- 509 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
yanık kokusu
—Çirkin, kırmızı, içinde biraz beyaz,
—Canımı mı acıtıyorsun adi ruh, hepimizin elleri armut topluyor burada, kırmızı armudu bulmak için
—Çirkin kırmızı yaralarımızı sürtüyoruz birbirine
—Canımızı mı yakıyor, bizi mutlu mu ediyor, Acıdan mı zevk alıyoruz yoksa, gerçek olanla komik hayaller arasında gelip giderken.
—Küçükken hepimizin sahip oldu katkısız bir şey vardı. Şimdi adını bile hatırlayamaz olduk nedense. Bugün öğrendim ki insan beyni kullanmadığı bağlantıları koparırmış kendi içinde, acımasız bir şekilde. Bunu bize neden yaparlar? Kırmızı çirkin yaralarımız artsın diye mi? Yanlış mı soruyorum soruyu? Bunu kendimize neden yaparız? İçimizin kaldıramayacağı kadar şarapla doldurup beynimizi, sonradan bütün şarabı boşaltıyoruz beynimizden, günah diye, ya da biz öyle istedik diye. Günah olanın günah olduğuna inanan da biz değil miyiz sonuçta.
—Peki, inançlarımız neden var? Boş olan ruhumuzu doldurmak amacıyla değil mi? Yoksa bir tek ben mi böyle düşünüyorum, hayatımın birçok yıllık kısmını buna inanarak boşa mı harcamışım? Doğru olan ben miyim diye şüphe ederim hep, ama sonra ne kadar insan varsa o kadar doğru olduğuna inanmaya çalışırım. Ah yine inançlar… Ya bu inandığım da doğru değilse?
—hadi o zaman, gidelim şu eski lunaparka, gidelim ve doğratalım kollarımızı kamikaze dostumuza, yeni çirkin kırmızı yaralar için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.