- 1750 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
SANA GÜL GETİRDİM
Filiz liseye kadar güçlükle okumuştu; hatta bazı yıllar çift dikiş gitmişti. Liseyi bitirince girdiği üniversite sınavında barajı bile aşamayarak okuma sevdasına temelli veda etmişti. Okuyamayacağına göre bir işe girip çalışmak ve ihtiyaçlarını karşılamak zorundaydı. Bu amaçla şehrin dört bir yanında iş aramasına rağmen sadece küçük bir bijuteri dükkânında, elli lira haftalıkla iş bulabilmişti.
Elli lira Filiz’in ihtiyaçlarına yetmeyince zaman zaman annesinden para istemeye başlamıştı ama annesinin cevabı her zaman hazırdı. “Okusaydın doğru dürüst bir iş bulur kimseye muhtaç olmazdın. Şimdi elli lira haftalığa talim et bakalım; nereye kadar!” Filiz, annesinin bu sözlerine çok içerliyor, iş çıkışı dükkân dükkân dolaşıp iş arıyor, gazetelerin iş ilanlarını didik didik ediyor ama bir türlü iş bulamıyordu. Sanki bütün esnaf Filiz’i işe almamak için sözleşmiş gibi geliyordu Filiz’e.
Bir gün, eline aldığı gazetedeki iş ilanlarına bakan Filiz, gördüğü bir ilanla sevinçle yerinden fırladı. “Genç bayanlar; fiziğinize ve sesinize güveniyorsanız yüz lira yevmiye ile iş imkânı” diye yazıyordu ilanda. Elindeki gazeteyi tezgâhın üzerine bırakan Filiz, aynanın karşısına geçip şöyle bir döndü, yan gözle vücudunu inceledi. Güzeldi. Kendini beğendi.
“Eh, gencim güzelim, boyum posum yerinde. Ses… O da iyi sayılır, bir iki de şarkı ezberledim mi bu iş tamamdır!” dedi ve gazetedeki ilanda verilen adrese uçar gibi gitti. Ne annesine, ne de babasına sorma gereği bile duymamıştı. Nasıl olsa çok para kazanamıyor diye küçümsemiyorlar mıydı? Ne gereği vardı sormanın? Aklına eseni yapmaya karar vermişti artık Filiz.
Filiz’in boyuna posuna bakan ajansın yetkilisi, bir de sesini dinledi. Fena değildi ona göre, hemen işe aldı. Artık çok para kazanacağı bir işi vardı ama her işin olduğu gibi bu işin de zor tarafı vardı. Tarafı demek biraz az gelecek, tarafları vardı desek daha iyi olacak. Bu iş içkili gazinolarda şarkı söylemek işiydi. Üstelik sürekli il il, ilçe ilçe dolaşacaktı. Sesi beğenilirse okuyucu, beğenilmezse garson olarak çalışacaktı gittiği yerlerde.
Filiz kararını vermişti… Gidecekti. Ailesiyle girdiği tartışmadan galip çıkarak bavulunu topladı ve ajansın yolladığı yere gitti. Gittiği yerde sesi beğenilmiş, şarkıcı olmuştu. İlk zamanlar biraz sıkılıp utanmıştı ama bu utangaçlığı çok fazla sürmemişti. Amacı çok para kazanmak değil miydi? O da bunu yapacaktı. Ne kadar çok erkeği ayartabilirse o kadar çok para kazanıyordu. Para kazanmak saplantı olmuş, ne ar kalmıştı, ne namus. “Para olmadıktan sonra kimin ne işine yarıyor ki namus?” diye düşünüyordu.
Erdal’ın küçük bir marangoz atölyesi vardı. Bir hafta sonu arkadaşlarıyla kafayı çekip felekten bir gece çalmak için gazinoya gelmişti Erdal. Arkadaşlarıyla yiyip içip eğlenirken birden Filiz’in ateş gibi bakan gözleriyle göz göze gelmişti. Aman yarabbi! Ne gözlerdi o gözler… Erdal’ın yarım olan aklını alıp temelli akılsız bırakmıştı. Artık her hafta sonu Erdal gazinonun yolunu tutuyor, elinde avucunda ne varsa Filiz’e taşıyordu. Sadece sohbet yetmiyordu artık Erdal’a. Filiz’le birlikte olmak saplantı olmuş, bütün hafta Filiz’i düşünür olmuştu. Pahalı bir yüzük alıp içine de birlikte olmak istediğini anlatan kısa not yazarak, Filiz masaya gelince yavaşça uzatmış ve sonucu merakla beklemeye başlamıştı. Gecenin ilerleyen vaktinde, Filiz programını bitirmiş ve Erdal’ın masasına gelerek;
“gidelim mi?” dediğinde Erdal sevinçten küçük dilini yutacak gibi olmuştu. Birlikte çıktılar. Sonraki günlerde Erdal, nesi varsa satıp savıp Filiz’le beraber olmak için harcamıştı. Parası kalmadığı gibi birçok da borca girmişti. Sadece bindiği bir arabasından başka hiçbir şeyi kalmamıştı sonunda ama yine de Filiz’den vazgeçemiyordu. Artık Filiz’i almak için giderken, sadece bir demet gül götürebiliyordu. İlk zamanlar hediyelerin arkası gelecek sanan Filiz sesini çıkarmamıştı ama hediyeler bir türlü gelmeyince sonunda patlamıştı. Gazinodan çıkışta Erdal’ın uzattığı gülleri bütün hıncıyla yere çarpıp, “sen gülden başka bir şey bilmez misin be adam!” deyip gazinoya geri girmişti. Erdal üzgün ve mahcup olarak arabasına binip gitmiş, Filiz’i tanıdığı güne lanetler yağdırmıştı.
Gazinonun karşısındaki şirketin güvenlik görevlisi bütün olaya şahit olmuştu; Erdal oradan uzaklaşınca hemen gidip gül demetini alarak kulübesine getirdi. Güllerin kırılan yapraklarını tek tek temizledi, düzeltti. “Hele bir sabah olsun, bu gülleri sevgilime götüreceğim. Bazı kimseler küçük mutlulukları yakalamayı bilemezler. Gözleri hep yükseklerdedir. Çoğu ararken azı da kaybederler ama benim sevgilim bu gülleri görünce havalara uçar” diye düşünerek sabahı etmişti. Mutluluktan içi içine sığmıyordu. Bir demet gülü vardı ya…
Sabah şirkete gelen müdür, güvenliğin kulübesindeki gülleri görünce;
“hayrola; bu güller nereden geldi buraya?” diye sordu.
“Yoldan buldum; biri düşürdü herhalde.” Dedi ve gördüklerini anlatmadı güvenlik görevlisi. Müdür güllere baktı. Aklına bir fikir gelmişti. Yıllardır şirkette aşçı olarak çalışan Güllü’yü düşündü. Eski mutfağı yenileyip yeniden dekor etmişlerdi. Güllerin yeni mutfağa çok yakışacağını düşünerek gül demetini eline aldı ve mutfağa doğru yürüdü. Güvenlikçinin bütün hayalleri suya düşmüş, ardından öylece bakmıştı. Müdür mutfağa girdiğinde, Güllü yemek yapıyordu, içeri giren Erol Bey’i görmemişti.
“Kolay gelsin Güllü Abla; bak sana gül getirdim.” Dedi. Güllü, bir Erol Bey’e, bir de elindeki güllere baktı. Hayatında tek bir gül bile vermemişti kimse ona. Şimdi kocaman bir gül demeti sadece onundu. Elindeki kepçeyi tezgâhın üzerine bıraktı. Gözünden akan yaşı Erol bey’e göstermeden elinin tersiyle sildi.
“Çok teşekkür ederim Erol Bey. Beni mutlu ettiniz, Allah da sizi mutlu etsin.”
09.4.2011. Emine UYSAL
YORUMLAR
Çok hayat dersleri barındıran bir hayat hikayesiydi. Bazı şeylerin temelleri çocukluk çağlarında atılıyor. Genç bedenlere sarf edilen sözlere, imalı bakışlara, bütün hal ve hareketlere diğer bir deyişle tüm yaklaşımlara dikkat edilmeli işte bu yüzden...
Cebi bol aklı kıt olanlar da çok etrafımızda.Varını, yoğunu sahte gülüşlere, mutluluğu geçici heveslerde arayanlara ne demeli! EDEP denen şeyin(Eline,Diline,Beline hakim olmak) yollarına bütün kalpler güller serpmeli. Bütün sevgi sözlerini, pahası yüksek en değerli armağanları ne yazık ki hak etmeyenlere seferber eden çok, öyle değil mi! Halbuki; bir tutam gül uzatılmayı hak edenler ne yazık ki garip bırakılıyor, garip!
Yazınızı en kalbi duygularla kutluyorum Emine hanım. Gönül dolusu selam ve saygılarımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bu güzel yorumun için çok tşekkür ederim
saygı ve selamlar.
Bir demet gül, kimilerini dünyanın en mutlu insanı yaparken, kimileri yerlere atıp basabiliyor. Bana göre, maddiyatı ön plânda tutanlar, gerçek mutluluğu hiç bir zaman tadamayacak zavallı insanlardır.
Dünyaya sevgiyle bakabilmek ne güzel.
Her zamanki gibi beğeniyle okudum arkadaşım. Daima sevgimlesin.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla.
Tebrikler arkadaşım, değişik bir çalışma.
Bazı insanlar dünyaları alsa da mutlu olmazken, kimisini bir gül ne kadar sevindiriyor.Hayatın acı gerçeği.
Anlatım başarılı, tebrikler Emine'ciğim selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Kurgu çok güzel, akıcı anlatım her daim etkiliyor beni yazılarınızda.
Küçük şeylerle mutlu olmayı beceren insandır mutlu insan
Tebriklerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kesinlikle size katılıyorum, küçük şeylerden büyük mutluluk çıkarabilen insan en mutlu insandır aslında.
sevgimle.
Muhteşem bir kurguydu... Öncelikle bunun için kutluyorum, arkadaşım.
Olduğumuz yerden bakmaya devam edersek; pek çok mutluluğu kaçırabiliriz. Bizim mutluluk olarak değerlendirmediğimiz, algılamadığımız şey / şeylerle mutlu olabilecek nice insanlar olduğunun farkına varabilsek...
Sahip olduklarımız, hayatın bize otomatikman sunması gereken şeyler değildir. Zaten onlara sahip olmamız gerekiyordu diye bir olay yok. Onlar, hayatın bize sunduğu ayrıcalıklardır.
Her yönü ile mükemmel bir yazıydı. Kalemine, yüreğine sağlık Emine'ciğim. Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Eser Akpınar
kimin hayır duasını alacağını ancak Allah bilir.... kısmet bu detirten bir yazı çok güzeldi can kalemin yüreğin hiç susmasın sevgiyle ışısın sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
su_misali(Gülhun Ertilav) tarafından 4/14/2011 5:52:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Mutluluk nedir ?
Diye sormalı insan kendine bazen...
Hayatındaki öncülleri sıralamalı.
Önceliklerinin sırasını yitirdi mi,bütün ömrünü kaybetmiş oluyor.
Bir defa olsun başını ellerinin arasına alıp en önemli nedir yaşamda demeli...
Sırasını şaşırmamalı.
Hayat neye adanmışsa o kadar değerli olur...
Bir hırsızın,namussuzun,zalimin adı verilir mi çocuklara
İnsan değerlidir.
Değerli ve erdemli duygular ve davranışlar yüceltir insanı.
Eşrefi Mahlükat olmanın sırrı da burada...
Şerefli olmalı ki...Eşref sıfatına layık olsun.
İbret verici bir olay , ibret alan için.
Selam saygı ve dua ile.
Emine UYSAL (EMİNE45)
inşallah ibret alınır ve okunur.
saygımla.
Yine güzeldi yine usta işi öykülerden biriydi. Tebrik ediyoum sevgili arkadaşım. Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
İşte hep savunduğum ve insanların hayata karşı nankör olduğunu düşündüğüm bir yazı.Elimzdekilerin kıymetini bilmemek gibi kötü bir huyumuz var.Bireysel değil toplum olarak öyleyiz.Elde ettikçe daha çok istiyoruz.Oysa sahip olamayan o kadar insan var ki aklımıza gelmiyor.Her zamanki gibi hayatın gerçeklerinden ve çok anlamlıydı.
Tebrikler ve sevgiler
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
sevgiyle verilen hediyelerin bedeli önemli değildir....yeterki bunu anlayanı bulmak gerek...hayatın aci gerçekleriydi...yaşandı yaşanacak...yazın çok güzel mesajlarla dolu.....saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygı ve selamlar.
Bir demet gül neler anlatmaz ki, neden ağlatmasın ki küçük şeylerden mutlu olmayı bilen o kadar çok kişiler vardır mutlaka..
çok güzel anlatmışsınız ders alınası öyküydü ,yüreğinizi ve kaleminizi kutlarım arkadaşım sevgiler duyarlı güzel yüreğine ..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgi doludur yürekleri.
Teşekkür ederim zaman ayırıp yazımı okuduğun için.
sevgimle.
Güller,Güllü ablayı mutlu etti desene...Ne güzel! Gazinoda yaşananlar,yaşamdan gerçek kesitlerdi.
Tebrikler.
Saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Gerçekçi olmaya çalıştım yazarken.
zaman ayırıp yazımı okuyup yorumladığın için teşekkür ederim.
selam ve saygımla..
....Anlamı ve akıcı anlatımı ile biz okuyanları mutlu ettiniz Emine Hanım. Sizin de tüm yaşamınız boyunca mutlu olmanızı dilerim. Kimileri mutlu olmak için katlar,yatlar ve büyük servetleri hayal ederken, kimileri de sıcak bir bakıştan, dokunuştan ve hatta uzatılan bir gülden bile mutluluk yaratmayı becerebiliyor.
...Mutluluk her daim sizinle olsun. Bu güzel ökünüz için sizi kutluyor ve saygılarımla selamlıyorum.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Güzel dilekleriniz için teşekkür edip amin diyorum. Aynı mutluluk dileklerimi ben de hepiniz için diliyorum.
selam ve saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Bazılarını mutlu etmeyen güzellikler bazıları için herşeye değer.Hayat bu kimi ne tarafa savuracağı belli olmaz ama sen bu derside çok güzel vermişsin.Satılmayacak değerler vardır insanı insan yapan.Çok güzeldi.Sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle...