Turnalar
Kanatlarında hüznün ve hasretin yükünü uzak iklimlere taşıyan ince, narin, efsane kuşlarıdır turnalar. Efsane ve gerçek harmanında paha biçilemeyen güzeller. Onlar türkülerimize nefes ve kanat olmuşlardır asırlarca. Aklı karalı telekleri, nice bahtı karaların gönül sızısını sarıp sarmalamış, nice gönlü yaralılara dert ortağı olmuş, mecali tükenmişlerin sesini duyurmuşlardır gurbetten sılaya.
Hasret ve hüzün onların kanat seslerine karışıp sevgilinin iklimine selâm olarak ulaşmıştır. Selâmı yerine ulaştırdıkları gibi, karşılığını da getirmişlerdir daima hiç yüksünmeden. Kallavi hasretlerin mihmandarı gönüllerin yükünü biraz olsun hafifletmek adına kanat çırpmışlardır uçsuz bucaksız gökyüzünde. Zalim avcıların şikarı olmayı göze almışlardır güzel gözlerini kırpmadan. Gurbetten sılaya sıladan gurbete mekik dokuyan has güzellerdir onlar. O mekiklere sarılı hasret ibrişimleri sevgiliye dair ipek kilim olmuştur hayallerde.
Sanırım türkülerimiz, o yüzden sinelerinde bir şeref madalyası gibi taşımıştır asırlarca bu güzel kuşları. Âşıklar o yüzden gönül sızılarını onlara emanet etmiş, onlarla paylaşmıştır gocunmadan. Turnalar aynı zamanda sırdaştır. Gözlerindeki hüzün bu hâllerinden izler taşısa da onlar ketumdur asla sırrı faş etmezler. Turnaların hâlini yüreği olanlar okuyabilir, onların suretindeki mana hurufatla çözülmez.
Turna sözcüğü ile türkü sözcüğü asırlar içinde akraba olmuş kaynaşmış, hasret ve hüzün de onlara kapı komşusu gelmişlerdir. Bu komşular, öylesine uyumlu ve güzel geçinmişlerdir ki asla birbirlerine hakları geçmemiştir. Komşularından kaptıkları huy ayranlarına su katmak gibi bir yola itmemiştir onları. Cümlesi el birliği ile kırık kalplere merhem olmuşlardır karınca kaderince. Gönül harmanına tane olan hüznü turna kanatları savurmuştur. O sayede hüznün ağırlığı az da olsa hafiflemiştir, yahut biz öyle bir hisse kapılmışız.
Nerdeyse, turnalar hüznü bile sevdirmiştir bize bir gün batımında. Mor ufuklar erguvanları tutuştururken gönlümüz de bir gül misalin hasretiyle yanıp tutuşmuştur. O gül misal hüznü bize yakıştıran bir hayal olarak geçmiştir tarihe. Bazen hüthüt bazen güvercin bilmişizdir onu. Nefes alıp verdiğimiz sürece, ona dair her şey bizi ırgalamıştır, heyecanlandırmıştır. Turna katarları geçip giderken yâdımızda daha bir kesifleşmiştir hasreti. Ve bir türkünün nağmelerine emanet etmişizdir yüreğimizi
“ İnme turnam inme haber sorayım
Kanadın altına nâme sarayım
Nazlı sevdiğimden haber alayım.”diye inlemişizdir, o peri suret duymasa da…
Ankara,19.04.2011 İ.K
YORUMLAR
Turnalar sevdiğim oll.Ben derdimi hangi dağa yüreğimi hangi......................
Ömrünüze bereket...
Anlatım olarak şiir tadında,türkü tadında ,dost tadında bir bardak çay/da keyfilenerek okudumm.
EyvaAllah..