- 1403 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
ONE MİNUTE ,MAVİ MARMARA VE TEPKİLER….VII
Dünya Ekonomik Forumu ve İsviçre’nin Davos’u, 30 Ocak 2009’da tarihi bir olaya tanıklık etti. Yaşananlardan son derece bunalmış artık ağzına kadar dolu olan bardağı taşıracak damla, Davas’ta düştü bardağa. Biz “One minute” sözünün İngilizce lügate uyumluluğunu tartışaduralım. Arap dünyası yerinden bu sözle sarsıldı. Yanlış anlamayın ben başbakan önderdir mesajı ile yazmıyorum bunları şu an, bir Türk diye düşünüyorum sadece. İşte fitili ateşleyen kıvılcımın odak noktası. Zulme zorbalığa her türlü baskıya rağmen demek ki bunların yüzüne tokat gibi sözler çarpılabiliyormuş. Demek ki namuslularda namussuzlar kadar cesur olabiliyormuş. Ya da sürekli eli kolu çaresiz beklerken, gözyaşlarını yüreğine akıttıran bu zalimlere iki çift laf edecek birileri varmış.
Dönelim yine Arap basınına bu sözlerin yurt içindeki karşılığı kişileri bağlar ben Arap dünyası ve acılarını bu acıları yaşarkenki bizim duruşumuzu kaleme aldığımdan ötürü sadece bu kısmın görüşlerine yer vermeyi düşünüyorum.
İBRAHİM ÖZTÜRK/ 6.2.2009 tarihinde RİYAD izlenimlerini yazmış; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos çıkışının Arap coğrafyasına etkisini ölçmek için gözlem yapacağınız en isabetli ülke kuşkusuz Suudi Arabistan. Çölün ortasında kurulan modern ve güzel şehir Riyad’ın her tarafı rengârenk Türk bayraklarıyla bezenmiş.
Kahve içmek için girdiğimiz Starbucks Cafe’de yanımıza yaklaşan bir kişi, "Bu kahvelerin faturası Davos’ta ödendi." dedi ve bize para verdirmedi. Sokaklarda karşılaştığımız insanlardan bazıları işi daha ileri bir noktaya götürüp, "Erdoğan hangi İslam ülkesinden adaylığını koysa kazanır." şeklinde duygularını dile getiriyor.
Şimdi ise bana göre Davos’ta iki büyük olay oldu. Birincisi, kontrolden çıkan İsrail’e birisi acı gerçeği hatırlattı. O da şu; dünyada yükselen antisemitizmin esas kaynağı bizatihi İsrail’in yaptıkları. Artık kendilerine gelmeli ve girmekte oldukları bu yalnızlık girdabından çıkmalılar. İkinci olarak da bir İngiliz eseri olan "Arabistanlı Lawrens" ile başlayan ve Arap dünyasında ciddi bir Osmanlı karşıtlığına dönen, Cumhuriyet dönemindeki yanlı ve haksız tutum ve davranışlarımız nedeniyle de iyice perçinlenen Türkiye karşıtı algılama Davos’ta bitmiştir.
Türkiye’ye yönelik bu sıcacık samimi yaklaşımlar kahve ısmarlamakla sınırlı kalmıyor. "İsrailli turistler Türkiye’ye gitmekten vazgeçti" söylentisinin çıkması nedeniyle bir anda internet ortamında Arap dünyasında "Herkes tatil için Türkiye’ye" kampanyası başlatılmış durumda. Birçok yerde "Türk malı kullan" ilanları asılıyor.
Arzu Celalifer Ekinci; Olayın İran Boyutu araştırmalarını şu şekilde aktarmıştır; Arap dünyasında bu gelişme bomba etkisi yaratmış ve müthiş bir heyecanla karşılanmıştır. Başbakan Erdoğan bir anda Arap ülkelerinin halkları nezdinde kahraman sıfatına sahip olmuştur. Kendi liderlerinden bekledikleri tepkiyi başka bir ülke liderinin vermiş olması Başbakan Erdoğan’ı Nasır’la kıyaslamaları, belki de Nasır’ın yerini dolduracak yeni bir lider buldukları havasına kapılmalarına neden olmuştur. Genel olarak Arap basını olayı fazlasıyla takdir etmiş olsa ve kendi ülke liderlerini sorgulama yoluna gitmiş olsalar da, bazı basın organları durumu “Osmanlılar dönüyor” şeklinde yorumlamışlardır.
İran’ın bu gelişmeye yönelik tepkilerine. Bu durumun İran’da da hiç şüphesiz fazlasıyla ses getirmiştir. Üniversite öğrencileri vakit kaybetmeksizin “Yaşasın Erdoğan”, “Teşekkürler Erdoğan” pankartlarıyla sokaklara dökülmüş ve Tahran’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde çiçekler bırakmışlardır. İran basınında da durumu takdir eden tam sayfa manşet haberlerine yer verilmiştir. İranlı yetkililer ise farklı platformlarda Erdoğan’ın ‘cesurca’ girişimini takdir etmiş ve bu gelişmeyi yeni bir dönemin başlangıcı olarak anmışlardır. Hatta ilginç şekillerde teşekkür etme yoluna gidenler de olmuştur. Tahran Belediye Başkanı, Tahran halkı adına Erdoğan’a ‘fahri vatandaşlık’ unvanı atfetmişti.
Bazı Batı menşeli haberlere göre İran’daki muhafazakârlar kendilerine Nobel’e layık görebilecekleri bir simayı da bulmuşlardı. İran Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, bakanları ve din adamları nazarında Erdoğan bir anda kahraman sıfatına sahip olmuştur. Hamas’ın konu ile ilgili ilk açıklaması ise, cesur tavırlarından dolayı Recep Tayyip Erdoğan’ı saygı ile selamlıyoruz şeklinde idi.
Türkiye’nin El-Cezire temsilcisi ise duygularını şu şekilde dile getirmişti: Türkiye çalışıyor, Arap ülkeleri bakıyor. Eğer R.Tayyip Erdoğan; şu an, Arap ülkelerinin herhangi birinde seçime girerse lider olur. El-Arabî genel yayın yönetmeni Abdülwari Atwan’ a göre artık Recep Tayyip Erdoğan; Arap liderlere örnek, popüler ve İsrail’e karşı dik duran demokratik, saygın bir liderdi. Ama bu dönemde Türkiye Avrupa Birliği yolunda ağır bedeller ödeyebilirdi.
İsrail basınına bakarsak eğer, ilk etapta şaşkın olmakla beraber Türkiye’yi suçlayıcı haberlere yer vermeye başladılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını anti-semitizm olarak değerlendirdiler. Jerusselam Post’ a göre, Türkiye “Radikal İslam Devlet’i” olma yolunda ilerliyordu ve T.Erdoğan İsrail’e zarar vermek adına elindeki fırsatları değerlendirmekteydi. İsrailli Dışişleri Bakan Livni; Türkiye ile İsrail ilişkilerinin çok önemli olduğunu ve görüş ayrılıklarının olmasının bu ilişkiyi bozmayacağını aksine güçlenerek gelişeceğine dair açıklamalar yaptı.
Basından devam ediyorum: Arap Sivil Toplum Kuruluşları, “Türkiye’ye Vefa” girişimi başlattı. Bugün düzenlenen basın toplantısı yoğun ilgi gördü. El Cezire televizyonu, toplantıyı canlı olarak yayınladı.
Vefa Türkiye Girişimi” toplantısında Arap ülkeleri adına basın açıklamasını Suriye Uluslararası İş Forumu Başkanı Mahmut Osman okudu. Türkiye halkı ve hükümetinin İsrail’ni Gazze’ye yaptığı saldırıya karşı cesur bir duruş sergilediğini belirten Osman, “Nitekim bu asil duruşun en bariz tezahürü Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos oturumundaki erdemli duruşu olmuş, zulmün yüzüne ve çifte standartlı değerlendirmelere karşı haykıran bir ses olmuştur. Bu insani duruş, bütün katmanları ile bütün Türk milletinin duygularının tercümanı olmuştur.” İfadelerini kullandı. Osman’ın konuşması da El Cezire televizyonundan Arap dünyasına canlı olarak verildi. Özellikle Davos tavrının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a büyük bir teşekkür ve sevgi beslediğini belirten Mısırlı, elinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen 4 bin mektup olduğunu vurguladı.
“Bölge halkını ‘one minute’ ve Mavi Marmara cesaretlendirdi” Aslan Değirmenci’nin haberi Tunus ve Mısır’daki halk hareketlerini değerlendiren Araplar Yardımlaşma ve Kültür Derneği (ARAPDER) Genel Başkanı Şükrü Kırboğa, Osmanlı’nın yıkılışıyla birlikte emperyalist ülkelerin Ortadoğu ile özel olarak ilgilenerek, kendi yandaşlarını iktidar yaptıklarını söyledi. Emperyalist ülkelerin terör devleti İsrail’i ayakta tutmak için işbirlikçi yöneticiler ile birlikte hareket ettiğini belirten Kırboğa, “One minute ve Mavi Marmara ile birlikte bu düzen yıkılmaya başlandı. Türkiye’nin dış politikada sergilediği dik duruş, Arap halklarına cesaret verdi. Artık onlar da AK Parti gibi bir hükümet, Başbakan Erdoğan gibi liderler istiyorlar. Dış istihbarat teşkilatları tarafından yetiştirilmiş diktatörlerin kendilerini yönetmelerine karşı çıkıyorlar. Halkın ayağa kalkışı bundandır” dedi.
İsrail’in panik içinde olduğunu vurgulayan Kırboğa, “Uzaktan kumanda ile yönettiği Mısır’da işler değişiyor. İsrail’de bunun farkında. Hüsnü Mübarek’i ayakta tutabilmek için elinden geleni yapıyor. Tüm istihbarat birimlerini bu konuya yönlendirmiş durumda. Özgür bir Mısır istemiyorlar. Mübarek’in iktidarda kalmasını istiyorlar ya da aynı zihniyetin devamını sağlayacak kukla birini arıyorlar. Ama artık ‘kuş kafesten çıktı.’ Arap halkları Türkiye gibi kendi ayaklarının üzerinde durmak istiyor. Bir avuç İsrail’e karşı dik durulmasını bekliyor. ‘Açlık, yoksulluk ve sefalet bitsin’ diyor. Osmanlı özlemiyle yanıp tutuşan Arap halkları, doğru hedefe doğru koşuyor” diyor.
PERİHAN TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE 31.3.2011
Yarın: ERMENİ SOYKIRIMININ GÜNDEME TAŞINMASI NEDENLERİ
MÜSLÜMAN ÂLİMLERİN TEPKİSİ VE KAYNAKÇA
YORUMLAR
İlk defa bu ülkenin insanı olmanın onurunu yaşadık..milletçe.
Osamanlı geri gelir mi gelmez mi? Ayrı konu.
Asıl beni yazdıklarınızın düşündürdüğü "Osmanlıya "olan özlem...
Gittikçe iki blok halide ayrışacak dünyanın en büyük kısmını kimlerin ve nasıl oluşturacağı sorusu akılları karıştırıyor.
Bu ülkenin başbakanı İranın diğer İslam ülkeleri üzerindeki etkisini azaltan tarihi çıkışıyla İslam Milletlerinin gönlünde taht kurdu..
Bu taht'ın bir kral tahtına benzemediğini anlamayanlar olabilir.
Değerli Kardeşim çalışmalarınızda başarılar dilerim.
saygı ve selamlarımla.
sayın Esmize
size daha önce yazılarınızı okuyacağım dedmiştim ancak dürüst olmam gerektirki bir önceki her iki makalaenizi ne yazık ki henüz okuyabilmilş değlim...
ancak bu yazınızı ve yorumları okudum ve elbetteki yine yine ve yine ne yazikki "sen ben" ve "siz biz" tablosu şu küçücük siber sayfamda dahi cereyan etti ve gözüme sokula sokula beynim algıladı bunu.
üzülüyorum...bizler asla bir İslam birliği kuramadık ve bu gün dünyaya kendince meydan okuyan bir hıristiyan birliği gibi bir beraberliğe erişemedik.
olaya kişisel bakmış olursak kendi doğrumuz dışında asla bir doğruyu kabul edebilme erdemine erişmek mümkün değil. ve şunu özellikle ve şiddetle her daim vurguluyorum ve yine ifade ediyorum ki,bir olay veya eylemi ele alırken Allahı unutmadan yazmak önemlidir ve konuya obşektif yaklaşmak olmazsa olmazıdır insan olmanın.
ve elbet demokratik hak ve özgürlüklerden bahsetmeninde ana kaynağı yine İslamdır ve Allahın yazdığı kanunlardır unutmayalım..
Kuran ve onun getirdiği demokrasi ve insan hak ve özgürlüklerini elimizin tersi ile itmeden bakmak veya bunu sosyal hayat ve insanlığa bakış açımızda fiilen uygulayarak ifade etmektir en önemli olan.
yaptıkmı bunu peki? hayır asla...
evet yıllarca kan kustuk ve bunu kızılcık şerbeti niyetine yurmak zorunda kaldık.zulümdü bu.
hem iç ve hem dış mihrakların bizlere bulaştırdığı bir virüstü.
bizler bu ülkede din ve siyaset çatışmaları gölgesinde yaşayan bir topulum olduk demiyorum, oldurulmak için azami ölçüde hırpalanan bir Millet durumuna itildik. ötekikleşmek ve ötede duran bir dağa ağzını kapayarak seslenemke gibi.
konu o kadar çok genişki bunu kılık kıyafet örf adet mesheb ve etnik kimlik olmak üzere bir çok katogoride ele alabiliriz.
ancak sizin ifade ettiğiniz ve bu gün dünyaya ciddi anlamda meydan okuyan bir Türk evladı olan sevgili Başbakanımızın varlığı çok daha ayrı bir devrimdir benim için. ve Türk siyaseti adına bunu açıık ve saygı çerçevesine gururla ifade etmek isterim.
bölgesel bir yapınında etkisiyle evet bir karadeniz hırçınlığı ile dünyaya meydan okuyabillen bir yapıya sahiptir sayın Erdoğan...bunu da böyle herhangi bir siyasi eylem olarak algılamasın muhalif arkadaşlar ki bu noktada bir İnönü dahi olsa benim tepkim yine aynen böyle olurdu.
yani sayın Erdoğanın bu yükselen çıtası bir dini kimlikten dolayı değil onun çalışmalarının bir getirisidir unutmayalım..
çok şükrettim ve bir Türk evladı olarak gözlerim nemli nemli hafızamda çok devrimler yaşadım bu davos sahnesini görsel hafızamda her başa aldığımda...
ki bu nasıl olmasındı ki,O dönem Filistin de çocukların üzerinde Misket bombaları yağdıran bir faşist zihniyet varken ve onun deccalvari görüntülü siyasi otoritesinin tam ortasında böyler bir çıkış sergileyen bırakın Türkiye başbakanı olmasını, öteki adil bir insan olarak görmek varken bunu ennaiyet olarak görüp bir yerlere bağlamak ne kadar çirkin bir görüntüdür.
bu gün aklı selim olarak düşününce daha net algılayabiliyor değilmiyiz.şayet böyle bir erdeme sahip değilsek eğer önce biz kendi içimizde insanlığımzı sorgulamalıyız.
bizler bu ülkede ve dünya kuruldu kurulalı bilirzki savaşların ve kan dökülmesinin iki nedeni vardır.bunlar ya din ya etnik kimlik kavgası yüzündendir....diğer şıklar ise ona bağlı olan kollardır vs.
Habil Kabil kerbela ve dört halife ehli beyt ve bunun gibi daha nice örnekleri sunabilirm örneğin.
gerçek olan şuki dünya insan eziyor.modern dünya yoksul düşürülmüş olan İslama mensup insalraı misliyle daha çok fazla eziyor.
dünya genelinde her demokrasi istismar üzerine kuruludur.bu gün Türkiyenin avrupa birlği çabalarıda çok tartışldı ve halada tartışılmakta. öyle olmuş böyle olmuş şuymuş buymuş vs...boş söylemler ve içi boşaltılmış boş kavramlardır bunlar..
oysa geçmişe bakınca gördüğümz şey oki kendi kimliğimizle asla barışık olmayan ve tüm iç ve dış dizaynımzı avrupadan ihrac eden bir devlet yapılanmasını getirdiği sonuçtur bu tablo...................................değilmi öyle?
.........................................bu gün Libyanın bir ırak olmama ihtimali varsa ki bu kesin böyle olacaktır oda Türkiyenin srüdrümüş olduğu istikarralı politikasından dolayıdır.
birlğin bu operasyonu natoya devretmesinin tek sebebi Türkiyenin çabaları sonucunda cereyan etmiştir unutmayalım.
bu konuyu aslında yazarak ifade etmek çok mümkün olmuyor çünkü konular halka halka biribirine kenetlenmiş ve bütün halkarın ağızları açık.
İnsanı Allahı unutuırsa Allahta elbette o insanı unutur ve kendi haline başı boş bırakır. Bu gün Kuranın nazarı ile bakmış olsaydık eğer ne Türkie ve nede Osmanlı bu gün bu halde böyle ucuz olayların içinde asla anılmayacak ve yer aramayacaktı kendine.
Bizler altıyüz küsür asırlık bir süre dünyaya hükmetmiş bir medeniyetin evlatlarıyız ve elbbtteki sesimiz öyle gür çıkacak ve çıkmalıda.
Türkiye çağ açmış ve bu çağda eğer bir gün kapanacaksa bu kapanış Türkiyenin final sahnesi ile kapanacaktır.Türküyenin ortadoğu ve Asya bölgesinin en Dindar ve en cesur siyasi ve insanı değerlere sahip bir ülke olduğunu bütün dünya gördü ve bunu arzuları dahilinde vaya gayrı ihtiyarı kabul etmek zorunda kaldılar ve elbet kalacaklar...
yazı ve bakış açısı doğru ve bu değerli çalışmanızdan dolayı sizi kutluyorum...saygılar dua ile...
Her şey önce insanlık sonra Türkiye için....
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 3/31/2011 2:24:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan Kılıç
Sevgili Hocam...
Yarinki yazinizin duyurusunu veriyorsunuz ya hep bugunku yazinin altinda,
Tanri mi soyletti nedir; aniden benimle paralel dusundunuz bir gunlugune bile olsa!
"Yarın: ERMENİ SOYKIRIMININ GÜNDEME TAŞINMASI NEDENLERİ
MÜSLÜMAN ÂLİMLERİN TEPKİSİ VE KAYNAKÇA "
Aman ki aman, siz siz olun, onune " sozde " sifatini koymayi unutmayin, n'lur, n'lmaz, Halacoglu hocam, arsive girer ve size "Turk olmadiginiza dair ' bir sertifika uyduruverir hemen mazallah.
Ulus olarak geleneksel refleksimiz galiba, sorunlarin onune, sonuna bir sifat ekleyip, sorunu hallederiz, VATAN HAINI Cerkes Ethem, Saltanat yanlisi Fevzi Cakmak, Sozde Ermeni soykirimi, Sozde Pontus kirimi ,...
Sakin ola, vatan hainleri ile ayni safa dusmeyin; uyarayim dedim!
Dostlukla
Kamil Alparslan
Esmize - Perihan Kılıç
Bu toprağın çocuklarından kim bir başarı elde ederse elbette göğsümüz kabarır..Biri iyi bişey yapmışsa görmezlikten gelmek, kötü bişey yappışsa sineye çekmek, ne ahlaka, ne de vicdani sorumluluğa uygundur. Sayın Başbakan'ın aktığı mecra dolayısıyla Arap dünyasına yakın durmasını yadırgamıyorum. Bugüne kadar çok bön durmamızda bize bir kazanç sağlamamıştır. Ancak Türkiye teröristlerininde yetiştiği mümbit topraklarında yine buralar olduğunu unutmayalım. Biryığın bahane bulabiliriz ama, gerçekleri de ıskalamanın anlamı yok.
Davos'u değerlendiriken dışpolitikamızın tümü içerisinde bir değer taşıyorsa anlamlıdır. Ne demek bu? Başbakanın başında bulunduğu iktidar, ilk iktidar döneminde üç yıllık enerjisinin tümünü Avrupa Birliği yasalarına ayırmıştır, o günleri hatırlayalım. Hergün Avrupayla yatıp kalktık ! Bu yasaların getirisinin kime yaradığını da bugünden bakarak görmek lazım ve şimdi avrupanın neresindeyiz diye de sormak her vatandaşımızın hakkıdır ve bunun yazık ki, cevabı yok. Kıbrısta aynı hata yapılmış ve fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Ermeni meselesinde içgüzarlık yapılmış ve arpaboyu yol alınamamıştır...
Buralarda başarısızlık sözkonusu olunca, bir başarıya ihtiyaç vardı ve Sayın Başbakan çok gergindi o günler. Kimilerine göre hesaplı, kimilerine göre hesapsız bir meydan okuma yaptı. Başarıya susamış Arap halkları üzerinde olumlu etki bıraktığı doğru. Bu başarının sürdürülebilmesi içinse gücünüzü ortaya koymanız gerekecek demler olacak, önemli olan da bu demlerde varlığınızı gösterebilmek. Libya deneyimi bu anlamda önemli olmuştur. Şu an Libya'nın neresinde durduğumuzu ise ancak falcılar çözebilir...Dışpolitika aynı zamanda netlikte isteyen bişey, muğlaklık kaldırmaz. Hertürlü hile özde serbesttir ama, usulünce yaptığınız sürece.
Arap aleminde ki çalkantılara doğru tanım konulamamıştır. Bu yüzdende nasıl hareket edileceği bilinmemektedir. Fakat kovana çomak sokulmuştur, sopanın kimin elinde olduğunu da bilmiyoruz. Bu bölgede oynanmakta olan oyunu kendimce anlatmış olduğumdan sizin sayfanızda hududu aşmak istemiyorum. Enson yazdığım "Araf" yazısı ve birçok yazım bu konuyla ilgilidir.
Dış politikanın bir tek dili vardır; gücünüz kadar konuşacaksınız...
Başarı,selam,saygı...
Esmize - Perihan Kılıç
Anlamıyorsunuz... Osmanlı tarihsel sürecini tamamladı, yıkıldı. Sürecin uzaması ve kısaltılmasına dair biir sürü etmen sayabilirsiniz. Ama yıkılmasının nedenlerini teşhis ve tespit etmekten kaçınılıyor. Bundan neden ısrarla sarf-ı nazar ediliyor, Bunu anlayamıyorum.
Yeniden Osmanlı veya neo osmanizm teorisyenliği, merkezinde Osmanlı/Türk ( Ki Osmanlı'da ne kadar Türktü ayrı konu) olmayan, aksine merkezine İsrale'in yerleştirildiği, General of West İmperyalisme and World Judaic Party'e ait bir projeksiyondur. İslami tarikatlar bu doğrultuda Lİberal Eknomiye ve Kapitalizme göre yeniden yapılandırılmış, bunların başındakiler Hristo Judaizme ve emperyal kapitalizme kazandırılmış, aidiyet olarak aslnında bu inanç veya kültüre ait, görüntü müslümanı ve nüfüs kağıdı Türküdürler.
Osmanlı'yı yıkan usül ve reçetelerle yeniden Osmanlı kurulcağı özlemi ve neo osmanizme inanmak, çok bilmek kargaşasına düşmüşlüğün cehaleti değilse eğer, o kültüre air olmanın üstü örtük çığlığıdır.
Esenlikler.
Göktürkmen tarafından 3/31/2011 7:14:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan Kılıç
Göktürkmen
Sonra, Türkiye Cumhuriyeti'nin birebir tarihsel şahidi olduğumuz yıkılma sürecindeki sebepleri yazmanızı rica ediyorum. İkisi arasında tarihsel perspektif ve benzerlikleri, sizce neyse, ayrışan/farkları ve Arapların günümüz ve eski zaman Osmanlısına bu süreçteki katkılarını veya konumlarını yazabilir misiniz?
Bunu, en azından, ortak kavrmlar bulmak, iyiniyetiyle yazıyorum.
Esmize - Perihan Kılıç
Göktürkmen
Benim Türk tarih anlayışım bütünseldir, ulusaldır ve elbette sınıfsaldır. Yani Dinasti/sülale tipi devlet ve halk anlayışındaki bir emperyal vizyonu mantıklı ve anlamlı bulmuyorum. Haddim olmayarak, bunu asla beni, kendimi referans veya okumaya yönlenmdirme olarak anlamayınız, yazdıklarıma ve özellikle Dış Borçlar, Oryantik ve Oksidentik yaklaşımdan İslamist veya kimliksizleşme temelinde Teorik Savaşlar yazılarımda bulabilirsiniz.
Okur ve en ağır türde eleştirek bile yazark katkılarsanız ben buna bile mutlu olurum. Eleştiriyi, katkıyı ve bu saydığım kavramları edebi ve bilimsel tanımları içinde kalarak yazarsanız çok mutlu olurum.
Yqzmak ve okumak (okunmak) bahsinde eleştiri ve katkı elbette hep çok önemlidir. Polemik ise gereksiz ön ek sıfatı karkagaşısna düşülmediği ve başlangıcı çözümlemeye ve karşılıklı yanlış düzeltmeye matuf içerikte olsun. Yeter ki bu genel sınırları içinde kalabilsin.
Saygılarımla....
Bahsedilen ülkelerde bazı yaşlıların Türkiye'den gidenlere Osmanlı geldi diye sarılıp ağladıklarını duymuşsunuzdur belki.
Ben bizzat yaşayandan dinledim,
Kasıtlı olarak one minute olayını küçümsemeye çalışanları, sulandırmaya çalışanları gözlemledik
çünkü güçlü bir Türkiye imajı onları tir tir titretiyor, hizmet ettikleri mason güçler böylesi olaylardan hoşlanmaz, hemen gözden düşürmek için karşı saldırıya geçip esprilere konu ettiler
Ama hem Türk milleti hem bölge halkı olayı idrak etti,
böylesi olaylarda siyaset, parti gözetmek doğru bir davranış değil, ülkemiz sınırlarını da aşan bölgesel bir sorundu bu konu
Oradaki halklarla beraber onur duyduk bizde, kim olursa olsun onur duyarız
Emek ve özen isteyen çalışmalar
tebrik ediyorum, sevgilerle
Esmize - Perihan Kılıç
Davosda Perez sinirlerine hakim olamadı ve başbakanımıza "Hüsnü Mubarek ve Mahmud Abbas sizin gibi düşünmüyor dedi işte bu mısır halkının ve filistinlilerin yıkıldığı andı çünkü araplar israil cumhurbaşkanından kendi liderlerinin israil gibi düşündüğünü öğrenmişlerdi işte size domino işte size kıvılcım.
ekbenem tarafından 3/31/2011 12:28:02 AM zamanında düzenlenmiştir.