- 1150 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ruhların Misafirliği (Hikaye-1-)
...
Dört duvar odam...
Tavandan üzerime yalnızlık akıyor.
Baş uçumdaki sehpanın üzerine bıraktığım suda yüzüyorsun.
Sana gri elbise hiç yakışmıyor, soluk gösteriyor seni.
Odada ki koku sensizliğin mi yoksa yanlızlığın mı?
Tanrıya kavuşma yerine neden erken gittin?
Tamam, senin erkenci biri olduğunu biliyorumda...
Çıplak tenine neden gri elbiseyi yakıştırdın...
Tanrıya çirkin mi gözükmek amacın?
Gece yarısı oldu.
Bardaktaki sen artık sana hiç benzemiyordu.
Kokusu bile değişmişti.
Ona sen diyemiyorum... hıçkırık kesiyor nefesimi.
Bir yudum içmeliyim senden...
Köpeğimiz havlamayalı kırk gün oldu sanırım...
O da sensizliğin yasını tutmaya başlamış.
Kuru bir kalabalık var evde.
Yaşlı bir kadın usulca sokulup; "ağla açılırsın" dedi.
beynim onun söylediklerini anlamıyordu ve kafamın içinde bir ses durmadan ona cevap veriyordu.
"sus be kadın, sus, neden bahsediyorsun, ağlamak mı, ne için, ne oldu ki ağlamam gereken"
Kadın çoktan susmuştu ama beynimin içindeki ses sürekli aynı yanıtları vermekteydi "sus!, sus!, ne olursun sus!"
...ve nihayet beynimin içindeki ses kesildi...
Sesli bir "ohhh!" çektim...
Herkes kafasını kaldırıp bana baktı.
Yüzlerindeki ifadeden, akılarından geçenleri okumaya çalıştım....
" zavallı kadın, diyordu biri; diğeri delirdi der gibi bakıyordu; ya en arkada durana ne demeli, toparlanamaz artık der gibi bir bakışı vardı" daha fazla dayanamadım ve
Hızlı hızlı balkona doğru yürümeye başladım.
Yürürken fark ettim kaçmak için attığım her adımda,
sana çarpıyordum...
Balkon kapısını açtım ve bir kaç adım attım ki pencere ve duvar arasında duruyordu sigaran ve çakmağın...
Gülmeye başladım...
- hoş geldin diyen bir ses duydum arkamda.
Dondum, kalakaldım öylece.
hiç ara vermeden konuşmaya devam etti arkamdaki ses!
-kaç saattir seni bekliyorum...
Sen kalabalığı sevmezsin, çok kaldın içerde.
Bu arada senden bir şey isteyeceğim ama kızmayacaksın.
Yavaş yavaş arkamı dündüm ve
"-hoş bulduk. Söyle, kızmayacağım" dedim.
"senden gizli içmedim bu gün. İzninle, içebilir miyim?
Sigara ve çakmağı aldım. Sigarayı tutuşturup dudaklarının arasına çakmağı çaktım, sigarasını yakmak için...
Çakmak ve sigarayı ona uzattım...
aldı ve balkondan dışarı baktı.
"bu insanları kovuyorum ama ben yokmuşum gibi davranıyorlar seni üzüyorlar ve ben buna engel olamıyorum"
-kimsenin üzdüğü yok, sadece gidişin üzdü ama şimdi buradasın ve üzülmem artık...
-sen çok güçlü bir kadınsın. Bensizde yapabilirsin pekala.
Unutun mu? Kavgalarımızdaki o güçlü sözlerini.
Aniden, sesim kontrolsüz bir biçimde yükseldi.
-saçmaladığının farlında mısın?
Onların gerçek olmadığını ikimizde pekala biliyoruz...
Pencereye baktı. Bittik yorgun bir sesle
-"bağırma, misafirler bakıyor" dedi.
Pencereye baktım.
Herkes bana anlamsız bakışlar atıyordu
-burası çok soğuk, eve girelim mi?
Balkondan içeri girdim. Pencerenin yanındaki insan yığınlarına yaklaştım o gözlerindeki anlamsız ifadelere baktım ve hiç bir şey olmamış gibi;
-kusura bakmayın ama benim yasım bitti, şimdi yalnız kalmak istiyorum. Lütfen beni yanlız bırakın dedim...
Odada derin bir sesizlik oldu.
Tek tek baş sağlığı dilemeye geldiler,
kafamdaki ses onlara cevap vermeye başladı...
Ta ki 7 yaşındaki bir çocukta üzülme diyene kadar.
O an zaman durdu ve her şey bitti bir an içinde...
Herkesin gidişini bekledim ve çocuğun sesi yankılandı kulaklarımda
Tüm misafirler gittikten sonra
Odamıza gittim
Gözlerim bir an için kapadım.
Hayal miydi, rüya mı görüyordum, bilmiyorum...
Ama şöyle başladı söze; "ben artık gidiyorum"
-peki git dedim ve düşünmeye başladım...
...git demenin bazen anlamın dışında kal demek olduğu,
gözlerimin önünden gitmeye başladığı zaman anladım
yada bir mecburiyetti...
Kal diye dualar ettim kapıdan süzülüşüne.
İnsan neden istemez gidişleri, ayrılığın olmasını?
...
Kapının çarpma sesi ile uyandım...
Oysa kapı hâla bıraktığım gibiydi...
Yani kocam ne gelmişti...
Nede gidiyorum demişti...
Ama artık yoktu.
Sanırım artık beni sevmiyordu o yüzden ölmüş olmalıydı belkide...
Ve o günden sora kabullendim artık gelişinin olmayacağını...
Ve tüm yaşanmışlığa saygımdan her perşembe ziyaretine giderim...
Belki de beni görüyor, geçmişimizi hatırlayıp yattığı yerden bana gülümsüyordur...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.