- 734 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DAVA VE DAVA ADAMLIĞI
Bir davanın büyüklüğü, o davanın uğrunda feda edilenlerin ne kadar vazgeçilmez olduğu ile ölçülür. Asırlardan beri davaları uğruna candan, anadan, yardan ve serden geçmeyi kendisine şiar edinenlerin hepsi de vazgeçilemez denilen ne varsa hepsini feda etmekten bir an bile çekinmediler çünkü davalarının kutsiyeti onu gerektiriyordu ve onlarda gereğini derhal yerine getirdiler.
Davasını akim kılmak isteyenlerin mücadeleleri tarihe yön veren en önemli olayların merkezidir aslında her davanın savunucuları ve destekçileri olduğu için tarih zaman zaman iki zihniyetin kılıca kalkana büründüğü birçok savaşa şahit olmuştur. Bazen hak olan dava bazen de batıl olan davalar türlü zaferler kazanmışlardır. Her zihniyetin kendi sistemini uygulamak istemesinden doğal bir şey yoktur lakin bu uygulamalar çoğu zaman zorla olmuş bundan zararı en çok toplumlar görmüştür. Bir davayı kendisine vazife edinen birçok lider kitleleri ardından sürüklemiş kimilerine kahredici hezimetler kimilerine ise tüm dünyaya parmak ısırtacak zaferler kazandırmışlardır birçok örnek verebiliriz örneklerin en güzeli olarak Hz. Peygamberi ele alacak olursak yanında bir kadın bir çocukla iman mücadelesine girişti tek referansı Allah’tı inanmıştı davasına kendisine Mekke’nin melikliğini vaat edenlere “Bir elime ayı bir elime de güneşi verseler yine davamdan vazgeçmem” diye karşılık vererek davasına inanmışlığını ve dava adamlığının da en güzel örneklerini sunuyordu tüm insanlığa diğer tarafta İstanbul önlerinde şanlı ordu ordusu ile Peygamber müjdesine nail olmanın hayalini kuran Hz. Sultan Muhammed Han(Fatih) inanmışlığının ve kararlılığının en güzel ifadesi olarak şu sözü haykırıyordu tüm insanlığa “Ya ben İstanbul’u alırım ya da o beni alır” işte dava adamlığının en son merdiveninde bulunan iki lider, iki kararlılık ve iki inanmışlık manzaras.
Muvaffakiyet, sabır gerektirir mücadele gerektirir emek gerektirir gerektiğinde de bedel ödemeyi gerektirir bütün bunları göze alarak başını bir davaya satmış insanlar hak asırlar sonra davaları hak olsa da olmasa da kahraman olarak anıla gelmişlerdir. Feda edilebilecek değerli olan ne varsa hepsini dava uğruna harcamak hele bu dava hak davası ise hakikate ulaşmak için verilen bir mücadele ise hiç şüphesiz ALLAH katında o kişiler altlarından ırmaklar akan cennetlere konulacaklar orada ebedi kalacaklar.
Dava adamı olmak bir davayı gütmek yürek işidir her insan dava adamı olamaz her insan bir davaya gönül veremez zira büyük davaların mücadelesinde başarıya ulaşmak için büyük acılar yaşanabilir buna her dava adamının hazırlıklı oması gerekir…
YORUMLAR
Yaşanmamışlıklar, kırgınlıklar, hayaller, umutlar ve tükenmek bilmeyen özlemler...
Yaralandık,İncindik,Kanadı yüreklerimiz...
Zoru seçtiğimizi geri dönülmeyecek noktaya geldiğimizde fark eyledik her şeye rağmen dedik ve geri dönmeyi de asla düşünmedik...Evet, geldim, gidiyorum...
Zaman içinde kimlik değiştirmek istemiyorum,Varlık namına hırslanmadan ve hak adına duyarsız kalmadan,Toprak kokusundan uzaklaşmadan,Hasredilen sevgiyi dışlamadan ve yıldırmadan;
Bahanelerle boyanarak fırsatçılık yapmadan göçüp gitmeyi diliyorum ...