Dert...
Benim için önemlisiniz…
Değerlisiniz..
Aynı fikir ve inançları paylaşmayabiliriz..
Aynı dil’den konuşmayabiliriz..
Ortak değerlerimizin olduğu, acılarımızın duyarlı yüreklerde buluştuğu,gözyaşlarımızın bir denizde kavuştuğu hakikatiyle…
Bütün insanlığı Allah rızası için sevdiğim bilinsin.
İyilik yapan iyilik bulacak muhakkak…
Allah kulunun emeğini yok etmez…
Kim ne iyilik yaparsa onun karşılığını bulacak muhakkak…
Hangi inançtan olursa olsun karşılıksız hiçbir zerre iyilik ,merhametli duruş ve eylem olmayacak…
Dilimizi düğümleyen, ruhumuzu kemirip, beyinlerimizi geneleve dönüştüren, komşuluk ve akrabalık münasebetlerinin samimi sohbetlerini katleden kiralık katilin hayatımızda olmadığı zamanları buruk bir hasretle yad ediyorum.
Misafir ağırlamanın coşkulu telaşını endişeye dönüştüren, mutfakları dolduran susam kokularını, ince belli cam bardaklarda içilen demli çayların tadını ağıya çeviren o katilin cinayetlerine ortak olmanın mahcubiyetini ve utancını yüreğimin derinliklerinde hissetmekteyim. Ruhumuzu ele geçiren şeytan gibi, bütün duygu ve davranışlarımızı yönlendiren, tahakküm altına alan caninin karşısına çıkabilecek kadar yürekli olabilmenin, imkansız olduğuna inanmıyorum. Doğru olanların muzaffer olacağı günlerin çok yakın olduğu kanaatindeyim. Zira insanın o düşman karşısında kaybedeceği hiçbir şeyi kalmamıştır.
İnsanın en zayıf anında en hassas yerinden yakalayarak, kendi isteklerinin kölesi yapan düşmana baş kaldırıyorum.
Önce kendi inancına ve değerlerine göre ihtiyaçlarımızı tespit edip, bizi uyaran ve bu hususta kanaatlerimizde zaaf yaratan, uyaran ve uyarlayan kapitalizmin maşalarına baş kaldırıyorum.
İhtiyaçlarımızı, eksiklerimizi belirleyip, bunları acımasızca yüzümüze vurup,bizi aşağılayan, yüze bakamayacak duruma getiren o değil mi ? İstediği zaman gözyaşlarımızı, sevincimizi, hüznümüzü, acılarımızı, umutlarımızı, kafamızın içerisini kullanan, zamanın büyücüsüne dur demenin zamanıdır.
En yakınımızda vuku bulan hadiseleri veya dünyanın bize en uzak noktasında cereyan eden bir olayı, başlangıcını ve neticesini dimağlarımıza arzu ettiği kelimelerle, görüntülerle ve hükümle yerleştirebiliyor.
Karşısındaki acziyetimiz, kabullenmişliğimiz, cesaretini ve cüretini en üst seviyeye yükseltiyor.
O yükseldikçe, biz o oranda alçalıyoruz, eziliyoruz.
Ailemize, komşularımıza, kendimize sarf edeceğimiz, etmemiz gereken zamanı, ruhlarımızı derin bir hipnoz etkisiyle transa geçirerek, gasp ediyor, çalıyor.
Bu hırsızlığı, kendi ellerimizle bize yaptırıyor. Biz kendi zamanımızı çalıp, ona armağan ediyoruz.
Hipnozun etkisi geçince, sahip olduğumuz değerlerin, sevgilerin, samimiyetin, acılarımızın yerinde olmadığın ı,çalınmış olduğunu görüp hüzünleniyoruz.
Oysa elimize tutuşturduğu kumandasıyla, bizler safiyane ona kumanda ettiğimizi zannetme gafletiyle, zamanımızı ona adıyoruz.
Onun kumandasıyla kendi içimizi boşaltıp, bizi bizden uzaklaştırdığını, yaptığı büyü sayesinde idrak edemiyoruz.
Bize ait değerleri ayaklar altına alırken, kendi değerlerini yüceltiyor. Güzel ve çirkine, iyi ve kötü, doğru ve yanlışın, maktulun ve katilin kim olduğuna o karar veriyor. Sebep olduğu hastalıkların çarelerini o buluyor. İnsanları karşısında eli kolu bağlayarak, eğlenen insanlara bakarak eğlenmesini sağlıyor.
Kendisini yaratan tanrısına koşulsuz bir iman ile bağlı olduğunu, yaptığı amellerle ortaya koyuyor
Ruhumu esir olduğu kapitalizm zindanlarından kurtuluşa erişebilmesi için, insanları sevdiğimi, saydığımı, insan hayatının mukaddes olduğunu ,”bir insanı öldürenin alemi öldürmüş olduğuna” olan inancını haykırıyorum.
. Üzerimizdeki giysinin bizden değerli olduğu hissini içimize yerleştiren tüketim tanrısına iman etmediğimi haykırıyorum… LAİLAHE İLLALLAH!
YORUMLAR
erolabi
hemfikir olduğumuza sevindim..
teşekkür eder saygılar sunarım.
Bence toplumun çatısı ahlaki değerleri temsil eden tuğlanın, toplum temelinden sökülerek bahçe duvarına eklenmesi ile çatırdıyor.
Sağlıkla uyanan insanın bugün çok zenginim demesi, yardım ettiği bir kişinin gözlerindekisevgiyi görebilmesi toplumu daha sağlam yapardı
böylece ne kiralık katiller ne de boş biraktığımız zihinlerin genelev oluşuna tanık olurduk
ben de yazıyı bu düşüncelerle okuyarak tebriklerimi bildirmek istedim
erolabi
Ruhumu esir olduğu kapitalizm zindanlarından kurtuluşa erişebilmesi için, insanları sevdiğimi, saydığımı, insan hayatının mukaddes olduğunu ,”bir insanı öldürenin alemi öldürmüş olduğuna” olan inancını haykırıyorum...
Üzerimizdeki giysinin bizden değerli olduğu hissini içimize yerleştiren tüketim tanrısına iman etmediğimi haykırıyorum…
Bu ifadeyi okuyunca ;
Muhyittin'i Arabi'nin " Sizin inandığınız ilah benim ayaklarımın altındadır" diyen ve nerdeyse idamla yargılanan o büyük insanın tam ayağını koyduğu yerde Yavuz Sultan Selim bir kazan altın bulmuştur.Yani paraya,mala mülke tapanları anlatmaya çalışmış.
Bu anlamda gerçekleri anlatan yazınız güzeldi...Selamlarımla
erolabi
İşletme fakültesi, birinci sınıf ilk ders. Bir öğrenci kalktı;
" Hocam biz burda ne öğreneceğiz? "
" Kar etmeyi"
"Ahlak, adalet,din...?"
" Onların fakültesi ayrı oğlum. Vakit varken sen kaydını oralara al..."
Bir başka derste, başka bir hocanın şu lafı hiç aklımdan çıkmıyor;
"Teknoloji insan içindir. Ama ne kadar ilerlerse, insanlık o kadar geriler"
Katılır yada katılmazsınız. Bu söz beni çok etkilemişti...
Yazıyorsun bilgileniyoruz... Sağ ol gardaş....
erolabi
Kar her şeyimizi törpüleyip bitiriyor..
Selam saygı ve dua ile değerli ağabey.
HER ŞEYİMİZ VARDI
Zengin, fakir hep birdik,
Başta insanlık vardı,
Paylaşmayı bilirdik
Hatır hasenad vardı.
Saygı, takım elbise,
Edeble haya vardı.
Gösteriş çok ayıptı
Mütevazılık vardı.
Etraf saygı sevgiyle
Dolup, dolup taşardı
Sevinç, acıya ortak
Dostluk, komşuluk vardı.
Aynı şeye gülerken
Topluca yas tutardı.
Dünyamız aynı dünya,
Mahallemiz yerinde
Güzel olan her şeyi,
Acayip nesil aldı
Günbegün hayretteyiz
İnsanlıktan ne kaldı.
Hasiyet onur bitti.
ŞEREFSİZLİK NAM SALDI.
erol abi aynı demden vuran şiirimle katılıyorum...tüm yazılarınla ders veriyorsun ders...sevgiler can
erolabi
Şiir tam oturmuş valla..
Çok teşekkür eder saygılarımı sunarım değerli ağabey.
Ne güzel demişsiniz.
Biz de tüketim tanrısını reddediyor , Allah birdir diyoruz.
Ve inşaAllah o tüketimin çarklarında ezilen olmaz, hatta ezilenlere el atip kurtaran oluruz.
Değerli yazınız için teşekkürler, ki bütün yazılarınız aynı özende aynı dilde.
Saygılar.
erolabi
Ben de size çok teşekkür eder saygılar sunarım..
EROLABİ'DEN NAKLEN "KAPİTALİZM TANIMI"
Kapitalizm kısaca üretim araçlarının özel mülkiyetin elinde olduğu,üretimin bölüşümün, mal ve hizmetlerin değerlerinin serbest piyasa tarafından tespit edildiği ,devlet yetki ve sorumluluk alanının kısıtlı olduğu ekonomik sistemdir.
Ancak bu üretim tarzı eşitsizliğe ve kar amacıyla insanların sömürüldüğü,ezildiği sisteme dönüşmektedir.
Kar için her yolu mübah kılan sistem uygulamada sadece üretim araçlarını değil yönetimi de himayesine alarak insan egemenliğine meydan vermemektedir.
İnsan özgürlüğünü ,haysiyetini ve ihtiyaçlarını serbest piyasaya terk eden bir sistemdir.
Saygı ile.
Aynur Engindeniz
Bütün "izm"lere hayır...
Karşımızdakini köle ettiğimizi düşünüp aslında kölesi olduğumuz bir durum.Neyi ve ne kadar bilmemizi istiyorlarsa o kadarını veriyorlar.Bazen merak bazen eylence diyoruz oysa tamamen bağımlılık.Başka anlamı yok.
Küçük kızım hiç izlemiyor memnunum ama başka dertte bilgisayar ve sanal ortam.Buda komik oldu kendim başka yerdeymişim gibi.
Herşeyin çoğu zarar azı karar demeli değil mi?
Sevgiler ve saygılar
erolabi
Küçük oğlum bu sene sınava girdi..
Bir yurtta kalıyor ...
Eve hafta sonları geliyor.
Kendi isteğiyle gitti o yurda...
Evde çalışamıyorum...Tv...İnternet...dedi ve gitti.
Aslında onlar da farkında bir hastalık olduğunun , bağımlılık yaptığının...
Bir zaman interneti iptal ettim..Olmadı.
Eşim öğretmen .ona lazım oluyor. Ben okuma yapıyorum.
Çocuklar int kafelere gitmesin diye daha ziyade tekrar bağlattım.
Kontrol şart...
Her şeyin münasip olanı ,gerektiği miktarca olmalı..
Saygı ve dua ile değerli kardeş.
Misafirlerimi ağırladığım salonda televizyon yok...
Zira muhabbetin arasına giren bir kedi olmasını hiç istemedim ve inanın çok iyi geliyor...
Yazınızda çıkarılacak çok anlam var...
Teşekkürler...
erolabi
Çok hoşuma gitti.
Klasik hoca ses'inden ve anlatımından asla feyz ve tad alamam.
Hatta bazı imam dostlarıma "Allahını seven söylesin ..siz bu ses tonunu aynı yerde mi ayarlatıyorsunuz?" derim.
Bazıları yazdığı yazılardan ...sohbetlerinden bahseder ve bana "Bizi eleştir" derler.
Ben de fikirlerimi uygun dille söylerim.
Bir hoca arkadaş " senle konuştı-uktan sonra cemaatle soru cevap ,muhabbetle yapıyorum vaazımı...her gün artıyor.Yakında camiiye sığmayacağız" dedi..
Uzattım..kusuruma bakmayın..
O Pazar günleri babalar anlatılanı dinlerken arka sıralarda gençler başka alemlere dalıyor...
Bazıları Polatçılık hayallerinde...
Bazıları dizilerdeki aşkı arıyor..
Hani şu " bebeğin babası hankimiz dna tezti sonrası öğrenirik de ona göre ..." senaryolu..gençliği uçuruma yuvarlamak isteyen MASON'ların finanse ettiği ve "okey "verdiği için reytink alan..
Allah sonumuzu hayr etsin.
Gençleri daha iyi anlamalıyız.
Daha çok dinlemeliyiz..
Mehmet Ali Briant'tan daha fazla en azından..
Saygı ile..
Baş kaldırışın baş kaldırışım değerli yazarım.
Aylardır televizyonun yüzüne bakmayanlardanım, artık magazin haberlerine dönüşen, ya da kapitalizmin maşası olan ana haber bültenlerine dahi bakmıyorum, doğru mu yapıyorum? Pek emin değilim, ama en azından bir süreliğine uzak kalmak istiyorum, bu demek değil ki ülkemiz ve dünya gerçeklerinden uzağım, başka yollardan da olsa en azından gazetelerden takip etmeye çalışıyorum. Çözüm arıyorum, benim gibi arayanlar için, bir uyanış, bir diriliş gerekli diye düşünüyorum, elbette sadece düşünmekle olmaz, eyleme geçirmek bir şekilde ama nasıl?
Geçmişe dönüp baktığımda da çocukluğumda ki, gençliğim de ki, bir çok olumsuzluğu hatırlıyorum, sonra dönüyorum ve diyorum ki eskiden her şeye rağmen her şey daha iyiydi, insanlık bu kadar dejenere olmamıştı, aile kavramı, vatan kavramı, millet kavramı daha bir yüreğimizdeydi, Allah sonumuzu hayır etsin.
Bir de ukalalık sayılmazsa benden önceki yorumcu değerli yazarım Aynur hanıma cevap olarak elbette siz gerekli tanımı yapacaksınızdır.
Ancak ben Kapitalizmin net bir tanımı olduğunu düşünmüyorum, elbette bir ekonomi şeklidir, benim anladığım manada ya da benim yapacağım tanım, bir başkasına veya bir başka düşünceye göre daha farklı olacaktır. Ben Kapitalizm; "ciddi anlamda insanlar arasında sosyal ve ekonomik eşitsizliğe yol açan bir sistemdir." Diyorum.
Düşündüren ama yormayan, hatta beni mesai saatinde boş bulduğum bir arada Edebiyat defterindeki yazılara baktığımda dinlendiren bir yazıydı, kutluyorum değerli kalem, selam ve sevgilerimle.
UNALAN tarafından 4/6/2011 12:00:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolabi
Kapitalizm konusunda da sizinle aynı fikirde olduğumu belirteyim.
Açıklamanızdan dolayı çok teşekkür ederim.
Bir ülke düşünün ki çocuklarını önce ateşe atıyor ..sonra da ateşten kurtarmak için bakanlık kuruyor....bütçe düzenliyor.
Okullardaki durum ortada...
Çocuklar boş ve amaçsız...
Köle olmak için yetiştiriliyorlar...
Bütün gayeleri marka giymek...
Teknolojisi en üstün telefon..
En çok smsm i en ucuz fiyata bulmak...
Ana baba ocak aile...
Manasızlaşıyor kafalarında...
Uyuşturucu ilköğretimde cirit atarken...
Fuhuş artık sorun olmaktan çıkıp "sağlıklısı" nasıl yapılır öğretilmeye çalışırken..
Bütün bunların sebebi...
Kim?
Selam saygı ve dua ile..
UNALAN
erolabi
Kim?
Sorusunu bildiğimiz aşikar.
Haklısınız fikirlerinize harfiyen katılıyorum.
Vurdumduymazlık bir hastalık ve hızla yayılıyor...
Saygılarımı sunarım.
Evet, dertli bir yazı...Hepimizin derdi...Çok coşkulu ve akıcı bir dille anlattınız bu derdi.
Ama sizden bir şey rica edebilir miyim? Yazınızın çok daha iyi anlaşılabilmesi adına;
Kapitalizmin net tanımını yapar mısınız bize? Herkesin anlayabileceği bir dilde olsun mümkünse... Bu önemli bir konu ve bence herkes çok çok iyi anlayabilmeli....
Saygılar.
erolabi
Kapitalizm bir yönetim biçimi...biliyorsunuz.
Bana çağrıştırdığı bu sistemin açılımı değil dünyaya yaptığı kötülükler ve acımasız cinayetleri.
Bir insanın varlığının fazla oılması değil...
O varlığı elde ederken kullandığı acımasız yöntem ve araçlar bana kapitalist sistemi anlatıyor.
Saygıdeğer Ünalan bey de aynı konuya değinmiş..
Katılıyorum.
İnsanları açlığa mahküm eden....
Tüketime zorlayan...
İnsanoğlunu kendi tanrısına kurban etmeyi farz-ayn bilen ve bu uğurda hiç bir değer ve ölçüsü olmayan sistemin adıdır.
Selam saygı ve dua ile...
Aynur Engindeniz
erolabi
Ancak bu üretim tarzı eşitsizliğe ve kar amacıyla insanların sömürüldüğü,ezildiği sisteme dönüşmektedir.
Kar için her yolu mübah kılan sistem uygulamada sadece üretim araçlarını değil yönetimi de himayesine alarak insan egemenliğine meydan vermemektedir.
İnsan özgürlüğünü ,haysiyetini ve ihtiyaçlarını serbest piyasaya terk eden bir sistemdir.
Saygı ile.
Kiralık katil derken "görsel basından" bahsediyorsunuz yanılmıyorsam.
Ben yazıdan çıkardığım anlama göre yorum yapacağım, eğer yanlış anlamışsam lütfen ikaz edin.
Bir sürü kanallar ve bir sürü kanallarda bir sürü diziler hayatımıza sokuldu. O dizilerde gelenek, göreneklerimizi, örf ve adetlerimizi adeta yerin dibine sokarcasına, yozlaşma, namus kavramı kirliliği akraba ilişkilerinin bitişi ne ararsanız var.
İşin garibi bu kavramlar ne kadar yerle bir edilirse, o dizi reyting yapıyormuş.
Şimdi diyeceksinizki; " tv de yayınlanmadan önce bu tür olaylar olmuyor muydu? tabiki oluyordu ama bu kadar gözler önüne serilip, "artık herşey mubahtır" denecek kadar değildi.
Ben görsel basından uzak kalmayı tercih edenlerdenim. Evet kaliteli olanı izlerim ama diziler vs onlarla hiç işim olmaz. Bazı komuşlarım var ki, dizilerin gece tekrarlarını bile izliyorlar. Yazık...
"Misafir ağırlamanın coşkulu telaşını endişeye dönüştüren, mutfakları dolduran susam kokularını, ince belli cam bardaklarda içilen demli çayların tadını ağıya çeviren o katilin cinayetlerine ortak olmanın mahcubiyetini ve utancını yüreğimin derinliklerinde hissetmekteyim."
Nerede o eski tatlı muhabbetler!
Sevgi ve saygıyla...
erolabi
Aslında eğitime verdiği zarardan da bahsedecektim de...
Yorumunuz ufkumu ziyadesiyle enginleştirdi inanın...
"her şey mübah" olarak algılanıyor artık...
Edepsizliğin "harika çocuk" yaftasıyla dolaştırıldığı bir panayır oldu kentler..
Şöhretin şahsiyeti bastırdığı...ezdiği zamanlar yaşanıyor artık...
Ekranlara çıkanların seyredenlere faydalı,erdemli,ulvi mesajlar vermekten aciz ,aptal,kof ve kafasız olduğuna şahid oluyoruz...
Nihat Doğan'ı seyretmek için komşusunu misafirliğe kabul etmeyen insanlarla bir arada yaşamanın talihsizliğiyle kös kös oturuyor evinde insanlar.
Nerdeee o tatlı komşular...
Nerdeee o vefalı dostluklar...
Nerdeee o insanlık...Öldü mü ne?
Saygı ve selamlarımla...
erolabi
Allah söyleyenleri Cehennem ateşinden hıfz etsin...
Sevgili Kardeşimi de...
Selam ve sevgi ile.