- 2275 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
LEYLA'NIN DRAMI (1)
Sonbahar yüzünü göstermeye başlamış ağaçlar yapraklarını dökmüş, rüzgârın esmesiyle yaprakların senfonisi kulakları tırmalıyordu.Bir ellinde sigarası diğer elinde de küllüğü ile camdan derin düşüncelerle dışarıyı seyre dalan Leyla; kapının çarpmasıyla irkildi her halde çocuklar geldi diye içinden geçirdi ama çocukların okuldan çıkma saatlerine daha çok vardı, hemen kapıya doğru yöneldi, gelen kocasıydı.
Bu saatlerde eve gelmesine pek alışık olamayan genç kadın şaşırdı çünkü eşi kendi isteği ile işinden ayrılmış, bütün sorumluluklarını unutup kötü arkadaşlar edinmiş, aşırı derecede alkol almaya başlamış evden bihaber yaşıyordu.
Kimseden haberi olmadan yaşayan adam her gece, sabaha karşı gelir evi, otel niyetine kullanırdı.
Yine üstünde duramayacak kadar alkol almış derin derin soluyordu ağzında bir şeyler söyleyerek homurdanıp duruyordu, Leyla hüzünlü bir bakışla eşinin yüzüne baktı, adam patlamaya hazır bomba gibi, piminin çekilmesini bekliyor sağa, sola sendeleyip yürümeye çalışıyor, ama başarılı olamıyordu durumun farkına varan genç kadın hiç bir şey olmamış gibi eşinin koluna girmeye çalıştı, adam bir hamle yaparak kadını itti ve Leyla hiç bir şey olmamış gibi mutfağa yöneldi, hemen ocakta duran yemeğin altını yaktı.
Eşine sofra hazırlamaya koyuldu, hak etmediği bunca olay karşısında çaresiz olan Leyla kendi kendine kahroluyor çok üzülüyordu, ben nerde yanlış yaptım diye kendini sorgulayıp duruyordu oysa; genç çift delice severek evlenmiş evliliğin ilk on yılında çok mutlu olmuşlardı ikide dünyalar güzeli kızı vardı, neydi eşini değiştiren alkol mü yoksa başka bir şey mi? İçinden bir türlü çıkamıyor ve durumu kimseye anlatamıyor her şeyi içinde yalnız yaşıyordu.
Leyla; yavaş yavaş sağlığını kaybetmiş kendi kendine geceleri ağlıyor, uykuyu arar olmuştu, eşini gördüğü anda eli, ayağı titriyor kendini kaybediyordu çünkü ne zaman eve erken gelse ve bazı gecelerde bile çıngar çıkarır, kırıp, döker çocuklarını uyandırıp konuşacaklarım var diye rahatsızlık verir huzursuzluk çıkarırdı. Genç kadın onu görmekten iğreniyordu zaten bütün evin sorumluluğu omuzlarına kalmıştı zor günler geçiriyordu, çalışan bir bayan değildi ailesinin yardımıyla ayakta duyuyor bu da onu kahrediyordu.
Ailesi de olsa gururuna dokunuyordu çok kez çalışmak istemiş, ama kocası kıskançlıkları yüzünden bütün kapıları kapatmış kendine bağımlı kalmasını istemişti, kendi de doğru dürüst çalışan bir erkek değildi, sevdiği adamın yüzünü görmek istemiyordu aradaki diyalog kopmuş adamın hayatı sadece alkol olmuştu, her gece eşi kaçta gelirse gelsin odasında lambayı kapatıp onun gelmesini bekler, uyur gibi yapardı uyanık görürse olay çıkarır diye böyle bir yönteme baş vurmuştu, hoş bazı zamanlar bu bile kar etmiyordu, eşi gelip uyuyup, sızmadan asla uyumazdı çünkü kocası devamlı psikolojik baskı uygulardı sizi yakacam, öldürecem diye, ayıkken belki yapmazdı ama alkolüyken ne yaptığını bilmiyordu.
Leyla’nın kendi adına kaybedecek bir şeyi yoktu ama yavrularının saçının bir teline zarar gelsin istemiyordu, bu durumu çocuklarına yansıtmamak için elinden gelen her şeyi yapıyordu, ama nafile çocuklar da bu durumdan rahatsızlık duyuyor kendilerini derslerine veremiyor her an kavga çıkacak korkusu ve kaygısıyla yaşıyorlardı ama annelerini üzmemek için susuyorlardı zaten; babalarının yüzünü göremedikleri gibi cesaret edip babalarına da soramıyorlardı, görselerde üstünde duramıyacak kadar alkolüydü çocuklar korkusundan pusup kalıyorlardı.
Leyla gözünün yaşı ile sofrayı hazırladı, içinde hep bir korku ürperti vardı sanki bir şeyler olacağını sezinlemişti bunu belli etmemek için kendini zorluyor, ama başarılı olamıyordu ellerinin titremesi onun içindeki korkuyu dışarı yansıtıyordu.
Nihayetinde eşi odaya kadar gitmiş yerde boylu boyunca uzanmıştı odanın içine ağır alkol ve sigara kokusu sinmişti, genç kadın, eşinin yanına diz çöküp elinden tutarak ısrarla kalkmasını, bir duşa alıp ayılması istedi, Leyla’nın ısrarlarına karşın bocalayarak üstüne oturan eşi duymazdan gelerek hakaretler ederek yanından kovdu, tekrar uzanarak olduğu yerde sızıp kaldı.
Çaba harcayan ama başarılı olamayan genç kadın çok üzgündü daha sonra nasıl oduysa eşi kendine geldi banyoya yöneldi ellerini yıkadı ve odasına girip kapısını kapadı.
Karı, koca uzun zamandan beridir odalarını ayırmış ve bir evde iki yabancı gibi yaşıyorlardı bütün bunlara rağmen Leyla her şeyi sineye çekerek çocukları için katlanıyordu.
Çocuklar okul çıkışında eve geldiler annesi onları güler yüzle kapıda karşılasa da içinde ki, tedirginlik gözlerinden okunuyordu çocuklar kapıda babanın ayakkabılarını görünce bir şaşkınlık yaşadılar Leyla kısık bir sesle sakin olun geldiğinizi duyarsa kalkıp gelir sorun çıkartır diyerek çocukları fazla konuşturmadan içeri aldı ve sessizce kapıyı kapattı.
Çocukların eve geldiğini duyan baba ortada dolanıp söylenmeye Leyla ile kızlarına hakaret ve tehditlerde bulunmaya başladı, bu durum ilk değildi ne de, son olacaktı küçük kızın sabaha hazırlanması gereken üç yazılı sınavı vardı, yemekten sonra odasına çekildi ders çalışmaya başladı bu arada Leyla’nın sinirleri çok gergindi bir sakinleştirici alarak uzandı tam uyumak üzereyken birden bir bağırtıyla üstüne fırladı babası, küçük kızı durmadan yanına çağırarak seninle konuşacaklarım var diyordu.
Kız da babacığım şimdi müsait değilim ders çalışmam gerekiyor sabaha sınavım var sonra konuşalım diyerek babasının yanından ayrılıp odasına girdi, kapıyı arkadan kitledi birden bir kütürtü duyuldu camlar yerlere dağıldı, bir tekme sallayarak kapıyı açmaya çalışan adam kapıdaki camekânı tuzla, buz etmişti.
Küçük kız çığlık atıp, ağlıyarak,bağırıyordu yeter; bıktık, usandık bize babalık yapmıyorsun bari bize dokunma bizleri rahat bırak diye feryat ediyordu. Leyla hemen olaya müdahale etmeye çalıştı, eşi bir hamle yaparak üstüne yürüdü tam yumruğunu kaldırıp kadını dövmek isterken büyük kız müdahale ederek babasını geriye itti, bağırtı ve çığlıklar ortalığı kaldırıyordu, komşular bu durumdan uzun süredir rahatsızlardı, ama Leyla’nın hatrına susuyorlardı, bu olay bardağı taşıran son damlaydı, üste ki komşusu hemen polisi arayıp acilen gelmelerini söyledi,
Bu arada küçük kız kendini kaybederek çekmecede ki ekmek bıçağını aldı babasının üstüne yürüdü oysa uzun zamandan beridir kocasının tehditleri yüzünden evdeki bütün bıçakları ve kesici aletleri saklayan genç kadın eşinin beklenmedik bir anda gelmesi yüzünden bıçakları saklayamamıştı, hatta bir gün kocasının cebinde bir sustalı bıçağı bulmuş ve onu çocuklara göstermeden yok etmişti. Leyla kızıyla boğuşurken elinin kesildiğini bile fark etmedi güçlüklede olsa bıçağı kızın elinden aldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, kendini hemen balkona attı nefes almakta zorlanıyordu balkonun zeminine akan kandan habersizdi.
Komşuları bu olanlara çok üzülüyorlardı Leyla gibi bir hanımefendiye bunlar yapılır mı diye hayıflanıp duruyorlardı.
Leyla güzelliği ile göz dolduran bakımlı, eğitimli, yardım sever, iyi bir aile kızı olduğu gibi garibanların anasıydı, çevresinde sevilen, sayılan biriydi, gürültü ve patırya bütün komşular balkona çıkmıştı, Leyla bu durumdan utanıp, sıkılmasın diye balkondan içeri girdiler.
On dakika sonra polis kapıya dayandı, kapıyı açmak görevi yine Leyla’ya düştü kapıyı açar açmaz polis memuru hanımefendi; eşinizin hakkında şikâyet var, komşularınız şikâyetçi bizimle karakola gelmesi gerekiyor, siz şikâyetçi misiniz diye sordu? Genç kadın bütün gücünü toplayarak evet dedi, Leyla daha önce durumu çok kez polise bildirmek istemişti, ama kocasından ve olayların daha büyümesinden korktuğu için susmuştu.
Bu onun için büyük bir fırsattı o esnada polis memuru bayan eliniz kanıyor farkında mısınız değince, Leyla elindeki kocaman kesiği gördü sakinleştirici aldığı için bütün vücudu uyuşmuştu, hemen orda yaraya müdahale edildi, temiz bir bezle sarılarak polis otosuna bindiler.
Polis memuru çocukları da alalım deyince, Leyla durumu anlattı kızının yarın sınavı olduğunu, okul çıkışı müsait bir zamanda berber gelip karakolda ifade vereceklerini söyleyerek polis memurunu ikna etti, karakolla vardıklarında gecenin saat ikisiydi, prosedürler uzun sürdü ifadeler alındı, genç kadın çok yorgun ve bitkindi, kocası nezarete alındı, genç kadın ise sabah dört buçukta polis otosuyla eve bırakıldı…
Devam edecek.
ASMEROZ-62
GÜLŞEN POLAT
5.4.2011/ BURSA
YORUMLAR
oyyyyyyyyyy oyyyyyyyy birdaha derinden oyyyyyyyyy önce gülümsedim kendimce nedenlerden ,benzetmelerden sonrada hiç sevmem gözyaşlarını,hani erkekler gözyaşı kadının silahıdır deselerde ,gözlerim doldu hani bir eksik bir fazlalığı saymazsak aşağı yukarı siz benim hikayemi anlatmışsınız çocuğun sınav günü evdeki huzursuzluk camların kırılması vs oysa sizle tanışmıyoruz hikayemi anlatmadım size:))Leyla değil hülya ,nın hikayesi derseniz sizinki öykü, hikayeyse benimki birebir gerçek yazılarınızın birebir uyan çok yanıyla şimdi madde ,madde ayıramıyacağım hikayenin devamınına bakayım leylayı ,yani beni ne bekliyor sonumuz aynı mı? güzel bir tema işlemişsiniz benim şiirimde var zaten böyle bir konu kızdan babasına
Öykü deyince akan sular durur bende :)
Asmeroz Hanfendinin ilk öyküsüyle karşılşatım.
Gerçekten ilk kez mi öykü yazıyor bilemeyeceğim ama, öykünün başlığı dışında ve kimi yazım hataları dışında her şey mükemmel.
Bu kadar uzun bir öyküde ufak tefek yazım hatalarının olması da normal. Ama yine de yazar, yazdığını yayınladıktan sonra bile okuyucu gözüyle ve özenle okuyup bu önemsiz hatalarını düzeltmeli diye düşünüuyorum. Başlığı öykünün içeriğini ele veriyor diye itiraz ettim. Okuyucu, daha başlığı okurken ne olup biteceğini bilmemeli bence. Yazım hataları dediklerim de; kimi ayrı yazılması gereken ekler, ve uzun cümlelerden söz ediyorum.
Bütün bunlar öykünün mükemmel akışına ve okuyucuda merak uyandırmasına engel olmuyor. Adeta eve hapsedilmiş bir kadının psikolojik dramını, o durumdaki bir kadının davranışlarını, alkolik bir babadan etkilenen çocukların ruh hallerini ve de adamın davranışlarını öylesine gerçekçi anlatmış ki, tam bir usta gözlemci olduğunu kanıtlıyor yazarımız.
Şüphesiz, içinden derseler çıkaracağımız bir durum ve öyküyle karşı karşıyayız. Bu yüzden devamını araya zaman koymadan hemen gelen günde okumak isteriz.
Şiirde olduğu gibi, daha ilk öyküsünde başarılı bir öykü yazarı da olacağını kanıtladı Asmeroz.
önce bu öykünün devamında ve daha nice öykülerinde buluşmak umuduyla.
Tebriklerimle
Saygı ce sevgiyle kalın...
İçki bütün kötülüklerin anasıdır! Sözü boşuna söylenmemiş değerli yazarım, belki zevk için bir iki kadeh alıp eş dostla hoşça vakit geçirilebilir ancak, aşırıya kaçıldığında bağımlılığı olduğundan en az uyuşturucu kadar tehlikeli...
Nice yuvalar bu nedenle yıkılmış, nice varlıklar yitirilmişdir.
Ders veren bir öykü güzel bir seri olacak, kaleminize kuvvet diyorum, selam ve sevgilerimle.