Kristal Düşler
Hayallerin gümüş sulara yansıdığı zamanlarda tebessümün düşer hep hatırıma. Gamzen, su üstüne yazılmış ebrunun gizeminde gülleşir. Bir kristal düşler ülkesi hayallerim. Kuşlar, son efsanesini dinlerken bulutların, güneşin aydınlık yüzü kararmaya başlar. Vakit akşamdır. Gece, sulara siyah bir tül gibi çöker. Yıldızlar birer birer göz kırpar gökyüzünde. Kuşlar karanlıktan ürkmezler ışık gözlerini alır geceleyin. Ne yapacaklarını şaşırırlar. Kuşların rüyası gizemli olur bir de kimseye anlatamadıklarından mı acaba… Ben de seni kimselere anlatamam.
Her seher, kuşlardan önce uyananların, ödül olarak kristal düşler göreceğini yazarmış eski kitaplar. Ben hiç rastlamadım bu türden kitaplara; ama yine de erken uyanmayı severim. Sabahın sessizliği de kristal düşlerden aşağı kalmaz hani. Kuş cıvıltıları daha net duyulur. Oksijen daha tazedir. Hayata daha sıkı tutunmayı sağlar erken demlerde uyanmak. Ve şehirler daha masumdur sabahları. Güneşin gözleri üzerine henüz dikilmeden bir öz eleştiri yapma fırsatı bulur şehir. Şehirlerin üstüne yayılan dalga dalga ezan sesleri bulutlarla buluşur erken saatlerde. An durulaşır. O zaman dupduru gözlerini düşünürüm.
Güvercinlerin gördüğü düşle şehrin gördüğü düş bir kristal kapta harmanlanır. Bu düşü hiç kimse yoramaz ancak yaşanarak anlaşılır. Kristal iklimlerde yeni yeni umutlar yeşerir. Yeni bir hayata merhaba der her sabah şehir. Güneş masmavi sularda yüzünü yıkar, kurtulur gece mahmurluğundan dünya…. Senin gamzen ışıldar güne başlarken bakışlarımda.
Ankara, 06.04.2011 İ.K