8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1442
Okunma
Dünya Ekonomik Forumu ve İsviçre’nin Davos’u, 30 Ocak 2009’da tarihi bir olaya tanıklık etti. Yaşananlardan son derece bunalmış artık ağzına kadar dolu olan bardağı taşıracak damla, Davas’ta düştü bardağa. Biz “One minute” sözünün İngilizce lügate uyumluluğunu tartışaduralım. Arap dünyası yerinden bu sözle sarsıldı. Yanlış anlamayın ben başbakan önderdir mesajı ile yazmıyorum bunları şu an, bir Türk diye düşünüyorum sadece. İşte fitili ateşleyen kıvılcımın odak noktası. Zulme zorbalığa her türlü baskıya rağmen demek ki bunların yüzüne tokat gibi sözler çarpılabiliyormuş. Demek ki namuslularda namussuzlar kadar cesur olabiliyormuş. Ya da sürekli eli kolu çaresiz beklerken, gözyaşlarını yüreğine akıttıran bu zalimlere iki çift laf edecek birileri varmış.
Dönelim yine Arap basınına bu sözlerin yurt içindeki karşılığı kişileri bağlar ben Arap dünyası ve acılarını bu acıları yaşarkenki bizim duruşumuzu kaleme aldığımdan ötürü sadece bu kısmın görüşlerine yer vermeyi düşünüyorum.
İBRAHİM ÖZTÜRK/ 6.2.2009 tarihinde RİYAD izlenimlerini yazmış; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos çıkışının Arap coğrafyasına etkisini ölçmek için gözlem yapacağınız en isabetli ülke kuşkusuz Suudi Arabistan. Çölün ortasında kurulan modern ve güzel şehir Riyad’ın her tarafı rengârenk Türk bayraklarıyla bezenmiş.
Kahve içmek için girdiğimiz Starbucks Cafe’de yanımıza yaklaşan bir kişi, "Bu kahvelerin faturası Davos’ta ödendi." dedi ve bize para verdirmedi. Sokaklarda karşılaştığımız insanlardan bazıları işi daha ileri bir noktaya götürüp, "Erdoğan hangi İslam ülkesinden adaylığını koysa kazanır." şeklinde duygularını dile getiriyor.
Şimdi ise bana göre Davos’ta iki büyük olay oldu. Birincisi, kontrolden çıkan İsrail’e birisi acı gerçeği hatırlattı. O da şu; dünyada yükselen antisemitizmin esas kaynağı bizatihi İsrail’in yaptıkları. Artık kendilerine gelmeli ve girmekte oldukları bu yalnızlık girdabından çıkmalılar. İkinci olarak da bir İngiliz eseri olan "Arabistanlı Lawrens" ile başlayan ve Arap dünyasında ciddi bir Osmanlı karşıtlığına dönen, Cumhuriyet dönemindeki yanlı ve haksız tutum ve davranışlarımız nedeniyle de iyice perçinlenen Türkiye karşıtı algılama Davos’ta bitmiştir.
Türkiye’ye yönelik bu sıcacık samimi yaklaşımlar kahve ısmarlamakla sınırlı kalmıyor. "İsrailli turistler Türkiye’ye gitmekten vazgeçti" söylentisinin çıkması nedeniyle bir anda internet ortamında Arap dünyasında "Herkes tatil için Türkiye’ye" kampanyası başlatılmış durumda. Birçok yerde "Türk malı kullan" ilanları asılıyor.
Arzu Celalifer Ekinci; Olayın İran Boyutu araştırmalarını şu şekilde aktarmıştır; Arap dünyasında bu gelişme bomba etkisi yaratmış ve müthiş bir heyecanla karşılanmıştır. Başbakan Erdoğan bir anda Arap ülkelerinin halkları nezdinde kahraman sıfatına sahip olmuştur. Kendi liderlerinden bekledikleri tepkiyi başka bir ülke liderinin vermiş olması Başbakan Erdoğan’ı Nasır’la kıyaslamaları, belki de Nasır’ın yerini dolduracak yeni bir lider buldukları havasına kapılmalarına neden olmuştur. Genel olarak Arap basını olayı fazlasıyla takdir etmiş olsa ve kendi ülke liderlerini sorgulama yoluna gitmiş olsalar da, bazı basın organları durumu “Osmanlılar dönüyor” şeklinde yorumlamışlardır.
İran’ın bu gelişmeye yönelik tepkilerine. Bu durumun İran’da da hiç şüphesiz fazlasıyla ses getirmiştir. Üniversite öğrencileri vakit kaybetmeksizin “Yaşasın Erdoğan”, “Teşekkürler Erdoğan” pankartlarıyla sokaklara dökülmüş ve Tahran’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde çiçekler bırakmışlardır. İran basınında da durumu takdir eden tam sayfa manşet haberlerine yer verilmiştir. İranlı yetkililer ise farklı platformlarda Erdoğan’ın ‘cesurca’ girişimini takdir etmiş ve bu gelişmeyi yeni bir dönemin başlangıcı olarak anmışlardır. Hatta ilginç şekillerde teşekkür etme yoluna gidenler de olmuştur. Tahran Belediye Başkanı, Tahran halkı adına Erdoğan’a ‘fahri vatandaşlık’ unvanı atfetmişti.
Bazı Batı menşeli haberlere göre İran’daki muhafazakârlar kendilerine Nobel’e layık görebilecekleri bir simayı da bulmuşlardı. İran Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, bakanları ve din adamları nazarında Erdoğan bir anda kahraman sıfatına sahip olmuştur. Hamas’ın konu ile ilgili ilk açıklaması ise, cesur tavırlarından dolayı Recep Tayyip Erdoğan’ı saygı ile selamlıyoruz şeklinde idi.
Türkiye’nin El-Cezire temsilcisi ise duygularını şu şekilde dile getirmişti: Türkiye çalışıyor, Arap ülkeleri bakıyor. Eğer R.Tayyip Erdoğan; şu an, Arap ülkelerinin herhangi birinde seçime girerse lider olur. El-Arabî genel yayın yönetmeni Abdülwari Atwan’ a göre artık Recep Tayyip Erdoğan; Arap liderlere örnek, popüler ve İsrail’e karşı dik duran demokratik, saygın bir liderdi. Ama bu dönemde Türkiye Avrupa Birliği yolunda ağır bedeller ödeyebilirdi.
İsrail basınına bakarsak eğer, ilk etapta şaşkın olmakla beraber Türkiye’yi suçlayıcı haberlere yer vermeye başladılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını anti-semitizm olarak değerlendirdiler. Jerusselam Post’ a göre, Türkiye “Radikal İslam Devlet’i” olma yolunda ilerliyordu ve T.Erdoğan İsrail’e zarar vermek adına elindeki fırsatları değerlendirmekteydi. İsrailli Dışişleri Bakan Livni; Türkiye ile İsrail ilişkilerinin çok önemli olduğunu ve görüş ayrılıklarının olmasının bu ilişkiyi bozmayacağını aksine güçlenerek gelişeceğine dair açıklamalar yaptı.
Basından devam ediyorum: Arap Sivil Toplum Kuruluşları, “Türkiye’ye Vefa” girişimi başlattı. Bugün düzenlenen basın toplantısı yoğun ilgi gördü. El Cezire televizyonu, toplantıyı canlı olarak yayınladı.
Vefa Türkiye Girişimi” toplantısında Arap ülkeleri adına basın açıklamasını Suriye Uluslararası İş Forumu Başkanı Mahmut Osman okudu. Türkiye halkı ve hükümetinin İsrail’ni Gazze’ye yaptığı saldırıya karşı cesur bir duruş sergilediğini belirten Osman, “Nitekim bu asil duruşun en bariz tezahürü Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos oturumundaki erdemli duruşu olmuş, zulmün yüzüne ve çifte standartlı değerlendirmelere karşı haykıran bir ses olmuştur. Bu insani duruş, bütün katmanları ile bütün Türk milletinin duygularının tercümanı olmuştur.” İfadelerini kullandı. Osman’ın konuşması da El Cezire televizyonundan Arap dünyasına canlı olarak verildi. Özellikle Davos tavrının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a büyük bir teşekkür ve sevgi beslediğini belirten Mısırlı, elinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen 4 bin mektup olduğunu vurguladı.
“Bölge halkını ‘one minute’ ve Mavi Marmara cesaretlendirdi” Aslan Değirmenci’nin haberi Tunus ve Mısır’daki halk hareketlerini değerlendiren Araplar Yardımlaşma ve Kültür Derneği (ARAPDER) Genel Başkanı Şükrü Kırboğa, Osmanlı’nın yıkılışıyla birlikte emperyalist ülkelerin Ortadoğu ile özel olarak ilgilenerek, kendi yandaşlarını iktidar yaptıklarını söyledi. Emperyalist ülkelerin terör devleti İsrail’i ayakta tutmak için işbirlikçi yöneticiler ile birlikte hareket ettiğini belirten Kırboğa, “One minute ve Mavi Marmara ile birlikte bu düzen yıkılmaya başlandı. Türkiye’nin dış politikada sergilediği dik duruş, Arap halklarına cesaret verdi. Artık onlar da AK Parti gibi bir hükümet, Başbakan Erdoğan gibi liderler istiyorlar. Dış istihbarat teşkilatları tarafından yetiştirilmiş diktatörlerin kendilerini yönetmelerine karşı çıkıyorlar. Halkın ayağa kalkışı bundandır” dedi.
İsrail’in panik içinde olduğunu vurgulayan Kırboğa, “Uzaktan kumanda ile yönettiği Mısır’da işler değişiyor. İsrail’de bunun farkında. Hüsnü Mübarek’i ayakta tutabilmek için elinden geleni yapıyor. Tüm istihbarat birimlerini bu konuya yönlendirmiş durumda. Özgür bir Mısır istemiyorlar. Mübarek’in iktidarda kalmasını istiyorlar ya da aynı zihniyetin devamını sağlayacak kukla birini arıyorlar. Ama artık ‘kuş kafesten çıktı.’ Arap halkları Türkiye gibi kendi ayaklarının üzerinde durmak istiyor. Bir avuç İsrail’e karşı dik durulmasını bekliyor. ‘Açlık, yoksulluk ve sefalet bitsin’ diyor. Osmanlı özlemiyle yanıp tutuşan Arap halkları, doğru hedefe doğru koşuyor” diyor.
PERİHAN TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE 31.3.2011
Yarın: ERMENİ SOYKIRIMININ GÜNDEME TAŞINMASI NEDENLERİ
MÜSLÜMAN ÂLİMLERİN TEPKİSİ VE KAYNAKÇA