YASAKLI YÜREKLER 5
YASAKLI YÜREKLER
Bölüm 5
Sadık’ın sesiyle kendine geldi birden. “Hadi baba annemi hazırladılar. Artık son bakışın zamanı” Bilemedi birden nerede olduğunu. Çevresine aranan gözlerle bakınca Sadık sokuldu yanına “Ne oldu baba?” “Yok bişey oğlum,.. Nusret..” der demez sustu, ölümünden sonra adı evde hiç geçmemiş, hatta karı koca bile en ufak şekilde dahi bahsini etmemişlerdi. İçinde bir şeyler eziliyordu. Kalbi daha bir hızlı çarpmaya başladı. Oğlunun koluna girerek kalktı yerinden.
Arkadan bir el sırtına dokundu. Boş gözlerle elin sahibini aradığında gelinlerini fark etti. Nurten boynuna sarıldı kayınpederinin,”Başın sağ olsun baba. Hiç birimize kolay değil napalım. Ne olur baba ne olur salma kendini.” Gelininin sıcaklığını hissetti yüreğinde ama kolları saramadı kendisini “Sağol kızım sağol güzel gelinim.” Dedi. Bütün gelinlerine aynı şefkat sözcükleriyle yaklaşır, karısının gelinlerine karşı olan her tavrını, onlara iltifatlar ederek savuştururdu. Belki gelinlerini korumak isteği ile belki de karısını acıtmak amacıyla hep gelinlerinin yanında olduğunu belli ederdi. Elini Serap’a uzattı. Serabın da ne kadar üzgün olduğu belliydi. Ama bişey diyemedi. Nurten’e göre daha İçine kapanık, daha sessiz, duygularını belli edemeyen biriydi.
Sadık, babasının omzuna dokundu “Haydi baba, girelim artık…” Gözleri etrafta hala birini arar gibi dolaşıyor, ama çocuklarına sezdirmemeye çalışıyordu. Ferit’e baktı. Ağlamaktan kızarmış gözleri, ve sözleri ağzında biriktirmekten yorulmuş titreyen dudaklarını fark ettikçe içine bir endişe, bir huzursuzluk çöküyordu. Nereye gideceğini bilemez halde, yönlendirilmeyi bekleyen küçük bir çocuk gibi gözleri oğullarının, gelinlerinin yüzlerinde dolandı yardım isteyen bakışlarla.
Sadık yeniden babasının koluna girdi ve kapıya doğru hafifçe yönlendirdi. Gözleri kapıyı görünce o sahne yeniden canlandı gözlerinde. Kapı aralığından hıçkırıklar içinde hayatla ölüm arasında, karısı görünecek gibi geldi. Kalbi hızla çarpmaya başladı. İçeri girdiler, eşine doğru yaklaştıkça, vücudundaki titreme, içindeki endişe artıyordu.
Başucuna geldi karısının. Bembeyaz örtüler içinde huzurla uyuyan yüzünü seyretti. Boğazı düğümlenmiş, gözlerinden yine iri damlalar süzülmeye başlamıştı. Ayrıldık artık dedi hüzünle. Onu okşamak istiyor, elini dudaklarına götürüp defalarca öpmek için şiddetli bir arzu duyuyordu. Cesaret edemedi, cesaret etse bile gücü yetmezdi ki. “Bu perde kapandı artık” dedi içinde şimdiye kadar hiç duymadığı bir ses.
Kalbi darmadağınıkdı. Nusret’in öldüğü geceyi düşündü. O günden sonra karısı nerdeyse hiç gülmemiş, eşine hiç sokulmamış ve hayatı o geceden sonra sessiz akan bir küçük dere sadeliğinde sürdürmüştü.
Yaklaştı yanına içine kor gibi pişmanlık duygusu damla damla düşmeye başladı. Aklına Sadık geldi. Nusret’in ölümünden sonra, bir gece usulca kocasına yaklaşıp Sadığa hamile olduğunu söylediğinde; başını sertçe kaldırmış, karısının gözlerine düşmanlık kıvılcımları serperek bağırmıştı. “ Hamile misin, neden ki? Bunu da mı öldüreceksin?” Kıpkırmızı olmuştu eşi, ürkerek gözlerini yere indirmiş, ve başını kaldırdığında yüzünü maskeleyen o kırgın bakış öldüğü güne kadar gözlerinden silinmemişti.
“Sebebi ben miydim? Gülüm” dedi sessizce “Ben miydim yoksa seni ölmeden öldüren” O gecenin pişmanlığı yavaş yavaş, damarlarında bir zehir sinsiliğinde yayılmaya başlamıştı. “Hiç unutmadın mı sen o geceyi?” Artık hıçkırıklarını tutamıyordu. O gecenin pişmanlığının inleyen damlalarıyla kabaran yüreğini, hıçkırıklarına karışan gözyaşlarıyla boşaltmaya uğraşıyor, ama akıttığı her damla sanki yeniden yüreğine zalim vuruşlarla geri dönüyordu.
Babalarının arkasında sessizce ağlayan oğulları ve gelinleri telaşlanarak ne yapacaklarını şaşırmışlar. Büyük bir telaşla kollarına girip annelerinin yanından uzaklaştırmaya çalışsalar da tam kapının önünde yere yığılmasına engel olamamışlardı.
YORUMLAR
Azerilerin bir sözü var derler ki " Öl'ün ardı tatlı olar".
Yani öldükten sonra çok sevildiği ,önem verildiği söylenişr de sağ iken yüzüne bakan olmaz...
Bir de aklıma kadın ölünce kocası yüzüne bakmaz..Nikah düşer derler.
Erkek ölünce karısı bakar yüzüne de...
Bizim ocağın sıcaklığı ve ızdırabından demlenmiş bizim öykülerimizden bir sayfa gibi..
Selam ve saygı ile..
reyya
cenaze olayını (çok şükür) teferruatlı olarak görmedim kulak dolgunluğu ile yazdım diyebilirim
yine de beğenmenizden mutluluk duydum
beğendiniz değil mi:))