Zaman büyük bir öğretmendir. ne yazik ki tüm öğrencilerini öldürür.-- curt
reyya
reyya

YASAKLI YÜREKLER 6

Yorum

YASAKLI YÜREKLER 6

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

590

Okunma

YASAKLI YÜREKLER 6

YASAKLI YÜREKLER
Bölüm 6

İkindi namazı ve ardından kılınan cenaze namazından sonra oğulları babalarının çevresini sarmışlar, annelerinin defnedilmesine dayanıp dayanamayacağını anlamaya çalışıyorlardı. Mezarlığa gelmesi, anneleri gömülürken yanlarında bulunması önemliydi.
Ama rahatsızdı babaları. Hele de annelerini gördüğünde yaşanan sarsıntı, oğulları ve gelinlerini telaşlandırmıştı.
“Hayır oğlum, ben de gelmeliyim.” Diyen sesi bambaşka ifadeler içeriyordu.”Bu ona son görevim.” Başı önünde, omuzları çökmüş idi. İçine bir sükunet gelmiş, yaşadıklarına bir boyun eğişle katlanmaya karar vermiş gibiydi.
Ellerini oğuşturdu. Sanki avuçlarında kalan son bir dokunuşu muhafaza etmek ister gibiydi. Yutkundu.Yavaşça başını kaldırıp, gözlerini çocuklarının yüzlerinde gezdirdi. Çok şey vardı içinde söylemek istediği. Kararsız bakındı bir süre. Cesaret edemedi. “Endişelenmeyin çocuklar, iyiyim ben” diyebildi sadece.
Anneleri için açılan kabrin yanına gelmeleri fazla uzun sürmedi. Tabut oğullarının omzunda, anneleri başka bir aleme yapacağı yolculuğun başındaydı. Ve daimi ikametgahına vardıklarında annelerini artık huzur bulacağı bu alemin kollarına emanet etmek oğullarının göreviydi.
Ayrılığın sisli perdesi, uğurlamaya gelenlerin üstüne fark ettirmeden çökmüş, sisle bulanan gözlerde anılarla şu an birbirine karışmıştı.
Zihinlerden kimbilir ne düşünceler geçmekteydi. Oğullarının, annelerini incitmeden bu ışıksız kucağa yerleştirmek için gösterdikleri dikkat, içlerindeki acıyla sarsılıyordu.
Solgun bir gül gibi uzanmıştı anneleri soğuk toprağa. Gelinlik misali beyaz kefeni kapkara toprakta ne de asil duruyordu.
Sessizliği bozan hıçkırıklara karşı “artık huzurluyum” diyen kurumuş bir dal, belki de hiç kavuşamadığı hayalleriyle birlikte kendisine ait olan ne varsa, hiç yaşanmamış gibi yanına alıp götürüyordu işte.
Küreği eline verdiklerinde, babalarının gözleri içindeki şiddetli fırtınanın damlalarını sızdırmaya devam ediyordu. Dudakları titriyordu. Nasıl yapacaktı bunu. Bir daha onu görmemek üzere, karısıyla arasına bir daha açılmayacak bu toprak örtüyü nasıl örtebilecekti.
İlk küreği toprağa sapladığında göğsüne de bir acı saplandı. Dayandı. Derin bir nefes alıp, dudaklarının arasından iniltiyle bıraktı.Bir kürek toprağı üstüne serpti karısının. Üstüne serptiği toprak mıydı, pişmanlıkları mıydı. Oğulları elinden aldılar küreği. Annelerinin üstüne kürek kürek gözyaşlarıyla yıkanmış sevgilerini, özlemlerini, çaresizliklerini bırakıyorlardı.
Bir adım geriden bu manzarayı seyretmek ne acıydı. Serpilen toprakların arasında yavaş yavaş kaybolan eşini, artık göremeyeceğini bilmek ne büyük bir elemdi.
Eşine sarılmak için çok geçti artık. Yıllar öncesinden yüzüne haykırılan suçunu affettirmek için imkan yoktu. Hayat fermanını okumuş, eşi elinden alınarak suçunun cezası ödettirilmiş, kalbine pişmanlık hançeri ancak ölümle çıkacak şekilde batırılmıştı.
Bir katarın ağır ağır yol alışı gibi eşinin bedeni de atılan toprak yığının altında kayboluyor, ama kendisi çaresi bakışlarla geçmişinin tanığına bir daha kavuşamayacağını bilmenin ızdırabında kıvranıyordu. Eğer bilseydi…
İşte kapanmıştı eşinin mezarına. Ilık ıslak toprağı avuçluyor, ama kaybettiği eşine dokunamıyordu. Akşamları biraz sohbet etmek isterdi eşi.Hatırladı o geceleri. Karısı konuşur, kendisi gazetesini okurdu. Ama şimdi içindeki kor olmuş sözleri eşinin ayaklarına serpmek istiyordu. Ondan affedildiğini gösterir sadece bir bakışı olsun yeterdi yüreğini serinletmek için.
Boğazındaki düğüm feryatlar içinde çözülmüştü. Yılların tortusu dudaklarından dökülüyor, gözyaşlarıyla beraber toprağa karışıyordu. Dayanamadı oğulları bu figana. Kollarına girip kaldırmak istediler. Direniyordu kalkmamak için. Bu mezarın başından kalktığında sonsuza kadar bir şeyleri kaybedeceğini, belki de kendisinin kaybolacağını hissediyor, bu anı mümkün olduğunca uzatmak için direniyordu.
Zorladı çocukları “Haydi baba, yeter artık… Bu halinle annemi de üzüyorsun. Haydi baba, haydi kalk artık.” Cümlelerinin hıçkırıklarla babalarına duyurmaya çalışıyorlar, onu kabrin başından sökercesine uzaklaşmaya zorluyorlardı.
Oğullarının kollarında çökmüş bir beden mezarlığın kapısından çıkarken, ruhunu cansız eşinin kabrinde bırakmış, arkasından gelen kalabalık da yavaş yavaş kabirden uzaklaşırken eşi yalnızlığı kendine yoldaş almıştı.
Bedeni sürüklenircesine uzaklaşırken gözleri kabire kilitlenmiş, kabrin başında sadece hocanın kalışı yüreğini tarif edemediği bir hisle kabartmıştı. Buğulu gözleriyle hocanın yanında iki silüet daha fark etti. Beklediği kırgın bakışların yerine hüzün perdesi çekilmiş, “korkma biz yanındayız, şimdilik hoşça kal” demek ister gibi oğlu ve karısının gözleri, dayanma gücünün son kırıntılarını da damarlarından çekip almıştı.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yasaklı yürekler 6 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yasaklı yürekler 6 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YASAKLI YÜREKLER 6 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
incidal
incidal, @incidal
8.4.2011 17:11:11
Bu öykü roman tadında keşke biraz uzun olsa beklemek zor oluyor.
Başarılar ve sevgiler
Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
8.4.2011 12:05:33
Merhaba Reyya Hanım;
Öyküyü, içerik ve duygusal anlatım yönüyle beğendim. Bazı açıklmalarımın size yararı olacağını düşündüm.
**Devrik cümleleri daha az kullansanız iyi olur.
** 'Oğulları elinden aldılar küreği,' ifadesinde sizi asla kusurlu bulmam. Mezara toprak atıldıktan sonra, ölüm elden ele geçmesin inancıyla kürek yere bırakılır.
** Defin yapıldıktan sonra az da olsa dini uygulamalardan söz etseydiniz iyi olurdu.
Başarılarınızın devamını dilerim.
erolabi
erolabi, @erolabi
8.4.2011 10:24:08
Ah..Kardeşim...Bu sahneleri yaşayalı daha 60 gün oldu...
Gözlerimin önüne serildi kardeşimin defni...
Hep aynı olur demek ki...
Babalar neyse de Allah çocukları annesiz koymasın...
Eşinin toprağına kapanan çok nadir insanlar var..
Roman da olsa güzel ..
Selam ve dua ile..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.