EV HALKI NEDEN MUTSUZ ( Çocuk Oyunu -Tiyatro Eseri )
EV HALKI NEDEN MUTSUZ
Çocuk Oyunu (Tiyatro Eseri)
(İki Perdelik)
“ENERJİ VERİMLİLİĞİ” konusu ile ilgili bilgilendirme ve öğretme amacıyla kaleme alınmıştır(11.2009)
Kişiler:
1) ALİ (Baba – Otoriter, yarı sert, kararlı, etkili ve duyarlı bir babadır.)
2) AYŞE (Anne – Yarı romantik, kavrayışı güçlü, uysal bir ev kadınıdır.)
3) HALİL (12’li yaşlarında erkek çocuğu – Haşarı, konuştan ve başarılı bir tiptir.)
4) SEVGİ (9’lu yaşlarında kız çocuğu – Sevimli, duygusal ve uslu bir tiptir.)
5) BUZDOL (Buzdolabı - Üzerine buzdolabı kostümü giydirilen bir oyuncu – kararlı uzun boylu standart bir tiptir.)
6) DÜZDOV (Duvar - Üzerine duvar kostümü giydirilen bir oyuncu, geniş, tonton, sükût ve sevilen bir tiptir.)
7) LAMB (Lamba - Üzerine lamba kostümü giydirilen bir oyuncu – bilgili, girişken, canlı bir yapıdadır.)
8) ÇAM (Çamaşır makinesi - Üzerine çamaşır makinesi kostümü giydirilen bir oyuncu – standart bir tiptir)
9) MUSLUK (Musluk - Üzerine musluk kostümü giydirilen bir oyuncu –eğlenceli ve komik bir yapıya sahiptir.)
10) RENKTİ (Televizyon - Üzerine televizyon kostümü giydirilen bir oyuncu – Romantik ve duygusal bir tiptedir.)
11) VERİMLİDEDE (Aksakallı başında külahı olan yardımsever görünüşlü bir oyuncu – Bilgiç düşünceli, huzur ve güven veren tonton bir yapıya sahiptir.)
12) ENERJİCANAVARI (Saçları dimdik yüzü yarı karartılmış pasaklı görünüşlü bir oyuncu – Hırçın, bencil,menfaatçi, hırsızvari ve çalımlı bir tiptir fakat korkaktır.)
Dekor:
Dayalı döşeli bir ev dekoru. Dört sandalye, bir masa, hayalleri basitçe gösteren bir tablo…vs. Solda banyoya açılan bir kapı yer alıyor. Sağda yatak odasına açılan bir kapı yer alıyor. Tam ortada da salona açılan bir kapı. Sağda solda birer pencere. Zaman sabah vaktidir. Perde açıldığında sahnede kahvaltıdan kalkan mutsuz bir aile tablosu mevcuttur. Ve tartışmaya dalmışlardır. Önce banyodan abartılı bir şekilde su sesi duyulur sonra konuşma başlar.)
1. PERDE
SEVGİ: (Umutsuz bir edayla sorar) Babacığım yazın sonuna yaklaşıyoruz. Bu yıl evde mi geçireceğiz tatiliii…?
ANNE: Ne diyorsun kızım? Tüm birikimlerimizi bu yıl ki kabarık faturalar, daha doğrusu müsriflikleriniz yutmadı mı, tatil mi dedin?
SEVGİ: Anlamazlıktan gelmeyin baba. Arkadaşlarım yine tatil beldelerine gidiyorlar.
BABA: İyİ, uğurlar olsun kızım. Biliyorsun bizim için değil tatil yapmak, bu gidişle pikniğe bile gidemeyeceğiz.(güler)
HALİL: (Banyodan gelmektedir.) Abartma baba…
ANNE: Birikmiş borçlar dururken, baban kan ağlarken biz nasıl tatil yaparız?
HALİL: (Birden aklına gelerek, biraz tedirgin şekilde) Bana söz verdiğiniz bisiklet ne olacak, alınacak demi? (kimse ses çıkartmaz)
ANNE: Korkarım bu hayalin gerçekleşmeyecek küçük bey efendi. Bu gidişle bir şey yapamayacağız bu sene.
HALİL: (Babaya dönerek üzgün ve acıklı bir şekilde) Ama baba…
BABA: Bir şartla oğlum, eğer şu müsrifliklerinden vazgeçersen ki bunun için ödül vermeme gerek yok. Annenin sözlerini dinlersen, bu sefer bisikletin parasını boşa harcamamış yani kendin biriktirmiş olursun.
HALİL: Ama nasıl baba…?
BABA: Bak Halil, boşuna harcanan, boşuna giden her şey boşa giden paradır; dolayısıyla boşa giden emektir, zahmettir, bisiklettir hayaldir. Geleceğimizdir. Çevremizdir. Doğacak çocukların hakkıdır. Sakın bunu unutma! Biz bunları bir şeyler kazanmak için değil; insan olduğumuz için, sorumluluk taşıdığımız için yarınlarımız için, evet yarınlarımız için, hayallerimiz için yaparız.
ANNE: Kızım sen de dinliyor musun? Baban bunları hepimiz için hatta halkımız için de söylüyor.
ANNE: (İzleyici çocuk kitlesine dönüp eliyle onları işaret ederek) Sizler için de çocuklar ve hepimiz için bu böyle.
BABA: (Biraz önce söylediklerini tekrar eder, içten kararlı bir ses tonuyla) Evet çocuklar! Boşuna harcanan, boşa giden her şey, boşa giden paradır; dolayısıyla boşa giden emektir, zahmettir, bisiklettir kaybolan hayaldir. Geleceğimizdir. Çevremizdir. Doğacak çocukların hakkıdır. Sakın bunu unutmayınız! Biz bunları bir şeyler kazanmak için değil: İnsan olduğumuz için, sorumluluk taşıdığımız için, yarınlarımız için, evet yarınlarımız için, hayallerimiz için yaparız. (Komik bir şekilde) Tabi bir de şu andaki gibi fakir düşmemek için çocuklar.
HALİL: Hıı...O halde bu çok çok önemli bir husus anne(der) .
HALİL ve SEVGİ (birlikte) : Hayallerimiz için,
HALİL: İnsan olduğumuz için,
SEVGİ: Sorumlu olduğumuz için,
ANNE: Elbette önemli. Bu iş, ekmek kadar su kadar önemli bir konu. Titiz davranıp gereken önemi göstermeliyiz. Bakın şu Avrupalı’lara sorumluluklarına nasıl da sıkı sıkıya sarılıyorlar. Onlar neden her yıl tatil yapabiliyorlar biliyor musunuz, çocuklar? Çünkü her alanda çok bilinçliler ve de ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar ve her şeye o kadar duyarlılar ki asla es geçmiyorlar çocuklar.
SEVGİ: Her şeye mi anne? Kedi ye demi?
ANNE: Evet küçük yaramaz. Kediye de, köpeğe de duyarlılar, çevreye duyarlılar, suya, ateşe, elektriğe, her şeye duyarlılar; yarınlarına duyarlılar.
BABA: Ve artık her şey enerji demek. insanlar, iş adamları, toplumlar ve ülkeler hep enerji ve enerji kaynaklarının peşinden koşuyorlar. Peki, oğlum gıdaları neden yiyoruz? (Herkes çok önemli bir konu konuşulduğunu kavrar ve daha dikkatli dinler)
HALİL: (Yüksek sesle) Tabii ki baba beslenmek için ve (bağırarak) enerji...
BABA: Peki kızım petrol, elektrik deyince aklına ne geliyor?
SEVGİ: (Biraz düşünür ve kardeşine bakarak, bir elini ileri doğru kaldırarak) enerji... (diye bağırır)
BABA: (Çocuklara dönerek bilgiç bir edayla) Peki çocuklar tüm hareketlerin arkasında ki sır nedir?
SEVGİ:Ayy baba, tüm hareketleri nereden bileyim. Peki, niye bunları bize öğretmediniz?
BABA: Yine enerji, çocuklar.
SEVGİ: Şimdi anlıyorum baba.
BABA: (Şakacı bir tavırla eşine dönerek) Hep senin suçun Ayşe, sen çocuklara sır vermezsen böyle olur.
ANNE: (Biraz öne atılıp matrak ve nazik bir tavır takınarak; bir elini yana açar) Yapma kocacığım, çocuklarıma anlattıklarımı sana anlatsaydım kesinlikle profesör olurdun.(Hep birlikte gülerler.)
BABA: Aferin benim bilgiç karıcığıma. (Sahnedekilere döner - mırıldanarak) ’neyin profesörü acaba’ (Der ve karısına doğru döner) Ama bu konulara fazla değinmemişsin galiba.
BABA: Boşuna dememişler damlaya damlaya göl olur. İsraflarda, borçlarda damlaya damlaya göl olur. (biraz durur ve Halil’e bakar) Harçlıklarda damlaya damlaya göl olur. Hatırlasana Halil iki yıl önce biriktirdiğin harçlıklarla kendine krampon ayakkabı almıştın hem de en güzelinden, ne kadar şaşırmıştık ve ne
kadar da sevinmiştik, o gün.
HALİL: (Sevinir ve heyecanlanır) Evet baba, o gün benim de en mutlu günümdü. Aldığım haftalık harçlığım, ne olursa olsun yarısını biriktirmeyi kafama koymuştum. Aklıma hep krampon ayakkabı mı alacağım günün hayali geliyordu. Ayakkabımı aldığım gün mutluluktan havalara uçmuştum, hayalim gerçek olmuştu; gerçek olmuştu işte baba.
BABA: (Saatine bakar ve) Hadi çoçuklar zamanı geldi. Hadi hadi, çabuk çabuk okula geç kalacağız. (diyip çoçuklarla birlikte alel acale dışarı çıkarlar.)
ANNE: Şu alışveriş işini halletmem gerek(diyip en son oda evden çıkınca boş sahneye ev sakinleri gelerek konuşmaya başlar. İlk önce Çam, Düzdov ve Lamb fısıldaşarak sahneye gelirler. Arkalarından Buzdol gelir)
BUZDOL: Merhaba arkadaşlar, merhaba Çam, merhaba Düzdov, saygılar Lamb
ÇAM: Merhaba, nasılsın Buzdol?
BUZDOL: İyiyim Çam sen nasılsın? (Düzdov ve Lamb’a dönerek) sizler de iyi misiniz dostlar, nasılsınız?
ÇAM: Teşekkürler bende iyiyim.
BUZDOL: (Düzdov ve lamb a dönerek) Sizlerde iyi misiniz dostlar nasılsınız.
DÜZDOV: Sağol Buzdol iyiyiz.
LAMB: İyiyiz Buzdol sağol. Seni bu gün mutlu gördük.
BUZDOL: Bir anımı hatırladım da: Uzun zaman geçmesine rağmen halen aklım da durur. Bu eve ilk adım attığım günlerdi, (Biraz heyecanlanıp utanarak söyler) Ali Bey eşi Ayşe‘ye tekrar aşkını ilan edercesine:’karıcığım bu buzdolabını aşkımın nişanesi olarak pamuk kalpli gülüm, senin, pamuk ellerine bırakıyorum; ellerin dert görmesin’ demişti. O gün benimde sevincim bini bulmuştu. O gün bu gündür Ayşe Hanım nazik elleriyle beni siler temizler, raflarımı kullanırken dikkat eder, kapımı açık bırakmaz ve kızı gibi üzerime titrer. Bu güne kadar onun sayesinde hiç zorlanmadım, çok rahat çalıştım.
ÇAM: Fakat gördüğüm kadarıyla seni hiç boş bırakmıyor ve tam dolduruyorlar bu da seni yormuyor mu?
BUZDOL: Hayır yormuyor aksine o kadar mutlu ediyor ki. Beni tam doldurunca harcadığım tüm elektrikle içimde soğuttuğum her bir karış yerin faydası oluyor. Yani tam kapasiteyle çalışıyorum. Ben kapasitemin üstünde doldurulursam, kapım uzun süre açık kalırsa zorlanır istemeden çok elektrik tüketirim. Boş ya da çok az dolu olduğumda ise mutsuz olur, harcadığım enerjinin bir kısmını boşuna harcarım.
ÇAM: Kaderlerimiz aynı galiba…
LAMB:(İç çekerek lafa atılır, üzgün bir şekilde) Ah arkadaşlar neşeli bir günüm geçmedi bu evde.(sonra anlatmaya başlar) Bu çocukların elinde oyuncak oldum. Zırt pırt oynuyorlar benimle, bazen açık bırakıp gitmeleri ise cabası. Bu Halil varya Halil hem benim ömrümü yedi hem de kendi hayallerini boşuna harcadı.
ENERJİCANAVARI: (Arada bir bölme vardır ve yan taraftaki yatak odasından konuşulanları gizlice dinleyip tüyo almaktadır.) Halil veli nimetim. O boşa harcayacak ben büyüyeceğim. Heeehe hehehe...he
LAMB:(Konuşmasına devam etmektedir) Anneyle aram iyi gerek duyduğu zaman gerektiği kadar açık tutuyor beni. Bir tek ben normal ampulken elektriği çok harcayıp sinirden çok ısınıyordum, neydi o günler. Baba Ali bey beni flouresan lambaya dönüştüreceğini söylediğinde Ayşe hanım çok para gidecek, manto alamayacak diye kocasının başının etini yiyordu. Şimdilerde ise faturalar az gelmeye başlayınca sevinçten havalara uçup iyi ki değiştirmişiz diyor.
ENERJİCANAVARI: Yandım! Yandım oy. Ne talihsiz başım varmış. Oysaki Ayşe hanımın kulağına ne kadarda güzel manto şiirlerini okumuştum. Şimdi oradan çaldığım enerji beşte birine kadar indi ya anlamıyorum, anlamıyorum işte! Bu lamba benim baş düşmanım. Halil’in biraz kanına girip dürteyim de -lakin en rahat kandırdığım o- biraz rahat davransın.
ENERJİCANAVARI: Ne yalan sözleyim lambalar hem de hepsi akkor lambadan flouresan lambaya döndüğü zaman neredeyse kalp krizi geçiriyordum. Artık o güzelim enerjileri çatır çutur harcayamayacaktım.
DÜZDOV: (Lafa katılır) Ali Bey’ler evlerini seçerken ısı yalıtımından çok çekmiş olacaklar ki çok titiz davranıp özellikle dış duvarları tam yalıtımlı ev arayıp en son bizi seçmişlerdi. Ah ne bahtiyarım bir bilseniz. Baştan bana yatırım yaparak dünyanın tasarrufunu yaptıklarını ve artık çocuklara da çok rahat oyuncaklar alabildiklerini her defasında söylüyorlar.
ENERJİCANAVARI: Hiddetinden çıldırarak kendi tarafındaki duvara bir tekme atar. Ah ah nasıl kandıramadım, nasıl! (diye dövünmeye başlar. (seyircilere dönerek) Duvar, katil duvar enerjimi kestin, hayallerimi içtin.(der bir of çeker)
DÜZDOV: Fakat iyi biliyorum yan komşunun duvar yalıtımı çok zayıf ne ısınabiliyorlar ne de para yetiştirebiliyorlar. Kış aylarında bizimkiler 200 TL ısınmaya harcarken onlar 400 TL ödüyor.
ENERJİCANAVARI: (Keyfi yerine gelir neşeli bir sesle) 200 ü benim, 200 ü beniiiim.(der) Heyt, beni kim tutar.(kendince bir oyun eşliğinde bir şarkı tutturur.)
Hop hop paralar
Ev sahibini yaralar
Komşuları paralar
Hop hop paralar
Canım canım paralar
Paraları çalarım
Hayalleri yolarım
Hop hop paralar
ENERJİ CANAVARI: (Şarkını sonunda) Çalan müteahhit veli nimetim, ben ona minnetim. Ha haha ha (diye bir kahkaha atar)
….
MUSLUK: (Damla sesiyle arkadaşlarının yanına gelir) iyi günler arkadaşlaar.
BUZDOL, ÇAM, DÜZDOV ve LAMB: (hep birlikte) İyi günler. Ne o şıpşıp bu gün dertli şıplıyorsun. Bir şey mi oldu?
MUSLUK:Olmuyor arkadaşlar olmuyor. Bu çocuklar bir türlü öğrenemiyor: suyu kullanırken ya çok açıyorlar suyun çoğu boşuna akıyor ya da musluğu tam sıkmıyorlar, su boşuna damlıyor.
ÇAM: Boş ver şıpşıp sen keyfine bak o iş onların bileceği iş.
BUZDOL: saçmalama Çam. Suya dünyanın parası veriliyor.
MUSLUK: Saçmalama Çam banyoda, mutfakta, tuvalette, çamaşır makinesinde, bulaşık makinesinde su akar canım yanar. Canım yanar benim canım. Damlacıklar bile san ki benden kayıplar. Dün Ali Bey banyoda eşiyle konuşurken duydum. Su faturasının hayli yüklü geldiğinden ve suların çoğunun boşuna gittiğinden yakınıyordu; sonrada karısına acaba muslukları mı değiştirsek diye sordu. Arkadaşlar bu benim felaketim olur. Gerçi eşi musluklarda bir problem olduğunu düşünmüyorum dedi ama içimde bir kaygı var. Gerçekten suları acaba ben mi boşa akıtıyorum.
LAMB: Aman şıpşıp geçenlerde tümüyle kontrol etmişlerdi ya seni; herhangi bir çatlağın, su sızıntın, conta arızan ya da durup dururken su akıtmanla ilgili bir kusura rastlamamışlardı. Sen içini ferah tut.
BUZDOL: Evet canım sen içini ferah tut.
MUSLUK: İçimde bir korku var ama neden ama neden, (kekeleyerek) ama neden su faturaları yüksek geldi? Ali Bey eşine ‘’karışmam ama paralar musluklardan şırıldıyor’’ dedi kızarak.
ENERJİCANAVARI: (Ellerini bir birine götürerek ovuşturma hareketi yapar) Yaşasın yine zengin oldum! (deyip neşeli bir şekilde şarkı söyler)
Şıp şıp şıpı sıp
Para akar sıvışıp
Şıpşıp, çocuk benle barışık
Tuvaletten şır şıp
Banyodan akar şırıl şıp
Mutfaktan da şıp şıp
Musluk açık şıp şıp
Şıp şıp şıpşıpşıp
Sular gider şırıl şıp
Şıp şıp şırıl şıp
Şıp şıp şıp
Şırıııl şıp.
(Musluk bir kenarda düşünürken diğerleri odadan çıkar ve biraz sonra Renkti içeri girer.)
RENKTİ: (Her zaman olduğu gibi havalı ve romantiktir.) Merhaba şıpşıp şekerim. Seni düşünceli gördüm. Âşık mısın yoksa şıpşıpcığım?
MUSLUK: Ya ne saçmalıyorsun yine! Yine aşkla kafayı bozdun demi.
RENKTİ: Ay karıştırma ben keyfimden izlemiyorum, hanımım izliyor hem söylesene sen neden üzgünsün böyle?
MUSLUK: Sorma ya Renkti’cim yine su faturası sorun oldu. Bu defa değiştirilmem söz konusu.(ve sızlanmaya başlar)
RENKTİ: Dert etme şıpşıpcığım ben dahil herkes sen de bir sorun olmadığını biliyor, sen suçsuzsun. Gel sana Ceyar dizisini açayım izleyince rahatlarsın.
MUSLUK: Başlayacam ama Ceyarın’dan. Ne yapmam lazım, biliyorsan onu söyle? Kime sorsak acaba?
RENKTİ: Ben izlediğim programlardan suyun çok değerli, hayati bir öneme sahip olduğunu, dünyada kuraklık problemi olabileceğini ve bunun çevreyi, bitkileri, insanları kısaca tüm canlıları etkileyeceğini söyleyebilirim. Ayrıca canlıların yapısının çoğunluğu ve insanların yapısının %80 i sudan oluşuyormuş. Biliyorsun şıpşıp ben suya yaklaşamam suyum damlaları elektrik devrelerimi yakar yani su beni öldürür biliyorsun değil mi?
MUSLUK: Hiç bilmezmiyim renkti gel bir sarılayım(Renkti’ye doğru yaklaşmaya başlar.)
RENKTİ:(Ay diye bir çığlık atar ve uzaklaşır) Benden uzak dur Şıpşıp seni uyarıyorum, bu işin şakası olmaz.
MUSLUK: (Gülerek) Korktun mu şekerim ben adamı ne yaparım.
RENKTİ: Komikliğin tuttu senin. Değişince görürsün sen. Ben sana altın akıtıyorsun diyorum. Tüm canlıların suya ihtiyacı var diyorum ama senin yaptığına bak.
MUSLUK: Amaan,şaka yaptım, kızdın mı yoksa. Ben ne yaptığımı biliyor muyum? Aa aklıma geldi de malum kişiler senin dedikodunu yaparken duydum. Bazen yalnız başına çalışıyormuşsun ve sen insanların zamanını, hayallerini çalıyormuşsun. Çocuklar sendeki o renkli hayatlara ve dünyalara dalınca derslerini aksatıp ileride büyük adam olma, kendi kararlarını alma, daha fazla çaba harcayarak düşünme ve problem çözme yeteneklerini köreltiyormuşsun. Çünkü her şey sende hazır ve süslü sunuluyormuş.
RENKTİ: Yapma ama…(der ve ağlamaya başlar)
MUSLUK: Şey seni üzmek için söylememiştim
RENKTİ: (Ağlamaklı ve dokunaklı ses tonuyla iç çekerek) hayır olamaz (deyip ağlar)
MUSLUK: Neyin var canım senin? , yalancıktan söyledim.
RENKTİ: (Titrek bir sesle) Ali bey..., Ali bey eşine ‘bu televizyondan ne zaman kurtulacağız, bir şeyi zamanında yapamaz mısın sen? ‘ diye sinirlenmişti. Sözlerini duyunca aklıma geldi işte. Ben insanların arasını açacak hayallerini çalacak kadar kötü olamam. Ben hep iyiyi, güzeli, neşeyi göstermek için, güzel vakit geçirmelerini sağlamak için, ülkemizde ve dünyada olanları göstermek için hatta eğitmek için varım. Ben kötü olamam.
DÜZDOV: (İçeri girmiştir ve olanları izlemektedir) Evet haklısın belki Renkti ama bütün izlettiklerinin yararlı olduğunu savunamazsın hatta öyleleri var ki zaman çalmaktan hatta kötü düşüncelere sevk etmekten başka bir şeye yaramaz. Tabi bu senin sorunun değil, insanlar seçimlerini kendileri yaparlar ve iradelerini kendileri kontrol ederler. Yani ne kadar televizyon seyredeceklerini ve neyi izleyeceklerini kendileri belirlerler.
MUSLUK: Tabi doğruda olsa yanlışta olsa insanlar televizyondakilerin çekim etkisine de giriyor. Yapacak bir şey yok.
BUZDOL: (Gelir) Merhaba arkadaşlar konuşmalarınızı duydum. Ayrıca Musluk senin yapacak bir şey yok sözüne hiç katılmıyorum.
DÜZDOV: Ben de katılmıyorum.
RENKTİ: Ne yapmalıyız o zaman?
BUZDOL: Biz bir şey yapamayız elbette, sadece herkes uyuduktan sonra geceleri duvarlara bol bol film seyrettiririz, içeriksiz programlarla vakit çalarız. Ayrıca harcadığımız elektrikte cabası (Muzip bir şekilde Renktiye bakarak) Vallaha sorarlar nereden geliyor bu derenin suyuu…
(Renkti hariç, herkes gülmeye başlar, Renkti hiç renk vermez.)
RENKTİ: Aman Buzdol sende mi? Sen git kendine bak, soğutuyorsun da ne oluyor?
DÜZDOV: Arkadaşlar, sataşmanın sırası değil dikkat ederseniz herkeste bir sorun çıkıyor. Bu mutsuzluğa bir çözüm bulmamız lazım ama ne? Bizler dahil herkes çok mutsuz.
(Gurup halinde ‘bir çözüm bulmamız lazım ama ne? ’ derler)
BUZDOL: Birde lambaya soralım. Daha önce fikirlerinden epey yararlanmıştık. Lamba’yı aramaya koyulurlar. Dışarı çıkar ve lambayla birlikte içeri girerler.
LAMBA: Evet arkadaşlar bana anlattığınız kadarıyla sorunları anladım. Benim önerim bu konularda uzmanlaşmış Verimlidede’ye başvurmaktır. Ne derseniz acaba?
RENKTİ: (Etkilenmişçesine) evet Verimlidedeee… (der)
(diğerleri de hep birlikte) Verimlidede (derler.) Niye aklımıza gelmedi ki yaaa…
LAMB: Uzun zamandır görünürlerde yok. Bildiğim kadarıyla israflar, sorunlar çok olduğunda Verimlidede güç kaybeder ve ortalarda pek gözükmez.
BUZDOL: Evet uzun zamandır ortalarda gözükmemesi durumu açıklıyor.
DÜZDOV: Son zamanlarda faturaların çok gelmesi hiç hayra alamet değil
diyordum da kimse inanmıyordu. (Bilgiç edasıyla şakacıktan bir hıh çeker) Hıh!
ENERJİCANAVARI: (Yeniden gelmiş yan tarafta konuşulanları dinlemektedir ve Verimlidede’yi duyar duymaz hiç sevinmez ve yüzünü buruşturur ve kendi kendine) biraz daha sabret biraz daha Verimlidede’nin çukurunu kazmaya az kaldı. (der)
VERİMLİDEDE: (Dışarıdan gelir ve ilk Enerjicanavarı’nı görür ve Enerjicanavarı da onu görür. Enerjicanavarı önde o arkada koşmaya başlarlar) dur kaçma, dur dedim sana! (enerji canavarı biraz hızlıdır ve tam kapıdan kaçarken Verimlidede ayakkabısını fırlatarak Enerjicanavarı’na isabet ettirir. ‘’Ahh ‘’ diye bir ses gelir Ve enerjidede kapıya gidinceye dek Enerjicanavarı kaçmıştır) Yine neyin peşindesin canavar? (diye mırıldanıp sakalını sıvazlar.)
RENKTİ: İçimden bir ses çok yakınlarda olduğunu söylüyor arasak mı acaba?
DÜZDOV: Evet arkadaşlar arayalım.(der ve aramaya koyulurlar)
(Lamb ve Çam Verimlidede’nin olduğu tarafa yönelip aramaya başlarlar)
ÇAM ve LAMB: (Biraz aradıktan sonra Verimlidede’yi görüp sevinçten dört dönerler)
ÇAM: (Koşarak Verimlidede’nin elinden öper) Merhaba dede…
LAMB:(Sonrada Lamb koşarak Verimlidede’ye yaklaşır ve elinden öper) merhaba dede…
VERİMLİDEDE: Merhaba, merhaba nasılsınız çocuklar?
ÇAM: şey…
LAMB: İyiyiz ama sana ihtiyacımız var. Bizimle gelebilir misiniz dede?
ÇAM: Lütfen dede...
VERİMLİDEDE: Tabi çocuklar ben sizler için varım. Sorun ne acaba?
LAMB: Evde huzur falan kalmayacak dede. (üzgün bir halde) Ev halkı çok mutsuz.
ÇAM: Bir sorunumuz var.
VERİMLİDEDE: Tamam çocuklar geliyorum. Sizler çağırdıkça, insanlar dikkat ettikçe ben güçlenirim, büyürüm.
VERİMLİDEDE: (Düzdov, Buzdol, Renkti, Musluk içeride beklemektedir ve yanlarına Lamb ve Çam’la birlikte Verimlidede’de gelir) merhaba çocuklar
DÜZDOV, BUZDOL, RENKTİ, MUSLUK) : (hep birlikte sevinçten bağrışarak Verimlidede’ye sarılırlar.) dedeeee… Verimlidedeee…
(Hep birlikte koru halinde şarkı söylerler)
Dede gelir
Dertler kaçar
Sorunlar toz olur uçar
Dede gelir
Çok güçlüdür
Verimlidir, Verimlidedeee
Damlalardan, göller yapar
Hayelleri, hemen kapar
Gülücükler, çiçek açar
Dokununca, Verimlidedeee
Baş tacımızdır
Çok güçlüdür
Verimlidir, Verimlidedeee
VERİMLİDEDE: Çok sağolun çocuklar, sağolun evlatlarım. Yolda gelirken Lamb ve Çam anlattı. Bu ev gittikçe mutsuzluğa doğru gidiyormuş. (Hep birlikte ‘’yardım et’’ dede) Evet çocuklar bir evde elektrik enerjisi, sular, ısılar ve zamanlar boşa harcanıyorsa ve kimse dikkat etmiyorsa hüzünler gelir eve çöker. Hayaller ve paralar buharlaşıp uçar, her şey biraz zorlaşır ve etraftaki çoğu şey hatta kuşlar hatta ağaçlar bile çevreyle birlikte bundan zarar görür.
RENKTİ: (Dehşet içinde) Peki ne yapmalıyız dede?
VERİMLİDEDE: Sizin üzülmenize gerek yok, siz üzerinize düşenleri zaten yapıyorsunuz. Asıl iş sizleri imal eden, sizleri seçen ve sizleri kullanan insanlara düşüyor. (Biraz düşünür) Evlatlarım her şeyin başı eğitim, bilinç, sorumlulukları bilmekten ve duyarlı olmaktan geçer. İnsanları bu hususta uyarmamız lazım.
LAMB: Ama biz insanlarla konuşamayız ki!
VERİMLİDEDE: Verimlidede ben konuşabilirim fakat bunu nasıl yapacağımı iyice düşünmem lazım. Çünkü insanlara görünmemem lazım. Görününce büyü bozulur ve ben kaybolurum.
BUZDOL: Peki ama nasıl olacak?
VERİMLİDEDE: (İyice düşünür) Bir dakika sessizlik lütfen… Buldum çocuklar(hep birlikte ‘’yaşasın’’ diye bağırırlar) Sessiz olun biraz. Şimdi Ali Bey ve Ayşe Hanım uyurken çok sessiz olarak yanlarına yaklaşarak gereken her şeyi kulaklarına fısıldayacağım.
LAMB: Dede insanlar uyurken duymaz ki.
VERİMLİDEDE: Beni duyar ve anlarlar çocuklar bu benim özelliğim. (tüm eşyalar sevinerek kol kola girip oynamaya başlarlar.)
MUSLUK: (Belli bir süre sonra) Arkadaşlar sesler duyuyorum gelenler var galiba, herkes yerine geçsin (der, tüm eşyalar ve Verimlidede koşuştururlar ve sahneyi boşaltırlar)
2. Perde
(Sahne boştur ve ayak seslerinden sonra kapı gıçırtısı sesi gelir)
Ayşe Hanım: (Okuldan çocuklarını alarak eve dönmüştür, iki çocuğuyla birlikte sahneye girer) gelin bakalım çocuklar. Her zamanki gibi okuldan gelince elbiselerinizi çıkartın ve ellerinizi yıkayın, babanız da gelince hep birlikte yemek yeriz. Yemeğim pişip babanız gelinceye kadar sizde dinlenin olmaz mı Halil’ciğim, olmaz mı SEVGİ kızım? (Halil ve Sevgi lavabodayken, su sesi duyulmaktadır, Ayşe Hanım seslenir) çocuklar suyu boşuna akıtmayın, suyu kısarak kullanın. (su sesi de kısılır.)
BABA: (Biraz yorulmuş olarak gelir) Selam karığım, selam çocuklar. Bu gün
nasılsınız bakalım?
HALİL ve SEVGİ:(Bir ağızdan) iyiyiz baba.
BABA: (Çocuklarını kucaklayıp öper) ve ellerini yıkamak için lavaboya geçer ve son derece süratli bir şekilde kısık suyla elini yıkar ve yemek yemeğe otururlar.
(Yemekten sonra herkes bir köşeye çekilir. Belli bir süre sonra)
BABA: Hadi çocuklar vakit çok geç olmadan uyuyun bakalım. Yarın nede olsa tatil. Benimde nedense uykum geldi.
HALİL ve SEVGİ: Bizimde nedense bugün erkenden uykumuz geldi baba. İyi uykular baba(diyerek uyumaya giderler.)
BABA: İyi uykular canlarım (sonra eşine seslenerek) sen uyumuyor musun, karıcığım?
ANNE: (Televizyon başında dizi seyretmektedir.) Birazdan geliyorum sana iyi uykular kocacığım.
BABA: Fazla geç kalmaaaa… (diyerek uyumaya gider)
(Belli bir süre sonra tüm ev halkı mışıl mışıl uyumaktadır(sahnedeki lambalar iyice kısılarak sahne biraz karartılır ve bu arada Verimlidede sessiz ve usulca içeri girer ve anne ile babanın kulağına bir şeyler fısıldar sonrada sessizce içeriden çıkarken sahnedekilere el sallar
(Sabah Olur; anne önde ve baba arkada hafifçe koşuşturarak ellerinde yastıkla yarı şaka yarı ciddi sahneye girerler.)
BABA: Sana kaç kere dedim akşam uyumadan önce televizyonu kapa diye. Gece su içmeye uyandığımda hayret ettim, sen koltukta değil yanımda uyuyordun ama televizyon duvarlarla pencereden içeri giren misafirlerimize, yıldızlara yayın yapıyordu. Çok takdir ettim doğrusu. Biliyorsun bu ayın faturalarını gelecek aya erteledik.
ANNE: Unuttum, kapatmayı unuttum işte.
BABA: Ne çıkar zamanında uyusan, dizileri sabah boş vaktinde izlesen yani. Sen bunu hakkettin (der ve elindeki yastığı eşinin kafasına fırlatır ve eşide elindeki yastığı kocasına fırlatır. Bu böyle devam ederken Halil gürültüye uyanır ve olanları görünce olayları anlayamaz heyecandan kız kardeşine bağırarak)
HALİL: Sevgicik, Sevgi hadi kalk kalk babamlar yastık savaşına tutuşmuşlar.(ve Halil ile Sevgi ellerinde yastıkla sahneye dalarlar ’al bakalım’ deyip anne ve babalarına fırlatırlar olay curcunaya dönüşür ve herkes bir koşuşturmaca içinde birbirine yastık fırlatmaktadır anneyle baba durumu hiç çaktırtmaz)
SEVGİ: Al bakalım baba (der ve elindeki yastığı fırlatır.)
HALİL: Sevgi yakala (der ve elindeki yastığı Sevgi’nin kafasına fırlatır.)
ANNE: Minik Halil (der ve elindeki yastığı Halil’e fırlatır.)
(Olay bir süre değişerek devam eder ve sonra da dururlar. Durum yatışmıştır ve tatlı bir anıya dönüşmüştür. Annenin aklına kahvaltı gelir.)
ANNE: Kahvaltı zamanı... (der ve kahvaltıya geçerler.)
SEVGİ ve HALİL:(Babalarındaki hafif değişikliği yeni fark etmiştirler ve birbirlerine bakıp gülerler ve bir ağızdan) Ne o baba cin çarpmışa dönmüşsün.
BABA: Bilmem bu akşam bir tuhaftı.
BABA: (Kahvaltıdan sonra aklına bir şey gelmişçesine düşünür ve ilk önce faturaları tek tek incelemeyi ve bunları azaltmak için ne yapmaları gerektiğini ve çocuklarını eğitmeleri gerektiğini düşünür) Hadi toplanın bakalım, hadi çocuklar, hadi karıcığım. Bu gün çok önemli şeylerden, bizden, yarınlardan bahsedeceğiz. (çocuklar gizemli bir şey duymuşçasına etkilenir ve anneleriyle birlikte babalarının karşısına geçerler. Ali Bey karısına yönelerek) karıcığım son ay ki tüm faturaları getirebilir misin güzelim?
ANNE: Tamam Ali (der ve faturaları televizyonun yanından alarak gelir)
BABA: Bizler boşuna harcadığımız elektrik, su, ısıtma, ulaşım giderleri ve bir sürü nedenden dolayı zarardayız ve fazla para ödüyoruz. Bunları konuşup aramızda halletmek zorundayız.
HALİL: Evet baba ne varsa öğrenmek istiyoruz. Bizler küçük değiliz.
BABA: Aferin oğluma benim.
BABA: Ne dersin Ayşe birlikte anlatalım istersen.
ANNE: (Buna çok sevinir) Tabi kocacığım.(hoş bir tavır takınır)
BABA: Su, elektrik, ısıtma ve soğutma, yol, telefon giderlerini hesapladığım zaman gördüm ki bunların toplamından ayda 350 ile 600 TL lik tasarruf yapabiliriz. Bu ise yaklaşık asgari ücretle çalışan bir kişinin maaşı kadardır.
ANNE: Yani, biz boşa harcanan enerjiler sonucu bir kişinin maaşını, nafakasını ya da yılda yaklaşık olarak bir otomobil parasını yani hemen hemen 7000 TL ile 10000 TL yi heba ediyoruz çocuklar.
BABA: Evet bu, bizim umursamazlığımızın, dikkatsizliğimizin, eğitimsizliğimizin ve de bonkörlüğümüzün cezası. Bazen bizlere çöreklenen mutsuzluğumuzun kaynağı.
SEVGİ: İnanmıyorum! Ne yani biz şimdi bir taksi parasını çöpemi atıyoruz!
HALİL: İnanmıyorum ya! Baba ne olur tedbir alalım. Ben elimden geleni yapacağım hatta akşamları televizyonu ben kapatacağım. Ama ne olur şu önlemleri alalım ve gelecek yaz benimde bisikletim olsun.(anne, baba Halil ‘i uslüplü süzer.)
SEVGİ: Hem de tatile gideriz.
ANNE: Ah hayret bir şey kafaları çalışmaya başladı bu haylazların ya.
SEVGİ: Ehh baba,
BABA: Önce aldığımız ve kullandığımız eşya, cihaz ve araçlara dikkat etmeliyiz. Çünkü bunları aldığımız an kendimizi bağlamış oluyoruz. Bu yüzden en az enerjiyle aynı işi gören eşyayı almalıyız. Yani en az enerjiyle yâda güçle soğutan buzdolabını, en az enerjiyle yıkayan bulaşık ve çamaşır makinesini, yine en az elektrikle evimizi yeterince aydınlatan lambayı, en az enerjiyle evimizi soğutan yâda ısıtan ısıtıcıları, soğutucuları, klimaları almalıyız. Bunlara genelde A sınıfı yani en az enerji harcayan cihazlar deniliyor.
ANNE: Evet en az enerjiyle aynı işi gören eşyalar A sınıfı eşyalardır. Tabi buna kesemizin de uygun olması lazım.
BABA: Tabi ki kesemizin de uygun olması gerekir. Eğer A sınıfı eşya alabileceğimiz bir fiyataysa biraz daha fazla ödeyip; defalarca fazla para ödemektense bir defa sıkıntıya girmiş oluruz.
ANNE: Bu eşyaların B, C, D, E, F,G sınıfları da var G sınıfı en fazla enerji harcayan eşya sınıfı
SEVGİ: Keşke şu D, E, F,G sınıfı olmasa
BABA: Haklısın kızım. Düşünen kim? G sınıfı, A sınıfının harcadığının iki katı enerji harcıyor.
ANNE: Birde kullandığımız her türlü eşyanın kapasitesi var. Yani kullandığımız kapasite yâda ihtiyaç duyduğumuz miktarda, güçte olan eşyayı almalıyız. İhtiyacımızdan çok daha büyük kapasitede olan bir cihazın yâda eşyanın bize faydası olmadığı gibi zararı vardır.
BABA: Örneğin oğlum sana bir öğünde iki tabak değil de altı tabak yâda on tabak yemek versek ne yaparsın? Ama baba, hepsini yiyemem ki yarısı çöpe gider.
SEVGİ: Yâda hepsini yer, sonrada karın ağrısından doktora gidersin sen. Yâda fazlasını boşuna yersin bir faydası olmaz ve bizde sana pisboğaz deriz. Pisboğaz Halil, Pisboğaz Halil.
BABA: Evet çocuklar makineler, eşyalarda böyledir işte ihtiyacımızdan büyükse enerjinin bir kısmını boşuna tüketirler; yani çöpe gider. Yine bunları tam dolu kullanmazsak bu seferde boşuna çalışır.
(Fon müzik eşliğinde şarkı söylenir.)
A sınıfı A sınıfı
B,C,D,E… G sınıfı
Alt tarafı, üst tarafı
En güzeli A sınıfı
Paran varsa A sınıfı
Paran yoksa B sınıfı
Yok yok desen darılmam sana
Hiç olmazsa C sınıfı
Az öde yaşa
Sağlam bas taşa
İhtiyacın al, al paşa paşa
Uyuma boşa
Gitmesin boşa
Doldur doldur baştan başa
BABA: Sonrada çocuklar, her şeyin bir kullanma şekli, uygun bir çalışma zamanı … vardır. Örneğin buzdolaplarının kapısı uzun süre açık bırakılmaz, buzdolabı fazla yâda yarım doldurulmaz, konulduğu yer direk güneş görmez, elektrikli ısıtıcılar genelde çok elektrik harcadıklarından acil zamanlarda kullanılır ve gerekmediği zamanlarda yâda kapı açıkken kullanılmaz. Genelde buzdolabından, çamaşır makinesine, klimadan, ütüye, ısıtıcılardan fırınlar kadar birçok eşyanın ayar düğmesi yâda programlama tuşları vardır. Bunları kullandığımız yere göre, amacına göre, yaptığı işe ve zamana göre ayarlamamız yâda programlamamız lazım.
ANNE: Evet çocuklar, her eşya yâda cihazın, makinenin üstündeki düğmeler boşuna konulmamıştır. Bunların bir amacı ve görevi vardır. Bunların hepsini bu eşyaların kullanma kılavuzundan öğrenebiliriz. Bu yüzden eşyaların kullanma kılavuzlarını saklarım ve eşya kullanımıyla ilgili her şeyi oradan öğrenirim.
BABA: Hatta anlamadıklarını bana sorar. Bende anlamadığımı bir bilene danışırım. Malum, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Çocuklara dönerek sizlerde bilmediklerinizi bizden yâda öğretmenlerinizden öğrenebilirsiniz.
BABA: Şimdi diyeceksiniz ki muslukların, lambaların kullanma kılavuzu yok onları nereden öğrenebilirim. Unutmayınız ki çocuklar hayat bir okuldur. İsterseniz kendinizde test ederek, dikkat ederek bu gibi basit şeyleri öğrenebilirsiniz.
HALİL ve SEVGİ: (Birlikte) Nasıl öğrenebiliriz?
BABA: Her şey ihtiyacımızı giderecek ölçütte olmalı demiştik, değil mi?
HALİL ve SEVGİ: (birlikte) evet.
BABA: Suyu açtığınız zaman en az akacak şekilde açın, sonra elinizi rahatça yıkayacağınız duruma gelene kadar suyu artırın ve durun. Açtığınız suyun son miktarını iyice kontrol edin ve bir daha ki sefere hep bu düzeyde su kullanın. Ayrıca elinizi yâda yüzünüzü sabunlarken suyu boşuna akıtmayın. Farzedin ki musluktan altın suyu akıyor.
SEVGİ: Evet baba, Arabistan diye bir yer varmış. Orada su bulmak çok zormuş. Orada su altından kıymetli dedi öğretmenimiz. Hatta su bulamadıkları zaman kolayı su yerine kullanıyorlarmış. Her şeyin kaynağı suymuş.
ANNE: Nelerde biliyormuş benim güzel kızım.
BABA: Aferin kızım, işte böyle ol ve daima öğrendiğin ve yapabildiğin iyi ve güzel şeyleri uygulamaya bak.
SEVGİ: Söz anne, söz baba suyun damlasını dahi boşuna harcamayacağım. Gerekirse boşuna gitmesin diye altına bir kap koyacağım. (bu arada Halil’den hiç ses çıkmaz, aklına annesinin Sevgili oğlum suyu az kullan, banyo mu yapıyorsun, bak sana şıpışıpı Halil diyecekler.)
BABA: Eee… oğlum çok suskunsun.
ANNE: (Oğlunun durumunu fark eder) ee şıpışıpı Halil bir şey demeyecekmisin? (gülümser)
HALİL: Artık bende çok çok dikkat edeceğim. Aklıma öğretmenimin dedikleri geldi. Bir ara bizlere: çocuklar! Bu vatandaş çok bilinçsiz ve duyarsız, ekmeği, suyu, her şeyi boşa harcıyorlar. Doğrusu ya asıl insanlığa ayıp ediyorlar. Kimi yoksul, sıcak çorbaya hasretken, insanlar yemek beğenmiyorlar, harcadıklarına hiç dikkat etmiyorlar. Öğrencilerden kimi tuvaletteki suyu açık bırakıyor, kimi bunu gördüğü halde uyarmıyor ve suyu kapatmıyor, kimi suyu gereğinden fazla açıyor. Kimi tüm ışıkları açık bırakıyor… daha neler neler… ya bu ne savurganlık, bu nasıl insanlık, bu ne sorumsuzluk olamaz böyle bir şey ya! Diye kızmıştı.
BABA: O öğretmenine de helal olsun, tam ders verici bir öğretmenmiş. Doğrusu takdir ettim.
SEVGİ: Baba bir şey söylemek istiyorum.
BABA: (Kızına tebessüm ederek) Söyle biriciğim.
SEVGİ: Okulda ayrıca aile ile ilgili bir şarkı da öğrendik. Söyleye bilir miyim?
BABA: (Biraz şüphelenerek) Neymiş o şarkı bakıyım?
(Koru halinde, bir müzik eşliğinde)
Mutsuzluk yeteeer
Cehalet gideer
Babalar öğretirse
Her çoçuk fidan diker
Analar ders verirse
Bu hayat bize yeter
Çil tavuğun yumurtası
Sarı sarı altın eder
Bütün aileler için
Önemlidir eğitim
Ama tam olmalı
Çocuklarda bilmeli
Eğitim almak kadar
Oyun da oynamak lazım
Bilgi her şey değildir
Bunu uygulamak lazım
Oyunda görmek lazım
Okulda da evde de
Her yerde görmek lazım
Oyun oyun oyun
Oyun oynamak lazım
Ders,ders, ders
Ders çalışmak lazım
Aşı, aşı,aşııı
Çocuklara hayat aşılamak lazım.
Çil tavuğa sarı sarı
Altın yumurtlatmak lazııım.
(Anne ve baba sevinçten çocuklarını kucaklarlar)
ANNE: Peki o zaman her şeyi öğretelim gitsin ve evimiz mutluluk dolsun. Ne demişler: bu günün çocukları yarının büyükleri!
BABA: Bakın Çubuklar! Her şeyin başı temizliktir.
BABA: Bir yeri ısıtmadan yâda soğutmadan önce temiz tutmalıyız. Isıtıcımızı, peteğimizi, soğutucumuzu,buzdolabımızı, fırınımızı, makinelerimizi temiz tutmalıyız.
ANNE: Az su harcamak için evimizi, arabamızı, bedenimizi, elbiselerimizi, bulaşıklarımızı toz,kir ve her türlü kirletici maddeden temiz tutmalıyız.(Halil bir eliyle gizlice elbiselerini silkeler)
BABA: Temiz bir cevre, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için ise temiz enerjileri kullanmalıyız.
ANNE: İyi düşünebilmek ve eteklerimizi mutlulukla doldurabilmemiz için, temiz bir cevrede, düzenli, güzel ve temiz bir muhitte yâda sitede bedenimizi zararlı alışkanlıklardan temiz tutarak, sağlıklı bir ruhla yaşamalıyız.
HALİL: Temizlik şart
SEVGİ: Her yerde temizlik
ANNE, BABA ve Çocuklar:(hep birlikte) temizlik, temizlik, temizliiik şaart(derler)
BABA: Evet çocuklar, en önemli ve masraflı enerjimiz ısı enerjisidir.
SEVGİ: Hepsinden daha mı çok baba.
BABA: Evet kızım. Çünkü tüm evi,(eliyle odayı etraflıca işaret eder) yâda odayı ve bizi ilgilendirir.
ANNE: Bu yüzden ısımızı korumalıyız.(Ellerini avuçlarında bir kuş tutuyormuşcasına birleştirir)
HALİL: Ama nasıl?
BABA: Düşünelim bir kere ısı nasıl kaybolur, nereden kaçar peki?
ANNE: Tabi ki kapıdan, bacadan, duvardan, pencereden ve soğuk kısımlardan.
BABA: (Eliyle yukarıyı işaret ederek) Ve çatıdan, çatıdan da kaçar çocuklar. Bu yüzden evin dört tarafı iyi yalıtılmış olmalı ve kapılar, pencereler hemen kapatılmalıdır.
HALİL: Kış aylarında pencere ve kapı kenarlarına çekilen macun ve bantları bunun için mi çekiyoruz baba?
BABA: Aynen öyle.
ANNE: Hatta evlerin güney cepheleri daha sıcak olduğundan kış aylarında güneydeki odamıza geçeriz.
SEVGİ: Harikasın anne, bende bir ara bunu merak ediyordum. Soracaktım ama unuttum. Güneye göç eden kuşların hikayesini duymuştum, ama bunu hiç duymamıştım.
BABA: A benim meraklı ve unutkan kızım aferin.
HALİL: Meraklı….
HALİL: Unutkan… Unutkan.
BABA: Yine çocuklar gerektiğinden fazla sıcaklıkta gereksizdir ve (elini kendinden ileriye doğru iterek) kaçmaya çalışır. Bu yüzden ısı ayarlamalarımızı iyi yapmalıyız.
BABA: En önemli ikinci enerji harcamamızı elektrik enerjisi oluşturuyor.
ANNE: Elektriği, elektrikli cihazların bize, kesemize ve evimize en uygun, evet çocuklar en uygun olanını seçip tam kapasite ile çalıştırmalı işimiz bitince de fişten çıkartmalıyız.
BABA: Ne yapmalıyız çocuklar? İşimiz bitiiincee… fişten çıkartmalıyız. Ayrıca kullanma talimatlarını bilmeli ve kullanma alışkanlığı kazannnmalıyız. Bu cihazlar yâda araçlar zırt pırt kullanılmamalıdır.
SEVGİ: Bir de temiz tutmalıyıııız.
BABA: Bunlardan buzdolabı 30 Lira yutuyorsa, lambalar 18 Lira, fırınımız 9 Lira, televizyon 9 Lira, bilgisayar 7 lira, çamaşır makinesi 5 lira hele kışın elektrikli ısıtıcı kullanmaya kalkarsak 300 ila 600 lira para yutuyor. Bunları da böyle bilin. Elektrikli ısıtıcıyı yâda klimayı saymazsak buzdolabı elektrik şampiyonu….
ANNE: Suyu nerede ne kadar gerekiyorsa, en az ne kadarı işimizi hallediyorsa o kadarını kullanmalıyız hatta meyve, sebze ve tabaklar bir kapta yıkanmalıdır. Su ile ilgili ihtiyaçlarımızı sıraya koyarak suyu kullanma alışkanlıkları kazanmalıyız.
BABA: Ayrıca yol masraflarını en aza indirmek için biz evimizi işimize ve çocuklarımızın okuluna mümkün olduğunca yakın yerde kiraladık.
HALİL: Evet baba, ben metro ile ’cuf cuf cufcuf...’ on dakikada okuluma ulaşırken arkadaşım Ferhat iki vasıta değiştirerek bir saatte zor ulaşabiliyor. O ayda yola yüzkırk TL öderken ben sadece altmışaltı TL ödüyorum. Sevgi’yi de düşünürsek (biraz düşünür) evet buldum yaklaşık yüzelli TL kârdayız baba. Hem de yol eziyetini çekmeden.
ANNE: A benim hesapçı kitapçı oğlum, büyümüş adam olmuşta hesapta yapıyor. (sempatik bir tavırla) Aa…akıllım, balküpüm...
BABA: (Biraz duygulanır) Aferin oğlum, seninle gurur duyuyorum; gerçekten biz o paraları kazanıncaya kadar göbeğimiz çatlıyor. Maaşımıza biraz zam yapsınlar diye gerekirse yollara dökülüyoruz. Bu yüzelli TL sadece ulaşım buna ısınma, su, elektrik, yeme, içmeyi de kattığımız zaman ooo iyi para ediyor. (eşine de bakarak) Aman çocuklar ailemizi kendi elimizle mutsuz etmeyelim. Unutmayalım ki: (titrek ve şairane bir ses tonuyla) ’ doğan her çocuğun hakkı var bizde. Öğütülen biziz her değirmende. Bu ne ilk... nede son....(duygusal bir aile portresi oluşur) Aklıma geldi birden…
HALİL: (Ellerini sırayla havaya kaldırarak) Yaşasın temizlik! Yaşasın tutumluluk… yaşa sen baba, yaşa sen anne! (aile yeniden neşelenir)
BABA: İtiraf etmeliyim ki bitanelerim, biz büyükler bile bu konulara bazen gereken önemi vermiyorduk. Bu konuşma annenizin de benimde işime yaradı. Bilgilerimizi tazelemiş olduk. (Anne, baba birbirlerine ve çoçuklarına sevgi ve muhabbetle bakarlar)
HALİL ve SEVGİ: (Birlikte anne ve babalarını alkışlarlar, ıslık ve alkış yükselir)
ARA SES: Artık tüm aile sorumluluklarını yerine getirecektir ve herkes çok mutludur.)
Sorunlar düzelmiştir sahne hafifce karartılır)
VERİMLİDEDE: (Enerjicanavarını kolundan yakalayıp getirir. Ve arkasındanda neşeli ve mutlu bir halde Buzdol, Düzdov, Musluk, Lamb, Çam, Renkti içeri girer ve Verimlidede’yi alkışlarlar. Enerjicanavarı kambur ve bir ayağını yana hafifce çapraz açarak yürümektedir.)
ENNERJİCANAVARI: Yandım oy, yandım oy, hayalleri saldım oy, Artık hırsızlık yapmayacağım, çalışıp para kazanaca…(kazanacağımı tam söyleyemeden yere yıkılır. Diğerleri aile üyeleriyle kol kola girerek oyun oynarlar)
(Kapanış müziğiyle birlikte şu dizeleri topluca söylerler)
İşte bu kadar
Çocuklar helal
İsterse çocuk
Dünyayı sallar
Düşleri yolar
İşte bu kadar
Çocuklar helal
İsteyin yeter
Neler olur neler
Sular kaçmadan
Elektrik çarpmadan
Sıcacık odadan
Isı gitmeden
Olursun adam
Mutlu bir adam.
SON
Çeşitli Tekerlemeler:
Okula gittim okula
Öğretmen girdi koluma
Zil zil zilzil zil çaldı
Sınıf güllerle doldu
Ders ders dersders ders yaptık
Artık bilgiyle dolduk
Soru soralım derken
Vakitleri doldurduk
Zil zil zilzil zil çaldı
Yüzüm neşeyle doldu
Oyun oyun oynadık
Bilgimizi yokladık
Samet Koman
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.