Neşelenmek Hakkımızdır
Duymak, görmek, hissetmek kabullenmek. Empati yaparak karşı tarafı anlayabilmek çok önemli bir meziyettir.
Aklı, irfanı, izanı olan her kimsenin anladığı gibi 16 Nisan günü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği işbirliği ile oluşturulan ve statta gerçekleşen kutlu doğum etkinliği bir çok açıdan manidardı.
Bu ülkenin siyasetçilerine, devlet ricalına ve aydınlarına bir ders verir nitelikteydi.
Ben, mürekkep yalamış bir vatandaş olarak anladığım şu ki bu halk hem dinini hem de dilini seviyor.Dolayısıyla bu millete huzur ve refah istiyorsak bu iki talebine ve hissiyatına kulak vermemiz lazım her iki talebi de ilahidir, insanlığın icabıdır, itiraz istemez düzeyde hukukidir.Görmezlikten gelen kendini küçük düşürür ve zaman kayıp eder ayrıca hayata ve huzura katkı yapmadığı gibi ahrette de serfiraz olabileceğine inanmıyorum.
Kanaatim o ki Diyarbakır stadyumu stadyum olalı böyle mahşeri bir kalabalık hiç ağırlamamıştı bir o kadar da canda ve heyecanlı çünkü Peygamber sevgisi onları oraya getirmişti, Allah sevgisi onları bu alana sürüklemişti.
Diyanet Reisinin konuşması dolu dolu bir konuşma olup halkın hissiyatına tercüman olacak nitelikteydi, alabildiğine alkışlarla karşılandı, ancak Melay-é Batehi’nin Kürtçe yazılmış Mevlitdinden alıntı yapması halktan müthiş bir kabul gördü, alkışlarla, ıslıklarla doğal haykırışlarla karşılandı.”Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az” demişler, bu halkın hissiyatına kulak vermenin zamanı geldi de geçiyor.
Bir defa daha buna yakın bir düzeyde bir kalabalık ağırladı Diyarbakır stadyumu, o da AKP’nin kongresiydi ama amacına ulaşamadı, birilerinin Başbakanın gözüne girerek Milet vekili olmasına vesile oldu o kadar. O gün hem Başbakan iki saat geç geldi, millet bıktı ve alanı terk etmeye başladı, hem de Başbakan halkı tatmin edecek bir konuşma yapmadı bilindik ifadelerle geçiştirdi. Halbuki Diyarbakır insanı %80 kapasiteyle alanı doldurmuş saatlerce beklemiş ve onbinlerce insan hep bir ağızdan İstiklal Marşını okumuştu ama emeğine değdi mi bilemiyorum. Başbakana sahip çıkma adına yine de manidar bir kalabalık olmuştu. 2005 yılında Başbakanı yalnızlığa mahkum eden Diyarbakır insanı böylece hatasını telifi etti beklide.
Artık bu insanların insani taleplerine kulak vermenin zamanı geldi eğer bu milletin hep bir arada huzur sükunet ve mutluluk içinde refah düzeyi yüksek insanca yaşamasını isteniyorsa bu dini ve dünyevi taleplerinin yerine getirilmesi lazım.
Korku ve endişe politikasından vazgeçip toplumun taleplerini yeni anayasayla karşılamak lazım. Bu memlekette yapılması gereken çok çok daha mühim işlerimiz var,
Ticaret ve sanayide ilerlemeliyiz,
Bilim ve teknoloji üretmeliyiz,
Yüce Allah’ın rahmet hazinelerim diye nitelendirdiği yer altı ve yer üstü zenginliklerimize sahip çıkmalıyız,
Orta doğu halklarıyla, doğu batı halklarıyla işbirliğine giderek dünya barışına katkıda bulunmalıyız
Maalesef milletimizin diniyle, diliyle, kültürüyle uğraşmaktan bu çağdaş, evrensel, insani ve ilahi vazifelerimizi yerine getiremiyoruz. Siyasetçilerimizin de laf-ı güzaftan öte yaptıkları bir şey yok, horoz dövüşüyle vakit öldürüyorlar.
Elhemu Lillah Peygamber sevdalıları artık ilçe ilçe köy köy etkinlikler düzenliyor Allah’a hamd Peygambere salat ve selam getiriliyor bir anlamda dinine olan bağlılığını ifade ederek imanlarını tazeliyorlar ne mutlu bu halka ne mutlu bu güzel çalışmaları düzenleyenler.
Neşelenmek hakkımızdır
Hamd, selat ve selam ile
Haklı olan halkımızdır
Yeter artık bitsin bu çile
Selam ve dua ile “fiemanillah”.
Eyüphan KAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.