- 723 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
bEn bU deRinLiĞe mahkumUm..
"insan, satırları en çok ne zaman okşamak ister..?kalemin ucu, en çok ne zaman dokunmak ister sevdalısına..?"
derin..
görüyorsun, yazılarıma bile senin cümlelerinle başlıyorum..gittin gideli kalemim pek az okşar oldu sevdalısını..fakat bugün..bugün ölesiye bir yazma tutkusu içimde..ne zamana aldırış ediyor yüreğim, ne mekana, ne etrafımdaki insanlara..bir elimde
kalem kağıt, diğer elimde çikolata, tam iş çıkış saati, dolu dolu istanbul trafiğinde, körüksüz bir belediye otobüsünün sağ€n arka koltuğunda..
belki de en çok bugün özledim seni, en çok bugün aradım..15gündür kapalı tutulduğum zindandan bugün çıkarıldım..evime gidip eşyalarımı bile yerleştiremeden, dört zeytinlik çaysız kahvaltımla yollara düştüm..yollar ömrün arenası.."ahh..şımarık sevgilim.."deyip okşarın ya saçlarımı, tam da o kıvamdayım şimdi..ama sen..sen pek uzaksın derin..
ahh bu akşam trafiği..sen olsaydın yanımda şimdi, böyla sükutane mi geçerdi bu yolculuk..başlardın hemen hararetle en son okuduğun kitabı anlatmaya..öyle heyecanla anlatırdın ki herşeyi, siyasete dair herşeye senin anlatışlarınla merak sarmıştım..öyle heyecanla paylaşırdık ki herşeyi, gören bu iki deli genci düşmen bile sanabilirdi..bazen kardeş sanırlardı ya bizi, nasıl makaraya sarardık o zaman insanları..doğruyu söylemeden gitmezdik fakat..iyi yetiştirilmiş çocuklardık velhasıl..etrafımızdaki canlı cansız, yaratılmışa saygı duyardık..uzaklarda bir ağaç kesilirdi, derin gözlerin nemlenirdi..
bugün işlerimi halledememenin verdiği öfkeyle dönerken bizim kıtaya, vapurun camından istanbulu temaşa eden gözlerim, dalgalarda seni gördü.."bak..bak su..nasıl da kabarıyor görüyor musun..?1..2..3..şimdi sıçrayacak üzerimize.."sonra ikimiz de damlacıklarla suratlarımızda..dışarı oturamadım bugün sevgilim..korktum üşümekten, kolların yoktu ki yanımda..öylece, usulca, gözlerimde sıcak buğularla camdan dışarıyı izledim..birden, bir dalganın tepesine binmiş giden, bir pazartesi sabahı, sadece yazılarına malzeme toplamak için çıktığımız o yolculukta, haftabaşı stresine inanan tüm keyifsiz suratlara inat, martıları doyurma telaşında iki heyecanlı yüreğin, kıskandıran mutluluk tablosu gözüme çarptı..sonra şunlarla çınladı kulaklarım..
"BİZi özetleyecek şundan daha iyi bir manzara olamaz bulamayız sevgilim..su..canımın içi..işte senin berrak duruluğun, benim ucu bucağı belirsiz derinliğim..usul ve ürkek edalarla dalgalara oba kuran martıların kanat çırpışları..işte heyecanla çarpan yüreklerimiz..ufukta beliren minareler,bizim sonumuz..o minarelerden ismlerimiz zikredilene dek, beraberiz.."gözlerim gözlerine çakılı, kulaklarım yıllardır aşinası olduğu sese aşık, ellerim avuç içlerinin sıcak keyfini sürerken, mırıldanıyordum içimden, senin sevmek benim ibadetim..
istanbul senle güzelmiş; meğer ben istanbulu senle sevmişim..aynı şehrin havasını solumayı, galata köprüsü üzerinde balık tutan amcaları senin gözünde izlemeyi sevmişim..
ben sende, senle birlikte kız kulesinde olmayı sevdim..marmarayı 360dereceyle izlerken; senin sözcüklerinden, büyülü sesinden kız kulesi efsaneleri dinlemeyi sevdim.."fenerin ışığını göremeyen esas oğlan kendini azgın sulara bırakır, sevdiği gelmeyince esas kız da intihar eder.."ne hazin bir sondur o..her anlatışında gözlerimizin nemlenmesini sevdim ben sende..
ayaz bir istanbul sabahında, süleymaniye camiinin avlusundan haliçi seyredalışımız ne güzeldi..
’doludur gönlüm ışıklarla..
bu bayram sabahı..’ dizelerini yahya kemala hissetiren duyguları, ellerim ellerinde, sımsıcacıkken yüreklerimiz, birlikte yaşamaya çalışışımızı sevdim..
ne duygu yüklüdür, sabah vazifesini eyüpte eda etmek senle..hele bir de kalabalıksa cami, dışarda saf tutmak keyfini yaşarsan..rüzgar vurur, parmak uçlarından başlarsın titremeye..ahenklidir fakat..yürek epey çalkalanır o anın hüşusuyla..sevgili..sana olan bu alakam sende eyüpü görüşümden midir..vazife sonrası, avludaki amcalardan alınan sıcak simitleri birlikte yeme zevkini tattığımızdan mıdır..belki..belki de..sabah kahvaltısı için süzlürken eyüp mezarlığı üzerinden, pierre lotiye doğru, seyrine daldığım altın boynuz üzerinde beliren silüetindendir bir anda..
kadıköyden yola çıkıp, bahariyeden modaya ilerleyen nostaljik tramvayın ardına atlayışlarımızdır çocuklar gibi, belki de beni sana çeken..yaptığımız çocukluklardır..fatihin eski sokaklarında turlarken insan manzaraları seyreylemek için, benim seksek oynayan minik kızlara takılmama inat, futbol oynayan afacanlara kapılmanı beğeniyorum sende; bir anda o sokağın çocukları oluyorduk..bir gülüyordun, hayranı olduğum ağzın kulaklarına varıyordu, sol yanağındaki gamzende güller açıyordu, ve ben bir kez daha aşık oluyordum sana..
lale mevsimi en güzel emirganda yaşanır istanbulda..nasıl da çocuklar gibi koşardım kendimi kaybedip lalere doğru..sıcak buselerinden birkaçıyla ayılırdım sonra..pembe köşke bakıp hayller kurar, kitap banklardaki şiirleri ezbere okuyabilme yarışına girerdik..beni orhan veliden niye kıskandın ki sevgilim..
dalmışım..otobüs epey kalabalıklaşmış..yanımdaki genç uyukluyor..kafası emme basma tulumba gibi sallanıyor..ahh senli otobüs maceralarım..az koşmadı kaçırdığımız otobüslerin ardı sıra..en arkadaki yerlerimize oturunca, insanları izler, gözlerinde birşeyler bulmaya karakterlerini analiz etmeye çalışır, umutları hayalleri üstüne kafa yorardık..meraklı, düş güçleri sınır tanımayan çocuklardık..biri, şuan yanımda uyuklayan genç gibi daldığında,önce tebessüm eder,sonra başlardık saymaya.."bu şehir insanı yoruyor.."
damarları çeşitli sorunlarla tıkanmış psikolojilerimizi, kalabalığın tazyikiyle açmaya çalışırdık..maneviyatımızı tazelemek istediğimizde, beyoğluna giderdik..istiklalden tünele uzanan yolu koca bir inssan kitlesiyle aynı anda almak, bilinidk bir yüz, aşina bir çift göz aramak..aynı yolu yürüyen ayrı kaderlere acıyla tebessüm ederdik.kimsesiz,amaçsız, ruhsuz yaşayan o gençliği görüp de yapacak hiç birşeyimiz olamamasına hayıflanırdık..dönüş yolu şükürler içinde geçerdi hep..
en çok içime oturan, heybeliye gideceğimiz sabah ateşler içinde uyanmamdı elbette ki..sen gittin ya derin, ben adaya götürülmek için gelen tüm teklifleri reddettim..aşıklar tepesine elele çıkmak istediğim bir başkası olmadı çünkü hiç..
yanımdaki genç hareketlendi..camdan bakıyorum, epeyce ilerlemişiz..20 dakikaya inerim..bu yolculuk, içimdeki seni şaha kaldrdı..karanlık, kalabalık, yalnızlık..ve sonu gelmeyen sensizliğim..
ouvv..şöfor amca bu akşam da yolu değiştirdi..bu karanlıkta şu sokaklarda yürünmez ki..en iyisi bir sonraki durakta inip tramvaya atlamak..biraz da o suratları izlemeli, yüz hatlarına sakladıklarını okumalı..
selametle gönülbağım..
<13kasım2007>
<bir 92C yolculuğu>
YORUMLAR
"BİZi özetleyecek şundan daha iyi bir manzara olamaz bulamayız sevgilim..su..canımın içi..işte senin berrak duruluğun, benim ucu bucağı belirsiz derinliğim..usul ve ürkek edalarla dalgalara oba kuran martıların kanat çırpışları..işte heyecanla çarpan yüreklerimiz..ufukta beliren minareler,bizim sonumuz..o minarelerden ismlerimiz zikredilene dek, beraberiz.."
harıkaydı ya okurken agladım boyle bır ask gercekmıydı? ve boyle bır ask gercekten bıttı mı? okadar mukemmeldı kı keyıfle okudum dedım ya agladım..yuregınıze kalemınıze saglık..sevgıyle kalın..