Mektuba Dair
Bugün, çoktandır yapmadığım yapamadığım bir iş yapmak istiyorum. Harflerin ışıltılı dünyasına hicret edip birkaç satırlık da olsa bir mektup yazacağım. Başka bir deyişle kâğıt ve kaleme duyduğum muhabbetin, sözcük dağarcığımla hemhal olmasını istiyorum. Sükûtumu ikrara çevirmenin bir yolunu bulacağım kelime kelime.
Yazmak itiyadımın tezahürü mektup tarzında tecelli ettiğinde ortaya neler çıkacak şimdiden kestirmesem de yazarken alacağım keyif ve tadı paylaşmanın mutluluğunu yaşamak bana ayrı bir haz verecek şüphesiz.
Yaşadığımız çağda, kâğıt ve kalem denilen iki ezeli sırdaşın yerini klavye ve ışıltılı ekran alsa bile, yerlerini dolduramıyor bence. Bir kere kâğıt ve kalemdeki içtenliği ve sıcaklığı ekran ve tuşlarda bulamıyorum. Nedense onlarda bir soğukluk sezinliyorum. Kalem ve kâğıda duyduğum muhabbeti tuşlara ve ışıltılı ekrana duyamıyorum. Kargacık burgacık yazılmış bir yazının verdiği sıcak mesajı, ekrana yazılıp zapturapt altına alınan ve yazıcıdan çıkan sayfadaki harflerde bulamamak beni hüzünlendiriyor.
Beyaz bir sayfaya kalemle nakşedilen kelimeleri teşkil eden harfler kargacık burgacık da olsa onların her kavisinde yazan elin sahibinin kişiliğinden izler vardır. Kelimelerdeki anlam kadar o kıvrımlar da bir şeyler söyler okuyana. Hele, mektup yazmak istiyorsak daha bir muhtacız kâğıt ve kaleme. Mektubumuzu el yazımızla yazmalıyız ki okuyan daha bir merak ve iştiyakla okusun. Nefesimizle kalemimizin aynı anda kâğıda düşen yankısı daha bir etkileyici olmaz mı sizce de… Bizden sonra okuyanlar da bize dair bir şeyler bulabilir o satırlarda ve kıvrımlarda. El yazısında harflerin gizemli dünyasına yazanın kişiliği ve ruh hâli de karıştığından içerik daha bir zengindir bence.
Sözün burasında, kâğıt ve kaleme duyduğumuz muhabbetin teknolojiye duyduğumuz husumetten kaynaklanmadığını ayrıca ifade etmek isteriz. Bizim itikadımızca mektup türünün insanî yönü, cümle yazı türlerinden biraz daha ağır basar ve daha özeldir. Bu hassasiyetimiz
belki biraz da buradan kaynaklanmaktadır. İnsanın sıcaklığa ve samimiyete olan ihtiyacı ekmekten ve sudan az değildir. Hangi çağı yaşarsak yaşayalım, kâğıtla, kalemle, mektupla ve muhabbetimiz baki kalacaktır.
Sözlerimize nihayet işaretini koymadan, cümle yârana kâğıt ve kalem adı verilen iki ezeli dostla katıksız ünsiyet temennisiyle selam olsun…
Ankara, 18.04.2011 İbrahim KİLİK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.