- 3925 Okunma
- 48 Yorum
- 0 Beğeni
Geç Kaldın
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Genç adamı ayakları rıhtıma kadar güçlükle taşıdı; gözleri ufukta sabit bir noktaya kilitlenip öylece kaldı. Bir süre dalgın dalgın düşündü. Hemen önünde iki martı denize atılan simidi çığlık çığlığa paylaşmaya çalışıyordu. Bazı insanlar vapura yetişmek için telaşlı adımlarla koşarken, bazıları da aheste aheste deniz kenarında yürüyüş yapıyordu. Hemen yanındaki bankta iki sevgili sarmaş dolaş etrafındaki meraklı gözleri görmezden gelirken, genç adam dalgın bakışlarını ağır ağır aşağıya doğru indirdi. Başı müthiş ağrıyordu. Az ilerideki banka doğru yürürken gözleri âşıklara takıldı. Derin bir “ah!” çekti.
Banka oturdu. Ağrıyan başını avuçları arasına aldı. Parmaklarıyla şakaklarına hafif hafif masaj yaparken, sevgilisinin sözleri kulaklarında çınlıyordu. Oysa ne hayallerle gelmişti yurduna, sevdasına… Başını tekrar kaldırıp gözlerini simit kavgası eden martılara dikti. Leyla’yı ilk gördüğü günü anımsadı.
Yirmi yıl önceydi. Kış yeni yeni yerini bahara bırakırken kırlar yemyeşil yeşermeye, çiçekler açmaya başlamıştı. Vakit ikindi üzereydi; okuldan yeni yelmişti Hakan, evlerinin önünde arkadaşlarıyla oyun oynuyordu. Birden karşıdaki boş evin önündeki eşya yüklü kamyona takıldı gözleri. Kamyondaki eşyaları, birkaç çocuk ve birkaç büyük insan taşımaya çalışırken ürkek gözlerle etrafı kolaçan ediyorlardı. Hakan bir süre kamyonu ve eşya taşıyan çocukları izlemiş, sonra utana sıkıla onlara yardıma gitmişti.
O zamanlar Hakan sekiz yaşındaydı, ikinci sınıfa gidiyordu. Yeni gelen komşularının kızı Leyla da Hakan’la aynı yaşta olduğu için, Hakan’la aynı sınıfta ders görmeye başlamıştı. Leyla’nın ailesi varlıklı olmasına rağmen kan davası yüzünden, memleketlerinden kaçar gibi göç etmişlerdi; onun için bu kadar tedirgindiler.
Hakan, sınıfta Leyla’nın yabancılık çekmemesi için sürekli onunla birlikte olmaya, onu oynadığı her oyuna dâhil etmeye çalışıyordu. Birlikte ders çalışıp konuşuyorlardı. Bir gün teneffüste kovalamaca oynarken Hakan, uzunca bir süre kovaladığı Leyla’nın belinden kavrayarak onu yakalamıştı. Kız kurtulmak için çırpındıkça Hakan daha sıkı sıkıyordu. Ne olduysa o zaman olmuştu… O zamana kadar hissetmediği bir sıcaklık hissetmişti kızın teninde. Duyguları karışmıştı, kızı bırakmak istemiyordu. Bu duygunun ne olduğunu tam çözemese de sürekli Leyla’ya yakın olmak, her anını onunla geçirmek istiyordu. Hakan âşık olmuştu…
Leyla için de durum farklı değildi. Sanki görünmeyen bir güç onu sürekli Hakan’a doğru çekiyordu. İki çocuğun bu sevgileri okul bitimine kadar hep aynı sıcaklıkla devam etmişti. Hakan dördüncü sınıftayken babasını bir trafik kazasında kaybedince dünyası kararmıştı. Annesi ev kadını olduğu için çocuklarını okutacak, doyuracak parası yoktu. Kadın çaresiz her bulduğu işe gitmeye, elinden geldiği kadar çocuklarına sahip çıkmaya çalışırken Hakan’da okul çıkışları eve katkı sağlamak için ne iş bulursa yapmaya başlamıştı. Ayakkabı boyamak, su satmak gibi…
Güç şartlar altında okulu bitiren Hakan, ortaokula kaydını yaptıramazken Leyla okumaya devam etmişti. Hakan evinin geçimini sağlamak için çalışmak, annesine ve üç kardeşine sahip çıkmak zorundaydı. Leyla ile hâlâ görüşüyorlardı ama eskisi kadar sık değildi. Bazen sinemaya, bazen de parka gidiyorlardı. Yıllar geçtikçe sevgileri daha bir derinleşmişti.
Leyla üniversiteye giderken, Hakan da vatan görevini yapmak için askere gitmişti. Askerdeyken hep mektuplaşmışlardı. Askerden dönüşünde, doğru dürüst iş bulamayan Hakan yurt dışına gidip çok para kazanma derdine düşmüştü. Böylelikle Leyla ile arasındaki uçurumu kapatacağını düşünüyordu. Leyla’nın okuyup ta kendisinin okuyamaması Hakan da aşağılık duygusuna kapılmasına neden olmuştu ama Leyla hiç böyle düşünmüyordu. O, Hakan’ı ilk günkü gibi seviyordu. Hakan, düşündüğünü gerçekleştirip turist olarak yurt dışına çıktı. İlk zamanlar çok zorluklar çekmişti. Turist olduğu için en zor işlerde çalışıp, polisten köşe bucak kaçıyordu, sürekli adres değiştiriyordu. Bu arada annesine ve Leyla’ya vakit buldukça sık sık mektup yazıp onlardan haber alıyordu.
Hakan üçüncü yılın sonunda nihayet kadrolu bir iş bulup çalışma izni almıştı; ama Leyla’nın mektupları bıçak gibi kesilmişti. Annesine, Leyla’nın mektuplarına cevap vermediğini, neler olduğunu sorduğunda da doğru dürüst cevap alamamıştı. Aklını yitirmek üzereydi, deliye dönmüştü. İş yerinden hemen izin alıp bavulunu topladığı gibi memleketine, Leyla’sına, annesine, uçarak gelmişti adeta. Sürpriz yapmak istediği için haber vermemişti ama asıl büyük sürprizi Leyla yapmıştı Hakan’a. Evlenmişti. Hakan’ın annesi Leyla’nın evlenip İzmir’e yerleştiğini, orada bir okulda öğretmenlik yaptığını anlatınca Hakan çöktü adeta. Yıkıldı. Bunca yıl Leyla’ya kavuşma umuduyla bütün zorluklara katlanmıştı.
Leyla, üniversiteyi bitirince ailesinin zoru ile amcasının oğlu ile evlenmişti. Her ne kadar evlenmemek için karşı çıktıysa da töreler okumuş veya cahil dinlemiyordu. Herkes için aynı işliyordu töre ve Leyla da töreye kurban gidenlerdendi. Gönlü Hakan da olmasına rağmen bedenini kocasına götürmüştü. Hep de öyle kalacaktı… Sevgisiz bir evlilik… Birçokları gibi…
Hakan, Leyla evlenmiş olsa da onu görmeden gitmek istemiyordu. İzmir’e gitti ve Leyla’nın çalıştığı okulun yakınlarında bir köşede Leyla’yı beklemeye başladı. Ders sonu zili çalınca çocuklar birbirini iterek sınıflardan çıkıp sokaklara birer ikişer dağılırken Leyla da sokağın köşesinde görünmüştü her zamanki zarafetiyle.
O an Hakan’ın kalbi duracak gibi oldu. Bulunduğu yerden ağır adımlarla Leyla’nın yoluna çıktı.
“Merhaba Leyla” dedi. Leyla, birdenbire karşısında beliren sevdiğine baktı. Hayalet görmüş gibi oldu, gözlerine inanamadı. Ellerini çimdikledi. Uyanıktı. Gördüğü ne hayaldi ne de rüya… Karşısındaki adam Hakan’dı.
“Merhaba” diye karşılık verdi Leyla titreyen sesiyle. Sesinin titremesi yanında, boğazına da yutamayacağı kadar kocaman bir yumru takılmıştı. Boğulacak gibi oldu.
“Seni görmeye geldim” dedi Hakan. Leyla, artık titriyordu. Gözlerinden yağmurlar yağarken boğazındaki yumru daha da büyümüştü.
“Geç kaldın! Aşkımızı hiçe saydılar! Geç kaldın! Sevgimize kıydılar, törelere uydular, geç kaldınnnn!” diye bağırdı. Hakan da Leyla’dan farksızdı, o da ağlıyordu. Bir süre birlikte yürüyüp ağladılar. Kavşağa gelince Leyla; “artık evime gitmeliyim Hakan, bana gelmek için çok geç kaldın.” Dedi ve yürüdü. Hakan, sevdiği kadının ardından baktı gözden kayboluncaya dek. Gözyaşı döktü. Sonra, dönüp rıhtıma doğru yürüdü. Bir vapur acı acı düdüğünü öttürdü. Bir yolcu meçhule doğru yola çıktı.
GEÇ KALDIN
Uzaklaşıp gittiğin gün dünyam karardı
Yüreğimi acıların peşine saldın
Gözümde yaş parmağımda bir yüzük vardı
Yokluğunda yok edildim, neden geç kaldın?
Geç kaldın, aşkı hiçe saydılar
Geç kaldın, sevgimize kıydılar
Geç kaldın, törelere uydular
Geç kaldın!
Yıllar yılı döneceğin günü bekledim
Sen canımdın bilsen seni nasıl sakladım
Yazdığın o mektupları öpüp kokladım
Yokluğunda yok edildim neden geç kaldın
Söz: Musa KALKINÇ (mkal )
Beste: Sinan ÖZŞEKER
Müzik: Coşkun ERDOĞAN
Öykü: Emine UYSAL
06.04.2011
Not: Öykü, yaşanmış hayat hikayelerindendir. Önce Musa Bey tarafından şarkı yapılmıştır. Ben de aslından kopmadan öyküleştirmeye çalıştım. Her insan bir dünyadır. Dünyanız aydınlık olsun.
YORUMLAR
“Hakan üçüncü yılın sonunda nihayet kadrolu bir iş bulup çalışma izni almıştı”
Buna benzer hikâyelerde hep erkek tarafı yamuk yapardı. Sarı, sarı Helga’lar, Olga’lar aklını alırdı bizim Hakanların. Memlekette yavuklusu varmış, aklına mı gelir.
Burada metazori de olsa tersi olmuş. Kader diyelim !
Tebrikler, saygılar, selamlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sayfama renk kattığın için çok teşekkür ederim.
selam ve saygımla.
Güne düşen güçlü ve akıcı dizeleri saygıyla kutluyorum
gerçekten çok güzeldi...
Abdulkadir BOSTAN tarafından 4/8/2011 8:15:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla...
Tüylerim diken diken oldu.
Ne yazılır ki buna.
Offfffffffffffffffffffffffffff
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
ben de geç kaldım bu öykü ye Allah tan kocaman sevgi dolu yüreği var arkadaşınım hoşgörüye açık, ona sığınıyorum....üzücü hüzün içinde okuduğum bir öykü kaleminde yaşamış yaşatmış olman büyüklük ..kalemin susmasın sevgilerimle ...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Şarkılardan öykü çıkarmak ayrı bir yetenek diye düşünüyorum.
Başarılarının devamını dilerim.
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
çok hüzünlü ve güzeldi....kaleme ,yüreğe sağlık..kutlarım...
saygıyla kalın
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Bazen geç anlarsın geç kaldığını ama iş işten geçmiştir ..yüreğine kalemine sağlık can arkadaşım çok güzel bir öykü sevgiler kutlarım gün yazını..
Emine UYSAL (EMİNE45)
teşekkür ederim sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla
Bu yumuşak yüzlü yazılarınız çok seviyorum. Keşke zamanımız olsa...
Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Olsun, biz dar alanda paslaşanlardanız yinede
selam ve saygımla
Güne yakışan yürek sesini kutlarım canım arkadaşım kalemin daim olsun sevgiler...
UMUT ve DOSTCA
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Çok hazin bir öykü ama Ülkemizin bir gerçeği.
Töre diye diri diri gömülüyor sevenler, akılları ve yürekleri başka birine aitken bedenleri bir başkasına sunuluyor zorla.
Emek verilmiş ve haklı olarak karşılığını almış güzel öykünüzü kutlarım.
Çok etkileyiciydi gerçekten.
Dileğim odur ki tüm sevenler kavuşsun.
Selam ve Sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok teşekkür ederim.... saygımla
Benim duygulu bacım benimmm... Senin dünyan senin istediğin gibi olsun inşallah...Ama her zaman altı altı gelmiyor zar?
Alllah hepimizin yardımcısı olsun
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
"Her insan bir dünyadır. Dünyanız aydınlık olsun."
amin..
kutladım günün yazısını hayata kattığınız anlam dolu eşsiz güzellikleri iyi ki varsınız Emine dost..:)
sevgim saygım selamlarımla..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Canım arkadaşım, senin kaleminden her bir şarkı başka hayat buluyor.
Tekrar kutluyorum.
Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Yine çok güzel bir anlatımdı. Okumaktan büyük haz aldım. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla.
şarkının yazarı olarak bir şeyler yazmak istedim...şarkının hikayesi bir kurgu değildir tamamıyle gerçektir.Emine hanım a anlattığımda bu aşkı hikayeleştirmek ve herkesle paylaşmak istediğini söylediğinde heyecanlanmıştım..güzel yazmış..atladığı bir nkta yok ve gayet iyi bir dil kullanmış.tebrik ederim..yüreğinize sağlık Emine hanım..kutluyorum
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
geç kalan mı bedel öder geç kalınan mı bilinmez...
güzeldi... sevigler....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler sevgili Mehtap.
Gülayşe DELEN
can dostum degerli hocam harıka çok güzel gerçekler işte böyle oluyor...
harıka çok güzel dizeler okudum kaleminizden...
yazan o güzel yüreğinize sağlık kutluyorum hocam...
sevgı ve saygılarımla....
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Para, mevki, köklü sülale, töre... Nice aşkların azraili olmuştur daha olacaktır da...
Veee... İnsanlar çektiler, daha çekeceklerdir de...
Çare?... Çare yok maalesef...
Kutlarım güzel yazınızı...
Selam ve sevgiyle bacı...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim..........saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler Nurcan.
sevgimle...
Rabimize hep ; Herşeyin hayırlısı ver Rabbim diye dua ederiz. Bazen şer gibi görünenlerde de mutlaka bir hayır vardır.
Evlenselerdi Erol Beyin de dediği gibi "acaba geçinebilecekler miydi?"
Cevabı mümkün olmayan bir soru değil mi canım :)
Hiçbir şey yaşamadan bilinmez.
Yüreğine sağlık arkadaşım. Her zamanki gibi keyifle okunacak bir öykü.
Sevgimlesin.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgime...
usta kalemden
yine güzel bir öykü çıkmış
kutlarım arkadaşımı
sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle...
....İki genç yıllarca emek verip bir aşk bahçesi yaratmaışlar. Türlü çiçeklerle bezemişler o güzel bahçelerini.
byalleri vardı gelecek üzerine.
....Hain bir balta ( töre) girmiş birgün o gezelim bahçeye ve ne varsa talan etmiş yok etmiş. Kim bilir ne güzel hayaller yok oldu o bahçe yıkılırken. Yazık olmuş sevgilere, seven yüreklere.
....Çok hoş ve çok anlamlı bir öyküydü okuduğum. Bu işi güzel yapıyorsunuz.Kutluyor, devamını bekliyor ve saygılarımla selamlıyorum.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bazen de çocukların, erişkin bir insan olmuş bireylerin de fikri alınmalı. Bu adetler/ töreler böyle gelmiş böyle gitmemeli. Eli kalem tutan duyarlı yürekler seslerini duyurmalı diye düşünüyorum.
Selam ve saygımla...
Selamettin PULAT
.....Size kesinlikle katılıyorum. Hani bir söz vardır;" Dünyada yaşadığımız kötülüklerin sorumlusu, o kötülükleri yapanlar değildir. Bu kötülükleri görüp te buna karşı hiçbir şey yapmayanlardır." diye.
....Çevremizde yaşanan tüm olumsuzluklara ve özellikle insan hakları üzerindeki haksızlıklara top yekün karşı durmalıyız. Taşın altına el birliği ile elimizi koymalıyız.
....Duyarlı yüreğinizi tekrar kutluyor ve saygılarımı iletiyorum.
Bir yerde bir ahenksizlik var...
Tam idrak edemediğimden yazmakta güçlük çekiyorum.
O kadar ayrılıklar gördüm ki....
O kadar büyük sevdalar ile bağlanılmış ellerin sıradan sebeplerle koparıldığına şahit oldum.
Ailelerin baskısına rağmen hayatını aşkına diyet sayıp kaçan kızların bir kaç yıl sonra başları önünde,kucaklarında ve karınlarında çocuk ile baba evine döndüğünü gördüm.
Belki de Hakan ile Leyla evlenselerdi...
Şiddetli geçimsizlik sebebiyle kısa zamanda kurdukları sevda ile tutkallanmış çatılarını başlarına yıkacaklardı..
Bilemeyiz...
Bu derin tutku zannedersem vuslat olmayınca daha çok alevleniyor...
Ve derin bir sevda halinde kavurup duruyor insanı ömür boyunca...
Aklıma daima "ya evlenselerdi..." senaryoları geliyor.
Leyla üç çocuk doğurunca...
Vücudu deforme olunca...
Yüzü eskiyince..Sesi kalınlaşınca...
Hastalıklar...
Ev halleri...
Makyajı düşünce..
:)))
Hakan çalıştığı kurumdaki yeni gelen "Betül" ile "daha içten" anlaşmaya başlayınca...
Betül de Hakanın konuşmalarına ve tavırlarına "bayılınca" ..
Ne olurdu ????
Selam ve saygı benden.
Sevgi Salman
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ayrılıklara gelince; severek de olsa, sevmeden de olsa iki kişi aynı çatı altında bir şeyleri paylaşamıyorsa zaten o evlilikte sorun var demektir ve anlamsızca sürdürmenin kimseye bir faydası olmadığı gibi, huzursuz bir ortamda yetişen çocuklara zararı bile olacakktır, böyle evliliklerin bitmesinden yanayım.
Selam ve saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
sıkça yaşanan olaylardandır
ekonomik dengesizlikler ailevi şartlar yürekleri parçalar
hayat hep güleç yasnını göstermez
bir tarafında gözyaşı ve acılarda vardır
senin bu yaşanmış olayları öyküleştirme fikrinde tuttu vallahi
güzel gidiyor
hayatım roman
en çok parayı bastıaran satacağım vallahi...bir kaç talibi var şimdiye kadar:)))
(sopayı hak ettim sanırım:)))
gerçekten güzel işlenmiş yerine oturmuş bir öykü
kutlarım dostum
Emine UYSAL (EMİNE45)
Evet arkadaşım; her hayat bir romandır ve bizler o romanların birer parçasıyız sadece.
Selam ve saygımla...
Toynak
Emine UYSAL (EMİNE45)
her kesimde....acımasız yasaları var.....hiç bir şey dinlemez...ülkemizde çok var.....sonu geleceğede benzemiyor....çok güzeldi...sevgili kardeşim....saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Selam ve saygımla...
Yarım kalmış hayatlar... Ne uğruna? Töre... Sevgisizliğe mahkum edilmiş yaşamlar; sırf birileri mutlu olsun diye...
Yüreğine sağlık arkadaşım. Yine yüreklere dokundun, inceden... Seslendirme eklemeyecek misin?
Sevgilerimle....
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Ah bu öykü ne kadar olağan memleketimizde maalesef.
Töre okumuş-eğitimli dinlemiyor dediniz ya , ne kadar doğru
Tebriklerimle Emine Hanım
Çok sevdim, çok beğendim bu güzel öykünüzü
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
kalemınıze saglık.geç kalınmamıs zamanında yasanmıs gunlere...sevgılerımle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...