- 758 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Rabb'e Dönüş
Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır ve (bütün) işler Allah’a döndürülür. (Ali İmran Suresi, 109)
Sonsuz güç sahibi Yüce Allah tarafından muhteşem denge ve sistemlerle var edilen evrende, Dünya çok küçük bir yer tutmasına karşın büyük amaçlarla yaratılmıştır. Genç-yaşlı, zengin-yoksul, güçlü-güçsüz her insan, sınırlarını kavrayamadığımız evrendeki milyarlarca gezegenden birinde tanımlanamayacak kadar küçük bir yerde yaşar. İnsanın yaşamı imtihan üzerine kurulmuştur; ölümle imtihan sona erecektir ve kimse imtihanının ne zaman son bulacağını bilemez.
Muhteşem bir düzenle yaratılan yaşam, Allah’ın belirlediği vakitte tüm düzeniyle birlikte sona erecek ve her şey Rabb’ine döndürülecektir. Kur’an ayetlerinde yaratılış, insan, dünya ve ahiret hayatı konusunda hangi bilgiler veriliyor, inceleyelim:
Şeytandan Allah’a Sığınırız. Rahman Rahim Olan Allah’ın Adıyla;
Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye yaratmadık. Eğer bir ’oyun ve oyalanma’ edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımız’dan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık.
... "Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır." Nasıl oluyor da Allah’ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O’na döndürüleceksiniz.
Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem’e secde edin" dedik. Onlar da İblis’in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (Allah:) "Öyleyse oradan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin."
(İblis) Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım."
(Allah): Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. Şeytan, kendilerinden ’örtülüp gizlenen çirkin yerlerini’ açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir."
(Allah): ... "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?" (Adem ve eşi): Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız." (Allah) Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır. ... "Orda yaşayacak, orda ölecek ve oradan çıkarılacaksınız."
Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bilmezler. Biz göğü ’büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?
Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler. Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).
Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. "Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" ’Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış’ göğe andolsun; Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.
O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir; (Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde-inşa etme konusunda. Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?
Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.
İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.
Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa... Ve en güzel olanı doğrularsa. Biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız. Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görürse. Ve en güzel olanı yalan sayarsa, Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.
İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir."
"Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?" İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar.
Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Eğer adı konulmuş bir ecel (tayin edilmiş bir vakit) olmasaydı, herhalde onlara azap gelmiş olurdu. Fakat kendileri şuurunda olmadan, onlara kuşkusuz apansız geliverecektir.
Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim. Şüphesiz, size vaadedilen gerçekleşecektir.
(Öyle) Bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum yığını olur. Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.
O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış-ekşimiştir. Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır. Ancak o, ’herşeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman. O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir. Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak.
İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. Denizler, tutuşturulduğu zaman, O sarsıntının sarsacağı gün, Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek. Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (Kendisi) baki kalacaktır.
İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. Rableri Katında dileyecekleri herşey onlarındır. İşte bu, ihsanda bulunanların ödülüdür.
Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ’parça parça koparan’ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?
Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz. (Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır).
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir. Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür.
Bizim Katımız’da sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah’tır" deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Dipnot: Kur’an ayetleri sırasıyla Duhan, Enbiya, Ra’d, Bakara, A’raf, Mü’min, Zariyat, Fussilet, Yunus, Nuh, Lokman, Vakıa, Nur, Mülk, Leyl, Yasin, Mü’minun, Ankebut, Kıyamet, Mürselat, Müzzemmil, Hac, Nazi’at, Zelzele, Mearic, Tekvir, Rahman, Zümer, Muhammed, Meryem, Hümeze, Nisa, Beled, Nahl, Sebe ve Ahkaf Surelerinden alınmıştır.
Ayrıca yazı konusuyla ilgili muhteşem bir video önermek istiyorum. Videoyu şu linkten izleyebilirsiniz:
www.dailymotion.com/video/xcmaiz_heryey-o-na-dondurulur-ilimedya_tech
Fuat Türker, Sütun Haber