- 1370 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
LEKELİ KEMİK
Kulakları zıngırtatan zil sesiyle birlikte öğrenciler on dakikalık teneffüse elveda deyip, uzun koridorlardan sınıflarına doğru hücüm ediyorlardı.
Koridorlar boşalıp, bütün öğrenciler sessizce sınıflarına gitmelerne rağmen Ed-A sınıfı kapının önünde birikmiş, birazdan derslerine girecek öğretmenlerini gözlüyorlardı. Öğretmen Lisesi’nin en haylazları olmalarına rağmen birazda sivri akıllılar topluluğuydu bu sınıf...
Silinmeyen binbir çeşit resimlerle dolu yazı tahtalarının üst köşesinde düzgün bir yazı;
Ders: Modern Biyoloji
Konu: İnsan ve Evrimi
Süre: 40 dakika... yazıyordu.
Biyoloji öğretmenlerinin üst kattaki merdivenlerden görünmesiyle yerlerine oturmak için koşuşan koşuşana.
Biyoloji öğretmeni Nergiz Hanım, dört yıldır bu okulda görevliydi. O yüzden okulun huyundan suyundan anlayan cinsindendi. Öğrenciler arasındaki takma adı ’karga’idi. Bu yüzden sınıfta karga taklidi sesler cirit atıyordu. Nihayet Nergiz Hanım’ın kapıdan görünmesiyle sesler kesildi. Zoraki bir hareketle ayağa kalktılar.
-İyi günler çocuklar!..
-Sağol!..
-Nasılsınız?
-Sağol!...
-Siz de sağolun!.. Buyurun oturabilirsiniz, dedi Nergiz Hanım. Kısa süren bir yoklamadan sonra derse geçti.
-Biliyorsunuz ki, çocuklar, bu günkü konumuz insan ve evrimi... İşte size bir soru: İnsanın ilk atası kimdir? Söyleyebilecek olanınız var mı?..
Havaya kalkan parmakların hepsi de sorunun cevabını verme heyecanıyla doluydu.
-Evet Hüsnü seni dinliyorum.
-İnsanın ilk atası Eonathropus yani Piltown adamıdır. Piltowvn adamı bir orangutan olup 1910 yılında İngiltere’nin Suksek şehrinde yapılan kazılarda bulunmuş ve bilim adamları tarafından insanın ilk atası olarak kabul edilmiştir öğretmenim.
Nergiz Hanım’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.
-Aferin Hüsnü... derse hazır gelmen beni son derece memnun etti. Bundan dolayı sana sözlü notu olarak 9 veriyorum, dedikten sonra:
-Gördünüz mü, çocuklar?... akadaşınız gibi derse hazırlıklı gelin, sorduğum soruyu fazlasıyla ’yanıt’layın alın dokuz-onu... Şimdi de isterseniz bendeniz, insanın maymundan ’evrimleşerek’ bu günkü ’uygar’ insan haline gelişindeki evreleri anlatayım. Sizlerde can kulağıyla dinleyin. Çünkü ’sınav’larda bir soru garanti buradan gelecek. Bunu da bilmiş olun!..
Fakat Fatih ’in parmağı ısrarla havadaydı.
-Ne istiyorsun Fatih?
Ayağa kalkşı ani oldu Fatih’in. Kaşları çatılmış, ciddi bir tavır takınmıştı.
-Afedersiniz Hocam ama; bir hatayı düzeltmek istiyorum.
-Hata mı?.. ne hatası?..
-Özür dilerim efendim... demin arkadaşım Hüsnü, insanın atasının Piltown adamı, yani bir maymun cinsi olduğunu söyledi.
-Evet.
-Biliyorsunuz ki, son yıllarda bilim, o günlere nazaran daha da ilerledi. Yine son yıllarda bir Alman heyeti bu fosil üzerinde ilmi bir araştırma yapmaya muvaffak oldu. Azot ve flor testleri neticesinde ortaya çıkan hadise şundan ibaretti:
Charles Dawson, yani bu fosili bulduğunu iddia eden adam; insan kaftasını alıp on yaşındaki bir orangutanın çene kemiğine yerleştirmiş, çene kemiğine insana ait dişleri yerleştirmek için de; çene kemiğinin bazı yerlerini eğelemiş. Tabii ki, bu kemiklere eskiye ait bir görüntü verebilmek için de potosyum dikromat ile yer yer lekelendirmiş. Elde ettiği bu maymun- insan karışımı iskeleti evvela toprağa gömüp, daha sonra çıkararak merasimle taktim etmiştir. ’İnsanın atası maymundur. ’hadisesi bundan ibarettir... İnsanın gerçek atasına gelince; Hazreti Adem’dir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirilmiştir.
Sınıfta düşünen bir sessizlik hakim oldu. Nergiz Hanım ise sinirlenmişti.
Fatih’in yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Öğretmenin savunduğu zihniyetin tuşa getirilişinin keyiflenmesinde bir tebessüm...
İSMAİL SÜKLÜM
YORUMLAR
"LEKELİ KEMİK
Kulakları zıngırtatan zil sesiyle birlikte öğrenciler on dakikalık teneffüse elveda deyip, uzun koridorlardan sınıflarına doğru hücüm ediyorlardı.
Koridorlar boşalıp, bütün öğrenciler sessizce sınıflarına gitmelerne rağmen Ed-A sınıfı kapının önünde birikmiş, birazdan derslerine girecek öğretmenlerini gözlüyorlardı. Öğretmen Lisesi’nin en haylazları olmalarına rağmen birazda sivri akıllılar topluluğuydu bu sınıf...
Silinmeyen binbir çeşit resimlerle dolu yazı tahtalarının üst köşesinde düzgün bir yazı;
Ders: Modern Biyoloji
Konu: İnsan ve Evrimi
Süre: 40 dakika... yazıyordu.
Biyoloji öğretmenlerinin üst kattaki merdivenlerden görünmesiyle yerlerine oturmak için koşuşan koşuşana.
Biyoloji öğretmeni Nergiz Hanım, dört yıldır bu okulda görevliydi. O yüzden okulun huyundan suyundan anlayan cinsindendi. Öğrenciler arasındaki takma adı ’karga’idi. Bu yüzden sınıfta karga taklidi sesler cirit atıyordu. Nihayet Nergiz Hanım’ın kapıdan görünmesiyle sesler kesildi. Zoraki bir hareketle ayağa kalktılar.
-İyi günler çocuklar!..
-Sağol!..
-Nasılsınız?
-Sağol!...
-Siz de sağolun!.. Buyurun oturabilirsiniz, dedi Nergiz Hanım. Kısa süren bir yoklamadan sonra derse geçti.
-Biliyorsunuz ki, çocuklar, bu günkü konumuz insan ve evrimi... İşte size bir soru: İnsanın ilk atası kimdir? Söyleyebilecek olanınız var mı?..
Havaya kalkan parmakların hepsi de sorunun cevabını verme heyecanıyla doluydu.
-Evet Hüsnü seni dinliyorum.
-İnsanın ilk atası Eonathropus yani Piltown adamıdır. Piltowvn adamı bir orangutan olup 1910 yılında İngiltere’nin Suksek şehrinde yapılan kazılarda bulunmuş ve bilim adamları tarafından insanın ilk atası olarak kabul edilmiştir öğretmenim.
Nergiz Hanım’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.
-Aferin Hüsnü... derse hazır gelmen beni son derece memnun etti. Bundan dolayı sana sözlü notu olarak 9 veriyorum, dedikten sonra:
-Gördünüz mü, çocuklar?... akadaşınız gibi derse hazırlıklı gelin, sorduğum soruyu fazlasıyla ’yanıt’layın alın dokuz-onu... Şimdi de isterseniz bendeniz, insanın maymundan ’evrimleşerek’ bu günkü ’uygar’ insan haline gelişindeki evreleri anlatayım. Sizlerde can kulağıyla dinleyin. Çünkü ’sınav’larda bir soru garanti buradan gelecek. Bunu da bilmiş olun!..
Fakat Fatih ’in parmağı ısrarla havadaydı.
-Ne istiyorsun Fatih?
Ayağa kalkşı ani oldu Fatih’in. Kaşları çatılmış, ciddi bir tavır takınmıştı.
-Afedersiniz Hocam ama; bir hatayı düzeltmek istiyorum.
-Hata mı?.. ne hatası?..
-Özür dilerim efendim... demin arkadaşım Hüsnü, insanın atasının Piltown adamı, yani bir maymun cinsi olduğunu söyledi.
-Evet.
-Biliyorsunuz ki, son yıllarda bilim, o günlere nazaran daha da ilerledi. Yine son yıllarda bir Alman heyeti bu fosil üzerinde ilmi bir araştırma yapmaya muvaffak oldu. Azot ve flor testleri neticesinde ortaya çıkan hadise şundan ibaretti:
Charles Dawson, yani bu fosili bulduğunu iddia eden adam; insan kaftasını alıp on yaşındaki bir orangutanın çene kemiğine yerleştirmiş, çene kemiğine insana ait dişleri yerleştirmek için de; çene kemiğinin bazı yerlerini eğelemiş. Tabii ki, bu kemiklere eskiye ait bir görüntü verebilmek için de potosyum dikromat ile yer yer lekelendirmiş. Elde ettiği bu maymun- insan karışımı iskeleti evvela toprağa gömüp, daha sonra çıkararak merasimle taktim etmiştir. ’İnsanın atası maymundur. ’hadisesi bundan ibarettir... İnsanın gerçek atasına gelince; Hazreti Adem’dir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirilmiştir.
Sınıfta düşünen bir sessizlik hakim oldu. Nergiz Hanım ise sinirlenmişti.
Fatih’in yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Öğretmenin savunduğu zihniyetin tuşa getirilişinin keyiflenmesinde bir tebessüm..." İSMAİL SÜKLÜM
/
Sağlık dileğimle Selâm ederim.
kadiryeter
kadiryeter tarafından 2/27/2014 12:07:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
İSMAİL SÜKLÜM
Allah razı olsun.
bana bir fıkrayı hatırlattı
çocuk babasına sormuş baba bizim neden geldik demiş babasıda maymundan geldik çocuğum maymun zamanla evrim geçirdi ve insan oldu
çocuk tatmin olmamış annesine gitmiş
anne biz neyden geldik annesi ademden geldik oğlum Allah ademi yarattı bizde ondan geldi onun çocukları onların çocukları derken çoğaldık bizolduk
çocuk iyide anne babam maymundan geldiğimizi söyledi
anneside o babanın sülalesi oğlum bizi ilgilendirmez
onun gibi o darwinin sülalesi bizi ilgilendirmez
İSMAİL SÜKLÜM
Selamlarımla.