- 1813 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çukurova'nın son ağası Vahit ağa
Üniversite vizeleri bitti.benimde biraz dinlenmeye hakkım var deyip Çukurova’nın yolunu tuttum. Kendi kendime kararlar verdim ben tatil esnasında kitap okumayacağım şiir yazmayacağım diye... Ama bu yürek nerede bir kitabevi görse soluğu orada alıyordu.
Çukurova... Dogduğum doyduğum çocukluk anılarımın geçtiği yer. Ve insan yaşadığı toplumun içinde şekillenir kültürü,örfü adeti... Bilindiği bir çok yazarımız Çukurova gerçeğine değinmiştir. Kuşkusuz bu gerçekler; bolluktan bereketten gelir ikincisi ise agalık gelir 1970’li yıllarda.(İlhan Püsküllüoğlu).Hâl böyle olunca tabiki buralarda yaşanan olaylar toplumsal sorunlar olacaktır. Ağalık sistemi iyi bir sistem olmamasına karşın Çukurova halkının bu ağalık sistemine boyun eğmesiydi. Köylüler ağaların sosyal yönden çok ileri gidişi, modayı takip edişi arkasındaki silahlı askerleri ve dagdaki eşkiyalardan güç alması ve onlara para, silah yiyecek yardımında bulunması bir nevî Avrupadaki derebeylik sisteminin bir benzeriydi. Atalarımızın bir güzel sözü var o da şöyle; sırtını ya dağa daya ya da ağa daya derler. Tabi ki Çukurova köylüsü yakında dağ bulamadığı için ağaya dayamışlar sırtını ağanın tutması,yanaşması,çiftlik kahyası, işçisi olarak ağanın yanında bulunmuşlardır. Bu bereketli ’bire yüz veren topraklar’ üzerinde ağalar hüküm sürmüşlerdir.
Ağalık sisteminin tarihsel gelişimine (Türk tarihi açısından) bakarsak;ağalık sistemi Osmanlı dönemlerine dayanır. Ağalık Osmanlı devletinin toprak düzeninin değişmesi Osmanlının son zamanlarına isabet eder. Ağalık Osmanlıda Ayanların karşılığı olduğunuda söyleyebiliriz.Osmanlı’nın son zamanlarında zaten ayanlar padişahla bile anlaşma yapmışlardır bu da gösteriyor ki devletin artık Ayanlara bile söz geçiremiyor, devletin gücünün zayıf olduğunu buradan da görmek mümkündür.
Osmanlı’da ve yeni kurulan Türkiye Cumuriyetinde yapılan savaşlara gitmeyen,kaçan,yada savaşın kıyısında kalan bu ağalar yüzbinlerce hektarlık (dönümlük) toprağın yasal sahibi olmuşlardır.Başka bir sahip olma yolu da savaşa giden yasal toprak sahiplerinin şehit düşmeleri, ve bu kişilerin topraklarını almaları, bu kişilerin hanımlarıyla evlenip toprakların yasal sahibi oldukları sıralanabilir. Bu da doğal olarak birilerin yerken digerlerinin bakmasına neden oldu.
Bir hürriyet sorunu ortaya çıktı ağanın emrinde olma, onun dediklerini yapma, istediği fiyattan sana yövmiye bağladılar.
Tabiki bu bazen isyanlara neden oluyor,bereketli topraklar kanla sulanıyordu.
Ve babamdan aldığım bilğilere göre, agalar bu bereketli topraklardan elde ettikleri parayı savurgan bir şekilde harcadıklarını söylüyordu. Babamın söylediklerine göre bu parayı pavyonlarda barlarda yerlermiş.Hatta yurt dışına gidip oralarda para avcısı kadınlarla zaman geçirir eğlenirlermiş.Bunu da aralarında bir üstünlük olarak görürlermiş.
Bizim edebiyatımıza şöyle bir bakıldığında yazarlarımız şairlerimiz adaletsizliğin karşında hiç susmamışlardır.Bu olayları şiirlerinde yazılarında işlemişlerdir.Sanatın her dalında susmamışdır.Bu sorunlar olaylar(İnce memet,Akçasazın Ağaları,Teneke)Yaşar Kemal’i,(Bereketli Toprak Üzerinde, Hanımın Çiftliği)Orhan Kemal’i(Boynu Bükük Öldüler,Umut) Yılmaz Güney’i yarattı. Bu topraklar bir çok sanatçımızın eserlerin beslendiği kaynaklar oldu.(Karaoglan,Dadaloğlu,Muzafer İzgü,Abidin Dino).Ve bu kişilere Dr.Halil Alıcı’yı eklemek gerekir. Çünkü yazarımız ’Vahit Aganın Atı Ölmez’ romanıyla edebiyatımızdaki yeri alıyor. Şimdi bu romanla tanışmamı ve romanı ve yazarını bir Çukurova’lı olarak bu harika sürükleyici eseri tanıtmayı kendime bir borç bilirim.
Kitapevlerini gezerken gözüme Dr.Halil Alıcı’nın yazdığı romanı satın aldım. Bizim oraları anlatıyordu,harika üslubu ile... Okudum okudukça okuyasım geldi. Şimdi yazarı ve Eseri hakkında bilği vereyim.
Dr.Halil Alıcı 1947 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinin Çaygeçit köyünde doğdu.ilkokulu köyünde;ortaokulu Kadirli’de liseyi Adana erkek lisesi ve Kozan lisesinde okudu.1965-66 ögrenim yılında İstanbul Üniversitesi Çapa tıp Fakütesine girdi.1969 yılında İÜ baglı Cerrahpaşa Tıp Fakultesine geçti ve 1972 yılında mezun oldu.Aynı yıl askerlik görevine başlayıp bitirdi. Askerlikten sonra evlendi. Evlendikten sonra eşiyle birlikte Almanyaya gittiler ve Goethe Ensitüsü’nün 6 aylık dil kursunun bitiminde Halil Alıcı Genel Cerrahi ihtisasına başladı. İhtisas sonrasında Almanya’nın çesitli şehirlerindeki saglık kurumlarında genel cerrahi olarak görev yaptı.1982’de Türkiye’ye döndü, 1 yıl Kayseri’de hekimlik yaptı. 1983-2006’ya kadar Adanana SSK Hastanesi’nde çalıştı. 19 şubat 2006 tarihinde,geçirdiği bir ameliyat sonrası kompliksiyonu sonucunu yaşamını yitirdi.
Dr. Halil Alıcı, çalışkan,titiz mesleğini seven bir hekim olduğu kadar edebiyata ve sana düşkün bir insandı.İnsanoglunun tarih boyunca yarattığı kültür ve uygarlık ürünleri her zaman yogun ilgisini ve dikkatini çekti.Yaşamın son üç yılında içinden çıkıp geldiği Kadirli-Kozan yöresi yörük aşiretlerinin yaşamını romanlaştırma cabaları ùzerine yoğunlaştı.Yazarımız bu çalışmalarını,SON KOÇ KATIMI ve VAHİT AĞA’NIN ATI ÖLMEZ romanlarını yazdı. Üçünçü romanı olan; DOKTOR!! BU... ÇOCUGUMUN EKMEK PARASI’nda hekimlik yaparken tanık olduğu insanlık durumlarından bir trajediyi anlattı.
İlhan Püsküllüoğlu Vahit Aga’nın Atı Ölmez romanın önsözünde romandan şöyle bahseder; "Vahit Aga’nın Atı ölmez, Türk edebiyatının en başarılı aga romanıdır.Bu satırları okuyan kimileri, "ama İnce Memet" diyebilir.Evet ünü Türkiye sınırların aşmış İnce Memet başarılı bir romandır.Basarılı bir aga ve eşkiya romanıdır.Vahit Ağanın Atı Ölmez ise salt bir ağa romanıdır. Vahit Ağa İnce Memet’in Abdi Agasından daha çok ağadır. Türk edebiyatındaki en kusursuz,en iyi çizilmiş aga tipidir.Ve Halil Alıcı da bir Çukurova çoçuğu olarak, tıpkı Orhan Kemal gibi Çukurova’nın dogasına vurgundur.
Vahit Ağa’nın Atı Ölmez’deki doğa betimlemeleri;Çukurova’nın dağlarını,vadilerini,ormanlarını,çiceklerini,bitkilerini,börtü böceğini anlatan satırlar,o kadar başarılı ve çekiçidir ki tıpkı doğanın kendisi gibi burcu burcu kokar efil efil eserlerler.Halil Alıcı’nın romanında Çukurovanın doğası, sanki roman kahramani ikinci bir insan gibidir."
Roman harika okumanızı tavsiye ederim.Halil Alıcı Beyi rahmetle anıyor ve Türk edebiyatına başsağlığı diliyorum. Ve böyle güzel romanlar bahşettiği için.
(Not; Bu araştırma yazısı oluşturulurken,Dr.Halil Alıcı’nın kitabından,İlhan Püsküllüoğlu’nun Vahit Ağan’ın Atı Ölmez adlı romanı için yazdığı önsözden, Babam Süleyman İspenoğlu’nun söylediği anılardan faydalandım.)