MUHATABINA AÇIK MEKTUP
Ziya GÖKALPLER’IN, Cahit SITKILAR’IN, Süleyman NAZİFLER’İN diyarından, Diyarbakır’dan kucak dolusu saygı ve selamlar.
Bir toplumun gelişmişlik düzeyi; o toplumdaki bireylerin eğitimi, kültürü, sosyal ve ekonomik düzeylerinin gelişmişliği ile ölçülür. Ben buna medeniyet diyorum. Medeniyet, doğuda - batıda, kuzeyde –güneyde, nerede olursa olsun onu takip etmeliyiz. Medeniyet bayrağını yükseğe ama en yükseğe dikmeliyiz.
Medeniyet, bugün batıda yarın nerede olacağı meçhul. Medeniyet nerede ise bizim orada olmamız gerektiği konusunda hem fikiriz sanırım.
Demokrasi ama herkese demokrasi, insan hakları ama herkese insan hakları, gelişmişlik ama herkse gelişmişlik olması gerekir. Avrupalıların, Amerikalıların hak ettikleri onurlu yaşamayı dünyada yaşayan bütün insanların hak ettiğini düşünüyorum.
Toplumun geleceğinin güvencesi olan bugünün gençleri olan bizlere çok büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Biz bunun bilincindeyiz, bilincinde olmalıyız, bilincinde olmak durumundayız. Bu bilince ancak alacağımız bilimsel ve çağdaş eğitim ile mümkün olacaktır. Alacağımız bu eğitim ile görev ve sorumluluğumuzun bilincine vardığımızda aşamayacağımız engel, çözemeyeceğimiz problem kalmayacaktır.
Birbirimizi tanıyarak, birbirimizi dinleyerek, birbirimizi anlayarak, birbirimizi tamamlayarak, birbirimizi severek, birbirimizi sayarak bütün güçlüklerin üstesinden gelmememiz için herhangi bir neden, ben şahsen görmüyorum.
Geçmişimizden kopmadan geleceğe koşar adımlarla hiçbir engele takılmadan ilerlemek gerekir. Aramızdaki kırgınlıkları, küskünlükleri bir tarafa bırakarak “Anca beraber, kanca beraber” diyerek çalışmalıyız.
Birbirimizi sevelim, birbirimizi sayalım. Yunus Emre’nin deyişi ile:
‘Ben gelmedim dava için.
Benim işim sevgi için.
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim.’
Ne zaman ki biz gönül yıkmayı bırakıp, gönüller yapmaya başladı isek, işte o zaman Yunusların, Mevlanaların, Hacı Bektaşi Velilerin aşk ve şevki ile el ele, gönül gönüle yolumuza devam edebiliriz...
İnsanlığın ortak aklında, insanlığın ortak kazanımlarında buluşalım. Batının bilim ve tekniği ile doğunun aşk ve şevkini birleştirerek, hiçbir düşünceye önyargı ile yaklaşmadan, özgürlük ortamında ülkemizi ve ulusumuzu hak ettiği, huzurlu ve güzel günlere ulaştırmak için elbirliği, güç birliği yaparak yolumuza devam edelim.
Toplum ile ilgili alınacak her kararda, alanında uzman ve tecrübeli kişileri bu konularla görevlendirilmeli, araştırma ve incelemeler yapmalarına olanak sağlanmalıdır. Yapılan bu araştırmalar ve incelemeler sonucunda sunumlar ve raporlar hazırlanmalıdır. Bu araştırmalar kamuoyu ile paylaştırılarak, kamuoyunun katkısını eklenmelidir. Araştırma ve deneyimlerinden yararlanılarak hazırlayacakları raporları göz önünde bulundurularak toplumun sorunlarına çözüm üretilmelidir.
Alınacak kararlar ve atılacak adımlarda mutlaka bu araştırmalardan yararlanarak çözüm üretilmelidir. Bu çözümlerde gerçeklik ve kamu yararı gözetilmelidir. Uygun çözüme böyle ulaşılmalıdır. Böyle olursa ortada çözülmeyecek sorun kalmayacağını düşünüyorum.
Yurdumuzun her köşesinde yurttaşımız değerlidir. Onun her sorununu çözmek bizlere zevk ve şevk vermelidir. Yerelden merkeze kalkınma hamlesine başlanmalıdır. Halkın huzuru ve mutluluğu birinci amaç olmalıdır. Halk huzurlu ve mutlu olursa, bu ulusun aşamayacağı engel, başaramayacağı iş yoktur.
Ben Diyarbakır’ın Karpuzunu, Malatya’nın Kaysısı, Sinop’un Kestanesini, Kayseri’nin Pastırmasını, Kahramanmaraş’ın Dondurmasını, Amasya’nın Elmasını, Bitlis’in Büryanını, Afyon’un Kaymağını, Adana Kebabını, Kastamonu Pidesini, Karadeniz Hamsisini yemek isterim.
Bunun yanında Adana Şalgamı, Gaziantep’in Meyankökünü, Ayder Yaylasının Bal Şerbetini, Muş Yaylasının buzlu Ayranını içmek isterim.
Bu ülkenin insanı gibi taşı da toprağı da değerlidir. Bu değer her şeyin üstündedir. Bunların değerini bilelim.
Bu topraklarda yaşamış ve yetişmiş her devlet adamı, her siyasetçi, her bürokrat, her sanatçı ve her bilim insanı kıymetlidir. Görüş ve düşünceleri benim için değerlidir ve kayda değerdir.
Sadece bizim ülkemizdekiler değil, dünyada isim yapmış herkesin görüş ve düşünceleri önemlidir. Bunlardan yararlanalım.
Hemşerim merhum şair Cahit Sıtkı TARANCI’NIN özlemini duyduğu memleketi şu mısralarla dile getirir:
‘Memleket isterim,
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun.
Kardeş kavgasını bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun.
Kış günü herkesin evi barkı olsun.’
Ben de şairin bu özlemini hasretle bekliyorum. Öte yandan Nazım Hikmet’in dediği gibi:
‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim.’ Diyor.
Bu hasretin giderilmesi dileğiyle… Sevgi ve saygı selamlarımla.
YORUMLAR
Öncelikle hoş geldiniz...Yapıcı bir çalışma. Her satırında iyi niyet görünüyor. Meramınızı gayet başarılı cümlelerle anlatmışsınız. Muhatabınız ya da muhataplarınız da anlamıştır eminim. Bütün halkın ortak dileği bu yazdıklarınız.
Paragraf aralarını biraz daha açarsanız, yazınız daha anlaşılır olacak.
Kutluyorum saygılar.