedi.
Erig duraksadı, fincanı masaya koyarken:
-Berthe kim?
Amelie kendinden emin, biraz da kızgın bir ses tonuyla:
-Berthe kim ne demek , o da benim gibi bu evin diğer kiracısı değil mi? dedi.
Erig’in saşkınlığı iki kat artmıştı, kekeleyerek:
-İyi ama… Bu evde senden başka kiracı yok ki?!!!
YORUMLAR
O qué
Saygılar
mehmet ali unsal
Karakter ve mekân isimlerinin yabancı olması yazarın tercihidir. Böyle bir tarz bir üslup kullanmak beraberinde cesaret gerektirir. Zira handikabı boldur, risklidir. Telaffuzlarda veya isimlerde(mekân-şahıs) bir iki dil sürçmesi karşı taraftan “çuvallama” olarak algılanabilir. Bu riski göze almak bile başlı başına takdire şayan, siz üstüne üstlük bir de kotarmışsınız. Tebrikler.
Lakin çayın yanında da “kruvasan” tercih edilince bizim ayçöreğinin, simidin kökümü kurudu diyesim geldi. En azından bisküvi veya kurabiye daha rafine dururdu geliyor bana.
Evet, evet kulaklarım çınladı; “Ne yani elin Frenkistanında kahvenin yanında bazlama yiyecek halleri yoktu ya, değil mi yani :- )
Bir kez daha tebrikler.
O qué
Açık söyleyeyim, bu öykünün en tatlı dilli eleştirmeni ünvanını tam şu anda size verdim gitti.
Tatlı tatlı hem nalına hem mıhına :D
Biz o kruvasana kısaca yazar(ki öyle yazarlık iddiam yok , yazan da diyebiliriz yerine )fantazisi adı verelim,ama söz bir dahaki sefere bol simitli bir öykü yazar , arayı buluruz.
Saygılar.
bir halüsyon durumları var,ve güzel replikler,bunun dışında bir derinlik bulamadım yazının içinde,daha güzel yazılarınız var oysa.
sevgiler
O qué
Bir hikayeden derin anlamlar, öğretiler beklenemez, daha çok diğer türlerde bu tarz beklentiler olmalı.
Sevgiler
Tebrikler genç arkadaşım, okuyup aceleden yorum yazamadan çıkmıştım.Gizemli, polisiye öykü ve romanlar favorilerimdir.Öykünüzde o tadı almıştım.Başarılı bir anlatım, sonucu, okuyucunun yorumuna bırakmak...Çok beğendim.
Yeni öykülerinizi bekliyor olacağım, selamlarımla.
Yazar ve öyküsü başbaşa kalmalı... Hiçbirimiz uzman değiliz..Kendimizce birşeyler karalıyoruz. Noktalama işaretleri dışında, bir müdahelemiz olamaz.. Ki o da benim alanım dışı..:-)
Sizin yazılarınızı seviyorum. İçinizden nasıl geliyorsa, öyle yazın... Ama bu öykünün bir devamı olmalı...:-) İlla ki...
Annem der ki " Ben karışmam " ama en çok karışan o'dur...:-)))
Keyifle okudum... Devam... Sevgilerimle...
O qué
Aslında bunu okuttuğum ilk kişi de sizin gibi kesinlikle bunun bir devamı olmalı dedi.
Sizin kızınız vardı , ben yalnış hatırlamıyorsam değil mi?
Eğer varsa o çok şanslı, çünküsü bende kalsın, ki zaten her zamanki gibi siz anlamışsınızdır :)
Eser Akpınar
Merhaba,
İlk öykü denemeniz olduğunu Aynur hanımdan öğrendiğim için bir şey yazmayacağım. Benim önerim de şu. Kurgu yerine,
başınızdan geçen ya da yakından tanık olduğunuz olayları öyküleştirin ve kendi ağzınızdan yazın. Kolaylığı hemen fark edeceksiniz. Başaracağınıza eminim. Hadi kolay gelsin.
Saygılar.
O qué
Birbirimizi tanırız okuruz, severiz ne güzel ,inşaallah vaktimiz çok :)
Sevgiler...
Eser Akpınar
Pehh pehhh pehh..
Böyle şaşırtmacalı sonları çıok seviyorum.
Kafamın içinde ki kırkbin ampülün bir anda dağılışı ve sol koluma saplanan uyuşukluğu ve yüzümde ki buz olmuş hissiyatını sayarsak ..Etkilendiğimi söylemeliyim..:)
Ahh Nuniş/ kalpten gidebilirim dikkat et..Baştan not düş /kalbi olan okumasın diye..)
Ülviye Yaldızlıı
Bak öyküyü de pek ala yazabiliyormuşsun Nunile...Hem de çok güzel bir finalle bağlamışsın...Kıskançlık krizleri falan bekliyordum, hayalet çıktı. Anlatımın da çok güzeldi. Bazı aksaklıklar yok değildi, ama bunlar öykü yazmayı sıklaştırdıkça yok olup gidecek şeyler.
İtiraf etmeliyim ki, yabancı isimler kullanmak öykülerin havasını değiştiriyor. Bazı kültürler var ki Türkçe isimli kahramanlar o tabloda sırıtıyor gibi duruyor. Bunun nedenini bilmiyorum. Okuma alışkanlıklarımızın bize kazandırdığı önyargı olabilir belki de...Ama bana doğal gelmiyor yabancı isimler ve memleketlerde geçen kurgular. Yazar Türk olunca satır aralarında arabesk bir şeyler arıyorum ister istemez. Yabancı isimler kullanmakla Batılı bir yazar olunmuyor çünkü. Ama bir İlhan Kemal'i bilirdim bu tarzı kalemiyle özdeşlerştirmiş. Onu okuyunca yabancı gelen hiç bir şeyi yadsımıyorum. Bir de sen geliyorsun artık sanırım. Hadi bakalım.
Ben derim ki, sen haftada bir öykü yaz...Denemelerin çok güzel, ama kalemin bir yönlü alışınca başka bir yönde yazmakta gerçekten zorlanırsın. Denemeler ve öyküler arasında itilip kakılan bendenizden biliyorum:))
Kutluyorum.
Sevgiler.
O qué
Ben sizin sıkı bir takipçinizim:) Bırakın deneme - hikayelerinizi ben yorumlarınızı bile takip ediyorum :p Yorumlarınız benim çok değerli. Kendi kendime bişeyler karalıyorum işte, ama inşaallah daha iyileri olacak ;)
Çok teşekkür ederim, sevgim sonsuz size ve kaleminize....
Saygılar..