- 778 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BIRAKIN İNTİHAR EDEYİM
-Hey! Sen ne yapıyorsun orada?
-Görmüyor musun? Onu yukarıda tutmaya çalışıyorum.
-Niye ki?
-Niye ki, niye ki? Adam kendini asarak intihar etmek istiyor.
-E, bırak etsin o zaman.
Boynuna urgan ipini geçirmiş intihar etmek isteyen, ama son anda bacaklarından yakalayıp kendisini havada tutan yüzünden, bu eylemini gerçekleştiremeyen adam söze karıştı.
-Doğru söylüyor beyefendi. Bırak beni.
-Sen sus bakayım, dedi alttaki adam. Eğer zamanında yetişip tutmasaydım seni simdi çoktan boylamıştın tahtalıköyü.
İntihar etmek isteyen:
-Ne güzel olurdu, dedi.
Adamı bacaklarından yakalamış havada tutan adam, sonradan gelene:
-Öyle aptalca bakacağına yardım et bana.
-Nasıl? Ne ile?
-Gel adamı birlikte tutup kaldıralım da kurtulsun şu boynuna geçmiş urgandan. Ya da en azından şu ayağıyla çarpıp uzaklaştırdığı sandalyeyi yaklaştır buraya da onun üzerinde dursun. Ben çok yoruldum artık.
-Ama o ölmek istiyor.
-Doğru, dedi adam yeniden. Ölmek istiyorum.
-Pıssst! Sen sus, konuşma! Sen de bakma öyle aval, aval. Getir, yaklaştır şu sandalyeyi.
-Tamam, tamam. Al bakalım, diyerek sandalyeyi onlara yaklaştırdı ikinci adam.
İntihar etmek isteyen adamı sandalyenin üzerine aldılar. Kızıllaşmış suratı yavaş, yavaş eski rengine döndü. Nefes alması da normale dönünce:
-Bırakın da rahat, rahat intihar edeyim ya. Nerden çıkıp geldiniz başıma?
-Böyle bir şey yapmak hem günah, hem de doğru değil.
-Neden doğru değilmiş?
-Ne bileyim. Yani her zaman bir çıkış yolu, bir çaresi vardır.
-Çaresi varmış. Siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz?
-Anlat o zaman. Anlat ki biz de bilelim.
-Bakın, şu belalı hastalık gelip beni buldu.
-Hangi belalıymış o? Kanser mi?
-AİDS hastasıyım ben. Yani öleceğim kesin. Bununla kalsa iyi. Hasta olduğum anlaşılınca işimden de kovuldum. İşimden kovulduğumun ikinci günü bir yangında evim kül olup gitti. İçinde de her şeyim yandı gitti. Sonra da karım benden boşanıp çocuklarımı da alarak, izini kaybettirdi. En kötüsü de, ayak tabanımda çıkan şu nasır yürürken bana cehennem azabı çektiriyor. Adım atmakta zorlanıyorum. Bütün bunlardan sonra ben intihar edip ölmekten başka ne yapabilirim ki? Siz olsanız benim yerimde intihar etmez miydiniz?
-Valla, ben ederdim, dedi ikinci adam. Bence sen denemeye devam et. Öldür kendini.
-Abi, benim ayak tabanımda çıksa böyle bir nasır, hem böyle de acı verse, ben de intihar ederdim be. İntihar etmek isteyen adama dönüp: Gerçekten ölmeyi hak etmişsin. En iyisi seni yalnız bırakalım biz, karışmayalım.
-Evet, lütfen, dedi ölmek isteyen adam. Yalnız bırakın beni.
-O halde sana kolay gelsin. Görüşmek üzere…. Yani görüşmemek üzere, dedi gülerek düzeltti sözünü ikinci adam.
İki adam, uzaklaşıp yolun diğer tarafına geçtiler. Orada bir bankın üzerinde intihar etmek isteyen adamı izlediler. Adam yeniden sandalyenin üzerine çıkmış, urganı boynuna geçirmiş, sandalyeyi tekmeleyip uzaklaştırmıştı ama, kendini aşağıya salmamak için kafasının üzerindeki urgana sıkıca sarılmış yukarıda kalmaya çalışıyordu.
-Hey! Ölmek istiyorsan urganı bırakmalısın, diye bağırdı adamlardan birisi.
-Ne olur buraya gelin ve şu sandalyeyi getirin bana, dedi ölmek isteyen.
Koşarak adamın yanına gittiler.
-Ne oldu? Karar mı değiştirdin?
-Yapamıyorum. Siz öyle karşımda durup beni izlerken yapamıyorum işte.
-Neden ki? Biz sessizce duruyorduk orada.
-Tamam da, intihar etmek de biraz özel ve gizli bir şey değil mi?
-O zaman neden intihar için bu boş arsayı seçtin?
-Bu ağaç çok uygundu bu işe. Urganım da buraya uygundu.
-Urganın da güzelmiş ha, insanın boynunu da incitmez bu çok fazla.
-Evet, öyle. İpek gibi yumuşak. Boyunda iz bırakmayan cinsinden, dedi gururla. Afrika gezsinde satın almıştım. Tam bir el işi.
-Demek onu da Afrika gezisinden almışsın.
-Neyi?
-AİDS hastasıyım demiştin ya.
-Bakın sizden rica ediyorum, lütfen şimdi uzaklaşın ve beni izlemeyin. Birileri beni izlerken başaramayacağım ben bu işi.
-Tamam, tamam, dedi adamlar.
Yeniden caddenin diğer tarafına geçip aynı bankta bu kez arkaları dönük oturdular. Adama bakmadan sessizce kaldılar. Yaklaşık on dakika sonra, sessizliği bozdu birinci adam.
-Sence ölmüş müdür şimdi?
-Bilemem. Normal olarak bu kadar sürede ölmüş olması gerekir. Baksana sesi de çıkmıyor artık. Hadi, gel bir bakalım şuna.
Adamın yanına vardıklarında:
-E, sen hâlâ yaşıyorsun!
-Siz orada durdukça yapamayacağım bunu.
-Ama biz bakmadık ki sana.
-Bakmadınız, ama yakınımda olduğunuzu görüyordum.
-Ya sen de bahaneler üretme kardeşim. Burası herkese açık bir yol. Biz olmasak başkaları geçecektir buradan. Bırak bunları da asacaksan as kendini artık.
-Olmuyor, olmuyor! Yapamıyorum işte, diyerek ağlamaya başladı ölmek isteyen adam.
İlk gelen adam ölmek isteyen ve ağlamakta olan adama sarılıp:
-Lütfen! Ağlamak da nerden çıktı şimdi? Ne gereği var? Hem hiç kimse için böyle kolay değil intihar etmek. Bu çok normal. İnsan biraz zorlanabilir ama ağlamanız için bir sebep değil.
-Öfff! Kes be kes! Siz böyle yaparak işimi daha da zorlaştırıyorsunuz.
-Özür dileriz.
-Evet, özür dileriz, dedi diğer adam da. Peki ne yapmamızı istersin?
-Çekin gidin buradan. Ve beni en azından bir yarım saat yalnız bırakın.
-Valla ben gidemem, dedi ikinci adam. Benim yarım saat sonra burada bir arkadaşımla buluşmam gerekiyor. Bence sen elini biraz çabuk tutsan!
-Kahretsin ya. Siz çıkıp gelmeseydiniz çoktan ölüp kurtulmuştum.
-Ya, şansızlık işte. Keşke tabancayla intihar etseydin, dedi birinci adam.
-Yok be, çok temiz bir ölüm değil o. Her taraf kana bulanacak. Üstelik kurşun doğru yeri de bulamazsa öleyim derken ömür boyu felçli de kalabilirsin.
-Bunların tümünü ben de düşündüm, dedi ölmek isteyen.
-Tabi ki düşünmeli, dedi ilk gelen. İntiharın geri dönüşü olmaz.
-Elbette. Ama benim gibi ikilemde kalanlar için işte böyle zor oluyor.
-Gerçekten zor durum seninki, dedi ikinci adam. Şu senin saydığın belalardan sadece birisi benim başıma gelseydi hiç düşünmeden intihar ederdim.
-Ne yani, dedi ilk gelen. O zaman benim hemen intihar etmem gerekiyor. Benim karım da boşandı benden ve evim de kendisine kaldı. Şimdi kiralarda sürünüyorum. Yani şimdi intihardan başka yolun olmadığını mı söylüyorsun?
-Yok tabi, başka yolu yok.
-İntihar ha?
-Evet.
-Başka çaresi yok yani.
-Yok.
-Böyle düşünmemiştim hiç. Aslında şimdi düşününce bir an. Evet, galiba haklısın sen.
-Haklıyım tabi.
Hâlâ boynuna takılı urganla sandalyenin üzerinde bekleyen adam:
-Yok kardeşim, sen uyma onun söylediklerine. Her zaman ikinci bir yol vardır mutlaka.
-Sen mi söylüyorsun bunu? Dedi birinci adam, bu kez ağlayarak.
-Evet, dedi ikinci adam, senin bir şey söylemeye, yol göstermeye hakkın yok. İçinde bulunduğun duruma bak sen.
-Sen sus bakalım, diye bağırdı intihar etmek isteyen. Urganı boynundan çıkarıp sandalyeden aşağıya indi. Orada çömelmiş ve ağlamakta olan adama yaklaştı. Onun sırtını sıvazlayarak teselli vermeye çalıştı. Yeniden ikinci adama dönüp:
-Yaptığını beğendin mi? Ortalığı bulandırmaktan başka ne işe yaradın?
-Ne yapmışım ki?
-Görmüyor musun? İntihar etmek istiyor.
-E, bırak etsin o zaman.
-Bırak etsin, bırak etsin. Başka bir şey bildiğin yok. İntihar bir çözüm mü sanki. Sonra ağlayan adama sarılıp: Dünya çok güzel kardeşim. Yaşamak güzel. Eğer istersen karınla da yeniden bir araya gelebilirsin.
-İstemez ki beni artık.
-Haklı bence, diyerek yine söze girdi ikinci adam.
-Sus bakayım sen, kapa çeneni, dedi, intihar etmek isteyen adam.
Ağlayan adam:
-Uzaklaşın buradan, gidin. İntihar etmek istiyorum.
-Lütfen, lütfen böyle şeyler söyleme kardeşim. İkinci adama dönüp: Bak işte bütün bunlar hep senin suçun. Adamı ne hale getirdin.
-Suç benim mi oldu şimdi? Ben mi urganımla, sandalyemle gelip bu orta yerde intihar etmek istedim? Ben mi adamın başına bela oldum? Hem madem öyle evinde intihar etseydin.
-Evimiz vardı da etmedik mi? Kaldığım barakada köpekler bile kalmak istemez.
-İyi ya işte. O barakada intihar etseydin. Bu adama da görünmezdin hiç olmasa.
-Bilmeden konuşuyorsun. Örümceklerden korkmasaydım o barakada asacaktım kendimi. Ama her tarafı örümcekle dolu orasının.
Adam, ikinci adama laf yetiştireyim derken, ağlayan adamın sandalyeye çıkıp urganı boynuna geçirdiğini fark etmemişti. Tekmelenen sandalye ayaklarının önüne düşünce geriye döndü ve boşlukta sallanmakta olan adamın bedeniyle karşılaştı. Panik içinde sarılıp bacaklarından onu yukarıda tutmaya çalıştı.
-Yardım et bana, diye bağırdı ikinci adama.
-Ne yapıyorsun sen orada?
-Görmüyor musun? Onu yukarıda tutmaya çalışıyorum.
-Niye ki?
-Niye ki, niye ki? Adam kendini asarak intihar etmek istiyor.
-E, bırak etsin o zaman.