- 2186 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kur'an'ı Anlayamayanlar
Kur’an’ı, samimiyetle yaklaşan iman sahipleri ve iman etmemiş de olsa önyargısız, samimi bir vicdanla okuyan insanlar anlayabilir. İmanının derinliği, duası ve bilgisi ölçüsünde ise Kur’an’ın sırları, okuyan kişinin önünde açılır.
İçinde Allah korkusu taşımayan kişiler ise Kuran’ı doğru anlayamazlar. Anladıklarını zannettikleri ayetleri yanlış anlar, çok net konuların bile anlaşılmaz olduğunu, ayetlerin birbiriyle -haşa-çelişkili olduğunu ileri sürerler. Çok açıktır ki Kur’an’ı anlayabilmek için zeka, bilgi ve kültür değil, samimiyet, Allah sevgisi ve korkusu gereklidir. Kalbinde bu duygular olmayan kişi akletme yeteneğine sahip değildir. Kişi ön yargılı ise, bilim adamı ya da Arapçayı çok iyi bilen biri dahi olsa Kur’an’ı yanlış anlar; ayetler konusunda akıl dışı, çarpık yorumlarda bulunur.
Kur’an’ı kendilerince eleştiren, itirazlarda bulunan kişilerin iddiaları, onların çarpık mantığından kaynaklanır. Kur’an’da çelişki yoktur; çelişki, nefislerini gözeten düşük akıllı kimselerin bozuk mantık örgülerindedir. Kur’an, verdiği örnekler karşısında bu kişilerin şaşkınlıkla, "Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi?" dediklerini haber verir.
Bu durum, Kuran’ın mucizelerinden biridir. Bir Kur’an ayetini iman eden insan kolayca anlarken, inkarcı kavrayamaz. O halde Kur’an’ın anlaşılması samimi niyete bağlıdır. Allah, insanın niyetine göre anlayış verir ya da " Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk... (Kehf Suresi, 57) ayetiyle ifade edildiği gibi kalbi üzerine anlamasını engelleyen bir perde gerer.
Bazı kimselerin Kur’an konusundaki yanılgılardan biri, bilimsel ayetlerin, başka uygarlıkların kaynaklarından Peygamberimiz(sav) tarafından alındığı iddiasıdır. Kur’an, bu iddialara en güzel cevabı verir:
İnkar edenler dediler ki: "Bu (Kur’an) olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur." Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler. Ve dediler ki: "Bu, geçmişlerin uydurduğu masallardır, bir başkasına yazdırmış olup kendisine sabah akşam okunmaktadır." De ki: "Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Allah) indirmiştir. Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Furkan Suresi, 4-6)
İnsanları Kur’an’dan uzaklaştırmak için inkarcıların ileri sürdükleri bir diğer iddia da Kur’an’ın Araplar’a indiği ve yalnızca onların Kur’an’dan sorumlu olduklarıdır. Kur’an ise bu sapkın iddiaları yalanlar; Peygamberimiz(sav)’in tüm insanlığa gönderilmiş bir peygamber olduğunu, Kur’an’ın muhatabının da kıyamete kadar tüm insanlık olduğunu haber verir.
Biz seni ancak bütün insanlığa bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Sebe Suresi, 28)
Allah her elçi ve peygamberi kavminin dilini konuşanlardan seçer. "Biz her elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir... " (İbrahim Suresi, 4) ayetiyle bu durum açıklanır. Aynı dili konuşmalıdır ki elçiler, Allah’ın vahyini insanlara eksiksiz ve doğru aktarabilsinler. Bu tarih boyunca aynı şekilde olmuştur. Dine uymamak için bahaneler üreten inkarcıların bakış açıları Kur’an’da şöyle bildirilir:
Eğer Biz onu Acemi (Arapça olmayan bir dilde) olan bir Kur’an kılsaydık, herhalde derlerdi ki: "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, Acemi (Arapça olmayan bir dil)mi?" De ki: "O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kuran), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir." (Fussilet Suresi, 44)
Dolayısıyla bir peygamberin kavmiyle dilinin aynı olması oldukça doğaldır. Bu, başka toplumların Kur’an’dan sorumlu olmayacakları anlamına gelmez. Kur’an her dile çevrilebilir, anlamı ve hükümleri açıklanabilir. Bugün Kur’an’ın birçok dilde çevirisi vardır. Zuhruf Suresi’nin 44. ayetindeki " Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız" ifadesiyle haber verildiği üzere tüm insanlık Kur’an’dan sorumludur, Kur’an’ın içerdiği hükümlerden sorgulanacaktır.
"... Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (Nisa Suresi, 78)
Haber Hilal