- 4510 Okunma
- 42 Yorum
- 0 Beğeni
Pazarlar Pazarında aşk ALINIR aşk SATILIR !
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’İlahi Ente Maksudi ve Rızake Matlubi’
DİN PAZARINDA AŞK!
“Al satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım!” diye oyunlar oynardık çocukken. Çocuktuk, masumduk! Ama o masumiyet çehresinde bile ustamızı öldürürdük, balını biz satardık en masum halimizle.
Büyüdük, koskocaman adamlar olduk. Şimdi öldürecek ustamız yok ama bol bol net maceralarımız var. Artık oyunlarda bal yerine aşk alınıp aşk satılarak, sevdalar da sanal pencereler arkasında kocaman kocaman insanların oyuncağı olmuş durumda. Tabi bunların adına da ne kadar aşk denilir muamma! Teknolojinin geliştiği şu modern asrın, modern icatları karşısında hangi duygular ve düşünceler yozlaşmadı, yozlaştırılmadı ki?
Özellikle internet çağında, bol teknolojik imkanlar karşısında, hele de sanalın suni cennet bahçelerinde... Evet, sanalın din pazarında lime lime edilen ve ismine maalesef ki “aşk” denen şeytani duygulara bu ortamlarda gözlerim kadar yüreğim de tanıklık etti. Reel yaşamı her haliyle dolu dolu yaşadığı halde, ilahi sözlerin efsunlu yüzüne itibar ederek, gerçek tecrübeyi tatmamış olduğunu anlayan yıkık dökük hayatlar tanıdım burada. Yüce dinimiz kendisine hakkıyla öğretilmediğinden her “Allah” diyene inanan körpe ve saf gönüller gördüm. Ama en az onlar kadar ben de sandım ki, bir kez "Allah" diyen diller, yalan söylemez, riyakarlık etmez, hele hele kul hakkına hiç giremez.
Anne, baba şefkatinden mahrum kalan, hayatın içine erkenden girmiş gencecik, körpecik yüreklerin sahte şefkat gösterilerine kapı açarak pişmanlıkların en büyüğünü yaşadığını da öğretti Kargülü’ne bu ortamlar. Kimisi zararın neresinden dönersek kârdır mantığıyla ama en önemlisi merhametin gerçek sahibinin, ailesinin ve hakiki dostlarının da desteğiyle (bu nokta çok mühimdir) hayatına yeni şekiller vermeye, yaşadıklarından dersler çıkarmaya çalışıp, dışarıdaki seslere kulak tıkadı. Kimisi ise sahte Leyla ve Mecnun"culuk(!) oyunlarında helâk olup gitti. Akrep misali kendini zehirledi ve bir türlü de toparlanamadı. Çünkü hata yapınca vurup, kıran, reddeden bir zihniyetin içindeydiler ve dolayısı ile ayağa kalkma şansları da olamadı.
Çok yakın dostlarımla da konuşurum, sevgiye aç bir toplum olduğumuzdan sahte sözlere kolaylıkla itibar edebiliyoruz. Bütün bunlar baba kızından, eş hanımından, erkek kadınından ve kadın da erkeğinden güzel sözleri esirgediği, bunu adeta bir ayıp haline getirdiği için başımıza geliyor. Güzel söze hasret olan özler mutluluğu dışarıda arıyor. Bilmiyor ki dışarıda bulduğu o geçici mutluluk ailesindeki dinginliği gün gelip aratıyor. Kimse de baş yastığı gibi olamıyor.
Burada önemli olan olan ömrünün baharında sahteliklere itibar eden gönüller değil, islâmiyeti anlama fırsatı bulmadan böyle bir hata içine girenler de değil. Asıl önemli olan, herşeyden ziyâde bir avuç sakalıyla, sözde sünneti yaşayan duruşuyla, sözde milli davacılığı ile, bitirdiği İslami mekteplerle sahte duygulardan gıdalanan, başkasına ait olan bir kadına el uzatmaya yeltenen, o kadın kendisinden yüz çevirdiği anda türlü entrikalara müracaat edenlerin, hâlâ devekuşu misali başlarını kuma gömercesine ahkam kesmesi. Bu insan görünümlü mahluklar ise yazık ki bazen de toplumumuza örnek olması gereken abide (!) kişilerdir.
Tecrübesizliklerle hatalar yapan ve inandığı boşluğun adını da "akş, sevgi" zanneden gençlerimiz arasında, İslam gerçeğinin bu sahte sevgi sözlerinden geçmediğini anlayan yaralı yürekler için dönmek her zaman kolaydır. Unutmak da! Peki ya ömrünün son deminde hatalar içinde boğulmaya devam edenler ve kendisinden yüz çevrildi diye türlü riyâkarlıklar yapanlar için de aynı şey geçerli midir?
Bir ekran arkasına sığınarak, türlü isimler edindikten sonra bunların kişiliğine bürünenleri de tanıdım; bir aferin alabilmek için, omzumu sıvazlasınlar diye bir ismi rezil etmeye çalışanları da. Kendilerine yüz vermeyen birisi olduğu zaman da, sahte rumuzlar alarak karalamaya, dahası belden aşağı burmaktan dahi çekşinmeyerek fütursuzca iftira atmaya çalışanları da. Heyhat ki o rezilliğin içinde kendileri rezil-i rüsva olmuşlardır. Onların heder olan vakitlerine ve nelerle uğraştıklarına üzülüyorum.
Kıt aklım, hatayı libas diye giyinenlerin halen insan içine çıkabilmelerini, hatta vaaz verebilmelerini, kendi eşine yapılmasını, yazılmasını asla kaldıramayacak rezilliklerin şiir adına altında yazılıp vitrinlenmesini bir türlü anlayamıyor. Ama elbette güçlü bir dinci (!) için yapılması en kolay olan dini ya da milli davasını kullanarak kadına, kıza önce sarkmak, sonra da şahıslarına münhasır bir üslupla taşkınlığa yeltenmek, bu duygularla yazıp çizdiklerine ise “ESER” diyebilmek! Dahası; kendilerine emanet edilen itibarı resimlemek (!) Gayretullah yokmuşçasına… Çok sevdiğim bir dostumun duasıdır; “Bize dokunmasın ablacığım bu yapılanlar, Gayretullah’a dokunsun” derdi her zaman.
Acaba, sanalın bu namus bekçileri, net şövalyeleri aynı şeyler karısına, kızına yazılsa, yapılsa, uğraşılsa kabul edebilirler miydi? Keç kere, kaç kişiye bu soruyu sorduğumda sus pus olduklarını bilirim. Evet, sus-pus, çünkü verecek cevap bulamadılar. Bu zevatlardır ki; İslâmı tam anlamıyla öğrenmeye fırsat bulamamış bir insan hata içinde olunca, bu akbabalara mahal verince de Leyla, Aslı, Şirin gibi sıfatlarla adlandırıldılar ve baş tacı edildiler. Ama o kurbanlar bir şekilde hatalarını anlayıp, yanlıştan, günahtan tiksinince, yüz çevirince türlü pisliklere hedef edildiler.! Ve bu zülümleri yapanlar da en iyi dindarlarımızdı(!). Ey din seni kimler kullanmadı ki!
Sahi, neden bir takım sanal kahramanlara edepleri ile şerefleri ile oturmak ağır gelir? Neden illa da şiir ve düz yazı adı altında onun bunun KARISINA, KIZINA yazıp çizmeyi vazife bilir ve bundan zevk alırlar? Yine merak ettiklerim arasındadır ihanetin en katmerlisine davetiye çıkaranların çamurlu ağızlarla ihanetten bahsetmelerine. Yani şimdi, “ihanet” denen o şey sadece kadınlara mı mahsustur. Evinde karısı, boyu kadar oğlanları olanların sanal maceraları en iyi ne ile adlandırılır?
Hangi şartlar altında olursa olsun başkasının mahremine el uzatan bir erkek, hem evdeki karısına, hem o kadının eşine hem de dinine ihanet etmiş sayılmaz mı? Ve bu erkeğe şeref sahibi diyebilir miyiz? Yazdıklarına cevap vermemek susmak mıdır? Elbette bu yapılan cümle çirkinlik mutlak adalet sahibinin gördüğüdür ve o intikam alanların en hayırlısıdır. O sebeple bu tarz insanlara ne söylenirse söylensin ve bizim gibi haksızlık karşısında susmamayı vazife bilen kalemler ne yaparsa yapsınlar sözler boşluğa asılı kalacaktır. Çünkü anlamak zordur onlar için gerçeği. Yenilgiyi, kaybedişi kabullenmek daha zordur.
Bu yazıyı yazışım, tamamen bir rastlantıya dayanır ki ilahi bir ses; kalemi eline al emri verdi bana.
Şayet ilahi adaletin gücüne ve mutlak hakimiyete inanmasaydım şizofren kimliklerce meşrulaştırılmaya çalışılan duyguları ve tanıyıp bildiğim hemcinslerime bu ortamda nelerin reva görüldüğünü daha iyi anlamanız bakımından açık ve net yazardım. Çünkü her yerde olduğu gibi bu ortamlarda da ziyan edilmeye çalışılan, ismi meze yapılan her zaman kadın olmuştur.
Fakat Kargülü Allah’ın adaletine ve hesap gününe sözde değil özde inananlardan oldu. Dini, diyaneti, edebi kendi gördüğü şekilde üstelikte yüce kitabımızın övdüğü isimleri dahi şiirlerine meze ederek kaleme almaktan haya etti.
Her hatanın dönüşü vardır peki ya kul hakkı? Başkasının hakkı? Başkasına ait birine sırf kendi menfaatlerine cevap vermekten döndü diye söz lekesi sıçratmanın hakkı?
Herkesin bir tuzağı var ise Mevla’nın da bir tuzağı vardır ve sabır, onu gerçekten yaşayanlar için tek kurtuluştur.
.../ DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Yine irdelenmiş, düşünülmüş halimizin, hatalarımızın uyarıcı bir dille ele alınışını okudum;Bacım bu yazınızı önceden de okumuştum, amma yazma fırsatı bulamadım, çünkü okulda yalnızım ve işlere koşturuyorum, nasip bugüneymiş...
Yazınızın sonucuna bakarak ben kendi açımdan dersimi aldım, Allah kusurlara düşürmesin, düştüğümüzde tez elden böyle uyarılarla uyanmamızı sağlasın...
Kalbi saygımla Kardeşimi selamlıyorum...
Kardeşiniz Güneri....
Sevgili Ablacığım;
Buraya yazmak istediğimde "Eleştiri Yaz" diye bir buton çıkıyor ya işte bu sebepten yazmaya çekindim. Bazen dil susar kalem konuşur ya sadece, ben sana şiirimle cevap veriyorum:
YİRMİ BEŞ
Yirmi beş adım gibi onca yolu yürüdüm
Göz açıp kapayınca... Kirpiklerim boyunca...
Aç kaldığım sofraya çeyrek asır koyunca
Arkamdan sevda yükü yüreğimi sürüdüm
Ne anlayan bulunur, ne anlatan hayatı
Sığdıramadığımız, sığmadığımız kafes!
Naftalin kokusuyla içime dolan nefes
Durmaksızın eskitti bu küf tutan suratı
Duvarlarda aynalar; sırlarıma erişti
Paha biçilmez sırlar; hep yirmi beş kuruşluk!
Hazinem istif istif, yıkılır; tek vuruşluk!
Beni ayakta tutan gönlü tutan kirişti
Düşünmeyi öğrendim, olabildiğince saf
İyiyken kaybetmeyi, kötülerden öğrendim
Kimi zaman dünyadan irin irin iğrendim
Şükretmeyi öğrendim: Bana kar kalan evsâf
Susmayı da öğrendim haksızlık karşısında
Öğrendim şu dünyanın ne çetin olduğunu
Zamanla çiçeklerin vazoda solduğunu
Öğrendim; şu “al gülüm ver gülüm” çarşısında
Hayatın sefasını sür diyorlar süremem
Bir an olur gelirse haber; iki alemden
Lev-i mahfûzda kayıt; ilahi bir kalemden
Defterini elinle dür diyorlar düremem
Çıkmaz sokaklarında yoldan bîhaber yolcu
Yorgun nefes soluklan geri dönülmez yokuş
Bu dünyanın kaderi sonunda değiş-tokuş
Tez davranma seyahat hep teker teker yolcu!
Çevirirsem başımı gülmeyen bir surata
Tebessümle süslerim yüzümü; çiçek çiçek
Karanlıkları ayan semâda binbir fişek
Gözlerimin ucuyla uzanırım sırâta
Güzellik gören gözde, iyi bakarsan eğer
İyiliği görürsün, gözlerinin ferinde
Aşkın doğduğu yerde, lâle bahçelerinde
Hayatın yorulmaya ve yaşamaya değer
“Düşenin dostu yoktur”, sen dost ol düşenlere
Dostluk kapısındaki son emektar bekçi ol
Aralık kalsın kapı, dostlara emekçi ol
Yürü; sırtında heyben, sen post ol düşenlere
Sorarlarsa “kimsin sen”, de ki “ben bir garibim,
Hak yolunun yolcusu, merhamet güneşiyim,
Cömertlikte yarışan akarsuyun eşiyim,
Maşrıktan doğan ışık, aydınlanan mağribim”
Ben kusurları örten yıldızlı bir geceyim
Tevâzû ikliminde gönüllere akan yol
Adâlet ocağında diyetim: kesilen kol
Cümlelerin içinde sihirli bir heceyim.
“Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol”
ALMILA KARGÜLÜ
kalbi teşekkürlerimle...
önce tebriklerimi selam sevgi ve saygılarımı iletiyorum bu topluma mal olabilecek harika yazı için
ve bir iki not ilave etmek istiyorum naçizane.
Demokratik türkiye toplumunda çok çeşitli insanlar tanıdık. Sağcı, solcu, dinci, dinsiz, ataist, deist, liberalist. vs.vs.
ama genellikle biraz sakal bırakıp ağzına sık sık Allah Muhammet kelimelerini alan insanlar saygı gördü toplumumuzda. Ama bu saygıyla yetinmeyen bazı dindar ama densiz gafiller cinsel açlıklarını tatmin etmek için bu saygıyı ciğerle değiştirmeye yeltendiler.
Allah, Muhammet mübarek isimleri:
küçücük bir ticaret için
bazen irade gücü için
bazen cinsel ihtiyaç için
satıldı da satıldı.
onlara sormak isterim hep
inancınızın kilosu kaç lira
kaç kadın
Çok sevgi ve saygımla değerli edebiyat dostu
Sizin şiir yanınız apayrıdır yanımda
önemli olan önce insan olabilmektir
insan olma mertebesine yükselemeyen bazı garibelerin müslüman olması
hiç dikkatimi çekmemiştir bu ülkede
çok sevgi ve hürmetimle
Sevgili kardeşim
yazıya biraz geç kaldım ama zaten bu sıralar herkese biraz geç kalma gibi bir alışkanlık oluştu
bütünüyle harıka bir yazı
düşüncesi temiz
ana fikri insana yönelik
günün haklı yazısını kutlarım.
yaliyor artık bir Kastamonu daha yaparız değil mi
Hacer ablamıza duyrulur:)
Allaaha emanet olnu...
ALMILA KARGÜLÜ
Sizleri şahsen de görmek ve tanımak benim için çok güzel bir mutluluktu.
İnşallah güzelliklerde buluşuruz yine.
Selam ve saygımla...
Aslında bu SANAL ALEM dedikleri sanal ve sahte aşk pazarı, aşkı sevdayı iki dudak arasında (!!!!!) görenlerin pazarıdır. Sevgili KARGÜLÜ bacım. Şiirlerdeki yiğitliğinizi, yürekliliğinizi bu yazınızda da ziyadesiyle gördüm. Sanal Pazar alış_verişçilerinin kafasına balyoz gibi inmiş adeta.
Üç beş dakikalık zevk uğruna Canım dediğimiz (eğer diyebiliyorsak) eşimize, ciğerparelerim dediğimiz yavrularımıza yazık etmiyor muyuz?
Bir zamanlar ben sanal pazarda alış-veriş yapan iki müşteriye sormuştum.
_”Sizin evlatlarınızın sizi örnek almasını ister miydiniz?” diye.
_ aldığım cevap sadece sessizlik oldu.
Elbetteki verilecek bir cevap yok. Kendileri yaparlar ama çocuklarının yapmasını istemezler. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
“Bu yazıyı yazışım, tamamen bir rastlantıya dayanır ki ilahi bir ses; kalemi eline al emri verdi bana. “
Bu ilahi sesin sahibinin, senin yiğit yüreğin olduğunu biliyorum sevgili bacım. Yüreğinin sesini dinleyip gerçekleri ibret olsun diye kaleme alman şahsen beni ziyadesiyle memnun etmiştir. O gözlerin sahibi doğruyu da, eğriyi de çok iyi görür.
Seni tüm yüreğimle tebrik ediyorum.
Sanal avcılarının korkulu rüyası BACIM.
Allaha emanet ol.
Öncelikle böylesi önemli bir konuda yazan yüreği, sonra da güne getiren seçici kurulu yürekten kutlarım.
Selam ve Saygımla.
ALMILA KARGÜLÜ
Selam ve saygılarımla.
O en güzele emanetsiniz.
"Bu yazıyı yazışım, tamamen bir rastlantıya dayanır ki ilahi bir ses; kalemi eline al emri verdi bana."...demişsiniz ya...
"İlahi bir ses"'ten kasdınız korkuttu beni doğrusu...
Yorum yapacaktım fakat ..doğrusu çekindim.
Peyami Safa'nın bir romanında okumuştum zannedersem...yanlış olusa düzeltin lütfen..Diyordu ki romandaki genç delikanlı aşık olduğu kız'a "Sen giyiminle ,bakışınla benim hangi erdemli duyguma hitap ediyorsun" ..
Yani bu tarzda bir şeydi.
Şu resminiz dikkatimi çekti de..acaba o ilahi sesin gözleri görmüş müdür gözlerinizi?
Desem kızar mıydınız?
ALMILA KARGÜLÜ
ALMILA KARGÜLÜ
Okuyucuya düşne ise imanımı sorgulamaktan ziyade, imanım sebebiyle neye kaş çattığımı sorgulamak olmalıdır.
erolabi
İlahi sözlük anlamı itibariyle "TANRIYA AİT, SEMÂVÎ, MUKADDES SAYILAN. ALLAH'A AİT, ALLAH İLE İLGİLİ" demektir de...
Soru sizin...
Selam ve dua ile
erolabi
İmanınızı sorgulamadım ayrıcana...
İçerik hakkında yazdım.
Selam ile...
ALMILA KARGÜLÜ
Hani o herkesin diline pelesenk ettiği ama bir türlü yaşatmayı beceremediği şey. Ya!
ALMILA KARGÜLÜ
Aslında bir sonraki yazımın da konusu dahilinde bu sorunuz. İnşallah güzel bir makale çıkacak, ana fikirden ziyade sayfalardaki resimlere takılanların bu davranışlarının arkasındaki ana fikir!
Yardımlarınız için çok teşekkür ederim.
erolabi
Beğendim itiraf edeyim...
Benim mizacıma da uygun olduğunu söylemeliyim..
Kol kırılı yen içinde anlayışı ile doldurduğumuz yen'lerde yer kalmadı ..Haklısınız.!!!
Ama kızmayın lütfen..
ben sizi incitmek için söylemiyorum..
Vicdanlarımızın antenlerinin almadığı zulümleri de kapsama alanımıza alacak şekilde ayarlamalıyız..
Haksız mıyım ?
Selam ve dua ile kardeşim...
erolabi
Bu resim konusunda yanılmadım...
Bir sonraki yazınızı bekliyorum diyemiyeceğim...
Zira "Vicdan" sesinizin duymadığı sesler bana geliyor ve İlahi de değiller..
Yetim ve hasta sesleri alıyorum...
daima..hem.
ALMILA KARGÜLÜ
ALMILA KARGÜLÜ
O zaman size tavsiyem okumakta tembel kaldığınız diğer yazılarımı da okuyun. zira daha alınmanızı gerektirecek, dolayısı ile canınızı acıtacak ve ilahiyattan gelmeyen yanlış sesler hususunda araştırma yapmanızı gerektirecek çok nokta olacaktır. (biz hastalarımızı nice cefa çektikten sonra vefa ile gömeriz. size bunu anlatmamışlar. Ve de evlerimizde felçli yatalak hastalarımız yoktur bizim) . Şimdi bu zihniyete uşaklık eden bir ülkede ise profil yerine koysak koysak çarşaf resmi koymamız gerekir sanıyorum. Zira bu ülkede kendine ait olmayan resim ve isimleri kullananlar çoooook. )
erolabi
İyi bi ders verdiniz bana...
Artık haddimi bilrim bundan sonra...
Yalnız yazılarınızda bir dip not eklerseniz başkaları da benim düştüğüm "merhamete muhtaç" duruma düşmez..
Dip notta "Eleştirmeyiniz..sadece methhediniz..eleştiri kaldıramıyorum" deseniz bence daha iyi olur...
Valla ben "İLAHİ" ses olarak sadece Kur'an'ı dinliyorum...
Ve Hadisleri...
Başka sesler duyamıyorum ...
Bu eksikliğim maalesef eskiden beri var...
Evlerinizde hasta yatalak hastalar inşaallah hiç olmaz..
Allah'tan hastası olan kardeşlerime de acil şifalar diliyorum..
Pardon..hangi zihniyetten bahsettiniz..anlayamadım.
Çarşaf derken bir sürü marka çarşaf var...
En iyisi zannedersem "Özdilek" marka ..Acizane tavsiye ederim..
Bu profil resimdeki "Atmaca"'nın aynısından vardı bende bir zamanlar..
Güneşi sıvama gibi bir meczupluğu yapmayacağımı tahöim etmiş olmalıydınız..
Hakikatten sıvanmaz değil mi?
Bu arada Güneş siz oluyorsunuz zannedersem..Sıvama gafletinde bulunan da ben ...
Sahi kendine ait olmayan resmi kullanan kim..Merak ettim????
Size saygılarımı sunarken KargülüALMILA hanım..Papatya çayı tavsiyelerimi bildiririm..
Selam ve dua ile...
hicbitmez
erolabi
Yani ben aklıma tkılanları soramayacak mıyım?
Size göre iyi olan bana göre çok iyi de olabilir iiyi olmayabilir de...
Eleştiriyi hazmetmek lazım derim ..
Haksız mıyım ???
ALMILA KARGÜLÜ
Konuyu daha fazla dağıtmayınız lütfen. Zaten kişiliğinize münhasır yaklaşımlarınız sayesinde yeterince ciddiyetten uzaklaşıldı.
1. Siz benim yazımı, yazımdaki imlâyı yada herhangi bir yanlışımı eleştirmediniz. Çirkin bir yaklaşımda bulunarak açık aradınız. Dahası yazımın içeriğindeki saygın duruşum üzerinde duracağınıza yaranız varmışcasına bağırmaya, yalan yanlış duyumlarınızla özellere vurmaya başladınız. Sizin ima ettiğiniz kadınları bizler çooook iyi biliriz. Peyami Sefa'nın romanında bahsettiği o kadın modelinden çevrenizde çok var. Ama mazlum ve mağdur edilen, günahına girilen, bunlarla hiç alakası olmadığı halde saflığının, cahilliğinin kurbanı olan, bir de üstüne üstlük çirkin hakaretlere uğrayan kadınlarımızda var. Ben onları yazdım. Sizde alırsınız kalemi eline o kadınlar yüzünden mağdur edilen kadınları yazarsınız efendi gibi.
2.Hangi zihniyetten bahsettiğimi ben açık açık yazdım sizde gayet iyi anladınız. Yazıya değil de onun bunun profilindeki resimlere takılan ve her şeyden ima çıkarak zihniyetten bahsettim.
3.Güneş ben değilim ama yazdıklarım. Siz benim yazdıklarımı sıvama gafletinde bulunuyorsunuz. Aklınızca konuyu çarptırıp farklı mecralara çekmeye çalışıyorsunuz. İstediğiniz de oldu işte. Günün yazısını fazlası ile işgal ettiniz. Bu kadar insan bilmiyor sizler biliyorsunuz.
4. Kendine ait olmayan resimleri kullananları siz de bizim kadar iyi biliyor olmalısınız. Bu kadar çok şey bildiğinize göre onu da biliyorsunuzdur.
o ilhai olmayan sesleriniz bunu kulağınıza nasıl fısıldamamış hayret!
Bu arada ben de size anason çayı tavsiye ederim. Hazmı kolaylaştırır
hicbitmez
Saygilar
erolabi
Bakıyım bizim aktarda olucak...
Hazım problemim de yok ama..madem iyi niyetle tavsiye ettiniz deniyicem .
Bu arada madem "men " ettiniz.ben de bir daha size karşı söylemem.
"Men" oldum yani.
Anlaşılan Peyami Safa'nın romanını okumamış olduğunuza inanmam.
Oradaki kadın modeli bahsettiğiniz model değil.
Yanlış anladınız "çirkin bir yaklaşım" çok çirkin duruyor orada.
Ben sadece içeriğini eleştirdim yazınızın.
Bütünün içeriğini...
Yani tutarsızlık var dedim yazınızda...
Güneş balçıkla sıvanmaz deyince siz ben yanlış anlamışım demek ki..
Özür dilerim...
Bu kadar insan "ben " değil ki..
Farklılık olması doğal bence...
Yazınızı beğenmek mecburi de değilse...
Affınıza sığınarak...
İlahi sesleri bahsettim ..
Bir onları bilirim ve başka ses alma meziyetim yok maalesef..
Saygılar sunar..
Süküneti tavsiye ederim.
Değerli Yazar.
ALMILA KARGÜLÜ
"Valla ben "İLAHİ" ses olarak sadece Kur'an'ı dinliyorum...
Ve Hadisleri...
Başka sesler duyamıyorum ""
DERKEN BİRDEN BİRE : "İlahi sesleri bahsettim ..
Bir onları bilirim ve başka ses alma meziyetim yok maalesef.." demektesiniz.
Bakınız beyefendi;
Bu size son yanıtımdır inşallah sizin de son cevabınız yazdığınız olur. Bütün bu gayri ciddi tavırlardan ve laubali yaklaşımlarınızdan ve de ironik söylemlerinizden dolayı yazımı ısrarla üzerinize almışlardan olduğunuzu düşünüyorum işin gerçeği. Peyami Safa'nın romanlarını ben okullu iken okurdum ve unuttum! Ben sizin bahsettiğiniz kadın modelini de gayet iyi bilirim ve ne demek istediğini anlayacak kapasitem var Allah'a şükür. Ama siz meraklanmayınız her önüne gelenle bir şeyler yaşayanlara, çirkinleşenlere, her nabza göre şerbet verenlere hiç bir şey olmuyor bu ortamlarda. Onlar ellerini kollarını sallayarak geziyorlar, şerlerinden dolayı onlara da laf eden olmuyor. Olan garip, sessiz, hanımefendi kadınlara oluyor. Ben bunun canlı ve yakın şahidiyim. Susuldukça üzerine üzerine yürünür bu kadınların.
Tutarsızlık benim yazımda değil. İsterseniz size çok tutarsız yazı ve şiir örnekleri de verebilirim. Birileri gibi nur ile kiri aynı kaba sokmadım. Hem mübah hem günah görmedim, göstermedim. Ben sadece gördüklerimi edebi bir dille yazdım.
Dediğim gibi tutarsızlıktan bahsedecek olursak siz ilk evela dönüp kendi yorumlarınızdaki (yukarıya da kopyaladım) tutarsızlığınıza bir bakın derim ben. Hem bana ilahi olmayan seslerin size gaybdan(!) haber verdiğini söylüyorsunuz. Sürekli ve devamlı diyorsunuz. Hem de ilahi sesten başka ses almaya niyetim yok diyorsunuz.
Bu tavırlarınızı ciddi bir rahatsızlıkla izah edebiliriz ancak.
Allah şifa ve selamet versin...
erolabi
Diğer yazdıklarınızı okuyordum...
Birden 1 Bildiri yazınca bakmak zorunda kaldım...
Biraz gereksiz uzadı bu sohbet...
Haklısınız...
Çok güzel yazılar ve şiirler yazmışsınız...Vallahi beğendim.
Bir de Erzurumlu olduğunuzu okuyunca.." baltayı taşa vurmuşum" dedim kendime.
Ben yazdıklarınızı gözden geçirip tavsiyelerinizi dikkate alacağım.
Hocalı'dan Filistin'e kadar İslam coğrafyası ile alakalı yazdıklarınızı beğeni ile okudum.
Bu yazınızı da üzerime almadım...
Bu gibi olaylarda başka saikler de olduğuna dikkat çekmek istedim.
Amin ..amin Allah şifa versin...
Selamet de versin cümlemize..
Saygı ile...
(Yazılarınızı ve şiirlerinizi okuyorum...Şifa niyetine :)))
(Mustafa Çetiner)
Bir zaman seçki şiirlere neşter atılırdı vitrine çıkmak için.
Sanırım bu yazılara da sıçramış.
Böyle bir yazıdan ancak içeriğinden gocunanlar rahatsız olmalı.
Ben devamını merakla bekleyenlerdenim.
Selam ve Sevgimle.
ALMILA KARGÜLÜ
tebriklerim günün yazısına fazlasıyla hakeden yazarına..sevgilerimle iyi ki varsın KargülüALMILA..:))
ALMILA KARGÜLÜ
Ben teşekkür ediyorum yine..
selamların en güzeli ile...
Şiirlerini beğenerek okuduğum Sayın Kargülüalmıla'nın düzyazıda da mahir bir kalem olduğunu gördüm. Düşünceleri yazıya böylesine aktarmak zordur. Hele böylesine haklı konularda kalem alır başını gider. Yazar bazan yazının şehvetine kapılıp, kendisin de sonradan tasvip etmeyeceği şeyleri yazabilir. Oysa bu yazıda disiplin elden hiç bırakılmamış. O yüzden zor bir iş layıkiyle başarılmış diyorum.Yazının devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim.
En içten saygı ve selamlarımla.
Değerli Yazar,
hemen hemen aynı konuyu işlemiş kalemler.Bizde bugün Aşk'ın dem hali dedik..Gerçek aşkı anlatmaya çalıştık.O kadar akıcı ve güzel anlatmışsınız ki...Aşka kör bakanlar aslında özüne kendine kör bakıyor haberi yok...Emmare aşklar,esfelei safilin yolunun yolcularıdır.Dünya'nın kirletilmiş pazarlarında aşk aramak,gönüller dünyasını görememektir...Selam ve hürmetlerimle
ALMILA KARGÜLÜ
sayfama ziyaretinzi ve destekleyen görüşleriniz için teşekkür ediyorum.
saygılarımla...
Bu önemli konuda naçizane kaleme aldığım yazıma alaka gösteren, onu önemseyen ve dahi fikirlerini beyan etmekten çekinmeyen, tanıdık tanımadık bütün kalem erbabına ayrı ayrı teşekkür edeken, buradan genel olarak da Edebiyat Defteri Sitemize, nezihliği nispetinde teşekkür ederim. Bu ibret verici yazım, ancak buraya bu kadar çok yakışırdı çünkü.
Allah niyetleri en iyi bilendir. Kalpleri en iyi bilen bilir ki ben bu yazıyı kaleme alırken bazıları gibi şiiri ve edebiyatı kullanarak can yakmayı öncelikli hedef olarak belirlemedim.. Çünkü çok iyi biliyorum ki, can yakanın canını Allah yakar. Herşeyin karşılığını verdiği gibi. Bu sebeple benim öncelikli hedefim O'nun rızasıydı. Özellikle de Allah adını kullanarak O'nun kullarına reva görülen zulme kafa tutmaktı. Ve sizlerin de katkılarınızla bunu başardık.
Takdir edersiniz ki, niyet güzel olunca akıbet de güzel olur. Bugünki seçki, yazımı sizin gibi güzel insanları vesile kılarak bana mevlanın ikramıdır.
Katkısı olan olmayan herkese can-ı gönülden teşekkürü vazife bilirim
KargülüALMILA tarafından 4/7/2011 9:54:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
Neresinden Tutsakk ki,kirletmese elimizi bu pazar.Ve hatta pazarda olduğunu zannederek ,gittiği her yeri çöpe çeviren zavallı zevat ve zerzevatlar.Yazıyı okurken Önceki gün hissettiklerimden dün daha az şeyler hissettim.Bu gün ise henüz tedavisi bilinmeyen bir salgın hastalığın teşhisine dair yazılan bu kompozisyonun,okur için,kendi nefsine tutacağı bir şablon olmasını diliyorum.
**"Yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım." Bence hayatın terbiye edildiği yerden geliyordu bu ses. Ustam elim bir hastalıktan Ölüm döşeğine düşünce.Dükkana daha bir sıkı sarılmış,onun evine gidecek 1 kuruş'un ehemmiyetine binaen,yapamam zannettiğim işleri bile -Ustam yok. "O'nun evin'e ekmek götürmek bana düşer"Fikriyle kavrulurken gayri ihtiyari bu şarkıyı mırıldanırdım çalışırken.Neye mi yarardı? Emin olun yorulmazdım.Yoruldukca motive eden bir dinamiği vardı bu sözlerin.Üzerimde.
***Yazınızın dokunduğu yer itibari ile mi desem.Konunun içimizdeki yaraları depreştirmesinden mi bilmem.Hiç susasım yok.Uzatmamak gerktiğinede inanıyorum.
** Ağır ve hantal hayatımızı kolaylaştıracağı zannedilen ,teknolojik atılımların kopardığı bağlarımızı ,yeniden teknolojinin (face,msn,tiweter,)vs,Bandajları ile sararken içine düştüğümüz bu gaflet,açlık hissimizden ziyade anlayış dilenciliğimizin istismarından öte bişeymidir.Hiç sanmam.
** Sizi okurkende şunu gördüm.Erkek ve kadın diye iki zavallının serüvenleri aktarılmaya çalışılmış.Oysa unutulan bir yanımız var ki.Bizler önce İNSAN'ız.İnsan yanımızı unutup cinsel yanımızla yaşamaya mahkum ettiğimiz hayatlarımızın bizden ÖÇ alması ise kaçınılmazdır.Bil vesile yazınıza ve malesef haklı tesbitlerinize yürekten katılırken.İrdeleyen ama ötelemeyen.Ayıran ama ayrıştırmayan bir üslupla yazınızın devam etmesini diliyorum.Ellerinize sağlık.
yazının daha başında, henüz başlığını okurken aklıma Hatayi'nin dizeleri geldi ve yazıyı okuduktan sonra onun dörtlüklerini yazmayı düşündüm. Ama okudukça çok önemli, günümüzde yüreğimizi acıtan meseleleri ustalıkla, yıkıp yakmadan olması gereken gibi anlattığınız gördüm. Yazan elinize, düşünen aklınıza, insan yüreğinize sağlık kardeşim. Hani imza atmak gerekiyorsa altına yazınızın, ilk imza benden olsun.
Yine de izninizle aklıma düşen Hatayi'nin dizelerini paylaşayım.
Gülden terazi yaparlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alırlar gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Çirkeflikler yerine gül satılan ol pazara varmalı. Gül alıp gül vermeli.
Tebriklerimle
Saygı ve sevgiyle kalın...
Günümüzde aşklarda sanal oldu be kargülü almila kardeşim;ne diyelim yüreğine sağlık çok önemli bir konuya parmak basmışsınız. Teşekkür ediyorum. ama bütün aşkların nihayi mercii hakkın aşkı ve sevgisi olmalı değilmidir? Ne mutlu bunu sizin gibi anlayabilenlere... Epeyidir yüreğinizin sesine kulaklarım hasretti.Allah sizden razı olsun. Selam hürmet ve dualarımı sunuyorum efendim.Allaha emanet olunuz.
Teknoloji çağı değil ne çağı olursa olsun, insanlar niyetlerine göre, saman altından su yürüterek yönlendirebiliyorlar bunu. Kaldı kİ
Niyetinde insanları aşağılamak, ezmek, kullanmak olan biri yaradan korkusunuda yitirmiş biridir. Elide vicdanından sürgün olalıda çokkk olmuştur. Gerçekte olsun, sanal alemde olsun unutulmaması gereken muhatabımızın insan olduğudur. Kendi yakınlarımıza yapılmaması istenen ve yapıldığında ASLAN PARÇASI olunun durumları bir başkasına yaşatmak, hangi akla ve izana uyar ki?
Yaradan hakkı için sevmeyi bilmiyorsa insan, kulunun hakkını ve hatırını nasıl sayar ki?
Kalemine yüreğine sağlık asenam. selam ve dua ile
Evet sanal alemde ziyan olup giden kisiler genelde sevgi yoksunu kisiler oluyor.
Bir dönem cokca konusulurdu haber olurdu hatta internet yuva yikti diye.
Gercek hayatta herhangi bir iltifat almamis bir güzel söz duymamis bir insanin sanal alemde hic tanimadigi birinden bile olsa duydugu bir tatli söz aklini basindan alabilir.Ne üzücü ve mantik disi birsey bu.
Ve dindarlik kimlere kalmis dedigim benimde cok olmustur.Üslubu dahi insanlik disidir ama kalkar namus dersi verir kimisi.
Teknolojiyi kötüye kullanan insanlar kendi kendini kandiran insanlardir.
Inanci olan insanlar sanal alemde de olsa kimsenin aleyhinde kötü konusmaz.Ama dil baska öz baska.
Cok harika bir yaziydi cok yoruma acik.
Ilk kez okuyorum sizin bir yazinizi cok gercekci buldum anlasilir abartisiz ve sade bir dil.
Yüreginize saglik ve tebrikler
Sevgilerimle
AŞK MIDIR?
Aşkın masum sırtından pösteki devşirmek mi?
Yoksa alıp satılan aşk mıdır bakmak lazım
İstifade ederek, nefs-leri şişirmek mi?
Gerçeği görmek için güçlü mum yakmak lazım
Bugün aşk denen şeyi, elbette çok zor hazım.
Bugün ahır zamandır, hüsnü zan günü değil
Müslüman’da olan şey dinin bütünü değil
Gözlerle gördüğümüz edep sütünü değil
Her zaman bunu söyler ve böyle yazar yazım
Bugün aşk denen şeyi, elbette çok kor hazım.
Hele sanal âlemde olanlara aşk demek
İnanmak aşk zannedip, çok yazık vermek emek
Daha ileri gidip ve mutluluk beklemek
Güzel bahar gününde, kışa çalan ayazım
Bugün aşk denen şeyi, elbette çok hor hazım.
Masum saf gönülleri salmamalı meydana
Tecrübe kazanmadan dalmamalı meydana
Sakınmalı duyarsız kalmamalı meydana
İrade-i cüz-i-yem; ak yazım, kara yazım
Bugün aşk denen şeyi, elbette çok çor hazım.
Rabbim cümle ümmeti fitnelerden korusun
Rahmeti, merhameti şefkatiyle bürüsün
Hoş niyetli kulları emniyetle yürüsün
Gece gündüz ihlâsla budur dua avazım
Bugün aşk denen şeyi, elbette çok şer hazım…
Salih Yıldız…06.04.2011
Bu şiir bu yazıyı okudukdan sonra yazıldığı için
buraya yorum olarak koymayı murat ettim sahibesinin müsadesiyle
BAŞARILARININ DAİMİ OLMASINI DİLERİM
maskosu tarafından 4/7/2011 9:48:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
Günümüzde yaşanan, sözüm ona "aşkları" ve dejenere olan "aile yapısını" çok güzel kaleme almış, bugün de severek okumuştum.
Güne yakışan güzellikteydi. Kutluyorum. Sevgilerimle
ALMILA KARGÜLÜ
Neyimiz kaldı metalaşmayan ve özünden sap(tır)ılmayan, neler piyaslalaşmadı ki?! Pİyasa aşkı, piyasa adamı, kadını, piyasanın eleştiri kabulu bilmez ve azat kabul etmez hırgürlük serbestliğin ahlakı, belki de, hatta kesinlikle dinsel, toplumsal ve ekonomik ahlakın(!) sistematik çelişiminden mamül, serbest piyasa ahlakı...
Göndermeler, eleştiriler,sitemlerle dolu değerli yazınızı ilgiyle ve ibretle okudum. Bizlerden uzak olsun diyebiliyorum.
Aşkmış, breh, breh, breh ! Hadi ordan demeli...
Allah Allah (amin)
Göktürkmen tarafından 4/6/2011 9:54:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
"aşk ALINIR aşk SATILIR"
Maalesef insanlığımızı çürüdüğü, erdemlerin tel tel dökülüp yok olduğu bir süreç...
Rabbim yardım etsin toplumumuza ve insanlığa...
'Aşk hayatın mayasıdır, aşkla çıkılmyan yoldan bir yere varılmaz, onun için aşk olmalı yüreğinde insanın, aşkla düşünmeli, aşkla inanmalı, aşkla söylemeli, aşkla bakmalı, aşkla yapmalı her işini'' demişti bir büyük adam bir keresinde...
Aşkın temeli de sevgi ve muhabbettir ki: bunu da Allah insanın ruhuna kendi nurundan katmıştır.
Ne yazık ki her türlü değerin pazara çıkarıldığı gibi, kendi yaradılış gayesini ve kendinden isteneni unutan, hatta düşünme zahmetine bile girmeyen insan , insanlığına bahşedilen erdemleri ve güzellikleri nefsi uğruna pazara dökmekte bugün...
Allahın ahkamının bezirganlığını yapanlar da insanlığını nefs ve heveslerine köle edenler de aynı yoldadır elbette ki. Bir yerde buluşur yolları...
böyle olunca da bütün erdemlere reva görüldüğü gibi...
"aşk ALINIR aşk SATILIR"
Rabbim yardım etsin inşaAllah cümlemize ve İzandan ayırmasın, yolundan ayırmasın...AŞKLA...
Etkileyen düşündüren bir yazydı,
Rabbim sizden razı olsun Sevim hanım.
varol tarafından 4/6/2011 8:41:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhabalar efendim,
Yazınızı büyük dikkatle okudum.Haklı ve yerinde tesbitlerinize katılmamak ne mümkün .
Evet dediğiniz gibi kesinlikle sevgi açlığından kaynaklanıyor böylesi hatalar.
Ne diyebiliriz ki Allah ıslah etsin inşALLAH.
Duyarlı asil yüreğiniz varolsun.Hep olsun.İnşallah.Selam, sevgi ve en derin hürmetlerimle.
Allahı bir lemeyen ve yanlızca ona itaat etmeyen, başka herşeye tapar ve itaat eder.
Bismillahirrahmanirrahim,
Mahreme bakmamak için gözlerini yumanlar yada gözlerini kaçıranlar kalplerinde iman tadını bulurlar...
sen sanal rezalet gerçeklerininin çok azına değinmişsin.Gerçekler her zaman acıdır. acıtır duyarlı yürekleri..Hemhal olduğumuz bu alanda dahi acı gerçeklerin çok azına değinmişsin yazında...Nedenleri niçinleri sıralamaksa yine duyarlı ve kalemini riyasız, yalansız.. gerçekleri yazmaya adayanlar vurgulayacak ve büyük olasılıkla bu tür eleştiriler daha çokça yazılacaktır.Nedenler niçinler arasına tesbit edilmiş istatistik bilgiler pisikolojik sosyolojik ve kültürel yozlaşma ölçütleri eklenerek yazılırsa gerçekler herkesce ister istemez kabul edilecektir.Bence bu şekilde olursa çarpiklıkların içinde yer alanlara tesir edecektir.Hatırlarsan bacım, bir şiirim vardı."Haydi anlat üstat" başlıklı ...O şiirimin ilk mısraları; Kişinin kalemi sırlı aynası/aylını yansıtır kendini yazar.. şiirin özü sözlerle başlıyor..Özetlersem;
asırlar geçmiş tanımı yapılmamış şiir ve nacizane şair sıfatları altında sizde bencileyin uzun süredir hemhalız.sanal alemde de gerek şiirsel edebi değeri yüksek toplantılarda da uzun süredir varız..Benim izlenimlerim çok kişi tarafından bilerek çarpitilabilir. bu çarpıtmalar dahi kişilerin niyetlerinin ne olduğunu ortaya koyar.Şair toplumunda olmak zorundadır bende bu toplumun içindeyim gerek sanala gerek gerçekte..şimdilik susmaya devam edeceğim..
Bu bağlamda size bu yazıyı yazma cesareti veren yüreğinizi kutlarım,tebrik ederim.
Uyaran ve ders veren bir yazı....
Duyarlı yüreğinize sağlık..
Teşekkürler ,tebrikler..
Sevgilerimle,,,,,
ALMILA KARGÜLÜ
Aslında dostlarımla yazılan cümle çirkinlikleri hiç bir şekilde takip etmemek, görmemek ve hastalıklı insanlara pirim vermemek üzere sözleştik. Birbiimize söz verdik. Dolayısı ile bu yazıyı yazış nedenim bende mahfuzdur. Ben bu söze her şekilde uyacak, toplumsal mevzuları şairlik vazifem icabı her vakit yazacağım. Gelin görün ki Allah sizinde dediğiniz gibi uyaran ve ders veren bir yazı yazmamı istemiş olacak ki bir tevafukla kalemi elime verdi. Haksızlığa baş kaldırışla başlayan bu yazı güzel görüşlerinizle aydınlandı.
İnşallah devamı da gelecektir.
sevgimle kalın..
"aşk ALINIR aşk SATILIR"
-yok mu arttıran..?..(!)
-iblis pazarından- bir enstantane..
sanal sen al lain düşünceler labirenti..:(
ey lain düşünceli fani
dürecek hesabı hüvel baki
kutladım hayatı sorgulayan gerçeklerle yüzleştiren uyaran düşündüren anlam dolu paylaşımınızı iyi ki varsınız değerli dost KargülüALMILA..:)
fırsat bulursam bu konuda düşüncelerimi paylaşmak istiyorum..
sevgim saygımla hep selamlar..
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ tarafından 4/6/2011 5:18:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
ALMILA KARGÜLÜ
Bu yorumunuz bile benim için kâfi iken mühim görüşlerinizi sayfamda görmek isterim elbette. Çokları da faydlalanabilsin diye.
Evet. bilhassa kadınların bu konudaki yaklaşımları benim için önemli zira kadın olmak Türk toplumunda da belli yükleri beraberinde getiriyor. O yüzden değil midir ki erkeği daima ilk plana alıp kadını arkaya itekleyen bu çirkin zihniyetler en çok bu kötülüklere sebep oluyor.
Kadının yüz karası, erkek elinin kınası derler Anadoluda ama inşallah değişecektir yavaş yavaş bu dengeler. Değişmeye başlıyor da. Bir de dikkat edilirse bu tarz üzüntüleri hep temiz yaşantılardan gelmiş iyi yürekli kadınlarımız yaşıyor daha çok. Çünkü onlar saffaniyetleir ile daha çok kandırılmaya müsaitler. Dikkat edilirse bu tarz kadınlarla değil de, sesi soluğu çıkmayan hanımefendilerin başına geliyor ne geliyorsa. Ben bunu çok gözlemledim. Sizler de dikkat edin. Öyle ya gücü yeten yetene.
Defalarca şahit olmuşumdur nette her önüne gelenle bir şeyler yaşayan kadınlara da. Onlar da bu din tüccarlarından daha masum değiller. Zaten onlar değil mi nete giren tüm kadınların da adını iki paralık eden. Onlar değil mi her naneyi yiyip ardından ak kaşıklar gibi vitrinlere dizilen. Aallah hepsini ıslah etsin ne diyem!
Çok çok teşekkür ediyorum bu çok önemli konuda duyarsız kalmadığınız ve desteğinizi esirgemediğiniz için
ALMILA KARGÜLÜ
Desteğiniz için Allah sizden razı olsun
BU KALEMİN BİLGİ, BİRİKİM VE GÜCÜ KADAR,HASSASİYETLERİNİ DE ARTIK BU SİTEDEKİ AKLIBAŞINDA AYAKLARI YERDE OLAN HERKES BİLİYOR.. KONU ÖZELLİKLE DEĞERLER SİSTEMİNİN ALT-ÜST EDİLDİĞİ ŞU SAN ZAMANLARDA DAHA BİR ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN BİR KONU ,HEPİMİZİN ÜSTÜMÜZE DÜŞEN BİR SORUMLUĞUMUZ OLDUĞUNU HATIRLATAN ANLAM YÜKLÜ BİR YAZIYDI..EVET RESİMDE ÇOK ÖRTÜŞMÜŞ YAZI İÇERİĞİYLE..DİYOR MÜSADENİZLE KONUYA UYGUN LUĞU VE YORUMDA ANLATAMADIKLARIMI ÖZETLEMESİ ANLAMINDA ŞİİRİMİN İKİ KITASINI TAKDİRLERİNİZE SUNUYORUM..
Namussuzluk yükselmiş,ayyuka çıkmışsa
Namus yerlerde, sevgi saygı pul olmuşsa
Koca karısını ,baba öz kızını satıyorsa
Ben büyümek istemiyorum anne
Ar-namus,töre cinayeti işleniyorsa
Zina ve tecavüz suç sayılmıyorsa
Suçlar hep faili meçhul kalıyorsa
Ben büyümek istemiyorum anne
KAŞİF KANİ ERTÜRK
ALMILA KARGÜLÜ
Hassasiyetler hepimizindir. Bu toplum, bu din, bu kültür hepimizindir. Ben hayatım boyunca haksızlığı ve kötülüğü yapan babam olsa tanımadım. Hayatım boyunca haksızlığın, ahlaksızlığın, riyakarlığın ve en önemlisi zulmün karşısında durdum Ve durmaya da devam edeceğim. Yeter ki sizler gibi güzel insnalar benden desteğini esirgemesinler.
Bu yazımı pek çok sitede paylaştım ama Edebiyat defteri mensupları kadar duyarlı ve alakalı yorumlar görmedim henüz. Hepinize çok teşekkür ediyorum.
Selam ve saygım bakidir.
Yazı genele yazılmasına rağmen sanki birilerinin gözüne gözüne sokulmak istenmiş, sanırım çok da iyi olmuş. Anlattığınız tarzda insanlarla karşılaşmadım ya da karşılaştıysam da onların gerçek yüzünü görme zamanım olmadı. Ama sahte duruşlu insanlarla ne yazık ki karşılaştık. Gerçekten "Allah" diyen herkese inanmak gibi bir saflığımız var. Hem de insanlara güvenilmeyeceğini bile bile. İnsanın Allah adını kullanarak çirkeflikler peşinde koşacağına inanasım gelmez hiç bir zaman. Ama bunlar var .İnsan bunu anlayınca insanlığa küsüyor. Kime inanacağını şaşırıyor. O zaman diyorsun ki, mübarek peygamberimizin adı ve Allah'ın yüce adları da çirkin ağızlara düşebiliyormuş...
Birden çok suratla ve adla dolaşanlara da hayret ediyorum. Bu ne kadar geniş bir zaman ister...Bu insanların başka işi yok mudur diye düşünürüm.
Bu site için konuşmamız gerekirse eğer, burayı seviyorum ve güvenli buluyorum. En azından zor bir duruma düşecek olsam bana yardım edebilecek gerçek insanların olduğunu biliyorum. Herşey insanın aklında ve karakterinde gizli...Her evinde mutsuz olan sanal alemde aşk aramaz. Bu karakter meselesi. Kanmaya meyilli olmayan tuzağa da düşmez dersem acaba büyük mü konuşmuş olurum?
Yazınız son derece gerekliydi ve çok da güzel kaleme almışsınız. Yumruk gibi diyebilirim. Aklı başında hiç bir insanın yadsımayacağı gerçekleri dile getirmişsiniz. Devam edecek olması da çok sevindirici. Umarım bu tür insanlar en azından bu siteden ayıklanır...Çapkınlık peşinde olanlar da bunlara çanak tutanlar da çeker gider. Eğer durum gerçekten anlattığınız kadar vahimse bunlar bu kadar çoksa sanırım gitmek bize düşer.
Kalpten tebrik ediyorum sizi...Duyarlılığınızı kutluyorum. Bana ne demeyip, uyarıcı bir yazı yazdığınız için. İnşallah güne gelir ve herkes bu faydalı çalışmayı okur...
Selamlar.
ALMILA KARGÜLÜ
Pek çokları bu tarz DİN TACİRKLERİNden kendilerini kurtarsalar bile, bu tarz insanların hala lakayıt bir tavırla kalemi ve kelamı ziyan etmeleri benim içimin alabileceği bir durum olmadığından böyle dışa vurdum duygularımı.
Edebiyat defteri sitesi kişileri gerçekkimliklerine alakası ve ahlaki yaptırımlar konusunda en seçkin sitedir. Bu sitede ve diğer sitelerde olabilecek kişiliği sakat kişilerden de elbette sorumlu değildir. Bu sebeple sitemizi tenzih ediyorum.
selam ve saygımla.
sevgisizliğin çok acı bir boyutu aslında bekleyen ya da yapılan hatalar...
dikkatle sindire sindire okunması gereken bir yazı...
kutladım...
ALMILA KARGÜLÜ
yaz dedi kalem yazdı K/argülü
teşekkürler.....
ALMILA KARGÜLÜ
yaz dedi kalem yazdı K/argülü
teşekkürler.....
Teknolojinin bilinçsiz kullanımında beni en çok üzen çocuklarınbu sınırsız "sahte cennette " ailelerinin gözetimi olmadan yanlış şeylere yönelmeleri.
O kadar saf ve masumlar ki karşısına ne , kim ne şekilde çıkacak bilemezler.
Ve o teknolojinin sığ dünyasına kendini kaptıran a sosyal çocuklar kişiliklerini geliştirememekte.
Farkılı bir boyuttan yaklaştım biliyorum ama en büyük zararı onların gördüğüne inanıyorum
Tebriklerimle
ALMILA KARGÜLÜ
yaz dedi kalem yazdı K/argülü
teşekkürler.....
Duyarlılığınızı kutluyorum. Konuya denk düştüğü için yorum hanesine şiirimi ekliyorum. Sağlıcakla kalın.
DİĞER KADIN & DİĞER ERKEK
Aile değil mi ki toplumun tek temeli?
Binasını yıkana bilmem ki ne demeli!
Doymadı, doymayacak; insanda kösnül dürtü!
Dürtünce kâle almaz; nefsi, namus bâbında.
Varsın, haysiyet yazsın; onurun kitabında!
Düşünce ihtirasa; uydurur, mahrem örtü:
Meçhûl mü? Malûm! Kimin eli kimin cebinde!
Aldatmak çift taraflı, kadın erkek fark etmez!
Su çatlağı bulunca; derhâl geçer atağa…
Dizginlenmez hevesler doludizgin yatağa!
İnsan insana şeytan; bilir, yine çark etmez
Düşünse etraflıca saplandım der batağa.
Şüphelerin üstüne dikilen kaçak yapı:
Hakikat depremiyle olacaktır yerle bir!
Ve keşke artçıları; hüsranlara dar kabir!
Sonu, sukûtuhayâl! Hırsın yutturur hapı!
Diğeri olmak için kapıyı çal hele bir!
Harama uçkur çözmek dün de vardı, bugün de
Demek ki, yasak yasal! Değil! Bal gibi zinâ!
Yasak aşkın meyvesi, döker; veledizinâ!
Hangi boğazdan geçer; günde, hangi öğünde!
Böyle aşk olmaz olsun, varsay oğlun kızına!
Vicdân azabıyla bir değmez ahret sızına.
ALMILA KARGÜLÜ
yaz dedi kalem yazdı K/argülü
teşekkürler.....
ALMILA KARGÜLÜ
alakasız bırakmadığınız için, desteğiniz için kalbi teşekkürlerimle.
"Yağ satarım bal satarım" diye söylerdik benim çocukuğumda.
Uzun yıllar var bu sesleri duymayalı. Bu tür oyunlar oynanmayalı.
Hep ezgiliydi, sayışmalarımız bile tekerleme söyleyerek olurdu.
İletişim araçlarının hızla değişmesi, gelişmesi, aynı hızla hayatımıza yerleşmesi...
Olmazsa olmazları...
Uzakları yakın ederken, en yakınlarımızla uzaklaştırdı.
Selamlar, sevgiler
ALMILA KARGÜLÜ
Ben herzaman söylerim, söylemeye de devam edeceğim. Teknoloji ilerledikçe, bazı kavramlarımız çok değişiyor. Özellikle "aile bütünlüğünü koruma"
Teknolojiye karşı birisi asla değilim, bilinçsiz, başka çıkarlar için kullanmaya karşıyım. Görsel basından, yazılı basından bir çok internet olayları duyuyoruz, okuyoruz. O tür insanların "vah haline!"
İnternetin bir başka yüzünü akıcı bir dille aktarmışsınız.
Sevgilerimle
ALMILA KARGÜLÜ
Aylardır bu konuda şiirler yazıyorum değerli dost.
Çünkü Allah'ı kalpten ananla dilden anan ve bundan menfaat uman insanları ayırt edebiliyorum.
Zira üç gün vaaz veriyor adam, dördüncü gün bakmışsın birilerine üstü kapalı aşk mesajları gönderiyor şiirinde.
Bir söz vardır; çalma el kapısını, çalarlar kapını diye.
Gözü dışarda olan yani milletin karısını kızını ayartmaya çalışanların karısına kızına da aynısı olur.
Çünkü zamparalık peşinde koşmaktan ailesini korumaya zamanı olmaz.
Kutlarım uyaran, ders veren yazınızı.
Selam ve Saygımla.
ALMILA KARGÜLÜ
(Mustafa Çetiner)
Ama o kadar yüzsüzler ki belli etmiyorlar yazdığınız hicivleri okusalar dahi oralı olmuyorlar ama eminim sinir oluyorlardır rahatsız olmaları bile yeter bence.
Selam ve Saygımla.