- 1967 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Lokman Hekim Gelse...
Bitirdiğimiz ne çok şey varmış meğer.
Ya yitirdiğimiz.
Varlıkla yokluk arasında sıkışıp kalmışız. Hep zamana bulmuşuz kabahati ve hep yıldızlardan ummuşuz gözlerimize rengi.
Sahte gülüşler kuşanıp, korkularımızı giymişiz zırh gibi de yine en derine batıyor hayallerin kırık hançeri. Damla damla umutlar akıyor çorak toprağa. Kan tutuyor yarını. Amansız bir titreme suskularda. Ellerimizde ölürken papatyalar, avuçlarımızı sıkıyor sıklaştırıyoruz nefesimizi. Sesimiz nerde? Ne kaldı sayılacak diye soruyoruz ve
soluyoruz, nefesimiz erişmiyor yüreğe, soluyoruz kaygılar dizilmiyor ilmeğe.
Daha düne kadar ne kolaydı herşey. İki ters bir yüzle idare ederdik acıları. Gülerdik; tebessümün bir ucunda olsa da sancı. Sineye çekerdik ahla vahla geçen ama bir anına bin kahkaha sığdırılan o munis sevdaları. Ah o sevdalar dağlar deldirip iliklere düğmeler dizdiren ve dilden dile düşüp gönüllere gülşeni aratan.
Bulduğunda takılıp bir güle ve giden gülümsemenin gün haliyle son deme.
Farkında mısınız bilmem güneş bile parlak değil eskisi gibi.
Akşamlar daha bir sabırsız geceler daha bir kara.
Biliyoruz ki gülşenler bozulup bülbüller sustuğundan beri talan oldu sevmenin hesapsız kitapsız harmanı. İki kere iki de dört etmiyor, riyayla bakıp gözlere aman efendim siz nasıl isterseniz onu hesaplarız diyerek sırıtıyor ve ekliyor biz sevdik mi işte böyle adam gibi severiz diye!!!
Çok çalışsak ve çok ağlasak gelir mi o yitirdiğimiz değerler ve yeniden biter mi o goncalar geri.
Ne yazık ki artık çok geç; güller naylon, bülbüller kafeste, aşklar da ölüyor aheste aheste.
Lokman Hekim gelse çare bulabilir mi bu derde?
Fergül
06.11.2007
YORUMLAR
kutlarım Fergül
çok şiirsel ezgileri vardı yazının içinde
çok beğendim...
ve dayanamayıp kıtaladım )
Bitirdiğimiz ne çok şey varmış meğer ve ne çok yitirdiklerimiz
Varlıkla yokluk arasında sıkışıp
Hep zamana bulmuşuz kabahati
hep zamandan ummuşuz medet
yıldızlardan gözlerimize rengini
Sahte gülüşler kuşanıp korkularımıza
zırh gibi
en derinlerimizde
hayallerin kırık hançeri
Damla damla çorak toprağa akan umutlar
kan tutmuş yarınımızı
Amansız bir titreme kalmış suskularda
Ellerimizde ölürken papatyalar
avuçlarımızda sıklaşan nefesimiz
soluyoruz sesimiz
erişmiyor kendi yüreğimize
ve kaygılar diztirtmiyor ilmeğe
Daha düne kadar ne kolaydı herşey
İki ters bir yüzle idare ederdik acıları
tebessümün ucunda
olsa da sancı
sineye ahla vahla çekilen kahkaha
bir anına sığdırdığımız
o munis sevdalar
ah o sevdalar
dağlar deldirip
iliklere düğmeler dizdiren
ve dilden dile düşüp gönüllere gülşeni aratan
o sevdalar
bulduğunda takılıp bir güle
gülümsemenin
gün haliyle giden son deme
güneş bile parlak değil
akşamlar daha bir sabırsız
geceler daha bir kara elbet
gülşenler bozulup
bülbüller sustuğundan beri
talan oldu sevmenin
hesapsız kitapsız harmanı
İki kere iki de dört etmiyor artık
“aman efendim siz nasıl isterseniz öyle hesaplarız”
İşte adam gibi sevmenin
en sırıtkan hali
ve eklem
Gözlerinde riya biliyoruz
biliyoruz güller naylon
bülbüller kafeste
aşklar da ölmüş aheste
aheste
yitmiş değerlerimizin ardından
solmuş goncalar
açar mıydı
bulabilinir miydi bu derde çare
gelse Lokman hekim ah nerede...
nerede...
sevgilerimle çalışmalarında başarılar dilerim
"Biliyoruz ki gülşenler bozulup bülbüller sustuğundan beri talan oldu sevmenin hesapsız kitapsız harmanı." "Ne yazık ki artık çok geç; güller naylon, bülbüller kafeste, aşklar da ölüyor aheste aheste." Belki de yitti sanılan değerler bir yerlerde garip/yetim yaşıyor... Rafın önündekiler daha fazla görünüyor. Değerli olanlar arkalarda gözden kaçıyor.
Sevda Bitmez
Duyarsan bir sevda bitmiş,
O sevda değildir; sevda bitmez.
Ayrılık mı? Körüğüdür sevdanın.
Sönen hayattır, sevda sönmez.
Gül solar, bülbül susar;
Fakat bülbülün güle aşkı bitmez.
Ferhat ölür, Şirin ölür;
Efsanesi dilden dile yayılır.
Sevdanın bil ki son noktası,
O'na kavuşmaktır.
Demek ki O'ndan gayrisiyle,
Kavuşmakla sevda bitmez.
Ahmet Bektaş
TEBRİK EDERİM MÜKEMMEL OLMUŞ.