- 1218 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"AŞK" OLMAK İSTİYORUM AŞIKLARA VARAN
-ŞEMS Mİ OLMAK İSTERSİN MEVLANA MI ?-yazısının devamıdır.
Şems Hz.nin makamını ziyaret...Çise çise nur yağıyor ...buram buram aşk kokuyor ...gül kokuyor o makam’ı gönül dergahı...Mevlana ile sema ediyorlar şemsin bağrında sanki...Onları seyretmeyi onlara müştak olmayı ...O devirde yaşamayı onların dergahına yüz sürmeyi ne kadar isterdim...Her gittikleri yerde onları karşılayan,onlara gel diyen,onları gören,onları seven bir kuş olsaydım...Gönüllerine girip oradan hiç çıkmayan aşk olsaydım...Gittikleri yolda ezdikleri taş olsaydım...Yedi odanın yedi kapısından çıkan ,eli kılıçlı yedi adamın önüne geçip yedi yerinden vurulan baş olsaydım...Aşk’a başını veren Şems’in başını tutan el olsaydım...Mevlana’ya dostun şehit ettiler diyen dil olsaydım...Ahh ahh aşkı anlamayan aşksızlara her devirde aşk sunan saki olsaydım...Mevlana sen şehit edildiğinde şöyle inliyordu Ey ! Şems;
"Ağlaya inleye sen gittin ama,
Gökler de arkandan durmadı ağladı.
Parça parça etti yüzünü ay.
Gönlüm arkandan kan bağladı.
Şimdi ne edeyim, kime sorayım seni?
İyi insanlar arasında mısın orda?
Yani dostlar meclisinde mi?
Yoksa bir kenarda boynun bükük mü kaldın?
Öyle bir yere gittin ki bu sefer,
izinin tozu bile belli değil.
Ne kadar da kanlıymış gittiğin yol!" evet inliyordu Mevlana...
-İbrahim,İbrahim
-Bir eldi beni daldığım hülyadan uyandıran...
-Hıı
-İbrahim hayırdır amma derin dalmışsın dedi; Osman
-Ev ev evet dalmışım Osman gardaş
-Ezana bir iki dakika var gel girelim camiye…
-Tabi tabi
Makama hürmet babından geri geri çıktık bedenen...ama ruhum orda kalmıştı...Şems yakalamıştı ruhumdan...namazdan sonra dostumun yanına git ve selamımızı söyle diyordu...Ney havalı,gül kokulu makama gittiğinde ona Şems’ten haber ver diyordu sanki...
Ama tabi gafildim aşkın birleştiriciliğini görmeyecek kadar...Mekanlar,makamlar farklı olabilir amma gönüller,aşıklar bir aradaydı...Onlar hiç ayrılmadılar ki...onlara ayrı ayrı selam vereyim...
-Bak İbrahim burası Şems’i Tebrizi Camii
-O güzel gönül’ün şehit edildiği yer burası
-Evet abi evet hakiki aşk’ın şehidi...
-Namazlar eda edildi...
-Yürüyerek,Selimiye Camii ve makamı Mevlana’ya geldiğimizde...Göğe uzanmış elleri ve yeşil kavuğuyla Mevlana oturuyordu sanki...o güzelim mekanda...Yığın yığın insanlar,dünyanın her tarafından gelmişler...
Gel diyen...o gönül’ün çağrısına uyarak gelenlere şöyle seslenmişti asırlar öncesinde;
"Gene gel, gene gel
Ne olursan ol, ister kafir ol,
İster ateşe tap, ister puta,
İster yüz kere tövbe etmiş ol,
ister yüz kere bozmuş ol tövbeni...
Umutsuzluk kapısı değil bu kapı,
Nasılsan,
Öyle gel..."
Evet, ey yüce gönül sahibi insan bende geldim...Beni de kabul et...Hem de Şems’inden gelerek geldim...O’ndan sana senden ona geldim...
-Osman ?
-Buyur gardaş
-Sana bir soru sormuştum sende cevap vermemiş ve ;
-Cevabını sözlü mü istersin yaşayarak mı ? demiştin...
-Evet
-Cevabını buldum galiba...
-Osman gülümseyerek yüzüme baktı.
-Elini ağzına götürüp sus işareti yaptı...
-Sus ve dinle... Çünkü Mevlana da susmuştu...
"Hamuş!.. Demişti Mevlana kendisine Hamuş!... Yani Suskun!... Sustuğu yerde açıldı kapılar önüne serildi ışıltılı kelimeler kalbi duygular… Hamuş!.. dedi sustu Mevlana… Sustu ve kapandı karanlıklara… Karanlıklara Şems doğdu sonra… Baktı… Gördü… Adına Aşk dedi… Candan özge candan öte olana… Yaprakta tohumu damlada okyanusu gördü sonra…
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Sözün bittiği yerde noktanın konduğu yerde susmuştum bütün kelimelerimi. Anlatmak yormuştu nazenin bedenimi… Anlaşılamamak ise en çok yüreğimi. Sustuğu yerde anlaşılmaktı belli ki bütün derdi…"
O güzelim makam da huzur deryasına dalmış,hubdan huba uçuyordum...Geçici heva ve hevesler insanı oyalayan metalardı...Ne kadar sun’i ve yalın...
Olanca gücümle bağırmışım
-Ey! aşk sen nelere kadirsin?
-Bende aşık olmak istiyorum....
Etraftan insanlar bir an için bana baktılar...lakin başka yerde olsa deli derlerdi… gülümsediler sadece gülümsediler...Onlarda aşk aşk coşuyordular lakin benim gibi toy delikanlıya ağır gelmişti yük, dışarı vurdum hemen...
-Osman ?
Ben aşk olmak istiyorum...Hakk’a giden yolun çilekeşi olan Şems’i,ona pervane olan Mevlana’yı birbirine birleştiren aşk olmak istiyorum...
Onları her daim görebilen aşk olmak istiyorum...
Elinde ki peçeteyi gözyaşlarımı silmek için uzuttığında;
Osman’a sarılarak; AŞK olmak istiyorum... Osman AŞK diye defalarca haykırmışım....
-Kalk gidelim İbrahim kalk...dedi ve gittik...
Selamlarımla
YORUMLAR
Mevlana içeri gireri mendili koklar, eli titreyerek açar. İçinden sarı kağıda yazılımış bir not çıkar:
Başımı kesip kör kuyuya atsalar.... Şah damarımdan oluk oluk kanı akıtsalar...
Dokuz yurda tenimi lime lime dsğıtsalar...Yedi çakal sürüsü vücüduma saldırsalar..Kırmazcı acılar beni. yoraradı belki teni. Özümsün, Özümle ararım Mevlanam seni. Yemin ederim kli ölümün gözlerinin önünde olamsını isterdim. Gör ki aak için ölmek ne demekmiş
Mevlana olduğüu yere düşüp bayılmıtır..
ve aşkın gözyaşları adlı kitap sona ermiştir..
tebrikler...