- 2464 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yozgat Merkez
YOZGAT MERKEZ
Yozgat Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden birisidir. Alişar Höyüğünde 5.000 yıl önceye ait eserler bulunmuştur. Yozgat toprakları Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran ve tarih devrinin başlangıcı kabul edilen Hititlerin sınırları içerisinde, en kalabalık Merkezlerinden biriydi. MÖ. 1500-2000 yılları arasında kurulan Hitit krallarının merkezi Hattuşaş, Yozgat il sınırları içerisindeydi.
Kısa bir müddet Lidyalıların eline geçen bölge, daha sonra Persler ve Galatların hakimiyet sahalarına dahil olmuştur. İran’da Medlerin yerine hakimiyeti ele alan Perslerin Meşhur hükümdarı Kros tarafından Lidya ortadan kaldırılınca bütün Anadolu gibi bölge pers hakimiyetine girmiştir.
MÖ. IV. Asırda Makedonya Kralı İskender, Pers Devletini yenerek Anadolu ve İran’ı kendi krallığına katmıştır. İskender’in ölümü üzerine imparatorluk komutanları arasında pay edilerek Anadolu, Asya İmparatorluğu’nun (Selevkaslar Devletinin)’ payına düştü. Daha sonra bölge Kapadokya Krallığına geçerek Kayseri’den idare edildi. M.Ö. I. Asırda Roma imparatorluğu bütün Anadolu’yu kendi topraklarına kattı. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu Doğu Roma (Bizans)’ın toprakları içerisinde kaldı..
İslam Orduları ve Sasaniler zaman zaman Bizans’ın elindeki bu bölgeye akınlar yapmışlarsa da bu bölgeyi devamlı olarak ellerinde tutamamışlardır. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu Fatihi ve Anadolu’da ilk Türk Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Gazi Süleyman Şah kumandasında Selçuklu Oğuz orduları, bütün Anadolu gibi Yozgat bölgesini de fethederek 1077’de kurulan Selçuklu Türk Devletine katmıştır. Bir ara Danışmentoğullarının nüfusuna giren bu bölge, Anadolu Selçuklu Türk Devletine bağlı kalmış, 1308’de Selçukoğulları hanedanı düşünce Anadolu gibi bu bölgede İlhanlı Devletine bağlanmıştır.
TÜRKLER ANADOLU DA
İlhanlıların Anadolu Genel Valisi Uygur Türklerinden Eratna Beyi 1335’te Sivas’ta istiklalini ilan edince bu bölge, Eratna Beyliğine geçmiş oldu. 1380’de Selçuk Oğullarından Melih Rukneddin’e intikal etti. 1389’de Kadı Burhaneddin öldürülünce Sultan Yıldırım Beyazıd Han bu bölgeyi 1389’de Osmanlı topraklarına kattı.. Bu tarihten itibaren Osmanlı Devleti yıkılıncaya kadar Yozgat bir İç Anadolu şehri olarak Osmanlı idaresinde kaldı.
Bilindiği gibi Türk Dünyası Uygurlar, Kıpçaklar, Karluklar, Hunlar, Avarlar, Kırgızlar, Oğuzlar gibi bir takım büyük kollara ayrılırlar. Bunların içerisinde en büyük ve özellikle İslam Tarihinde en etkin rol oynayan Türk grubu İran, Anadolu, Irak, Suriye, Kafkasya ve Balkanlara yayılıp Selçuklular ve Osmanlılar gibi büyük imparatorlukları kurmuş olan Oğuzlardır (Türkmenler). Oğuzlar Anayurt’ta boylar federasyonu diyebileceğimiz bu sistemde Bozoklar ve Üçoklar adıyla iki kola ayrılmış halde teşkilatlanmışlardı. İşte bu bölgeye verilen ‘Bozok’ adı da Oğuzların iki büyük kolundan birini teşkil eden ‘Bozok Türkmenleri’nin adından gelmektedir.
YOZGAT’ BÖLGESİ
Türkmen Beylerinden Çapanoğlu Ahmet Paşa Yozgat’ı yeniden baştan imar etti. Ahmet Paşa 1762-1813 yılları arasında 51 yıl süreyle valilik yapmıştır. Bir ara Çorum, Kayseri, Ankara, Amasya, Çankırı, Niğde, Tarsus bu ailenin idaresine verilmiştir. Sultan Mahmut Han zamanında idari değişikler olunca, 3. Çapanoğlu Süleyman Bey’in büyük oğlu Celaleddin Paşa vezir (Maraşal) olarak devlet hizmetinde çalıştı. Diyarbakır, Halep, Maraş, Erzurum, Adana ve Kayseri valiliği yaptı ve 1846’da vefat etti. Çapan (Çopar) veya Cabbaroğullarından Ahmet Paşa ve oğulları Hacı Mustafa ile Süleyman Bey; Ömer Ağa ve Müderris Abdülcabbar ve Abdülfettah Efendiler bu aileden olup, devlete büyük hizmetleri dokunmuştur.
Osmanlı Devletinde ‘Bozok’ denilen ve aşağı yukarı bugünkü Yozgat toprakları içine alan sancak (vilayet) Sivas Beylerinin (eyaletinin) sekiz sancağından biriydi. Tanzimat tan sonra Ankara vilayetinin beş sancağından biri olmuştur. Üç kazası vardı. Cumhuriyet devrinde sancaklara (mutasarrıflara) vilayet-il denilince Yozgat vilayet oldu.
İlin asıl adı “Bozok” olup zamanla “Yozgat” olarak değiştirilmiştir. Oğuzların Bozok koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte yöre “Bozok” ismiyle anılmaya başlanmıştır. 1800’lü yıllara doğru bu ismin yanı sıra “Yozgat” adı da telaffuz edilerek kullanılmaya başlanmıştır.
Bir başka rivayete göre Aşiret Reisi Ömer Cabbar (Çapanoğlu) Ağa’nın yüzü çopurdu. Bu yüzden kendisine Çopur veya Çapar Koca derlerdi. Söylentiye göre Cabbar Ağa sürülerini bir yaz günü yaylakta otlatırken karşısına Hızır (A.S) çıkar ve davar sahibi Cabbar Ağa’dan içmek için süt ister. Güler yüzlü Ömer Ağa hem misafirine ikramda kusur etmeyerek gönül hoşluğu ile sütü ikram eder.
Hızır Aleyhis Selam sütü içtikten sonra çok memnun olur ve Cabbar Ağaya: “Çaparoğlu yozuna yoz katılsın, memleketinin adı Yoz-Kent olsun!” der. Bunu söyleyerek kaybolur. Zamanla Yoz-Kent söylene söylene Yozgat halini alır. (Bu efsane halen bölgede anlatılmaktadır. )
İkinci dönem Kütahya Mebusu Cemil Bey tarafından verilen bir takrir ile Yozgat ismi “Bozok” olarak değiştirilmiştir. Daha sonra 23 Haziran 1527 yılında Bozok Mebusu Süleyman Sırrı Bey ve arkadaşlarının verdiği bir takrir ile Bozok adı tekrar Yozgat olarak değiştirilmiştir.
ÇAPANOĞULLARI DÖNEMİ
Çapanoğulları, devlet tarafından Bozok bölgesinin asayişini sağlamak, ve vergilerini toplamak üzere görevlendirilmiş bir ayan kişidir. Ataları Koca Ömer ağa ancak Çapanoğullarının Bozok’a hakim olması onun oğlu Ahmet Ağa ile mümkün olmuştur. Ahmet Ağa asayişi temin etmek ve vergileri toplamada başarılı olunca devlet sorumluluğu tamamen ona vermiştir.
Yozgat köyünün yavaş yavaş kasaba halini aldığı dükkanların, camilerin yapıldığı bu dönemde tarih 1730’lu yılları göstermektedir. İstanbul’dan gelen paşalık unvanıyla Sivas’a vali tayin edilir. Daha sonra da idam fermanı gelir. Ahmet Paşa kellesi bal dolu bir keseyle götürülür. Bozok karışır, asayiş bozulur devreye oğlu Mustafa Bey girer. Yozgat’ın şehir hüviyetine bürünmesi işte bu döneme rastlar. Mustafa Bey’in 1779 yılında yaptırdığı Çapanoğlu Camii bugün dahi Anadolunun en güzel camileri arasındadır. Bir süre sonra akıbetinin babası gibi olacağı, öldürülebileceği korkusuyla huzuru kaçar. Mustafa Bey’in korktuğu başına gelir ve güvendiği 40 has adamına tüfek talimi yaptırırken onlar tarafından vurularak öldürülür. Bey koltuğuna oğlu Süleyman Bey oturur. Yozgat’ın altın döneminde Süleyman Beyin imzası vardır. 1794 de ağabeyinin yaptırdığı Çapanoğlu Camisine ek yaptırır, Saraylar, Arnavut kaldırımlar, büyük bahçeli evler, konaklar onun döneminde yapılmıştır.
1813 yılında Süleyman Bey’in ölümünden sonra Bozok’da etkinlikleri kalmayan Çapanoğullarının tarihimizde yeniden siyasi olaylar içerisinde yer alması, Çapanoğulları ve Yozgat İsyanı olarak tarihe geçen hadise siyasi otorite boşluğu sonucudur ve devlete olan bağlılık ön plandadır.
1920 yılında Milli Mücadeleyi uğraştıran olayların başında gelen Orta Anadolu’da ki karışıklık ve isyan hadiselerinin tamamını “Çapanoğlu İsyanı “ veya “Yozgat İsyanı” gibi tanımlarla ele almak yanlıştır. Zira bu olaylar Yozgat ve Çapanoğullarını dışında başlamış olaylardır. Yozgat bölgesini etkileyen isyan ve karışıklıklar 14 Mayıs 1920 yılında Sivas’a bağlı Yenihan da Postacı Nazım ve Çerkez Kara Mustafa adlı şahısların Kaman köyünü basmalarıyla başlamış ve Çamlıbel, Zile ve Boğazlıyan’ı işgal edip kendilerine karşı koyan askeri birlikleri bozguna uğratmaklarıyla yayılarak tehlikeli bir hal almıştır.
Çapanoğullarının doğrudan Milli Mücadeleye düşman oldukları söylenemez, çünkü Yozgat’ta kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin üyeleri arasında Celal ve Edip Beyler’de vardır. Çapanoğullarına karşı bir tavır almaya sevk eden nedenlerin başında Milli Mücadeleyi yine bir İttihat Terakki hareketi olarak değerlendirmesi vardır. Daha sonra Çapanoğulları Ankara’ya karşı olan soğukluklarını açıkça ortaya koymaktan çekinmemişlerdir. Ankara’da toplanacak Millet Meclisi içinde milletvekili göndermesine karşı çıkarak bu görüşmelerini bir telgrafla Heyet-i Temsil iye’ye ilettiler. Onlara göre Ankara’da yeni bir meclisin açılması padişaha karşı ayaklanma manasına gelmekteydi…
Gelişmelerin Milli Mücadele için tehlikeli bir hale gelmekte olduğu kanaati üzerine o
tarihte en etkili silahlı birliğe sahip olan Çerkez Ethem Ankara’ya çağırılarak Çapanoğullarının Yozgat’taki etkinliğini kırmakla görevlendirilmişti. Batı cephesinde Yozgat İsyanını bastırmak üzere görevlendirilen Çerkez Ethem 90 yaylı araba, 70 subay, 2.100 piyade, 1500 atlı, dört dağ topu ve 8 makinalı tüfekten oluşan büyük bir kuvvetle şehre girer, her tarafı yağmalar, yıkar, talan eder, 12 kişiyi idam ettirir. Çapanoğullarına ait konakların tamamını yıktırır ve sürülerine el koyar. Çerkez Ethem Yozgat’ta çok ciddi bir yıkım gerçekleştirir.
Alaca’ya yönelen Çerkez Ethem 28 Haziran 1920’de Arapseyfi’de toplanan Çapanoğulları ve taraflarının üzerine hücum ederek onları tamamen etkisiz hale getirir. Arapseyfi’de ki çarpışma sonucunda Edip Bey yaralanır, Çapanoğulları kaçmayı başarır, Uzunyayla’da ki Çerkez beylerine sığınır.
Çapanoğulları 1921 yılında çıkan affa kadar Uzunyayla’da Çerkez Beyleri’nin himayesinde kalır. Daha sonra Celal ve Edip Beyler affedilerek İstanbul’da yaşamaya mecbur edilir. Ancak Halit Bey aftan yararlanma fırsatını bulamaz. Alaca yakınlarında Karatepe Köyü’nde ihbar edilerek yakalanır ve Amasya’da ki İstiklal Mahkemesinde yargılanıp idam edilir.
Yusuf Ziya Bey ise tutuklanır, daha sonra kaçmayı başarır. Suriye’ye sığınır. Orada kendisini tanıyan bir Ermeninin yardımı sayesinde temin ettiği ev ve arazi ile hayatını idame ettirir.
Çerkez Ethem’in Yozgat’tan ayrılmadan önce hem şehir içinde hem de civar köylerde yağma ve talanlarda bulunduğu hemen hemen bütün kaynaklarda yer almaktadır. Çerkez Ethem 9 Temmuz 1920’de Yozgat’tan ayrılırken emrindeki çeteler tam anlamıyla bir soygun gerçekleştirmişlerdir. Çerkez Ethem’in Yozgat için: “Maşallah Yozgat, Yozgat değil, içi dolu altınmış!..” ifadesini kullandığı belirtilir. Ethem’in Yozgat’tan götürdüğü mallar ise Ankara Karacabey çarşısında günlerce satıldığı anlatılır.
YOZGAT’ TA GENEL DURUM
Yozgat E-88 karayolu üzerinde bulunması ve özellikle Hattuşaş (Hitit Medeniyeti Başkenti) ne yakın olması ve Hattuşaş ile Kapadokya’yı birbirine bağlayan Atatürk yolunun İl merkezinden geçmesi nedeniyle yabancıların uğrak yeri konumundadır. Bozok Yaylası olarak da adlandırılan ve ilkçağlardan beri yerleşim alanı olan Yozgat, bozulmamış doğal güzelliği, misafirperver insanları, sıcak kanlı dostlukları, dogal güzellikleri, mesire yerleri, geniş ovaları, tarihi, kültürel turistik değerleri ve şifalı kaplıcalarıyla gezilip görülmeye değer bir bölgedir.
Türkiye’nin ilk Milli Parklarından olan Çamlık Milli parkı, Akdağ Ormanları, Şebek Pınarı mesire alanı, Kazankaya Kanyonu, Gelin Güllü Barajı, Çekerek Irmağı, Çekerek’de Kızlar Kayası, Yerköy Karanı Dere Vadisi gibi doğal güzellikleri mesire yerleri, piknik alanları ile Yozgat görülmeye değer bir ildir.
Yozgat, İç Anadolu Bölgesinin Orta Kızılırmak Bölümünde Bozok Platosu üzerinde yer alır. Ankara, Sivas Karayolu ile Samsun Karayolu, Mersin Karayolları Yozgat’tan geçer. Bu yollar uluslararası taşımacılıkta önemli bir yere sahiptir. Ülkemizden ve Avrupa ülkelerinden Ortadoğu’ya yapılan ticaret bu yolların önemini daha da artırmaktadır. Yozgat Mevcut alanı itibariyle ülkemizin 15. İlidir.
Yozgat’ın en tanınmış Ormanı Yozgat Çamlığıdır. Milli Park olarak devlet tarafından korunmaktadır. Türkiye’ni ilk milli parkıdır. Endemik bitki türü olarak sadece Yozgat ve Kastamonu’da bulunan ispir meşesi ve Yozgat Adaçayı, Çamlıktaki Çamların cinsi ile (Yozgat ve Kafkaslarda bulunan Çam cinsleri) ile dikkat çekicidir.
İlin ekonomisi genelde tarıma dayalıdır. Nüfusun çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır. Yozgat İç Anadolu’nun tahıl ambarı konumundadır. Buğday üretimi olarak Türkiye genelinde ilk beş içerisindedir. Yemeklik baklagil üretimi de önemli ölçüdedir. 60-70 bin ton yeşil mercimek üretimi ile ülke genelinde birinci sırayı almaktadır.
Son yıllarda Yozgatlı üreticiler teşviklerle Modern hayvancılığa yönelmeye başlamışlardır. İlde hayvancılığın teşvik edilmesi gerekmektedir. Sebze üretimi, bağcılık, arıcılık meyve üretimi teşvik edilmelidir. Yozgat’ta sanayi tesislerinin çoğunluğu gıda sanayi inden oluşmaktadır. Yozgat Organize sanayi 150 hektarlık bir alan üzerine kurulmuş olup buradaki işletmelerde 1300’ün üzerinde işçi istihdam edilmektedir.
Yozgat yer altı kaynakları olarak zengin bir il konumundadır. Bakır, kurşun, çinko, çimento ham maddeleri, demir, feldspat, flüorit, grafit, Kaya tuzu, Linyit ve jeotermal enerji kaynakları bulunmaktadır. Sorgun ilçesinde Yeni Çeltik Kömür üretim işletmesi halen üretime devam etmektedir. İlde iki şeker fabrikası, bir çimento fabrikası ve Tuğla, kiremit fabrikaları ile un fabrikaları mevcuttur.
Yozgat’ta yüksek Lisans düzeyinde eğitim veren Bozok Üniversitesi bulunmaktadır. Bozok Üniversitesi son yıllarda ciddi bir atılım içerisindedir.
Yozgat Termal Kaplıcaları ile oldukça zengin bir il konumundadır. Saraykent Kaplıcası, Akdağmadeni Karadikmen Kaplıcası, Sorgun Kaplıcaları, Sarıkaya Tarihi Roma Kaplıcası, Yerköy Kaplıcası, Boğazlıyan Bahariye Cavlak Kaplıcası bölgenin önemli kaplıcalarıdır. Sarıkaya, Sorgun ve Boğazlıyan’da ciddi, Modern tesisler kurulmuş olup turizme açık konumdadır.
Yerköy Kaplıcaları her geçen gün gelişip zenginleşerek tanınmaya devam etmektedir. Hem iç turizme, hem de dış turizme açılacak konumdadır. Bu manada İle ciddi tesisler kurulmakta, sondaj çalışmaları yapılmaktadır. Yozgat Kaplıcaları ile gelişmeyi planlamaktadır. Yozgat Kaplıcaları ülke geneline tanıtılmalıdır. Konutların ısıtılması ve Seracılığın geliştirilmesi anlamında da ciddi çalışmalar mevcuttur.
Yozgat genelinde bulunan kaplıca alanlarının nitelikli tesisler (Termal Kür Merkezleri) kurulmasıyla ülke genelinde kaplıca turizmi açısından merkez olabilecek konumdadır. Mutlaka termal kaynakları değerlendirilmelidir. Yozgat bir kültür ve Medeniyet şehridir. Gezilip görülecek tarihi Mekanlar arasında Karslıoğlu Konağı, Nizamoğlu Konağı, Etnoğrafya Müzesi, Kerkenez Harabeleri, Çeşka Yeraltı Şehri, Alişar Hüyüğü, Berhamşah Kalesi, Çapanoğlu Camii, Cevher Ali Efendi Camiini saymak mümkündür.
Yozgat yayla turizmi açısından da zengin doğal güzelliğe sahiptir. Bozok Yaylası, Hisarbeyli Yaylası, Cehrilik, Kadın Pınarı, Şebek Pınarı, Çayıralan Ormanları, Akdağ Ormanları, Çamlık Milli Parkı, Karanı Dere vadisi gezilmeye görülmeye değer mekanlardır. Kazankaya Kanyonu, Çekerek Ovası, Aydıncık Kümbetova bölgesi harika manzarasıyla, yayla ve av turizmi bakımından eşsiz mekanlardır.
Yerköy Karanı Dere vadisi Yerköy ve Sekili Ovası Cehillik Lalesi Gelin Güllü Barajı, Çekerek Çayı, Delice Irmağı, Süreyya Bey Barajı gibi özel mekanlarını saymak mümkündür. Yozgat tarihi mekânları ve doğal güzellikleriyle gezilip görülmeye değer bir il’dir.
Ahmet SARGIN
Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Başkanı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.