Meçhulün Ayakkabısı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Uyanır bir anne güvercinlerin sesiyle uğulduyordu kara gözlü ak pençeli pencerede.. gözleri dolar yağmur elli kadının
İki yavrusu uçup gitmiştir yuvasından..
Yıllar önceydi büyük yavrusunun bıraktığı mektupta bıraktığı notlardan biliyordu nerde olduğunu.. diğerini ise koynunda saklamak istercesine korumuş yitip gitmesin diye okula bile göndermemişti..
Ama nasıl çelmişseler aklını çekip gitmişti oda üstelik mektupsuz habersiz..
Belliki abisineydi isyanı ve yoldaş değil düşman bellemişti aynı kandaşını..
Hangisinin kara haberineydi ak pençelinin figanı.. ?
Hangisi açtı hangisi açıktaydı bilmiyordu..
Bilmiyordu kara haber kimden gelecek bu sabah..
Diz çöküp döktü yaşlarını.. çaresizce…bir dua koptu yüreğinden Yaradana
Kara haber tez gelir yıllarca beklediği apak bir mektup gibi değil..
Vurulmuştu küçük kuzusu evinden 310 metre ileride üstelik.. üstü gazetelerle örtülüydü..
Ayaklarından tanıdı fidan boylusunu 45 numara giyerdi.. ayakkabı çıkmıştı ayağından ve yavrusundan daha yakın duruyordu ona..aldı eline sarıldı tek ayakkabıya farkına varmamıştı oysa sarıldığı ayakkabı 41 numaraydı… 2 yıl sonra mahkeme sonucundan sonra fark edecekti..
Ayakkabı ellerinde gidip yavrusuna doğru lawo diye bağırdı.. içi yanarak.. parçalanarak..
Yanaştırılmadı öpüp koklayamadı son kez .. ayakkabıya sarılıp ağlamak kalmıştı ona..
Ağıtlar yaktı öpüp kokladığı ayakkabıya..
İki yıl sonra öğrenir yağmur elli kadın..
Numarasını fark edemeyecek kadar tutkuyla aşkla bağlanmıştı ayakkabıya. Saklamıştı dolabın üst katına misk kokulu pamuklarla örtmüştü üstünü.. yüreğine basıp koklayarak öperek uyumuştu koca iki yıl boyunca..
Yavrusunun ölümünden daha acı olan haber yakalanan meçhulün sorgusundan öğrenilip iletilir kendisine..
Meçhul: karşıt düşünceli (…..) abisini vurma görevi ona verilmişti son toplantıda.
Mehmet toplantıda kabul etmişti görevi. En gözü kara tetikçiydi verilen hiçbir görevi tamamlamadan dönmemişti..
Bir gün sonra dağınık bir halde geldi annesini ve abisini rüyasında gördüğünü ve verilen görevden alınmasını istedi. Kabul edilmemişti toplantıda talebi. Mehmet tepkiyle çıkıp gitti.
Yapamayacağını belirterek.
Onu ve abisini indirme görevi bana verildi.
Mehmet sokak başında evine dönecekken karşı karşıya geldik. Beni görünce silahına uzandı elleri.Ben çoktan hazırdım. İki el ateş ettim kafasına. Eli silahında duruyordu hala. Sırtımı dönmeden kaçmaya başladım ayakkabım çıktı ayağımdan dönüp almakla zaman kaybedecektim.
Kampa dönmem için görev tamamlanmalıydı.
Abi Kemal iki gün sonra (….. sırtlarında) indirildi..
23 ay boyunca kamp dışına çıkartılmadım.
Annem ağır hastaymış haberiyle izinli görmüye gittim. Kimlik kontrolü sırasında telaşlı davranışım ele verdi..
Pişmanım….. pişmanım..
…….
sevgili Bülent,
çok hassaslaşıyorum bu konuda ..
ciddi anlamda çok yazmaya çalıştım ama göçe zorlandığım ilçemde hep yerde üstü gazetelerle örtülü adamlar geliyor gözlerimin önüne daha 9 yaşındaydım..
içimden kopuyor bir şeyler haberlerden nefret ediyorum..
kurşunların neden yapıldığını bilmez çocuklar ama biz sabah okulumuzun bahçesinde topladığımız ....................... .diye
yazamıyorum bunları yüreğim el vermiyor gözlerimi yummaktan korkuyorum ya yine gelirse bomba sesleri diye...
AzzE
YORUMLAR
Azze yazın beni çok etkiledi.umarım okuyan herkezi'de etkileyecek bir yazı olur.Evet hasaslaşıyoruz fakat göstermeliyiz biz bu durumu.Sende bunu en iyi şekilde yaptın.Kutluyorum seni.Ve nence günün yazısı olmalı bu yazı.Öyle samimi ve içten yapaylıktan uzak.Sen doğru olanı yaptın.Ve diğer bu konu hakkında yazmak isteyenlerede cesater verdin.tüm kalbimle seni kutluyorum...sevgimle...dostça...bülent...