ALTIN MADALYA
Koskocaman bir hayat gibi görünsede, üç günlük bir dünya.. dün, bugün ve yarın.. kaçırdıklarımızı ve yitirdiklerimizi düşündükçe aslında ne kadar az bir zamana yayıldığımızı görmemiz güç olmaz..
Gözlerimi kapatıyorum ve misket yuvarladığım yıllara gidiyorum,düşlerimin içinde kurduğum o gerçek dünya şimdi ne kadar uzak geliyor bana.. Hepimiz için aynı şeyler geçerli belkide.. belkide bu çocuk yanımız bir tarafımızda can çekişiyor çırpınıyor ama, yetişkinliğimizin altında ezilip gidiyor.. Ve diyoruzki biz büyüdük, içi başka dışı başka... Aslında büyüyen bir şey yok sadece süratle yanımızdan geçen koca bir ömür var. Etkileşimden oluşan bir tecrübe ve ağırbaşlılık sendromunun içinde çocukluğumuzu yada çocuk tarafımızı sıkıştırıp bırakmışız.. ve ömür bir yanımızdan hızla akıp gidiyor.
En güzeli uçurtmalar yapmak ve sahipsiz rüzgarlara bırakmak onu, en güzeli sokaklarda başıboş dolaşmak toza toprağa çamura bulanmak, en güzeli mahallenin en güçlü erkeği olmak adına güç gösterileri yapmak, kavga etmek ve sonra sıkıla sıkıla barışmak ,en güzeli kışın yağan karda bütün kolu komşu hep beraber sürat teknelerimizle hafif yokuş sokaklarımızda kızak kaydırmak, en güzeli komşumuzun bahçesindeki meyve bahçelerinden meyveler aşırmak, en güzeli güvercin zamanlarında güvercin uçurtmak, ve en güzeli her biri dünya kadar renkli ve onun kadar güzel misketler yuvarlamak, tahta topaçlar çevirmek, çelik çomak oynamak, sek sek oynayan kızların oyununu bozmak bıkmadan usanmadan..
Ömür bir yanımızdan sessiz ve usulca çaktırmadan akıp giderken, dur diyemediğimiz zamanın, aslında içimizde ne kadar derin kuyular ve ne kadar renkli izler bıraktığını hiç birimiz inkar edemeyiz.. ve ömrün altın madalyası , en güzel anıdır o ÇOCUKLUĞUMUZ..
www.canbolat.net