- 724 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
kadın olmak..
Varoluştan yok olana kadar süregelen bir kavram ve içinde binbir anlamı barındıran bir kelimedir kadın.
Üreme, oluşum, namus, aşk, anne, eş, sevgili.. ve daha bir cok sıfat yüklenmiş bu beş harflik kelimenin üzerine. Dünyanın en zor mesleği fikrimce. Oluşumdan beri, birsürü sorumluluklar yüklenen, bir sürü anlamları içinde barındıran,kıymeti bilinip degeri verilirse en makul ve makbul hazine, geleceğin mirasçılarının beşiği.. Neler yaşamışlar vede yaşayacaklar dönüp duran şu fani dünya son nefesini verene dek.
İlk önce yaradan erkek olanı yaratmış ama yalnız olmaz deyip bir eş lazım diye düşünüp onun içinden kadını hediye etmiş erkeğe. Cennetten kovulmasınında sorumluluğu yüklenivermiş daha ilk fasılda sırtına ! Yeryüzüne indirilmişler, gene beraber ayrılmadan. Çoğalmışlar, insanlığı, milletleri meydana getirmişler belki de istemeyerek.
Kraliçe olmuş kimileri hırs ve iktidarın elinde olduğu bir zamanda. Tahtını bırakacak velihat için, evlilik mecburiyeti çıkarılmış karşılarına kraliçe bile olsa. Eş seçimi de erkeklerin elinde tabi. Sevmek istemiş bazen mevki ne olursa olsun kadının doğasında var sevmek, sevilmek, beğenilmek.. Ama çıkarlar ortaya girince sevgide ikinci planda kalmış yaşamlarında. Sırtını yaslanabileceğini düşündüğü erkeği bulduğunu sandığı anda en yakından hançerlenmiş gene bir kadın tarafından !
Bir erkek hükümdar tarafından altın bir kafese haps edilmiş birden fazlası.Sadece bir erkeği memnun etmek adına. Erkek çocuk doğuramadığı için aşağılandığı olmuş bir çok kere. Doğursa bile çocuğunu koruyamamış coğu zaman diger kadın annelerin ! azabından ve entrikalarından. Savaş zamanında kınalı kuzusunu elleriyle süsleyip göndermiş vatanın bağrına, kendiside boş durmayıp mermisini kucaklamış sırtında bebesiyle düşmüş cephe yollarına. Cazibesi ve aklıyla düşman saflarında cirit atmış, erkeklerin akıllarını baştan alarak, askeri bilgileri ülkesine bildirmek adına.
Çoğu kavgaların baş rolünü üstlenmişler erkeklerin dünyasında. Bazen yerle bir eden bir çift bakış olmuş, bazen edalı salınmaları, bazen de yaşattıkları aşkları nedenmiş kavgaya.. En güzel şarkıların, masalların, filmlerin, resimlerin yapılma ve yazılma nedenidir kadın ve ayrılmaz parçasıdır aşk onun. Yeri gelmiş çölleri aştırmış erkeğine, dağları deldirmiş. Ülkeler arası savaş nedeni olmuş aşk ve kadın. Bazen bir prensin öpücüğünü beklemiş hayata dönebilmek için, kuleden kurtarılmak için beklemiş beyaz atlı şövalyesini :) bazende bir kurbağayı erkek yapabilmek için dudaklarına ihtiyaç duyulmuş. Malını ve canını koruması için eli, kolu olmuş Ali babanın.
Şimdi ki zamanda kadın olmak hem daha zor hem daha kolay. Önceden eve ekmeği getiren erkeğin getirdiklerini değerlendirip hayatını idame ettirirmiş. Yemeğin en güzel kısmı, giysilerin en iyisi, hatta baba ve anne sevgisinin bile erkekten sonra kalanlarıyla yetinmesini bilmiş yada öğrenmek zorunda kalmış. Babaları tarafından gelir kaynağı olarak görülmüş evlendirilirken el yakan paralar, altınlar biçilmiş şahıslarına, kendi bunlara el sürmemek şartıyla!Tarlada ırgat olurmuş, evinde hizmetçi,ve çocuk üretme fabrikası tabii. Doğuramadığı zamanda kısır, bereketsiz, uğursuz, lanetli yakıştırmaları yapıştırılıverirmiş isminin önüne. Başka bir kadın tarafından ikinci plana atılırmış istemede mecbur boynunu bükerek.
Erkeğini paylaşmak zorunda bırakılırmış, gözünden kıskandığı erkeğini!
Şimdilerde oda katılmış ekmek kavgasına. Okuyan, düşünen, çalışan toplumda bende varım diye sesini duyurabilme gayretinde. Aileler erkek çocuklarından çok kızlarını okutup meslek sahibi yapabilme derdine düşmüş, koluna bir bilezik takabilme gayretinde. Ekonomik özgürlüğü ve ailesinde bende varım diye seslenebilmesini, kendi ayakları üzerinde durabilmesini, mesleğini eline alıp kariyer sahibi olmasını, güzel bir şekilde iyi bir insanla ! dünya evine girmesini istemiş. Tek başına diil en azından bir çoğunun ailesi arkasında. Ayakları üzerine basabilmeyi öğrenmeli ki, onun doğurduklarıda, yetiştirecekleride öyle olsun düşüncesinde.
Yaşamın her aşamasında görebilmek mümkün kadını. Okulda, fabrikada, ofiste, lokantada, ototbüste, takside... Her meslek gurubunda bende varım diyebiliyor artık. Erkeğine omuz, destek. Hele evinde kadın olmak.. Kadın kadın olmalı önce. Evinde, yatağında erkeğine dişi, dışarıda işinde yaşamında dişli :)) Eştir kadın tıpkı erkek gibi, biri olmadan diğeride olmaz ince düşünüldüğünde. Erkeği doğuranda bir kadın ama tohumu veren olmadıktan sonra bir başına neye yarar ki.. Kadın, anne, sevgili, dost, arkadaş, olmalıdır erkeğine.Gerektiğinde bir anne şevkatiyle sarabilmelidir eşini, alabilmelidir yüzünü avucunun içine, gerektiğinde en dişi şekilde ayıp günah dinlemeden mahreminle en arsız duygularla sevişebilmelidirde. Erkeğini elinin tersiyle değil, avucunun içiyle kavrayabilmelidir, ruhunuda okşayabilmelidir aynı zamanda. Yaptığını kabul ettirebilecek, aldığını giydirebilecek, pişirdiğini yedirebilecek kapasiteye de sahip olmalıdır. Savaşmasınıda bilmelidir tabii :) Körür körüne boyun eğmemeli, değerleri karşısında tırnaklarını çıkartabilmeli ve gerektiğinde batırabilecek cesarete de sahip olmalıdır kadın. Bütün bunları yapıp da bu ikili ilişkiyi götürememe olasılığı var mı? olmazmı var elbette..
Bir de hayatta şu veya bu nedenlerden dolayı, bir başına (eş anlamında) yada cocuğuyla devam etmek zorunda kalan yada böylesi daha uygun olacak kararını alan cesur, yürekli, meydan okuyan kadınlar da var. Hele bir de çocuk sorumluluğu varsa bir kat daha zorlaşıyor yaşam mücadelesi. Evinde evinin işiyle ve cocuğuyla yoğrulan kadın, birde dışarıdaki hayatla başlıyor kavgaya. Bazen etraf, ortam, mahalle baskısı.. v.b bu işlemi ya dahada zorlaştırıyor ya da yardım elini uzatıyor kadına. İlk şık çok daha yaygın ama. Mesleğini yapmaya çalışıp evine ekmek götürebilme, yavrusuna ve kendine daha iyi bir yaşam standartı yakalamaya çalışırken, birde tacizci patron, it gözlü iş arkadaşları, lafının nereye gittiğini bilmeyen dost ! takımı ile uğraşıyor. Hemen yakıştırmalar, ’yalnız kadın olmak zor’ kelimelerinin altında yatan imalarla savaşıyor. İster istemez amazon olmaya zorlanıyor. Ya tam bir savaşçı oluyor yada boyun eğiyor ki, hele birde ekonomik yönden pozisyonu yoksa mecbur kalıyor yenisini denemeye. Sonrada onunla başlıyor yeni bir sınava (!)
Neden bir kadın yalnız yada çocuğu ile yaşayamıyor, bu hakkı veren kim sorgulayanlara? Topluma bu sorumluluğu veren kim? Düzgün bir hayat idame ettiriyorsa, kimsenin kişisel haklarına tecavüz etmiyorsa,ekmeğini kendi kazanıyorsa daha ne.. Yok olmaz kaçınılmaz son ya evlenirsin yada orospu yakıştırması konduruverilir isminin önüne. Namusu sadece iki bacak arasında arayan namussuzlar tarafından ! Kültür, alt yapı çok önemli bu yüzden. Bu yakıştırmaları yapanlarıda anneler yetiştiriyor, büyütüyor. O yüzden eğitim şart insan olabilmek ve insanca yaşayabilmek adına.
Sonu yok.. Kadın olmak zor sanat her zamanda olduğu gibi şimdide. Ama en azından artık sus pus olup oturmuyoruz tırnaklarımızı da çıkartıyoruz yerine göre, hakkımızı almak adına. Düşünüyorumda, her ne olursa olsun kadın olmaktan asla pişmanlık duymadım. Tekrar dünyaya gelme şansım olsa ve bana sorulsa gene kadın olmayı seçerim.Seçmeliyim ki, anne olayım, geleceği yetiştirebileyim.
A.G.T 2008
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.