Duvarlarrrr, duvarlarrrr, duvarlarrr
’ Hosçakal ’ dedi giderken dudağı yanağımda. Ben kalacaktım o hoş olacaktı aslında. O gün de, ondan önce de biliyordum bu gün bildiklerimi. Gözlerimi dikmiş gözlerine, alttan alttan bakarken cevap verdim sadece ’ peki ’
.
Sabah pencereden dışarıyı izlerken yeniden farkettm: her şey değişiyor. Her yara kapanıyor. Yağmur yağıyor ama gerçekten ardından güneş doğuyor, ağaçlar soyunsada diğer mevsim muhakkak giyiniyor... Bu gün anladım ki bu tahtada piyondan farkım yok. Hatta eksiğim bile var onlar ileri gidebiliyorlar! Ben kendimi alışkanlıklarımdan sıyırmadığım sürece, elimde olanları kaybetmeyi göze almadığım sürece hiç ileriye gitmiyorum. Gerilediğim bile söylenebilir, üzülerek.
.
Elimi uzattıklarım kolumdan çekmese keşke ! Sırtımı döndüklerim bir kere verdiğim güveni haketse. Başkalarına büyük anlamlar yüklememeyi öğrenebilsem ve kimseleri kendime benzetmesem! Çünkü Burak haklı saf’ım ben. Fazla iyiyim.
.
Nedir gerçek olanlar? Kaçtıklarımız mı yoksa isteyip üzerine gittiklerimiz mi? Yoksa içimdeki şu iğrenç sancı mı? Ne bekliyorum, neyi, kimi? Niye bekliyorum ki herkese ben koşturuyorken?
.
Aşk kadar basit bir kavram gelmiyor artık aklıma. Önce çok seviyorsun, sonra iğreniyorsun, sonra nefret ediyorsun arkadaş. Nasıl bir duygu karmaşasıdır bu? Uzakken yakın olsun istiyorsun ve bu genelde tek taraflı bir istek oluyor. Kaybetmek istemediklerini kaybediyorsun en çok. Belki de deymeyecek olanı deymeyeceklere hemde... Sonra düşünüyorsun, ben nerde hata yaptım diye? kendi kendine ’ sevdin salak, değer verdin ’ diyemiyorsun. Sonra öğreniyorsun ki hakettiğinden fazlasını vermeyecekmişsin insanlara. Bi gün birisi çıkıyor ona da aynı şeyi yapıyorsun. Bunu yapmıştm daha önce diyorsun, bu acı bana tanıdıktı, bir daha yapmayacaktım demiştim ama yine yaptım. En son kendinle başbaşa kaldığında anlıyorsun ki hepsi yalan, geriye kalan sadece anılar... Onlar da güzelse ne ala?
.
Anı ? Duvarlarrrr, duvarlarrrr, duvarlarrr... Samimi bile olmadığına inandığım bir kaç öpücük ve yalan, dolan. Hepsi bu kadar işte....
.
Duygu Arınkan
03:38
YORUMLAR
Sonra öğreniyorsun ki hakettiğinden fazlasını vermeyecekmişsin insanlara..
Aslında bir yazı.Ama içinde sizi yaralamış binlerce aşk yarası ve yok ki bunun ona eş olmayacak bir dermanı.
İnsanlara gereğinden fazla değer vermek acı da olsa güzel bir şey aslında.En azından birisi tatmin olmuyor mu?Birisi acı çekerken belki de,birisi mutlu oluyor ve de hayatın düzeni bu oluyor.
Fazla laf etmek absürt kaçar.
Saygılar!