Çağımızda Duygusal Ve Dürüst Olmak
Duygusal ve dürüst olmak böylesine rezil bir çağda zor bir iş. Böyle bir yükün taşınması zor olduğu kadar, yıpratıcıdır da… Her durumda yolunuzu tıkar bu merhamet, dürüstlük, duygusallık...
Merhamet, vicdan, dürüstlük ve duygusallığın ömrüm boyunca hep acısını çektim ve hâlâ da çekmekteyim. İflah etmez amansız bir illet gibi yakamı bırakmadı hiç gittiğim yerlerde…
Yaşamım boyunca hep başkaları için üzüldüm, hep başkalarına yandı yüreğim, başkaları için ağladım ama. kendim için ağlamadım hiç bir zaman. Kendimden utanmadım hiç bir zaman, hakkını yemedim kimsenin. Onurlu yaşadım, çıkar için eğilmedim kimsenin önünde, el öpmedim. Haksız babam da olsa tavır koydum...
Çocukluğumdan beri ırkı, dini, fikri ne olursa olsun, kime yapılırsa yapılsın, insana yapılan haksızlığı kabüllenemedim. Yaşlılara, yoksullara, çaresizlere, doğru dürüst yiyecek ve giyecekleri olmayanlara o yaşlarda bile için için acırdım. Ve hayatım boyunca hep ezilenden, hep zayıftan ve haklıdan yana yüreğim kaydı.
Çocukluğumda bile ninemden kopardığım giyecekleri, yiyecekleri yoksul insanlara götürüp verdiğim çok olmuştur. Ninem; hem insanlara, hem hayvanlara, hem de bitkilere karşı oldukça merhametli, dürüst ve yardımsever bir insandı.Ve tıpkı ninem gibi ben de yoksullara, çaresizlere yönelik bu merhametimi ondan devralmıştım sanki.
Ama en yakınlarım bile hayata karşı hiçbir zaman dürüstçe bir tutum içinde olmadılar. Duyarsızlıklarını ve bazen para ve çıkarı için herşeyini satabilecekleri, herşey yapabileceklerini gördüğümde şaşırıp kalırdım… Hayatım boyunca korkmuşumdur hep, çekinmişimdir saygı duyulacak bir şeyi olmayanlardan, yalancılardan, dolapçılardan..
...../
Ben ömrüm boyunca hiç bir koşulda dürüstlüğümden ödün vermedim, babamda olsa haksızdan yana olmadım. Bu yüzden olacak ki dik kafalı, adam olmaz kaldı adım...
Ben ömrüm boyunca dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa uğrayan ve zulmün altında inim inim inleyen insanlarla dost olmak istedim. Dostluğunu çıkar uğruna satmayan, dürüstlüğünden ödün vermeyen ve çıkarı için kimseyi aldatmayan, kendinden güçsüzleri ezmeyen insanlarla dost olmak istedim.
Ben ömrüm boyunca dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa uğrayan tanıdığım, tanımadığım, sahipsiz, kimsesiz yetimlerle, çaresiz kalmışlarla dost olmak istedim... Korkak sahte kahramanlık ve zülümlerle, garibin hakkına tecavüz eden ve zoru gördüğünde el öpenlerle değil! ...
Ben ömrüm boyunca haysiyetini, onurunu omuzunun üstünde taşıyan, kimseyi aldatmayan, namusu ve alnının akıyla yaşayanlarla dost olmak istedim.
Ben ömrüm boyunca yüreğinde insan olmanın erdemi ve haksızlığa uğrayanların acısını duyanlarla dost olmak istedim...
Zamanın ve haksızlıkların yapıldığı bir dünyada çaresiz kalanlar ve haksızlığa uğrayanlarla beraber yüreğini kanatan insan gibi insanlarla dost olmak istedim....
Ben ömrüm boyunca vicdanını bir terazi gibi kullananlarla dost olmak istedim...
Düşeni kaldıran, yardıma ihtiyacı olana yardım edenlerle dost kalmak istedim. Aldırma geç git diyenlere kulak asmadıan....
“Beni kır çiçeği gibi avucunda değil, kurşun gibi göğsünde taşıyacak.” larla dost olmak istedim
Dost bazen mavi bir bulut, bazen bir ırmak, hayalinizde ki bir sevgili, bazen gönlünüzdeki bir yer olabiliyor ama asıl dost en sıkıntılı günlerinizin sıkıntısını sizinle paylaşan değil midir?
Diyorum ki, en güzel renkler gözlerinizde, en içten şarkılar dudaklarınızda, en derin sevgiler yüreğinizde ve en doğru dostluklar doğruluğunuz ve vicdanınızda filizlensin.
Dostlukla…
’Üçlü Filtre? ! ’
Bir gün bir tanıdığı ünlü filozofa rastladı ve dedi ki;
’Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun? ’
’Bir dakika bekle’ diye cevap verdi Sokrat.
’Bana bir şey söylemeden önce seni küçük bir
testten geçirmek istiyorum.
Buna ÜÇLÜ FİLTRE TESTİ deniyor.
’Üçlü Filtre? ! ’
’Doğru’ diye devam etti Sokrat.’Benim arkadaşım
hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre
durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir.
Birinci filtre ile başlayalım: GERÇEKLİK FİLTRESİ.
Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam
anlamıyla gerçek olduğundan emin misin? ’
’Hayır’ dedi adam ’Aslında bunu sadece duydum ve...’
’Tamam,’ dedi Sokrat ’Demek sen bunun gerçekten
doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi
deneyelim. Bu filtresin adı İYİLİK FİLTRESİ.
Arkadaşım hakkında bana söylemek istediğin şey
iyi bir şey mi?
’Hayır, tam tersi...’
’Öyleyse,’ diye devam etti Sokrat, ’Onun hakkında
bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun
doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de
testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.
Bu filtrenin adı İŞE YARARLILIK FİLTRESİ. Bana
arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey,benim işime
yarar mı?
’Doğrusunu söylemek gerekiyorsa hayır, yaramaz’
’İyi’ diye yanıt verdi Sokrat, ’Eğer bana
söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse
ve işe yarar, faydalı değilse bana niye söyleyesin ki? ’
Bu düşünce yapısı, Sokrat’ın iyi bir filozof olmasının
ve büyük itibar görmesinin esas nedeniydi.
Nuri CAN
YORUMLAR
Çağımızda çoğu zaman duygusal ve dürüst olmak işe yaramıyor. Bu devir sahtekârların, ikiyüzlü ve riyakârların devri.
O kadar azaldı ki doğru, dürüst insan.
Bu vicdan meselesidir. Akşam olunca yastığa başını rahat koymak önemlidir. Rahatsak ne mutlu bize.
Kaleminize sağlık. Sevgi ve saygı ile