- 1459 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Islak sokaklardı sevdanın ayak sesleri...
Dünden verilen sözdü; Güneşi her sabah özgürlüğünü bekleyen mahkûm misali özlemek. Her sabah kanter içerisinde daha güneş ile olan randevumun saati gelmeden hazırlanmak; Yerimi almak ve ilk merhabayı verebilmek... Ortama güneşin kızıl rengi düşmeden gecenin karanlık pelerinini çekmesini sabırsızlıkla gözlemlemek içindi mücadelem.
Nedenini bildiğim bi durum, ama yinede her yeni doğuş yeni başlangıçlar gibi nefesimi tutmama yetiyor. Sonra derince nefes alıyorum ciğerlerime sabahın daha teneffüs edilmemiş, çiğ dolu serinliğinden. Yaşamak bu diyorum, çivisi çıkmış içi dışı keşmekeş olan dünyanın tüm olumsuzluklarına inat.
İçimi yaşamın dayanılmaz varoluş mücadelesi ile dolduruyorum...
Yeni kelimelerim oluşuyor hafızamın bir kenarında umudu azalmış, yaşama arzusu olmayanlara verilmek üzere. Nerden bilsinler benim güneşten beslendiğimi; Tüm renklerinden aslında UMUDUN adına resimler çizdiğimi…
Adresi belli olan sevdamın ilk ulaşacağı yerde duruyorsun, şehrimin yağmur kokan, şehrimin sonbahar kokan sokak araları misali yüreğimin en derinindeki gizli hazinem olduğunu bilerek.
Bilmelisin ki; Sevmek hesapsızlık işidir neden sevdiğini, nasıl sevdiğini, daha da nasıl sevebileceğini düşünür durursunda yanıtına bir türlü ulaşamazsın. Severken gülersin, severken ağlarsın severken özler bakarken her gidişin aslında tekrar gelmeler için sebep olduğunu düşünürsün çocuksu hisler gibi görünse de.
Dışarıda yağmur yağmada sevgili! Islak sokaklarda ayak sesleri çınlamakta sevdanın! Ve ben susuyorum. Susuyorum; Çünkü susunca sadece seni düşünüyorum, sen oluyorum. Her sabah yeniden günaydının olmak için kelimelerimin ardına dua gibi ekliyor için için tekrarlıyorum. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum...
Uğurtan AKGÜL