- 583 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gündönümü
“İnsanın kendisiyle karşılıklı bir arada kalmasıdır bütün mesele…” dedi ve bizim hiçbir zaman bilemeyeceğimiz bir düşün içine doğru ilerledi gözleri ve dedi ki;
Ruhumun ayak izlerini takip ederseniz bir gün
Vazgeçilebilecek kadar çok sevildiğinizi anlayacaksınız ve ben büyük bir bencillikle suçlanacağım.
Biliyorum çünkü bunu ben istedim. Kendime olan nefretimle yetinemediğimi düşünün…
Ve sözlerine bir es vermişken trompetçi adam yüksek bir tondan devam etti işlemeye sahneyi ki o sırada baharın geldiğini fısıldayan bir rüzgâr sığınmaktaydı odanın bir köşesine. Dedi ki;
Bir ninni söyle bana
Sesinde sevdiklerim
İçinde danalar olsun…
Bu alt notaların suskunluğu hep o vedaların sessizliğini taşıyor. Bak perdelerin yolcu ettiği rüzgâr, saçlarının etrafında dolaşırken görüp sevdiğim bahara gitti. Sırtımı döndüğüm her ne varsa bir bir geliyor geceleri uykuma. O her şeyden arındığımız uykulardan korkuyorum sonra o uykularda bıcır bıcır konuşanlardan ve insanı uyanmaktan korkutan o değer biçilemeyen… Ah! bir nefretin içine uyanarak yinede hayatı bir tebessüm kadar sevmeye çalışmak.
Evet, tabutumuzu tıklatıp kimse gelmeyecek misafirliğe. Belki bir yaban otunun beklide bir ağacın köklerinden süzülüp bir çiçek olmak için umut besleyeceğiz güneşe ve beklide bir arının dudaklarından bir insanın ruhuna dokunmayı düşleyeceğiz. Kim bilir? Hayat beklenmedik düşlere gebedir.