ARA
Kaç sabahtır böyle yorgun kalkıyorum yatağımdan, baş boyun ve sırt ağrıları içinde... Günaydın demiyor içimdeki ses. Henüz tam uyanmamışken bile akşamdan kalma huzursuzluğumu fısıldıyor, sanki bir sır verir gibi. Mutsuzsun diyor. Hain. Kalkmak gelmiyor içimden,yorganı başıma kadar çekip, huzuru rüyalarımda bulmak geliyor. Ama rüyalarımda da huzur yok. Ya arıyorum,arıyorum, arıyorum seni bir türlü bulamıyorum, yada telefona ulaşamıyorum. Yine de...
Yine de kalkarken taptaze bir güne, içimde taptaze bir umut "işte" diyor "bu gün arayacak" "aslında o da dayanamaz bensizliğe" Gün boyu gitmiyor kulağımdan o mekanik ses. Çal diyorum, dualar ediyorum, çal, çal, çal... Sana telepatik mesajlar yolluyorum, biliyorum sen de düşünüyorsun beni. Ama... Ama yinede bir daha seni hiç görememe fikri bir an bütün umutlarımı mahfediyor. Dudaklarım, dudakların için yanıyor, içim acıyor. Yaşadığımız güzel anlar geçiyor aklımdan, ve bir türlü yaşayamadıklarımız. Bazen de daha önce hiç düşünmediğim sıradan anlar. Ne kadar özel geliyor bana bilsen. Bakışlarını düşünüyorum, ellerini, benim olan ellerini. Hala benim mi? İçim acıyor.
İşte böyle her kavgada aynı şeyler. Her telefona sensin diye bakıyorum. Hadi bi çılgınlık yap diyorum. Kapımı çal. Hadi bi çılgınlık yap diyorum. Bu zamanlarda her şey serbest. Gel buraya, ya da kollarını aç ben sana gelirim. Özlüyorum seni çok. Ne olursa olsun sensin önemli olan. Hiç bir şey umurumda olmuyor.
İşte artık biliyorsun. Her kavgada aynı şeyler. Hiç bir şey umurumda olmuyor, beni aramadığın her günün akşamı yıkılıyorum,her sabah yine umutla beklemeye başlıyorum.