- 682 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Uyduruk İnanç
Uyduruk İnanç
Önce inancı tarif edeyim, kendi özgün tanımım: İnanç, kişinin kendi algılarını (Duyuları, aklı ve nakil öğretileri kullanarak) vicdanında vardığı kanaattir. İnanç dini olarak kutsallara olur, din dışı olarak ise kişinin kendi kanaatine olur. İnancın bir sonraki aşaması bilmek ama bu boyutta bilmeye geçebilen çok az. Bu yüzden ekseri insanlar inanç aşamasında kalır. Bilme aşaması basamak basamak; bunu şöyle anlayalım: Bir yol var 80 km(bir ömür), hedefe inanılır, gidilen kadarı bilinir, hedefe varan için hepsi bilinir. Yani hedefe ölünce varılır, bunu anlatmak için de “Ölmeden önce ölünüz” denilmiş.
Neden arifler inanmak yerine bilmeyi tercih eder. “İlim kendini bilmektir.”
İnanmak gayba olur, aşikar olan bilinir. Avama gayb hükmünde olan yani iman aşamasında olan şeyler arife ayandır, bilmek hükmündedir.
Ben uyduruk inanca değineceğim. İnancıyla övünen ama neye inandığını bilmeyen duygusal kişiler ya da dine futbol taraftarlığı gibi yaklaşan holigan, saldırgan kişilerin inancı ve en zavallıları da şunlar bakınız; dine inanmayıp kendi kafasından din aleyhinde korkular ve bazı asılsız yazılar yazıp, inananlara suç isnat edip kendini rahatlatmaya çalışan güya ateistler. Güya diyorum onlarla tartışmalarımda çoğunun kutsala inandığını tespit ettim. Yani ateistliği dahi beceremeyen bir halde olduğu için sağa sola saldırıyor. Gerçek ateistler nötr kalıyor onlara sözüm yok. Yani dini inancıyla övünen, inanmayanla alay edenle aynı konumda inancı dinsizliğe olup inananlarla alay edenler. Çünkü ikisinde de inançla alay var. Bunlar birbirini tüketirler. İlahi sistem gereği. Denge hali açısından…
Beni anladınızsa bu kişileri de bilirsiniz.
Onları kendi hallerine bırakıp birbirlerini nötrlemesini sağlamalıyız. Yani onlara taraf olmayacağız.
Saygı, sevgi ve selam ile.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.