- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞARKEN…
Hayat akıp giderken bazı şeyleri kaçırıyoruz. Hayatımız yaptığımız tercihler üzerine kurulu. İnançta, işte, eşte, siyasette her şeyde tercih yapıyoruz. O bakımdan tercihleri güzel ve doğru yapmalıyız ki, iki dünyamızda da mutlu ve huzurlu olalım.
İnsanlar bazen birbirlerinden ya da hayattan çok şey bekler ve isterler. Bunun için de çok mutlu olamazlar. Hâlbuki çok basit, çok küçük şeyler bile mutluluk vesilesi olabilir. Burada istek ve niyet önemlidir. Çirkinlikler arasında bir güzelliği yakalamak. Hatalar, günahlar arasından sıyrılıp bir sevap ve hayırda bulunmak bir başka özelliktir. Nasıl ki başarılı olmak için çok şey değil, tek şey lazım “İnanmış olmak” gibi…
İnsanlar genelde kolayı seçer, layık olmadıkları şeyleri bekler ve isterler. Fakat kendilerinin durumunu, seviyelerini unutur ya da bilemezler. Farklı olanlar ise zora talip olup umutsuzlukları umuda, negatiflikleri pozitifliğe dönüştürmesini bilirler. Bunlar da genelde aklıselim ya da idealist insanlardır.
Hayat devamlı öğreten bir okul, bizler de bu okulda devamlı öğrenmeyi sürdüren birer öğrencileriz… Göreceğimiz derslerin başında kendimizi düzeltme sanatını öğrenmeliyiz. Bu öğrenmeyi sürdürürken çevremizdeki olumsuzluklardan fazla etkilenmeden olumlu olmaya, küçük şeylerden mutlu olmaya, başkalarının mutlu olmasından huzur duymaya, sevdiklerimizle dertleşmeye sevgiyi, kederi paylaşmaya, kusurları affetmeye, çevremize hoşgörü ve sevgiyle yaklaşmaya çalıştığımızda hayatın zevki ve tadı bambaşka olur.
“Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız.” (Indra Ghandi)
İnsanların çarpık bozuk işleyen sistemde birbirlerini uyarma görevi vardır. “Sizden hayra çağıran iyiliği emreden, kötülükten men eden bir zümre olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir”(Ali İmran süresi ayet 104). O halde sosyal hayatta insanların birçok sorumlulukları var. Unutmamalıyız ki, yaşamda kafamıza dank eden, soluk kesen anlar fırsat olabilir. Yapılan, istenen her işten beklentilerimiz yaratılmıştan ziyade yaratandan olmalıdır!
Yaşarken farklılıkları görmeli, farkı fark ettirmeli insan. “İçiniz iyiliği emredip kötülükten alı koyan bir zümre bulunsun yoksa helak olursunuz” “İki günü eşit olan ziyandadır.” (Hadis). Sözleri hayatta bizler için çok şeyler ifade eder… O halde hayat mektebinde her zaman öğrenmeye aç olmalıyız. Bu durumda çevremiz, ufkumuz genişler, düşüncelerimiz berraklaşır, hayata bakışımız bir başka olur…
Başta başkalarıyla değil kendimizle yarışmalıyız. Kendi eksikliklerimizi, kusurlarımızı tamamlamalıyız. Yanlış olduğunu gördüğünüz her adımı ileriye atılmış bir başka adım olarak görüp ders almalıyız… Şu çatlak testi hikâyesi bizler için bir örnek olsun.
Bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna asılı testilerle dereden su taşırmış evine. Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış. Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve. Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarı dolu olarak varırmış. İki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldurmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış…
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş… Fakat zavallı çatlağı olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:
“Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor…” Adam gülümseyerek dönmüş testiye;
”Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlağını biliyordum. Senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın. İki senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı, evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim” diye cevap vermiş…
Şu dünyada yaşarken hepimiz birer çatlak testiyiz... Her birimizin kendine has kusurları vardır… Bizi farklı kılan hayatlarımızı renklendiren, ilginç yapan bu kusurlar ve çatlaklardır… Etrafınızdaki insanları oldukları gibi kabullenmemiz, görünen kusurlardan ziyade içlerindeki güzellikleri görmemiz daha doğru olur…
Alışkanlıklarımızı değiştirmedikçe yeni duygular tadamayız. Hayatta kusur aramak yerine, kendimizi ve ne olduğumuzu arayalım. Bizleri başkalarından farklı kılan güzel taraflarımızı çoğaltalım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.