- 1460 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAVAŞIN GİZLEDİĞİ BARIŞ
Açık yarasından oluk oluk kanlar boşalırken ölmeyi öyle çok istemişti ki… Gözlerini kapattı. Bu elem, bu sıkıntı yiyip bitiriyordu onu… ‘’Haydi!’’ dedi ‘’Bir kurşun daha sık ki işim bitsin artık bu dünyada…’’ Elini yarasına bastırdı. Sızı, beynine bir hançer saplanırmışçasına kahrediyordu onu. Göz kapaklarını araladı ve semayı seyre daldı. ‘’Yüce İsa !’’ dedi. ‘’Sen ki ölümü güzelleştirensin… Al artık beni de yanına ey tanrım!’’ Ve etraf karanlığa boğuldu… Göz kapakları artık dayanamamıştı göğün ihtişamlı ışığına…
İngiliz cephesi ölüm sessizliğine tabi olmuştu. İngilizler susuyordu… İngilizler vicdan azabı çekiyordu. Tabi ki de çekeceklerdi… Neferleri biraz önce onlar adına savaşırken bir kurşun delip geçmişti omzunu. Ve kimse ’kardeşim ‘ deyip koşmuyordu imdadına. Koşamıyordu… ‘’David !’’ dedi korkuyla… ‘’ David ölüyor komutanım, yardım etmeliyiz…’’ Sir Hamilton öfkeliydi… Gözleri kan çanağına dönmüştü. Savaş aleyhlerine işlerken neler saçmalıyordu bu er... Yapılacak bir şey yoktu. ‘’Hele ki ölmek üzere olan biri uğruna askerimi tehlikeye atmak(!) yakışmaz bana! Büyük kayba uğrarız…’’ dedi gözleri dehşetle açılmış askerine. Haklıydı kendince. Ama bir şeyler vicdanını kemiriyordu. Çaresizliğin korkunç ihaneti ona çok ağır gelmişti… Ve ardından yaşananları utanç içinde seyretti…
Şimdi herkesin yüreği ağzında, gözleri kendini ortaya atan Türk neferindeydi. Önce tüfeğini iki eliyle havaya kaldırarak ayağa dikilmişti. Gözleri, izin ister gibi kendi komutanına bakıyordu... Komutan hafifçe kafasını salladı. Onun gözleri ise ‘’İzin senindir Allah’a emanet ol Türk eri ‘’ diyordu. Nefer gözlerini kırpıştırdı… Ve kafasını düşman cepheye yöneltti. Kararlı ve sakin bir edayla eğildi, tüfeğini yere bıraktı. Euzü Besmele çekip Allah’a sığındı sakince… Sessizliği ayak sesleri bozuyordu. Eski kunduralarından çıkan sesler…
Hafifçe araladı gözlerini… Demek hâlâ yaşıyordu. Demek vadesi henüz dolmamıştı ömrünün… Yalnızca bayılmıştı. Ve kendine geldiğinde şiddetli bir susuzluk yakıp kavuruyordu bedenini. Yaralı omzunda ki acı ise giderek şiddetleniyordu. Duyduğu ayak seslerinin kendisine doğru gelmekte olduğunu fark etti. Ve bu ayak sesleri sonunda sükût buldu. Kafasını çevirmesi yetmişti onu görmesi için. Yanına eğildiğini, eliyle onu sakinleştirmeye çalıştığını gördü. Yüreğine bir huzur dalgası yayıldı. Ne dediğinden anlamıyordu ama ne anlatmaya çalıştığını iyi biliyordu. ‘’Rahatla’’ diyordu bu yumuşak ses. ’’Yaran derin ve çok kan kaybetmişsin.’’diyordu muhtemelen. Uzattığı mataradan bir yudum su aldı kurumuş ağzına. Öyle ferahlamıştı ki… Kolundaki yaranın acısı dinmiş sanki yarası kapanmıştı. Şimdi ise omzu sarılıyordu. Hiç sesini çıkartmadan bekledi. Emin ellerdeydi. İçini bir güven duygusu kapladı. ‘’Keşke!’’ dedi içinden ‘’Keşke, daha iyi şartlarda karşılaşsaydık seninle! Keşke karşı cephedeki düşmanım değil de bir iş kazası sonucu aldığım yaraları saran bir dostum olsaydın. Kardeşim deyip sarılsaydım sana…’’ Ama anlatamazdı bunları. Anlatsa da dilleri bir değildi ki… Anlar mıydı? O zaman gördü işte… O zaman bildi ki Türk neferi, onun kalbini açıp okumuştu. Gözleri sevecenlikle ona bakıyordu. ‘’Keşke kardeşim !’’ der gibiydi. Bu iyi yürekli erin yüzüne minnetle baktı. Gözleriyle teşekkür etti. Ve yine yüreğinden geçen gizli ses : ‘’Asla ‘’ diyordu. ‘’Asla Türk’e kurşun sıkamam!’’
Savaş tüm vahşetiyle devam ettiği sıralarda Türk cephesinde şu konuşmalar geçmekteydi:
-Kardeşim, sen ne büyük bir insansın. Neden yaralı bir düşman askeri uğruna tatlı canını hiçe sayarsın?
-O, yerde yatarken öyle bir ‘ah’ etti ki dayanmak ne mümkün. Yerde kanlar içinde yatan Süleyman kardeşimiz geldi aklıma. Öyle yandı ki yüreğim anlatamam. Onu düşünen anne-babasını, sevdiklerini görür gibi oldum. Yüreğim elvermedi onu öyle ölümü bekler vaziyette bırakmaya.
-Peki, hiç mi korkmadın karşı tarafın sana ihanet etmesinden?
- Korku kaçınılmaz fakat o neferin gözlerindeki samimi teşekkürü görseydin inan bin defa yere yığılsa bin defa yardımına koşardın.
- …
M.NUR METİN (EDEBİYAT AŞKINA...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.