- 1580 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Masal Yazdım, Çok Bilindik...
Bir masal yazdım, çok bilindik. Çığlık atan sardunyaların üstüne bir tutam karabiber serpilmiş; gözleri yanıyor. Aksırıp duruyor; hayır, sanırım ağlıyor. Üstüne bir kepçe kum atıyorlar. Gitmiyor, sadece kendini dinlendiriyor.
Nadasa bırakılmış bir tarlanın sefil yalnızlığının kokusu gelirse burnuna, kaçma derdi annem; boşuna… Değmez çünkü kaçtığına… Bak nasıl da zorluyor ayaklarım, kaçmaya tutulmuş besbelli. Anneme diyorum gel al beni, götür artık. Kaçma diyor annem, boşuna; değmez çünkü kaçtığına…
Bir balık zıplıyor denizinden masalımın kumlu uykusuna. Yüzgeçleri sararıyor, ağırlaşıyor. Nefes almaya çalışıyor; hayır, sanırım konuşuyor. Bir küçük göl yapıyorlar kumun tam ortasına. Gülmüyor, sadece yüzüyor.
Uzaktaki bir şelalenin, keyifli şırıltıları gelirse kulağına, koşma derdi annem; yavaşla… Değmez çünkü çabuk vardığına… Nasıl da hazır nefesim kilometreler aşmaya. Haddinden fazla yorulmuş besbelli. Ah bir bilsen anne, nelere nefes tükettiğimi… Korkma diyor annem; bak yanıbaşına… Değmez çünkü böyle ağladığına…
Bir masal yazdım, çok bilindik. Önce sardunyaya baktım, sonra tarlaya…
Şelaleye el salladım, sonra da balığa…
Ellerime baktım, sonra kâğıda…
Sonra kuma baktım, sonra kuma battım… Sonra nefes aldım…
Sonra… Sonrasını sonrada bıraktım…