- 664 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Günlüğümden - 69
GÜNLÜĞÜMDEN – 69
Hey Tutku ben çok mutluyum. Hayatım yoluna girmeye başladı. ÇALIŞIYORUM. EKMEĞİMİ KAZANIYORUM. Ne mi yapıyorum? Gezerek, çiçek satıyorum.
Bir gün, oturduğum yerin belediye merdivenlerinin önünde durdum. Rampa var ama kendi başıma çıkamam. Çok dik. İki – üç kişi gerekli. Neyse, merdivenlerin önünde, belediyeye telefon ettim. Çiçek satmak istediğimi bildirdim. Birkaç yerle görüştüler. Sonra, yanıma iki kişi geldi. Başkan izin vermiş. Kart gerekmiyor mu? Ya beni zabıtalar yakalarsa? Dedim. Meğer o, iki kişiden biri, zabıta başkanıymış. Güldüler ve zabıta başkanı: Yok seni kimse yakalamayacak. Sen özgürsün, her yerde satabilirsin. Biz diğer arkadaşlarımıza da söyleriz dedi. Teşekkür ettim.
Yollarda sevinçten uçuyordum. ÇOK MUTLUYUUUM diye bir de çığlık attım caddede. Yanımdan geçenler, bir garip baktılar yüzüme. Kafayı yemiş zavallı demişlerdir. Hiç te umurumda değildi. Hava açılır açılmaz, araya sora, toptan çiçek satan bir yere gittim. Aman orası da çok karışık ve uzak geldi bana. O gün başladım işe. Yani: 26 Mart 2011. Akşam eve geldiğimde, resmen haşatım çıkmıştı. Ama mutluydum.
Artık sahilden, dümdüz gidiyorum.Yollarda başlıyorum satışa. İnsanların yanlarına yaklaşıp, “ ÇİÇEK İSTER MİSİNİZ? Yada ÇİÇEK ALIR MISINIZ?” diyorum. Bazıları alıyor. Bu mevsime göre, iyi kazanıyorum. Daha sezon başlamadı. Hiçbir yer açık değil. Bir restoran sahibi söz verdi. Sezon başlasın, her gün senden on çiçek alacağım dedi. Şu anda, kırmızı ve beyaz karanfiller satıyorum. Güller, henüz pahalı. Karanfilin bir demeti beş lira ve yirmi tane var bir demette. Ben tanesini, beş liraya satıyorum. Bazıları, on lira veriyor bir karanfile. Bazıları, hiç çiçek almadan, beş lira veriyor. Bazıları da, yine çiçek almadan, gönlünden ne koparsa? Veriyor.
Dileğe söyledim. Bu iş böyle dedi. Yazın akşam başlayıp, gece boyunca çalışacağız. Şimdi, kimse yokken bile, ortalama karım 20 – 30 lira. Günlük harçlığım çıkıyor işte. Yazın güllerle, harika iş çıkarırım. Geçen yaz, korkunçtu. Bu kez, Dilek te benimle gelecek, gül vazosunu taşımak için. Stand kur, stand topla sorunu yok. Sermaye, bir – iki çiçek satmayla çıkıveriyor. Hem de, sürekli, deniz kıyısındayım. Dolaşıyorum, özgürüm.
İnsanların, estetik yönlerine hitap ediyorum. Bazılarıyla, söyleşiyoruz. Beni çok seviyorlar. Üzüldüğüm bir ortak nokta gördüm. Yaşlı ya da genç fark etmiyor. Hemen hemen insanların yarısı ya da üçte biri: ÇİÇEK VRECEK KİMSEMİZ YOK. Diyorlar. Ben de, “ Kendinize alın. Kendinizi sevmiyor musunuz? Ben kendimi, hep ödüllendiriyorum diyorum. Param yok dese, anlarım.
Yolum çok uzak. Ama alışıyorum yorgunluğa. Ruh halim, çok düzeldi. Yolda giderken deniz solumda, gelirken de sağımda. Başımı çevirdiğimde, onu görmek, tanımsız bir sevinç. Bazen iskelede yorulduğumda, ta uca gidiyorum. Hem simit yiyorum, hem de Akdenizi, içime çekiyorum. Bu gün, duş aldığım için işe gitmedim, sana yazdım Tutku.
Nilgün Acar 31. 03. 2011. ALANYA - EVİM