19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4607
Okunma
İNGİLTERE YORK
Bugün günler den Perşembe bu dördüncü hafta İngiltere deyim.
Kar, yağmur, soğuk, ayaz. Ama bu gün İngiltere de bir senedir görülmeyen bir güzel hava var diyorlar. Pırıl pırıl bir güneş çok ısıtmasa da o kadar güzel ki, insanın içi kendiliğinden sımsıcacık oluyor.
Bu gün York’un içi, müzeler açık hava kahveleri, parklar her yer dolu. Nergisler açmış kardelenler canlanmış, sarı, beyaz, mor çiçekler her tarafı süslemiş; sanki insanlardan özür diliyor tabiat ana. Çok kış gördünüz bu güzellikler size diyor. Okullar boşalmış, gezi üstüne gezi. Yürüyüşler. Müzeler. Parklar çocuk dolu. Ve size arkadaşlık eden sincaplarla, güvercinler
Kızım da bu gün izin almış. Aman ne şans bizinki ana kız gezeceğiz tüm gezilecek yerleri. Bizde her yeri gezdik. Ayrıca en hoşuma giden yer daracık sokaklar. Bazısına iki elimi açıyorum bir kucak. Ana bodrum sokaklarını hatırlattı hep ama çoğu daha dar. Sıra kiliselere gelince kızım anne biliyor musun dedi? Neyi bileceğimi anlamayarak yüzüne bakınca; York ta 365 tane pap (yani meyhane) 52 tane de kilise var anne diyor. Şaşırdığımı görünce de gülüyor. Her gün bir meyhanede içeceksin, her hafta bir kilisede günah çıkaracaksın, sonra yeniden tura devam diyor.
Buraya gelince bir iki gün dinlenmiş sonrada kızım işten gelince, arabaya atladığımız gibi York’u gezmeye gitmiştik; yağmursuz ve fırtınasız günlerde. Ne kadar çabalasak bazen fena tutuluyorduk yağmura. İliklerimize kadar ıslanıyor ayazdan buz tutuyorduk. ya bir lokantaya ya bir bara zor atıyorduk kendimizi. Burada en çok tutulan barlar bohem tarzı olanlardı hepsinin içi tıklım tıklım dolu ayakta yer bile bulmak zor oluyordu.
İşin en ilginç yanı neydi biliyor musunuz? Bizler ve bazıları mantolar şallar içinde tir tir titrerken, çoğu İngiliz genç kızları ve kadınları yazlık açık ayakkabılar çorapsız, ipek kısacık yazlık elbiseler tiril tiril caddelerde öğle geziyorlar ve hatta uzun çok uzun topuklu ayakkabıları sıkarsa ellerine onları ellerine alıp yalınayak yürüyorlar. Ve çok sesli konuşuyorlar. Hiç kimse kimseye neden böyle giyinmiş ya da neden bu kadar seslisin demiyor.
Düşünebiliyor musunuz kışın tam ortasındayız. Ve ben gayri ihtiyari kafamı çeviriyorum. Ayağımda kalın çorap ve çizme var.
Gülen şakalaşan yazlık ipeklerin içinde nasıl bir ateşin volkan olduğunu
Kendi kendime sormaktan alamıyorum.
Daldım gittim yazmaya ama bu öyle bir yazıyla anlatacak gibi değil. İnsanlar hakikaten çok eksantrik sevecen güleç ve çok konuşkan
Daha sonra anlatacağım daha güzel yazılar olacağını tahmin ediyorum
Tekrar görüşmek dileğimle sizleri yüreğime kilitledim.
Gülay Somer Birkl
İNGİLTERE / YORK