Bencil kimse devamlı kendi çıkarını düşündüğü için başkalarını düşünmeye ayıracak vakti yoktur.
UNALAN
UNALAN
@unalan

PAZARTESİ SENDROMU

31 Mart 2011 Perşembe
Yorum

PAZARTESİ SENDROMU

11

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2900

Okunma

PAZARTESİ SENDROMU

PAZARTESİ SENDROMU

Çalışmayı çok seviyorum. Neden mi? Aslında bir tek nedeni yok bunun;

-Öncelikle ekonomik ihtiyaçlarımı rahatlıkla karşılamanın benim için tek yolu olduğu için seviyorum, kazandığım paranın hakkını en iyi şekilde vermeliyim diye düşünüyorum.

-Çözümsüz-kronik-bıktığım kişisel ve ailevi problemlerimden beni uzaklaştırdığı için seviyorum.

-Aklımı ve tarzımı yansıtabileceğim ve kendimi tartabileceğim, haz duyabileceğim en gerçek platform olduğu için seviyorum.

-Yaptığım iş gereği, insanlara faydalı olduğum için seviyorum.

Özellikle yaşlıların memnuniyetleri sonucu teşekkürleri ve ellerime sarılmaları beni çok mutlu ediyor. Tabi ki ellerinden öperek uğurluyorum onları.

Bu nedenleri, belki daha çok sıralamak mümkün, sizlerle sadece benim için en can alıcı olanları paylaştım.

Evet çalışmayı çok seviyorum ama bir çok çalışan gibi pazartesi günlerini sevmiyorum, hani pazartesi sendromu diyorlar ya, ben de bu sendromu en yoğun duygularla yaşıyorum.

Düşündüğümüzde her güzel olan başlangıç gibi, haftanın ilk günü olan pazartesi günün de güzel olması, güzel geçmesi gerekir.

Ancak nedense bir türlü bu sendromu atlatamıyoruz.

Belki de bir güzelliği sonlandıran, yeni bir başlangıca tahammül edemiyoruz.

Düşünsenize, bir bahar gününde tatlı bir hafta sonu geçirdiğinizi, bu mutluğun rehavetini daha üzerinizden atamadan, Pazar günü akşama doğru ertesi gün yapacağınız işleri, karşılaşacağınız sorunları düşünmeye başlıyorsunuz.

Tatil sabah keyfe keder biraz da geç kalktıysanız, uykusuz bir gece geçireceğiniz endişene de kapılıp, iyice geriliyorsunuz.
Şimdi gelin de o gece uyuyun ve zinde bir şekilde haftaya başlayın.

Her şeye rağmen sabahın ilk ışıkları ile hazırlanıp, kürkçü dükkanın yolunu tutuyorum.

İlk gerginlik ulaşımda başlıyor, çünkü benimle aynı duygularla yola çıkan herkes sinirli ve çatacak yer arıyor.

Kimse ile kavga etmeden iş yerine kadar ulaşabildiyseniz, ne mutlu size.

Ben yapı itibariyle kavga etmeye pek yatkın olmadığım için, karşılaştığım olumsuzluklarda tüm stresime rağmen yapıcı olmaya çalışıyorum.

Gökyüzüne doğru bakıyorum, Allah’a şükredip ne güzel her yer, her şey masmavi diyorum.

İşte iş yerim. 5 dakika geç bile kalmışım; bakalım bu masmavi pazartesi de beni neler bekliyor.

Merdivenleri tırmanırken, bu binaya ne demeye asansör yapmamışlar ki diye söyleniyorum.

Aman Allah’ım o da ne!

Daha kapının önüne geldiğimde, birkaç vatandaşın kuyrukta beklediğini görüyorum, gel de sinirlenme şimdi…

İşi latifeye vuruyorum, sırf sinirlenmemek adına;

-Sizler akşam burada mı yattınız?
Diye soruyorum, gülümsemeye çalışarak.

-Vatandaşlar da pek dalaşmak sevdalısı değiller, ortalığı bulandırmamak için onlar da zoraki gülümsüyorlar.

Kapıda bekleyenler içeriye doğru bakıp, bir an önce işine başlasın bu adam diye beklerken, ben odanın havalanması için pencereleri açıyorum. Bilgisayarımın düğmesine basıyorum. Bir taraftan da biraz müsaade etseydiler de hiç değilse bir bardak çay içebilseydim diye düşünüyorum.

Pazartesi sendromunu bizlerden bir saat önce işe gelerek yaşamaya başlayan temizlik görevlisinin üstün körü yaptığı temizlik nedeniyle parmağıma bulaşan toza rağmen,

Çare yok, görev başına…

-Buyurun efendim, buyurun hanımefendi, neydi sizin şikayetiniz.

-Efendim; yasal hakkı olmamasına rağmen X bank benden 25 TL üyelik aidatı almış, ben zaten onlara bir sürü para ödüyorum, ne diye kesiyorlar ki bu ücreti.

-Sonra bıraksam devam edecek “aslında ben parasında değilim” bana yapılan başkalarına yapılmasın. “1 dakika bu lafı hiç sevmiyorum, şimdi bir de pazartesi, pazartesi hiç çekilmez bu laflar (tabi ki bunları içimden geçiriyorum) onun tüm konuşma arzusuna rağmen, efendim ben anladım gerek yok kendinizi fazla yormayın diyerek daha fazla konuşmasına müsaade etmiyorum.

-Hım… gerçekten derdi büyük hanımefendinin, yoksa sabahın bu saatinde yollara düşer miydi hiç? Bir de neymiş efendim “aslında parasında değilmiş” diye gizlice hayıflanıyorum.

-Hani Salı günü gelse böyle düşünmeyecektim, çünkü günde en az 15-20 kişi aynı dertle geliyor.

-Hanımefendiye hazırlaması gerekli evrakları söyleyerek uğurluyorum.

-Sıradaki vatandaşları teker teker sabırla dinliyorum, eğer sorununa çare olacaksam, teşekkürler ederek gidiyorlar, yok konu ile ilgili yapılacak bir şey olmadığını söylersem, ilk zılgıtı yiyerek ya sabır diyorum.

-İşte söylenmeye başladı bile; Zaten sizler de güçlüden yanasınız, ne olursa vatandaşa oluyor. Onların arkası sağlam, bizi mi koruyacaksınız, onları mı? Elbette onları korursunuz. Kabahat bende bu saatte çıkıp geliyorum.

-Evet kabahat sen de bu saatte hem de pazartesi günü çıkılıp gelinir mi? Diye geçiriyorum aklımdan, bir de bu söylediklerimi dışa vursam ya, her halde pazartesi sendromu, pazartesi kavgasına dönüşüverirdi.

Kusura bakmayın efendim yardımcı olamadım, diyerek zoraki bir gülümsemeyle onu da uğurluyorum.

“New York’da yapılan bir araştırmaya göre, işinde en profesyonel olarak bilinen kişiler dahi bu sendromu yaşıyormuş.

Haftanın beş iş günü boyunca, bazen neredeyse sadece uykuya ve yemeğe zaman bulabilen kariyer sahibi şehir insanı için, pazartesi günleri tekrar o yoğun iş temposuna ve karmaşaya dönmek, kendini unutmak ya da kendine doğru yürüyememek anlamına geliyormuş.”

Her pazartesi stres altında işe gidilmesi, gerçekten negatif bir enerji yüklüyor insana. Eğer bu işe bir çözüm bulamıyorsak, şunu denemekte yarar var; her ne kadar sıkıcı ya da yorucu olsa da yapılan işten zevk alınmaya çalışılması.

Örneğin, o işi kişinin kendinden başka kimsenin o denli iyi yapamayacağını düşünmeye çalışması, bir parça da olsa gerilimi hafifletecektir.

Ben çok sevdiğim işimi çok iyi yaptığıma inanarak kendime hep böyle telkinde bulunuyorum.

İyi geliyor mu? Eh biraz…

Sizlerde pazartesi sendromunu atlatmanın halen bir yolunu bulamadıysanız, size de tavsiye ederim.

İyi pazartesiler efendim.

28 Mart 2011/ pazartesi/ Karşıyaka/İZMİR

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Pazartesi sendromu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Pazartesi sendromu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
PAZARTESİ SENDROMU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
GÜLDESTE
GÜLDESTE, @guldeste
1.4.2011 00:48:48
KONU ANLATIM MÜKEMMELDİ CAN BENDE EMEKLİ OLDUĞUM İÇİN PAZARTESİ SENDROMU GERİLERDE KALDI.pazar geceleri bir türlü uyku tutmaz sabahta erkenden kalk off ki off derdim ama işe başlayınca herşeyi unuturdum.usta kalemin varolsun sevgi ve saygılarımla
O qué
O qué, @o-qu
31.3.2011 23:02:12
Amanın Garfield :)
Çok seviyorum onu ya, tembel kedim benim.
Hani ne guzel diyor :
Geceleri rahat uyumak için, gündüzleri dinleniyorum , diye.
Yazılara uygun görseli de çok iyi yakalıyorsunuz hep, tebrikler yazarım .
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
31.3.2011 19:08:04
:)

Gülümsetti bu bir..

İkincisi karar verdim artık sizin yazılarınızı okuyup öyle yazacağım..Çünkü bir kopya çektim:)


Selam daim.
incidal
incidal, @incidal
31.3.2011 15:19:32
Pazartesi sendromu bizim işimizde fazla yoktu.Bizde nöbet senromu vardı.Aslında emekli olunca o senromlar da aranıyor vallahi.Bahar havası vardı yazıda.Daha doğrusu bahar yorgunluğu...Allah kolaylık versin, siz çalışırken biz gezeriz artık ne yapalım.Şaka şaka çalışmakta güzel.

Selamlar
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
31.3.2011 14:33:08
10 puan verdi
Aslinda bu stresi yasayanlara bir öneri de su olabilir
issizlikten ve kapi kapi is aramaktan yilmis bikmis olanlarin var oldugunu düsünmek örnegin.
Ay gercekten böyle durumda olanlara yazik gecesi gündüzü belli degildir.

Güzeldi
Yüreginize saglik degerli dost
Saygilarimla

Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
31.3.2011 14:08:46
İşimi benden iyi kimsenin yapamayacağı kanaatindeyim. İşimi de seviyorum. Ama bu; milletin hafta başında yaşadığı sendromu her sabah yaşamama mani olmuyor:) Hiç bir iş gününü sevmiyorum. Aslında tembel de değilim...Ben de otoriteye karşı bir alerji sözkonusu...Saatlerimi ve çalışma tarzımı ben belirlemeliyim...Genel olarak çok duygulu ama agresif bir insanım...O yüzden benim pazartesilerim masumdur:)

Güzel bir çalışma daha okudum bugün. Yaz etkisini göstermeye başladı sanırım. Darısı bizim köye...

Tebrik ediyorum.

Saygılar.

canandemirel
canandemirel, @canandemirel
31.3.2011 08:53:25
Günaydın
ah pazartesi ben de sevmem çoçukluğumdan beri yaşarım bu sendromu
Pazar sabahı gözümü açtığımda Tanrım ohhh bugün pazar daha yataktayım diye sevinir ve uykuma devam ederlm
Yazılarınız da şiirleriniz gibi çok güzel, tebrikler..
Sevgilerimle..
nergiz-z
nergiz-z, @nergiz-z
31.3.2011 08:52:41
10 puan verdi
Merhabalar ne kadar güzel bir konu herkezin yaşadığı pazartesi sendromu ve stresi
Pazar gününün vermiş olduğu rahatlık bitiyor ve iş stresi başlıyor bende daha pazar
akşamından başlıyor bu sendrom...Ama ne güzel kii bu güne mutlu bakmamızı sağlıyacak
altın gibi öğütlerde vermişsiniz..Çok harika bir anlatım vardı begenerek okudum efendim
Yüreğinize sağlık...Saygılarımla
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
31.3.2011 06:52:01
iki gün tatilden sonra pazartesi işe başlamak....gerçekten zor olurdu....bunlar emekli olduktan sonra bitti....unuttuğumuz pazartesi sendromunu hatırlattınız..... teşekkürler....
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
31.3.2011 01:55:30
Ben Edebiyat Defterine üye olduğum gün emekli olmuştum. Yani artık pazartesi sendromu kalmadı. Allah çalışanlara kolaylık versin. Şöyle düşünüyorum da eski günlerimi hem güzel hem de zor bir şey çalışmak. Ama en önemlisi sağlık. Çok güzeldi. Tebrikler.
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
31.3.2011 00:41:02
Galiba pazartesileri biraz pollyanna olmakta fayda var. Nasıl mı?
"Dün pazaartesiydi, bugün salı" diye işe başla arkadaşım. :))) Pazarı unut.

Şaka bir yana, insanların sorunlarıyla uğraşmak zordur. Kiminin gerçekten
sorunu büyükken, kimisi ufacık şeyleri sorun yapıp, çözüümü sizden bekliyor.

Ne diyeyim, kolay gelsin sana. Gece gece gülümsettin beni.
Sevgi ve saygıyla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.