(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Profilinize baktım henüz çok yeni üyesiniz. Gelir gelmez öykümü bulup, yorum yazmanız beni gerçekten sevindirdi, kızmak ne kelime. Ayrıca;
"Emeğinize birşey demiyorum fakat, farkettiniz mi bilemiyorum ama hiç iç açıcı bir tanecik yazınız yok. Sürekli yazılarınızdaki kahramanlara birşeyler oluyor. Okudukça bize de birşeyler oluyor."
Kısa zamanda bütün yazılarımı okumuş olmanızdan da onur duydum :)
Burada yapılan yorumlar ayrı değerdir benim için. Saygıyla efendim
Sizi okuduktan sonra psikolojim bozuldu. Değindiğiniz konuları zaten hergün gazete ve televizyonlarda okuyup seyrediyoruz. Milletçe bunalmış durumdayız. İnsanların çoğunun psikolojisi bozuk.Yazınızı okuyunca arkadaslarımla beraber içimiz sıkıldı. Emeğinize birşey demiyorum fakat, farkettiniz mi bilemiyorum ama hiç iç açıcı bir tanecik yazınız yok. Sürekli yazılarınızdaki kahramanlara birşeyler oluyor. Okudukça bize de birşeyler oluyor. Üstelik salt bunlar değil, insanı derine çekip sürükleyeceği yerde köşe yazısı gibi durağan ve hareketsiz kalmış cümleleriniz. mesela.... oturdu...yaptı...oldu...geldi...bu robotça hallere yazı kahramanını adeta hapsediyorsunuz. Kusura bakmayın ben sadece naçizane düşüncelerimi söyledim. Kırdıysam özür dilerim..
Yazının birinci bölümünde akıcı bir girşle anlatım açılmıştı ama noktalanmamıştı devamını bekliyordum beklediğimede değdi hazin son devam ediyor ders veren anlamlı yazıyı kaleme alan dostu kutluyorum.Bu denli okuyucuyu etkileyen ve okuru yazıya bağlayan anlatım becerisinden dolayı, Siz yazın efendim kalem yakışıyor.İzmirden selamlar
Arkadaşım seni sayfamda gördükçe seviniyorum. Şiirde üstad hele hece şiirinde değerli bir şair olarak yazdıklarımı okuman ayrı bir mutluluk. Bandırma'dan da bol bol selamlar.
Geçenlerde bir fıkra okumuştum, her ne kadar fıkrada olsa yazınızın ana fikri ile paralellik arz etmesi hasebi ile paylaşmak istedim.
[ Genç kızımızın bir tanesi Güzin ablaya mektup yazar; “Sevgili Güzin abla ben 17 yaşında bir kızım internette kendime yeni bir erkek arkadaş edindim. Onu çok seviyorum Oda beni seviyormuş. Bana seni ailemle tanıştıracağım dedi. Buna çok sevindim. Ailesiyle tanıştırmak için beni evlerine davet etti. Evlerine gittiğimizde evde kimse yoktu. Bana birazdan gelirler dedi. Onları beklerken birer kola içelim dedi. Ben de olur dedim. Odasına geçtik, kolamızı içerken erkek arkadaşım birden uyumaya başladı. Sevgili Güzin ablacığım sizce erkek arkadaşımın hastalığı ne?
Güzin abla şöyle bir cevap yazar: " Kızım vallahi anan seni Kadir Gecesi doğurmuş. ]
Biliyorum şakası bile kötü. Buse’nin kaderin cilvesi olarak Asya ile karşılaşması sanki Buse’nin de Kadir gecesinde doğduğu hissi uyandırdı bende.
öncelikle çok iyi bir konu ele almandan dolayı tşk ederim ...çünkü çocuklarımızı yarış atı gibi yetiştirmeye ve bir başkasıyla kıyasamaya bayılıyoruz ki şükür bunu hiç yapmadım. hataları ile sevaplarıylada evladımız olduğunu anlatmaya çalıştık...çevreme şöyle uzandığımda gençlerimizin hepsi mutsuz umutsuz gülmeyen kendi kabuklarına çekilmiş vaziyette görüyorum ve üzülüyorum...sınavı kazanırsa seveceğiz imajı ne kadar acı tamir edilemez bir yaradır..arkadaşım hakkıyla güne gelmesi gereken öyküyü ve seçki grubunu kutluyorum..kalemin daim olsun sevgilerimle...
Hoş geldin arkadaşım.Çocuklarımız hakkında kararlar alırken bazen,o an bize doğru gibi gelen fakat sonucunun neler yarattığını görünce hiç de doğru olmadığını gördüğümüz de iş işten geçebiliyor. Her meslekten isitifa etmemiz gibi bir lüksümüz varken, anne ve babalığın istifası hiç yoktur :)
Hikaye oldukça ibret verici. Maalesef en önemli toplum sorunlarından birisi. Hatta şimdi düşünürsen en önemlisi. Sizi bu konuyu kendi üslubunuzla başarılı bir şeklide bizlere aktardığınız için içtenlikle tebrik ediyorum. Ayrıca herkesi ama herkesi bu tür konularda duyarlı olmaya davet ediyorum. Güne düşmesi için de ayrıca tebrikler. Bence de çok isabetli bri seçim olmuş.
Güzel vatanımızı gençlere emanet edeceksek, sağlıklı, bilinçli, özgüveni olan çocuklar yetiştirmek anne baba olarak vazifemiz. Bu vazifemizi yaparken çok dikkatli olmalıyız. Çocuklarla aramızda bulunan ince çizginin dışına çıktığımız zaman maalesef o çocuklar yanlış yollara sapabiliyorlar. Teşekkür ediyorum arkadaşım Hayırlı cumalar. Sevgilerimle
Hoş geldin baba. Ğretmenim olarak bunu s enden duymak güzel. Sen her zaman "çok oku" dersin biliyorum. Senin ve Eser hanım kadar okuyamıyorum ama boş da durmuyorum :)) Sevgilerimle baba
Öğrencilere yüklenen sorumluluğun ağırlığı, haddini aşınca çok elim şeyler geliyor gençlerin başına. Yazınız, anlamlı olduğu kadar da akıcı üslubuyla güzel ve keyifli bir paylaşımdı. Tebriklerim ve sevgilerimle.
Çok haklısınız Ayşe hanım. Ana okuluna başlayan bir çocuk hayata atılmış gibi maalesef. Çocukluklarını dolu dolu yaşatmıyoruz.Kurulmuş robot gibi herbiri. Hayırlı cumalar. Sevgimlesiniz
YGS' de skandalların bitmediği şu günlerde anlamdı bir hikayeydi. Çocuklarımıza her şeyimizi veriyoruz. Onların hayatları ve gelecekleri ise 2 saatlik bir imtihana tabi. Bu sınavda ne kadar adil ve ne kadar güvenilir onu da bilmiyoruz. Hayır böyle olmamalı. Çocuklarıza başarının bir sınavı kazanmak olmadığını anlatmalıyız. Büyük adamların ilkokul mezunu bile olmadıklarını başarının insanın yüreğinde olduğunu anlatmalıyız. Talim ve Terbiye... Talim, öğretim güzel de terbiye ve ahlak verebiliyor muyuz? Gözbebeklerimiz çocuklarımızı esrar ve eroin tuzağından koruyabilmek hepiizin vazifesi. Geçenlerde okuduğumbir kitabı(iğnenin ucundaki hayatlar) tüm ebeveynlere tavsiye ediyorum. teşekkürler Sevgi Hanım,
Öncelikle sizi sayfamda görmek sevindirdiğini söylemeliyim.
YGS her yıl bir başka skandalla çalkalanıyor.Sonuç? Değişen birşey yok maalesef. Çocuklar da, büyükler de sınava güvenini yitirdi. Böyle skandallar almış başını giderken sınav sistemi ne derece doğru.
Evet anne baba olarak önce çocuklarımızı sevmeli, değerli olduğunu hissettirmeli, YGS' yi kazanamasa bile bu onun başarısız biri olduğunun göstergesi olmadığını anlatmalıyız. Dediğiniz gibi ahlak ve terbiye insan olmanın baş unsurları.
İğnenin ucundaki hayatlar, çarşıya ilk çıktığımda alacağım.
Estağfrulah. Kesinlikle haklısınız. Ne yazık ki aileler artık çocuğun eğitiminden, neyle , kimle olduğundan ziyade çözdügü test sayısıyla , üniversitesi ilgili. onlarda olmalı ama evlatlarından daha fazla önemli değil :(
Hoş geldiniz kardeşim. (Bir genç olarak yazdığınız için bu cüreti gösterdim, umarım sorun olmaz:)) Evet, olağan ama bitmeyen bir hadise. Yazılıp, çizildiği halde, bu tür olaylar bitmek bilmiyor. Nedense anne babalar doğuracağı sonuçları bildikleri halde, ısrarcı davranmaktan vazgeçemiyor. Sevgimlesin Nunile
eğitim şart diyor ...sürekli bunu savunuyoruz....acı ama gerçek bir şeyde...en çok eğitimli insanlar çoçuklarından..büyük beklentileri olup..çoçuklarını mutsuz ediyorlar...mutlu huzurlu..sağlıklı birey olsunlar...canları sağ olsun...nasıl mutlu olacaklarsa ...öyle yaşamda yer bulsunlar...başıboşta bırakmayalım..ama eğitim cahilliğinede kapılmayalım... yazı çok güzeldi...kaleme yüreğe sağlık...kutlarım saygıyla kalın...
Sevgili arkadaşım sizi sayfamda görmek mutlu etti. Evet eğitim şart ama önce anne babalar evlatlarını birer birey gözüyle bakarsa, ne istediklerine önem verirse, eminim o çocuklar daha başarılı olacaktır. Hayırlı cumalar. Sevgilerimle arkadaşım
Tebrikler Sevgi'ciğim, bu önemli konunun güne gelmesi beni sevindirdi. Anne babalar kendi hayatlarını, arzularını, heveslerini çocuklara kabul ettirmeye çalıştıkları zaman, zaten çok zor geçen sınav öncesi ve devamı, o genç bünyelere oldukça ağır bir yük veriyor, ya başaramazsam! Yanlış arkadaş, sınav stresi derken, öyküde olduğu gibi, kötü alışkanlıklara düşmelerine kadar yol açabiliyor. Böyle önemli bir konuda yazdığın için tekrar tebrikler canım, selamlar.
Evet Handan Hanım'cığım çocukluklarını yaşayamayan çocuklarımızın omuzlarına o kadar büyük yükletiyoruzki. O çocuklar bizim, bu kadar baskıyı hak etmiyorlar. Bırakalım kendi meslek seçimlerini kendileri yapsın. Çok teşekkür ederim, sevgimlesiniz her daim.
gençlerin geleceğini iki saatlik bir sınav belirliyor, ne acı!! derken şifre skandalları.. yazık bu çocuklara çok yazık... ve biz yalnızca izliyoruz bu daha da acı...
Hoş geldiniz arkadaşım. Ne yazık ki her yıl sınavlara skandallar karışıyor. Bu yıl ki de bambaşka. Onca çocuğumuzun emeklerine yazık. Hem anne babaların, hem de çocuklarımızın işi çok zor. Böyle bir eğitim sisteminde ne kadar "hak" tan söz edebiliriz ki. Sevgilerimle hayırlı cumalar
Bizim kuşağımızda ki insanların binlerce çatı altında yaşanan gerçek hikayesi. Böyle binlerce babalar ve anneler gelip geçti. Uzun yıllarda işin içine hap filan karışmadan. Bu hikayeeki çocuğun geçirdiği travmada onur var. Şimdi özellikle de göç kültürünün getirdiğ, herşeyin biribirine karıştığı, ebeveyinlerin olayları anlamaya ve çözmeye kültürlerinin yetmediği ve durumlarının uygun olmaması nedeniyle, özellikle İstanbul'da bu kumpasın içine giren binlerce çocuk var. Bu işleri organize eden önemli suç örgütleri ve ağa düşen binlerce çocuğun hikayesini dinledim. Belki size korkunç gelecek ama, nerdeyse bazı semtlerde iki çocuktan biri bu kumpasın içinde bulunuyor. Ve çok onursuzca yaşıyorlar bu fecaatı...
Hem seçki kuruluna, hem size hasseten teşekkürler...Selam,saygı...
Evet Hayrettin Hocam uyuşturucu satıcılığı ilkokul kapılarına geldiği şu dönemde çocuklarımıza karşı daha özenli davranmalıyız. Öyle ince bir çizgide duruyoruz ki biz anne baba olarak, tavizler verip şımartmamalı, aynı zamanda da tam tersi, baskı altına da almamalıyız. Çok teşekkür ederim. Sevgi ve saygıyla. Hayırlı cumalar
Güne gelen yazını kutluyorum arkadaşım. Böylelikle birçok kişi okuma fırsatı bulup çocuklarına olan davranışlarını tekrar gözden geçirir belki de kim bilir...
Sabiha Hanım size hayranım. Hem şiirde, hem nesirde hiç bir arkadaşımı yalnız bırakmamaya çalışıyorsunuz. Yazılanlara değer veriyorsunuz. Çok teşekkür ederim. Hayırlı cumalar. Sevgimlesiniz.
Aynur'cuğum sana teşekkürüm çok fazla. Bıkmadan usanmadan bana ve yazılarıma verdiğin desteklerin sayesinde yazma şevkim daha da artmakta.Hakkını helal et canım. Hayırlı cumalar Sevgimlesin
Sınavlar, öğretmenler, veliler ve öğrenciler büyük bir maraton. Çok etkileyici bir öykü. Çocuklar gibi büyükler de aşırı hassas oluyor. Denge ve davranış çok önemli. Kutluyorum arkadaşım. Çok güzel yazıyorsun. Sevgilerimle..
canımsın yavrularımız ne yazık ki yarış atı oluyor dershane okul sınavlar.tabi ruh halini kimsenin düşündüğü yok.çok etkilendim inan devamını bekliyorum minik kuşun sevgilerini bıraktı kocamanından
Beğeniyle okuduğum isimlerden birisiniz bu defa söylemeden edemeyeceğim. Çok iyi anlatıyorsunuz akıp gidiyor satırlar en sondaki o kıssadan hisse bölümü olmasa daha iyi olmaz mı? Okur kendi sonucuna ulaşamıyorsa yazı başarılı olmamış demektir zaten ama sizin yazılarınız başarılı hiç ihtiyacı yok o kısma.
Sizi sayfamda görmek inanın çok güzel. Öncelikle hoş geldiniz. Daha öğreneceğim o kadar çok bilgi varki. Bunu da sizlerin yaptığı eleştirilerle başaracağımı biliyorum. Çok haklısınız, o dip notu yazmamam gerekiyordu. Öykü zaten gereken mesajı vermelii okuyucu okuduğundan gerekli dersi çıkarmalıydı. Sevgi ve saygıyla
Önce özür dilerim sizden yazınızı geç okuduğum için.. Sonra da sonsuz teşekkürler ederim "Asya ya kıymayın" ricamı yerine getirdiğiniz için...
Çok etkileyici iki bölümdü... Sevgi hanım... yorumları okuyorum hepsine de hak veriyorum... Ancak ben biraz da babaya hak veriyorum...Belkide haksızım bilmiyorum...
Haklısınız :))) Dediğim d eikim az çok biliyorsunuz. Özveri, karşılık beklemeden yapılır. Baba burda karşılığını bulamadığı için Buse bu hale geldi. Buse ders çalışmasa, babası özverili çalışırken, o gününü gün etse anlarım ama kız zaten çok çalıştı :)) Hakkını yemeyin şimdi. Hem her anne babanın görevidir, çocuklarına elinden geldiği kadar özveride bulunmak.
Ara sıra söz dinlemek iyi oluyor galiba :) Babaya neden hak veriyorsunuz anlayamadım şimdi:) Her anne baba çocuğunun en iyisi olmasını ister ama onca emeği üç saat gibi kısa bir zamanda sorgularsak, o çocuklar ne yapsın. Panik yapmaları normal bence. Sevgi ve saygıla.
Canım, çok teşekkür ederim. Bir çok çocuğumuzun sınav stresi yaşadığı şu günlerde, umarım anne babalar çocuklarına gereken önemi gösterirler. Sevgimlesin.
Çocuklarımızın kapasitesini bilmek ve onların bizim değil kendi hayatlarını yaşadıklarını bilmek gerek.Aile olarak çoğu zaman isteklerimize yenik düşüp davranışlarımızı kotrol edemiyoruz ve anne baba olamadığımız gibi arkadaşta olamıyoruz.Bu konuda kendimizi eğitmek zorundayız. Anlamlı ve güzel bir çalıymaydı. Tebrikler ve sevgiler
Canım sen bir sağlıkçı olarak bu tür çocukların psikolojisini daha iyi anlayabilirsin. Ben dışardan bir gözlemci olarak yazmaya çalışıyorum. Ama bildiğim tek şey çocuklarımızla arkadaş yeri geldiğinde anne baba gibi davranmak gerektiğidir. Sevgimlesin canım
Anne ve babalar olarak çocuklarımızın geleceği için en iyisini yapmaya çalışırken, diğer taraftan da farkına varmadan veya vararak onlara baskı uyguluyoruz. Bu genelde bizim yapmak isteyip de yapamadıklarımızı onlara diretmemizden kaynaklanıyor. Oysa önce evlatlarımıza birer birey gözüyle bakıp, öyle yaklaşmamız gerekirken....
Öykü iyice meraklandırdı. Bakalım bunun sonu nereye varacak.
Canım benim çok haklısın, biz dünyaya getirdik diye her türlü hakka sahip değiliz. Onların da birer birey olduğunu bazı anne babalar unutuyor. Sevgimlesin bitanem
canım çok güzel anlatımdı yine evet hoş görülü olmak çok büyük meziyet bence olabilmek
çocuklarıma derdim hep gülerek zayıfsız karne getirin çerçeve letip duvara asıcam diye öğle özentimiz vardı ama hiç kızmadan bakardık karnelerine başarılı olmadılar okumadılar bu beni üzerdi küşük oğlum üniversiteyi kazanınca mutluluğumu anlatama rabbime şükürlr ettim benimde oğlum okuyor diye ama hiç bir zaman okumayanı küçük gömedim hepsine ayrı saygı duydum şimdi sana saygı duyuyorum bu güzel yazın için sevgimlesin bitanem
Canım ablam her anne baba çocuklarının okuyup en iyi yerlere gelmesini arzu eder. Onun için elinden geleni yapar ama sadece okumadı diye hor görmek, küçük görmek gerekmez. Biz önce kimliğini özümseyen birer insan yetiştirelim, sonrası zaten kolay. Rabbim yüzünü hep güldürsün ablam, teşekkür ediyorum. Sevgimlesin
İTİMAT KONTROLA MANİ DEĞİLDİR. benim çocuğum yapmaz saplantısı...çok saçma bir söylemdir...her türlü hoş görü dozunda olmalıdır...iki evlat büyüttüm....dünyanın en zor görevi...okudular güzel meslekleri var. ikiside baba baba olmak çok zormuş be derler...ben nöbeti devir teslim ettim....acaba onlar nöbetlerini vukuatsız teslim edebileceklermi??????? allah yardımcıları olsun...her ebeveynin okuması gerek...sevgi kardeşim çok güzel ve zamanlaması yerinde bir yazı duyarlı kalemini kutluyorum saygılar
Ah abim ah, bir de hem anne, hem baba, hem arkadaş, hem dost olarak çocuk büyütmek o kadar zor ki, şükür Rabbime o gücü verdi bana. Kızımda kıymet bilenlerden şükür. Zaten biz onunla evde iki arkadaşız:)) Allah bozmasın tık tık tık, kulağımıda çekeyim :)))))
Her anne baba önce çocuklarıyla arkadaş olmalı, gerektiğinde anne baba kimliğine bürünebilmeli.
Değerli Kardeşim... Bizim dönemimizde bu yazdıklarınızı yazsaydınız inanın hiç kimse okumazdı... Yoo..yanlış anlamayın...İyi yazmışsınız. Hatıralarımız canlandı. Beğenerek okudum. Sadece söylemek istediğim bizim babalarımız hayatımızın akıbeti hakkında tam yetkili ve etkiliyidler. Babalar karar verirdi ne olacağımıza.. 80 ya da 81 yılında Radyo -Tv bölümünü kazandığımda babam " Neeeeeeee?" demişti. O kadar. Ben de kayıt yaptıramadım. Çok istediğim halde. Onun isteğiyle İşletme okudum. Ders çalışmaya fırsatım olmadan okulu bitirdim. İstemeye istemeye.. Şimdi ben iki oğluma karışmıyorum. Sadece fikir alış verişi yapıyoruz. Büyük oğlum istediği bölümü kazandı. Boğaziçinde okuyor.. Küçük onu geçti.. Bu sene imtihana girdi.. sayısal bölümden eşit ağırlıklı ya geçti. İstediğinizi yapın.. Dedim aslında onların istedikleri olunca ...bizim istediklerimiz de oluyor. Onlar da mutlu..biz de. Baskı kurmadan..Çocuklarımızı hayırlı evlatlar olarak yetiştirebilmek için konuşmalı,arkadaş olmalı. Çocukları ellerimizle ateşe atmamalıyız. Nitekim ölecek ya hepsi.. Selam ve saygı ile.
Bizim devrimizde aile baskısı daha çoktu, ben o zamanlar "Eğitim enstitüsü", şimdikinin Eğitim fakultesini kazanmıştım ve o yıllarda siyasi eylemler çok olduğu için rahmetli babam göndermedi, ben de ses çıkaramadım. Şimdi olsaydı, ne yapar eder, ikna ederdim. Ben de kızıma hiç baskı yapmadım, istediği bölümü okudu, şükür bitirdi ve hayat atıldı.Yine şükür güzelde bir işi var. Ama öykümün sonunda da yazdığım gibi, anne baba kültürlü olduğu halde, baba baskısı bir çocuğun canına mâl oldu. Etrafımda buna benzer örnekler de görüyorum. Mesela; Ankara yenimahhale de 2006 ya da 2007 yılında da bir genç kendini asmıştı.
Rabbim herkese iyi günler göstersin. Teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygıyla
sorun eğitim sisteminde fırsat eşitliği derler ama pahalı okullarda okumak yada iyi bir yüksek okula gitmek paraya dayanır. Asya ile Bûsenin gelecek bölümlerde gençlerimizin sesi olmaya devam edeceklerdir. bu dizi tuttu gibi güzel gidiyor valla...kutluyorum dostum seni sevgiler saygılar
Fırsat eşitliği mi, nerde? Devletin okulunda bile eşitlik yok. Çocuğumu alıp, istediğim ilkokula ya da liseye kayıt ettiremiyorum. Evim neredeyse en yakın okula kıyıt yapıyorlar. Ama parası olan okula bağış yapıyor, kayıt ettiriyor. Bu işler böyle dostum "parasını veren düdüğü çalar" misali. Heleki üniversiteler! Parsı olan okuyor.
Biz büyükler sık sık çocuklarımızın hayatını yönlendirmeye, kendimizin yapamadıklarını çocuklarımızda görmeye çalışıyoruz. Halbuki onların bağımsız bireyler olduğunu, kendilerine ait birer dünyaları olduğunu düşünmeli, sadece fikir alış-verişinde bulunmalı, seçenekler sunmalıyız. Hayatını yönetmeye çalışmalıyız. Çocuklarımız mutsuz olunca biz mutlu mu olacağız sanki.
Evet Emineciğim seninle hemfikirim. Anne ve babalar kendi yapamadığı mükemmel insan profilini çocuklara yüklemeye çalışıyorlar. Önemli olan çocuğu anlayabilmek, yol göstermek, seçtiği yolda destek vermek. İyi ile kötüyü ayırt edebilme bilincini vermek. Dediğin gibi hayatlarına yönetmeye hakkımız yok. Bir de onlara belli etmeden gözümüz hep üzerlerinde olmalı. Sevgimlesin arkadaşım
işte en büyük yanılgı, bir tek hapla bir şey olmaz düşüncesi. Tüm anne babalar şunu bilmeli ki, tek bir haptan sonra bile bağımlılık başlayabiliyor. Tabi yaklaşım buradaki babanın yaklaşımı gibi olmamalı. Sınavı kazanamamak dünyanın sonu değil. İşte istatistikler. 1,5 milyon genç sınava giriyor. 400 bin'i yerleşiyor bir yerlere. 1Milyon 100 bin'i yine dışarıda. Üniveristeden mezun olacak bu 400 bin gencin sadece 20 bini işe yerleşiyor. 380 bin üniversiteli genç işsizlik hayatına adım atıyor. Hadi geçtik bunları. Ya güncel olan, şifreli, şaibeli, rezalet, kul hakkı yenen bu son sınava ne demeli? Neresinden tutsan rezalet.
Güzel öykünüzle duyarlılığınızı okuyanlara da bulaştırıyorsunuz Sevgi Hanım. Doğrusu da bu. Teşekkürler. Yazınız sayesinde anne babalar olarak bir kez daha oturup düşünmemiz gerektiğini, neler olup bittiğini düşünmek zorunda olduğumuzu, sormamız, sorgulamamız gerektiğini hatırlattınız bize. Tebriklerimle Saygı ve sevgiyle kalın...
Ne yazak ki o bir tek hapı kimi bilerek alıyor, kimi de Buse gibi bilmeden. Sonra bir bakıyorlarki müptelası olmuşlar. Biz anne baba olarak çocuklarımızı manevi değerlerle önce çok iyi yetiştirmeli, sonra geleceğini hazırlamalıyız. Ama baskı yapmadan, kapasitesine göre. Çocuklarımız bizim elimde birer kukla değiller, onlarında kimlikleri var, birer bireyler.
Hep kendimden örnek veriyorum ama kendim yaşadığım için. Kızım da Asya gibi doktor, kalp cerrahı olmayı çok istedi, çaba sarfetti. Sınav öncesi birçok olumsuzluklar oldu. İlk olumsuzluk, sınavın babalar gününe denk gelmesiiydi. Nihayetinde puanı Tıp fakultesine yetmedi. Oturtturdum konuştum. Eğer çok istiyorsa bir dahaki sene tekrar sınava girebileceğini ama benim açımdan hiç bir sakıncası olmadığını onunla ne olursa olsun, gurur duyduğumu anlattım. Sonuçta Gıda Mühendisi oldu şimdi mesleğini çok seviyor. Şükür sınav streslerinden kurtulduk..
Çocuklarımız, bizim devamımız değildirler. Bizden gelirler ama bize ait değillerdir. Onların adına beklentilere girmek, o beklentiler doğrultusunda hayatlarına yön vermeye çalışmak; ebeveynlerin en büyük yanlışıdır. Onlar, kendi öykülerini kendileri yazacaklar. Birey olabilmenin en büyük şartı; kendi öyküne sahip olabilmektir.
Kalemine sağlık, arkadaşım. Okuyucusunun bol olmasını dilediğim bir yazıydı. Sevgilerimle.
Haklısın arkadaşım, çocuklarımızında bir kimliği olduğunu unutuyor bazı anne babalar. Kendimiz sanki en mükemmel insanlarmışız gibi, evlatlarımızın mükemmel olmasını bekliyoruz. Sıfır hata, bol başarılı olmalılar ki, göğsümüz kabarsın. Bizim göğsümüz kabarırken, evlatlarımız ne hale gelecek düşünmeyiz. Çok ince bir çizgi çocuk yetiştirmek. Sevgimlesin arkadaşım
Anne Baba olmak okadar kolay degil ki. Olabilir cocuk basarisiz da olabilir bu ona baski yapmayi gerektirmez ki. En karsi oldugum seydir bir cocugun üzerine bunca gitmek.
Yüregine saglik sevgili arkadasim yine güzel bir bölümdü Sonsuz sevgimle
Evet arkadaşım, sanırım anne babalar kendi içlerinde uhde kalan meslekleri çocuklarında görmek istiyor ve bencilce davranıyor. Sanki anne babalar mükemmel insanlarmış gibi evlatlarının mükemmel olmasını istiyor. Teşekkür ederim canım. Sevgimlesin
Nuraycığım eskiden yani benim zamanımda bu kadar okuldan dersaneye özel hocaya koşturmuyorduk. Şimdi çocukları bir yarış atı yaptık, oradan oraya koşturuyoruz. Çocukluğunu yaşamayan, okula başladığı andan itibaren büyüttüğümüz çocuklarımızın üzerine bir de "kazanamadın" yükünü yüklersek, o minik bedeenler bu yükü kaldırabilir mi? Teşekkür ederim. Sevgimlesin
En bunalımlı dönemlerinde bir yetişkine bile ağır gelecek bir yük yükleniyor çocukların sırtına
Yeter ki adam olsun, yeter ki iyi insan olsun, yeter ki hayırlı bir evlat olsun...İşte bunların hepsi ikinci planada kalıyor hırsla çocuklar koşturulurken
Çok haklısın Banucuğum önce çocuklarımızı "insan" yetiştirmeliyiz, değer vermeliyiz. Yazının sonunda da belirttiğim gibi, arkadaşaımın yeğeni intihar etti. Bir evin bir oğluydu. Babanın yanlış tutumu bir cana mâl oldu. Teşekkür ederim canım. Sevgimlesin
Çocuklarımızın dünyasını karartmayalım, unutmayalım ki her gencin bir kapasitesi vardır, bizler ne yaparsak yapalım, ne dilersek dileyelim, o kapasitenin az ötesinden ileri gidemeyecektir sevgili yavrularımız,
Onlar zaten istikballerinin endişesine düşmüşken, bütün bir hayatlarını etkileyecek 1-2 saatlik sınava canlarını dişlerine takarak çalışırken,
Anne ve babaların bitmek tükenmek bilmeyen arzularının, falancanın çocuğu çok çalışıyormuş, filancanın çocuğu günde şu kadar test çözüyormuş gibi hiç de hoşlanmadıkları, onları kamçılayacak yerde karamsarlığa sürükleyen söylemlerinin etkisiyle belki de kapasitelerinin altında bir başarı grafiği çizeceklerdir,
Bir de değerli yazarımızın öyküsünde Buse'nin düştüğü duruma düşüp, sınavı kazanamamaları halinde, bu defa ailenin yazıklar olsun tablosu ile hiç de ummadığımız bir şekilde, kendilerini avutmak için çeşitli yöntemler ararken ya uyuşturucu batağına saplanacaklar ya da sonucu intaharlara kadar varan psikolojik rahatsızlıklarla karşı karşıya geleceklerdir.
Öykünün devamında neler olacak bilmiyorum ama, bizler böyle devam edecek olursak yavrularımızın başına neler geleceğini kestirmek çok da zor değil,
Değerli yazarımı, sevgili arkadaşımı, öğreten, hatırlatan, ders veren, uyaran ve harika anlatımıyla sıkmadan okutan bu çok güzel yazısı için kutluyorum, selam ile.
Babam küçükken bize;" Okursanız okursunuz, okumazsanız ilk gelen talibinize veririm" derdi. Bu yöntem doğru mu? :)))
Şaka bir yana arkadaşım çocuklar bizim. Öyle bir denge kurmalıyız ki, yeri geldiğinde anne veya baba, yeri geldiğinde arkadaş, yeri geldiğinde de dost olmalıyız. Çok ince çizgilerle ayırmak gerekiyor. Teşekkür ederim. Sevgi ve saygıyla
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.