peygamberime mektup
sevgili peygamberim;
nur yüzlü vgili peygamberim... hangi hitap kelimesini kullansam senin o tertemiz kişiliğinin yanında sönmüş bir muma benzer.. ne desem senin o ibadet dolu ruhnda eriyip gider belki de..
o nur yüzünü görmek, o mübarek ellerini öpmek, gözlerine bir defa bakabilmek, karanlıkta bir ışık misali parıldayan yüzüne bakabilmek nasip olaydı bana sevgili peygamberim.. senin o tatlı dilli konuşmalarını dinleyip sohbtlerine katılmak nasip olsaydı Ya Rasulullah! dilinden Kur’an-ı Kerim dinlemek nasip olsaydı bizlere... keşke keşke bir defa yanında olabilseydim bir defa seni görebilseydim sevgili peygamberim...
tek avuntum şudur ki; senin yaşadığın yerleri görebilmek, hatıralarını anımsayabilmek peygamberim... senin ümmetinden geldik Ya Rasulullah. senin bize öğrettiğin o güzel dinimizin şartlarıyla, dualarımızla, kitabımızla, öğrettiklerinle yaşamaya devam ediyoruz peygamberim. her duanın ayetiyle seni anıyoruz belki anlamını bilmesek bile hep seni methediyoruz. dilimden düşürmüyor, yerlere göklere sığdıramıyoruz seni peygamberim.
diyorlar ya; kömür karası gibi gözleri vardı peygamberimizin... o gözlerinize bakıpta hülyalara dalabilseydim keşke.. sizin yanınızda dinimizi beğenmeyenlere karşı savaşa bilseydim mesela... şehit olmak isterdim orda dinimiz uğruna.. akan kanlarımın hesinin bu güzel dinimize Kur’an-ı KErim ugruna olsaydı...
sevgili peygamberim ne diyebilirim ki şimdi? sükunet anlatır mı sana karşı olan sevgi mi? yoksa daha da açıklayıcı mı olmalıyım? söyleyeceğim kelimeler senin o eşsiz ruhunun yanında kifayetsiz kalır seni anlatmaya kelimeler yetmez peygamberim... biliyorum bir gün gelecek ve seni göreceğim umarım ki... o zaman da dilim tutulacak ve hiçbir şey diyemeyeceğim yalnızca gözlerinize bakıp dalıp gideceğim...
sizi ne kadar çok sevdiğimi yalnızca bu şekilde anlatabiliyorum...