- 687 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Gerçekten Yalnız mıyız?
Günün birinde yapayalnız kalmak, birçok insanın en önemli korkularından biridir. Bu korku da gelecek endişesi, yaşlanma korkusu, önemsediği şeyleri kaybetmek gibi kişinin diğer dünyevi korkularından farksızdır. Bir gün ailesini, yakınlarını ve arkadaşlarını yitirerek yalnız başlarına kalacakları düşüncesi, insanların büyük kesiminin sürekli içinde taşıdığı bir endişedir.
Yalnızlık korkusu yaşayan insanlar, ’kalabalık bir aile’, ’geniş bir çevre’ ya da ’çok fazla arkadaş’ hedefler, endişelerine kendilerince çözümler ararlar. Kalabalık yerlerde bulunur, yeni ve çok sayıda arkadaş edinmeye çalışırlar. Kuşkusuz insan çok fazla arkadaşı ve dostu olmasını isteyebilir. Ancak bu, yalnızlıktan bir kaçış yolu değildir. Bu ruh halindeki kişi, olayların batınını düşünmez, gerçekleri göz ardı edip, Allah’tan uzak yaşar.
Yaşamı süresince karşılaştığı her şeyi ve herkesi Allah’ın yarattığını, her olayı kendisine yaşatanın Allah olduğunu ve yine tek gerçek dostunun yalnızca Allah olduğunu bilen bir insan bu korkulardan uzaktır.
İnsan, dünyanın en kalabalık yerinde de bulunsa, gerçekte Allah’ın sonsuz gücü karşısında yalnızdır. Allah her yönden kendisini sarıp kuşatır. Rabb’i kuluna, “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. (Kaf Suresi, 16) ayetiyle bildirdiği üzere şah damarından yakındır. Etrafındaki binlerce insan görüntüsünü de Allah yalnızca bir imtihan olarak yaratır. İnsan hangi görüntüyle muhatap olursa olsun; kalabalıkta da yalnızken de Rabb’i ile birliktedir.
... Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7)
Allah şuurlu insanlara, bu önemli gerçeği anlayacakları vicdani duyarlılığı verir ve hissedecekleri olaylar yaratır. İnsanın, etrafında ne kadar çok sayıda arkadaş bulunursa bulunsun, eğer kalbi Allah ile birlikte değilse, Allah’ın kendisini sarıp kuşattığından gaflette ise ve kendisine her şeyden yakın olduğunu düşünmüyorsa, o kişi gerçekte dünyanın en yalnız insanıdır.
Diğer yandan insan bir başına, hiç kimseyi göremediği bir odada dahi olsa, eğer kalbi Allah ile birlikteyse, O’nun sonsuz gücüyle kendisini sarıp kuşattığını, her an yanında olduğunu hissediyorsa, asla yalnızlık duygusu yaşamaz. Arkadaşları, dostları, ailesi Allah’ın tecellileridir ve her biri Allah dilediği için yaratılmıştır. Allah’ın tecellilerine hissettiği sevginin gerçek sahibi ve muhatabı Allah’tır. İnsana gerçek mutluluğu yaşatacak olan, Allah’ın kendisine olan daimi yakınlığıdır.
İman sahiplerinin dünyadaki dostları, "Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir." (Maide Suresi, 55) ayetiyle haber verildiği üzere Allah’ın elçileri, Allah’ı seven ve O’nun hoşnutluğu için yaşayan samimi müminlerdir.
İnsanların yalnızlıktan duydukları korku dünyevi korkulara dayanır. Samimi müminler yalnızlık korkusu duymazlar ancak yalnızlığı da istemezler. Yalnızlığı, mümin kardeşleriyle birlikte olmaya tercih etmezler. Kuşkusuz bu istek, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya ve Kur’an ahlakını yaşamaya yöneliktir. Allah’a gönülden iman edenlerle samimi dostluk kurmak, birlikte olmak mümin için ibadettir, çok güzel bir nimet ve güzelliktir.
... Her nerede olursanız, Allah sizleri biraraya getirecektir. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 148)
Fuat Türker,Körpe Kalemler