- 1043 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Peygamber Kokan Şehir "MEDİNE"
Yıl 1517 Ridaniye muharebesini kazanan şanlı komutan Yavuz Sultan Selim, Mekke ve Medine’nin de bulunduğu Memlüklerin idaresinde olan yerleri Osmanlı bayraklarıyla süsledi… Artık bu mübarek yerler Osmanlılarındı, peygamber kabrini Türkler koruyacaktı, Kabe’yi Türkler koruyacaktı ne güzel bir görevdi bu.
Yıl 1917 mübarek topraklardan Medine’yi koruma görevi Osmanlının büyük komutanlarında Fahrettin paşa ya verildi. 1. Cihan harbi devam ediyordu, Fahrettin paşa bu kutsal görevi çok zor şartlarda yerine getirmeye çalışıyordu. Bir yandan asi Araplarla savaşıyor bir yandan da İngilizlerle savaşıyordu. Şehirde açlık ve susuzluk kol geziyordu, İstanbul’dan gelecek yardımlar bir türlü gelmiyordu. Yaralılara gerektiği gibi bakılamıyor, aşırı sıcaktan yaraları kurtlanıyordu. Açlık ise o kadar etkiliydi ki Fahrettin paşa o zor emri vermek zorunda kaldı: “ey Osmanlının şanlı askerleri çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var sadece tüyü yok. Onu yememek nimete nankörlüktür.” Yani aç kalan asker çekirge yiyecekti… Fahrettin paşa her yolu deniyordu bu mübarek, peygamber kokan şehri vermemek için. Şehrin dışına yiyecek almak için çıkılamıyordu, zira asi Araplar çıkan Mehmetçiği oracıkta şehit ediyorlardı. Fahrettin paşa peygamber kabrini kendi elleriyle temizliyor, suluyordu. Arkasından göz pınarlarından yaşlar boşalıyor, durmadan dua ediyordu. Askerini çok seviyordu, onların bu perişanlığını gördükçe kahroluyordu ama yapacak hiç bir şeyi yoktu. Ve o emir geldi: 30 ekim 1918 Mondros anlaşması imzalanmıştı, bu anlaşmaya göre Türk askeri Medine’yi boşaltacaktı, bu haber Fahrettin paşanın eline geçtiğinde 3 kasım 1918 idi. Bu kötü haberi askere ve halka duyurmak yine Fahrettin paşa ya kaldı, gözyaşları içinde gelen emri askere ve halka iletti, orada bulunan herkes gözyaşı döküyordu. Fahrettin paşa bu mübarek yeri bırakmak istemiyor bu yüzdende bahaneler bulup Medine’den ayrılışı geciktiriyordu, bu tutum İstanbul’u zorda bırakmıştı ve nihayet o melun gün gelmişti; 7 ocak 1919 yani Mondros’ dan iki ay sonra Medine Osmanlı himayesinden çıkıyordu. Ne zor bir gündü bütün askerler, halk ve Fahrettin paşa ağlıyordu. Son kez peygamber kabrini ziyaret edip çıkıyordu Osmanlının şanlı ordusu Medine den… Bir tek yaralılar ve onlara bakmakla görevli doktorlar kalıyordu, peygamber kokan şehirde. Yaralılar kendilerine gelince inanmadı bu duruma ağladılar, sızladılar: bırakın bizi gidelim cepheye dediler ama nafile… Ve Medine de ki son Osmanlı şehidi, son şehit Mihaliçcıklı Hüseyin oğlu Hasan hastanede ruhunu teslim etti yaradana…
Selçuk Arslan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.