- 906 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yıllar Sonra
Merhaba Kur’ap
İyisindir umarım...
En azından iyi olmaya dair umutlarının olmasını dilerim.
Çünkü bazen umut etmek de öyle çok çaba istiyor ki...O da masrafsız değil anlayacağın...
Yazmak...
biliyorum bizim gibiler için yazmak risklidir. zira biz şark toplumuyuz; ciddi olmalıyız, böyle hafifliklerle, entel işlerle; zayıf, basit imaji vermemeliyiz sağa sola. neme lazım yarın bir gün bir mesele olur, işitenler bu hallerimizden cesaret bulabilirler cürüm işlemek için...
ama gel gör ki amcaoğlu, hayatın ağır yükleri bizi böyle teneffüs kabilinden işlere de mecbur ediyor. bizim de kötü alışkanlığımız bu olsun artık... hem hayatta genellikle az anlaşılanların en büyük mutluluklarından biridir anlayan bulduğunda anlatmak, konuşmak... bu bakımdan böyle bir yazı yazabildiğim, aynı soy ismini taşıdığım bir insanın varlığından ötürü de kendimi bahtiyar biliyorum. (çok dolambaçlı cümle oldu :) iyi ki varsın hocam işte...)
hani şu dönemimizde sık sık gündeme gelen mevzudur; bir düşünür demiş: "evlenin, karınız iyi olursa, mutlu olursunuz. değilse filozof..." işte sanırım bizim şu içinde bulunduğumuz hal "kötü karı" etkisi yaparak doğal şekilde bizi düşünmeye itip kendi çapında mecburi bir filozof yapıyor. ve bizde oturup böyle yazılarla meşgul olmayı olağan görecek hayat süreçleri yaşıyoruz.
bakma sen amcaoğlu, faydalı olduğumuz yakınlarımız olmasa çekilir şey değil bizimkisi... garip; hayat bizi mecburi bir asalete itiyor. boynumuza onca yük yüklemiş. kaldırısan büyüksün. kaçarsan yoksun...:)
Akrabalık...
Benim açımdan (belki bizim demeliyim) akrabalık içinde büyünürken doğal sürecinde edinilen, öğrenilen bir kavram olmadı. Yirmibeşimden sonra sanki hayatta bazı şeylere yeniden, sıfırdan başlıyormuşçasına, bazı bakımlardan ehlileşiyormuşçasına herkesin bildiği, sıradan bu mevzu, benim için kocaman içinden çıkılmaz bir denklemdi. Bilmiyorum, aslında kelime anlamıyla yakınlık demek olan akrabalık adı altındaki insanlara onlarca yıl, yüzlere km uzak oluşumdan mı yoksa başka kronik şeyleren mi böyle oldu bu tuhaf durum...
akrabalık deyince sonradan takılan protez bir kol aklıma gelir. olmasa olmaz, varlığı ise işlevsel değil. evet belki alışırsın ama hep soğuktur o kol... hatta belki o soğukluğa da alışırsın... :)
kazık kadar bir adam olduktan sonra karşıma bazı insanlar dikildi birinci derecede yakınım olduklarını söylediler. ve benim de ilgi, alaka gösterme rol yükümlülüğüm vardı.
evet Kur’ap, biz hissetmesek de bazı olaylar bizde derin izler bırakır. anlam veremediğimiz bazı davranışlarımızın köklerini besleyen şeylerdir bu bazı olaylar. yakınlarımın sıcaklığının mahrumiyetinden şu çetin hayatta tam pişemeyip olgunlaşamadığımı hissederim yer yer. başımı ağrıtan bu hamlıklarımın sebebi çok geçmişlerde sanırım...
ne ise... bu gevezelik tahmin edersin, "ben de burdayım" demek için. yani birbirinden haberdar olmak... hem hasb-ı hal oldu; birbirimizi, biz iyi anlarız...
doğruluk ve mutluluk dilerim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.