- 1396 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
"Yalin Ayaklar" Unit-1
Bir ilk bahar sabahi denizin sahile sarkilar söyledigi, rüzgarin da eslik ettigi, günesin dogup dogmamakta tereddüt ettigi, denizin hala uykudan uyanmak istemedigi sessizlikte kumsalda manasizca dolasan bir cift ayak izleri.
Denizin geceleri kucagindan sahile biraktigi taslari sayarcasina Ilerleyen ayak izleri, belki izlerde aradigini ve bulamamanin sikintisini cekiyordu.
Izlerin derinliginde bir cift bakisin denizin sonsuzluguna takilmis birseyler aradigi anlasiliyordu.
Dünyanin yuvarlak oldugunu ve ufuktaki gördügünün belki hic bir anlam tasimiyacagini bildigi halde umut bakislarini uzaklardan.alamiyordu.
Derinliklerin icinde hayallerini kapatmis, etrafindaki güzelliklerden sakladigi gecmisini sanki uzaklardaki tobloda canlandirmak istiyordu.
Acaba önünde sergilenen mavi hayalden, mavi gözlü bir prens cikagelirmiydi.
Hayallerle yasamak hayallerle ic ice olmak buruk bir sitemle yasamaktan ibaretti.
Dalgalarin sesi eski bir Gramofondan cikan melodi gibi kulaklarini oksuyordu.
Hayatmi nostaljiydi yoksa yasadiklarimi onu bu kadar olma veya olmama yoksulluguna sürüklemisti.
Saatlerin su gibi akip gittigi bekleyiste,tutamadigi dakilalarin nabzini bile hissetmiyordu
Arkasindan bir sesin kendisine seslendigini bile algilayamayan sessizlikte, omuzunda hissettigi bir dokunusla birden titredigini, sanki uykudan uyanmis mahmur gözlerle, dönüp arkasina bakar.
Gecen zamani bile algilamadan denizden gelebilecek bir cift mavi gözü beklerken, arkasinda duran ve kendisine soru dolu bakan kimdi?
Gözlerinin rengini denizden aldigi bakislari, dalgalar gibi güclüydü.
„Affedersiniz uzun zamandir sizin burda hic kimildamadan durdugunuzu gördüm, hasta olup olmadiginizi merak edip geldim“der.
O kadar etkilenmistiki gözlerine bakamiyordu cevap vermek istiyordu ama dudaklarindan bir kelime cikmiyordu.bakislarini yere kumlara cevirerek yalin ayakliriyla sahildeki sakin uykulu kum taneciklerini tekmeliyordu.
Yinemi ayni tesadüf! Yinemi Ayni senaryoyu yasayacakti acaba, hep ayni senaryoyu yasamak kaderimiydi
Nedenlerle gecen senelerini kaybettigi hayallerini, toparlamaya calisirken
Karsisina cikan bir hayalmiydi. Ama neden? Neden yine ayni tablo??
Bes sene önce ayni sahilde ayni ortamda, ayni bir günün sabahinda, rastlamisti büyük askina. Hic bitmeyecegine inandigi büyük askina, ama artik o günü hic hatirlamak istemiyordur.
Hatirlamamanin kuyusunda saklanirken, kabuslarin karanlik nefessiz bosluklarin icinde haps etmisti kendisini.
Büyük aski gideli cok olmustu, sayamadigi, hatta unuttugu uzun seneler gecmisti o günden bu güne.
Giderken hic bir ses seda vermeden, siyaha karismisti gölgesi. Sessiz esen bir rüzgar gibi akip gitmisti, belliki arkasina bile bakmamisti.
Kalbi ne kadar acisada unutamiyordu büyük askini. Nedenleri cözemesede, neden gittigini bilmesede, neden geri gelmedigini bilmesede unutamiyordu büyük askini.
Belki kirik belki hüzün belki aci dolu bekleyislerle kucak kucaga denizden kendisine büyük askini geri getirmesini her sabah ufuklara bakarak bekliyordu.
Hergün ayni bekleyis her gün ayni özleyis ama buruk duygular sariliyordu o kücücük yüregine.
Kirik dökük bir hayatin kapisinda beklemekteydi, iceri girmekten korkuyordu yüregi gögsüne sigmiyordu. Gögsündeki nefes cilgin bir dalga gibi inip cikiyordu, sanki her an patlacakmis gibi.
Uzun bir yolun baslangicinda korkudan kabuguna saklanan bir kaplumbaganin ruhu saklanmisti düsüncelerine. Ucsuz bucaksiz mavi denizen koskocaman karninda dev balinalar bile esleriyle mutluluk yasiyorlardi. Dev dalgalari dev vücutlariyla oksuyorlardi. Mutlulugun resmini denizin üstüne yaslanan kizil mehtaba ciziyorlardi.
Devami var.